hesabın var mı? giriş yap

  • ceyrek kampanyasi oldugu icin tutmaz.

    sesege'ye takma imkanim olsa tam takarim.

  • aynı anda herkes hasta olursa sağlık sistemi tıkanır, yoğun bakımlarda yer kalmaz, italya gibi oluruz o zaman. amaç enfekte olunmasını engellemek değil, hasta sayısını zamana yaymak. süreç içerisinde toplumun %60-70'i enfekte olacak diye öngörülüyor.
    edit: kelime düzeltildi, yazar arkadaşlara teşekkürler.
    ek olarak lanetli çaylak arkadaşlardan birinin eklememi istediği videoda detaylı olarak bu soruya cevap veriyor.link

  • bir noktadan sonra kopar.

    - so it's like a forum?
    - well, as i said you have to follow a certain format
    - why?
    - because due to the donkey's dong

  • görebileceğiniz en pasifist, barışçıl insanlardan biriyim. ama "oh iyi olmuş, hak etmiş" diyen sözlüğün cahil muhaliflerinin ağzına kürekle vurmak isterdim. sorsan "düşünce özgürlüğü yok" diye dert yanarlar. sen sadece yazdığı şarkı sözünden tutuklanan birine "oh olsun" diyebiliyorsan, senin demokratlığın da kendine, solculuğun da. o günlerdir salya akıtarak dalga geçtiğin adam gibi kürtaj verebilirsin bence, aranızda bir fark yok: gençlik elden gidiyeah!

    uyuşturucu sorunu ya da öyle bir konsept yokmuş gibi davranmak çok işe yarıyor mu sanıyorsunuz? 14-20 yaş arası onbinlerce çocuk ve genç bu batakta zaten. akşamüstü okuldan, sanayiden çıkıp ilk iş bonzaiye sarılıyorlar, olmadı bali çekiyorlar. 15 yaşında bir insanın hayattan beklentisinin kalmamış olması ne demek kestirebiliyor musun? bu çocuk ezhel'i hayatında duymadı. bu çocuk, kapsayıcı olmayan eğitim sisteminin ve eksik sosyal politikaların kurbanı. ezhel'i tutuklamak, pasta yemeyi özendiriyor diye mumu yasaklamak gibi.

    adam sizin görmezden geldiğiniz sosyal gerçekliği gözler önüne seriyor. olmayan bir şey yaratmaya çalışmıyor ki. avm'den çıkmadığın ve e333 katkılı hamburgerlerle beslendiğin için gerçeklikten bağın kopuk herhalde. git ankara-iskitler'e falan, alacağın koku "is, pas, kir, kömür, plastik. çöplük, lastik, egzos, esrar" olacaktır. ne bir eksik, ne bir fazla. burayı esrar kokutan ezhel değil ki. adam seni avm ile çevrelenmiş izole hayatında göremeyeceğin bir kültürle tanıştırıyor. her şarkı sözü mükemmel mi, bu kadar uyuşturucu referansı gerekli mi? kesinlikle bence de hayır. ama benim bunu abartılı bulmam, adamın tutuklanma gerekçesi olamaz. beğenmediği kişilerin tutuklanmasından mutlu olanlar beğenmedikleri 3. dünya ülkelerinde yaşamayı bile hak etmiyorlar aslında ya neyse.

    bir de müzik türü rap lan. rap yani bu. dünyadaki tüm örnekleri neredeyse böyle underground konular üzerinedir. ingilizcen yeterse şuradaki şarkı sözlerine bi bak, ezhel'in sözleri okul şarkısı gibi gelecek: http://www.xxlmag.com/…/2016/07/rap-lyrics-violent/ sanatın her zaman daha kışkırtıcı, ayar bozucu, tabu yıkıcı olma aralığı fazla olmalı. bir ülkenin gelişmişlik kıstaslarından biri de bu tarz işler üreten sanatçılarına gösterdiği muameledir. en kısa zamanda çıkmasını umuyorum.

  • budizm'e göre gerçek aşkın dört unsuru vardır.

    birinci unsur, maitridir. yani, sevdiğimiz insanın hayatına mutluluk getirebilmektir. burada vurgulanan şey, mutluluk getirme isteğimizden ziyade, becerimizdir. çünkü bazen, tüm iyi niyetimize rağmen, karşı tarafı üzebilecek davranışlarda bulunabiliyoruz. budizm bizi bu konuda uyarıyor. ve diyor ki, bir insanı "doğru" bir şekilde sevip, onun hayatına mutluluk getirmek istiyorsanız eğer, her şeyden önce onu "anlamaya" çalışmanız gerek. ve bunun önemini zen ustası thich nhat hanh şöyle vurguluyor: bir adam, karısının en derin endişelerini, en derin beklentilerini ve çektiği en derin çilelerden bir haberse eğer, onu "doğru" bir şekilde sevip, hayatına mutluluk getiremez. çünkü, anlamak aşkın esansıdır. ve anlayamadığınız bir insanı mutlu edebilme ihtimaliniz imkansıza yakındır.

    peki anlamak için ne lazım? anlamak için zaman lazım. onunlayken tüm dikkatinizi ona verip, gözlem yapmanız lazım. sadece fiziken değil, zihnen de orada olmanız lazım. derin derin bakmanız lazım. onu görmeniz lazım. en derinine inmeniz lazım. ve ona sıradan bir insanmış gibi davranmak yerine, "iyi ki varsın", "iyi ki karşımdasın" diyebilmeniz lazım.

    bu emeği sarf etmediğiniz takdirde, elde ettiğiniz herhangi bi "anlayış" oldukça yüzeysel kalacaktır. bu yüzden budizm bize şunu sorar, sevmek için/gerçek aşkı yaşamak için yeterince zamanınız var mıdır? çünkü, bir insana verebileceğiniz en değerli hediye ona ayırabileceğiniz zamandır, varlığınızdır.

    gerçek aşkın ikinci unsuru, karunadır. yani merhamet ve şefkattir. yine, burada önemli olan şey, o insanın acılarını yok etme isteğimizden ziyade, becerimizdir. budizm der ki, bir insanın yaralarını sarabilmek için, her şeyden önce onun yaralarını bulup, ardında yatan hikayeleri öğrenmeniz gerektir. çünkü, anlayamadığınız bir şeyi iyileştiremezsiniz. ona neyin iyi gelip gelmeyeceğini bilemezsiniz. dolayısıyla, o insana yardımcı olamazsınız. bu konuyla ilgili thich nhat hanh şunu der, birini anlamaya çalışmak (iyisiyle/kötüsüyle), meditasyon yapmanın ta kendisidir. çünkü işin özünde, meditasyon dediğimiz şey, bir şeylerin en derinine inip, kalbinde yatanları keşfetmekten ibarettir.

    üçüncü unsur, muditadır. yani, neşedir. budizm'e göre, yaşadığınız "aşkın" içinde neşe yoksa eğer, o zaman yaşadığınız şey "gerçek aşk" değildir. çünkü sürekli acı çekiyorsanız, ağlıyorsanız ve ağlatıyorsanız, bu durum aslında aşkın tam tersidir. ve thich nhat hanh der ki, emin olun ki, neşe yoksa bir yerde, gerçek aşk da yoktur orada.

    sonuncu unsur ise, upekshadır. yani, özgürlüktür. budizm der ki, gerçek aşk size kendinizi özgür hissetirendir. tam tersini yaşıyorsanız, veya hissetiriyorsanız, o gerçek aşk değil, kafestir. bu konuyla ilgili thich nhat hanh'ın tavsiyesi şudur: öyle bir şekilde sevin ki, karşınızdaki insan hem kendi içinde özgürlüğü bulsun, hem de dışarıda. ve aşkınızı test etmek istediğinizde kendinize şu soruyu sorun. "kalbimde ve çevremde yeterince yer/boş alan var mı?" sorunun cevabı size gerçek aşkı bulup bulmadığınızı gösterecektir.

    not: aradığımız cevap tabii ki de evettir. çünkü, gerçek aşk sizi bir köşeye sıkıştırmaz, kısıtlamaz. tam tersi... sanki uçuşabilecekmişsiniz kadar hafif ve özgür hissetmelisiniz kendinizi. daha basite indirmek gerekse, bir bitki olduğunuzu düşünün. büyüyüp, çiçek açabilmeniz için geniş bir alana ihtiyacınız vardır dimi?

    yani, birbirinizi kısıtlamayın. büyüyün. büyütün. birlikte çiçekler açın.

  • hayatimda gordugum halka seklinde bagaj bandi olmayan tek havalimani. bavullar kosu bandi gibi duz bir bagaj bandi uzerinde gelip sonunda bir duvara carpip oraya yigiliyorlar. fantastik.

  • en küçük dayım üniversiteyi bizde kalarak okumuştu. hayatımın bütününün şekillenmesine etki eden çok güzel bir dört yıldı. mesleğe ilk atandığından evlenene kadar da bizde kalmıştı. öğretmenliğe atandıktan sonra aldığı ilk maaşla da eve yaş pasta alıp gelmişti. bizim ev için olağanüstü bir gündü. çünkü evimize ilk yaş pasta o gün girmişti. hem de damla çikolatalı. sevinçten havalara uçtuğumu hatırlıyorum. sonra yer sofrasına oturup o mutlu anı bekliyorduk. yaş pastanın dilimlenip tabağımıza koyulması gerektiğini de o gün öğrenmiştim. yıllar geçti. mesleğim gereği taşınmak zorunda kaldığım şehirde, bu sefer en büyük dayımın yanında kalmaya başlamıştım. ilk maaşımın yatacağı günü sabırsızlıkla beklemiştim. o ilk maaşla ne alacağımı aslında çok iyi biliyordum. işten çıktım, heyecanla pastaneye gidip yaş pasta aldım. hem de damla çikolatalı. maaşımla yaptığım ilk icraat bu oldu. insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir şeydi.

  • ceza almanya’daki can dundar’a degil hala turkiye’de gazetecilik yapanlara verilmistir.

    gozdagidir, korkutmadir, sindirme calismasidir.

  • bir kişinin de çıkıp hikayesini anlatmadığı adadır. ben anlatayım:

    ev vestmann adaları'ndan biri olan ellidaey adası adasında bulunur.

    son yıllarda ada ve gizemli evin sahibi, spekülasyonları körükleyen sayısız rapor ve makalede yer almıştır.

    en popüler iddia the independent'da yayınlanan ve adanın izlanda hükümeti tarafından björk'e hediye edilmiş olmasıdır.

    gazetenin haberine göre björk kendine bir ev ve kayıt stüdyosu inşa etmek için izlanda hükümeti ile görüşmüş ve ada kendisine hediye edilmiştir.

    gerçekte, björk böyle bir talepte bulunmamıştır ve söylenti hızla çürütülmüştür. avustralya haber ağı news.com.au'ya göre björk, 2000'li yılların başında başka bir ada hakkında izlanda hükümeti ile kısa bir görüşme yapmış, ancak olumsuz tepkilerin ardından bu fikirden vazgeçmiştir. ellidaey adası ile bağlantısı yoktur.

    diğer popüler iddialar ise şu şekildedir:

    1) ev, zombi saldırısı sırasında kullanılmak üzere gizemli bir milyarder tarafından yaptırılmıştır.
    2) ev, fanatik dindar bir keşişin sığınağı olarak yaptırılmıştır.
    3) ev aslında yoktur ve fotoğraflara photoshop ile eklenmiştir.

    yine news.com.au'ya göre ev hakkındaki gerçek, bu söylentilerdeki kadar heyecan verici değildir:

    adada 18. yüzyıldan itibaren bir avuç ailenin yaşadığı bilinmektedir ancak ada 1930'lardan beri tamamen ıssızdır.

    18. ve 19. yüzyıllarda buradaki şartlara göğüs geren az sayıdaki insan için hayat yorucu ve yalnızlıkla doluydu. adanın başlıca besin kaynağı olan balık ve martılarla besleniyorlardı.

    1930'larda adada kalan beş aile, yaşam şartlarının çok daha iyi olacağını düşünerek anakaraya taşınmış ve ada o günden beri boş kalmıştır.

    peki adadaki köşk nereden geldi?

    adada yaşam zor olsa da avcılık için bir avantaj sunuyordu. avlanacak çok sayıda martı bulunması ada sakinlerinin belli periyotlarla adaya uğramasına sebep oluyordu.

    1950'lerde ellidaey adası avcılık derneği bu av ziyaretlerini kolaylaştırmak için adaya bir av köşkü yapmaya karar vermiştir.

    ellidaey adası avcılık derneği, adadaki martı avı gezilerini desteklemek için beyaz sarayı bir av köşkü olarak tutmaya devam etmektedir.

    dışarıdan cennet gibi bir sığınak olarak görünse de evde elektrik, su veya tesisat bulunmamaktadır. ancak yağmur suyu ile beslenen ve uzun av günü ardından bir ihtiyaç olan saunası bulunmaktadır.

    ada gizemli bir milyarderin ya da bir müzik efsanesinin evi olmasa da kuş yaşamı için cennet olmaya devam etmektedir. adada yaşayan birçok martıya ek olarak ada, fırtına kuşları ve diğer deniz kuşları için de önemli bir yuvalama alanıdır.

    kaynak

  • ayni durumdan muzdarip oldugum hede.

    sirf asansoru kullanmak icin bazen tavuk doner alip gidip 4. kata cikip merdivenlerine oturup orda yiyorum sonra tekrar evime geliyorum

  • 1,5 metre sosyal mesafemizi koruyalım kararının alınacağı toplantı olacaktır.

    edit: toplantı notları.
    --- spoiler ---
    3 saat süren toplantıda oturup hesap yaptılar sanırım. ülke ve illerin istatistikleri açıklandı sadece. sayılarımız artıyor vurgusu yapıldı bolca. toplantı öncesinde gündem olan konulara dair cevaplar ancak soru sorularak alınabildi.
    *her il için maske zorunluluğu şu anda gündemde değil. bilim kurulu istanbul, ankara ve bursa'da maske zorunluluğu için il hıfzıssıhha kurullarına önerilerde bulundu.
    *sokağa çıkma kısıtı/yasağı şu anda düşünülmüyor, toplantıda gündeme gelmedi.
    *yks ve lgs için, sınavın olabildiğince güvenilir yapılması için bilim kurulu rehber yayınladı ve birimlere tedbirler hatırlatıldı. özellikle sınava giriş/çıkış işlemlerinin daha güvenli yapılması için gerekirse o saatler için sokağa çıkma yasağı önerisi cumhurbaşkanı ile paylaşıldı, böyle bir ihtimal var. öğrenci sınava giderken yanında en fazla 2 kişi olacak şekilde bir uygulama da ihtimal dahilinde. kısacası adaylar allah'a emanet.
    *65 yaş üstü kısıtının tekrarı gündemde değil, dışarı çıkmasınlar zorunda kalmadıkça.
    *153.000 örneklemlik antikor testi çalışmaları yarıya yaklaştı. bağışıklık anlamında yeterli düzeyde değiliz. %1 civarında bağışıklık durumu söz konusu şu anda. %40 civarı bir seviyeye ulaşmadan toplumsal bağışıklık kazanıldı denemez. 1 hafta içerisinde sonuçlar daha da netleşecek.
    *aşı çalışmaları başladı. moda sahili ve taraftar kutlamaları benzeri olaylarda top yine il hıfzıssıhha kurullarına atıldı. onların yetkisi var gerektiğinde onlar önlem alacak açıklaması yapıldı.
    --- spoiler ---

    bir çaylak arkadaş sesinin duyulmasını istedi mesajını aynen paylaşıyorum.
    --- spoiler ---
    bu ülkenin her vatandaşı kıymetlidir, yaş önemli değil. önlemi ne ise alacaksın arkadaş. önümüzdeki hafta ve sonraki hafta sınav var, milyonlarca çocuk girecek bu sınava. turizm kan kaybetmesin diye yasaklar kalktı, hiç mi halk düşünülmez şaşıyorum. yaşım 48, kanser tedavisi görüyorum, o veya bu şekilde bu virüs bana veya benim gibi kronik hastalara bulaşırsa yazın ölüm günlüğüne onlarca kişi.
    8 ay akıllı kanser hapı kullandım, bugün radyoterapinin ikinci seansını aldım karmaşık duygular içindeyim.
    iki çocuğum var ve bu saçma sebeplerden dışarıda olacaklar ve virüsü bana taşıyacaklar. korkuyorum, evet korkuyorum ama kendi hayatım için değil. geride bırakacaklarım için...
    --- spoiler ---