hesabın var mı? giriş yap

  • çok eski halleri. ne güzel, cadde doğal granit kesme taş kaplı.
    osmanlı dönemlerinde de taş parke.
    cumhuriyetin ilk yılları da aynı asalete sahip bu cadde.
    1950'lerden sonra asfalt ve yoğun trafik ile buluşur cadde.
    1970'lerden bir kare, ara güler imzalı.
    1990'lı yılların sonunda tekrar parke taşa dönüş ve tramvay.
    2005'e kadar ağaçlar bile vardı.
    2014 başlarında tramvay yolu eksenine paralel destek ve araçlar için yaklaşık 1 metre kalınlığında sağlı sollu asfalt yapıldı.
    ve tarihinin en kötü dönemi, bu ne arkadaş? ne estetik, ne doğru dürüst işçilik.

    oynamayın artık caddemizle !!!

    edit: çalışmayan linkler düzeltildi. uyarı için halitkin'e, argentinosaurus'a, eksi was here'a , mabeynihumayun'a ve gabe h coud'a teşekkürler. tamamını ekşi sözlük görsel galerisine attım.

  • yaşlıca bir kadın birkaç yıl önce bana bir öğüt vermişti: “annen ve baban hariç hayatındaki tüm insanları bir çanta gibi görebilmelisin. ömrünü doldurduğunda bir kişiyle ilişkin, onu omzundan sıyırıp olduğun yerde bırakabilmeli ve onsuz yoluna devam edebilmelisin. sadece anne ve baba farklıdır. artık yaşamasalar bile, ömrünün sonuna kadar bitmez onlarla zihinsel ilişkin.”

    bir insanı silmek de bir ilişkiyi zihinsel olarak bitirmenin, bir çantayı omuzdan indirmenin alt başlıklarından biri. (o insanla yaşadıklarını da unutmak olarak algılamıyorum ben bunu)

    ancak diğer ayrılıklardan ya da bitirişlerden bir farkı var “silme"nin. çürümüş meyve kokusu gibi yoğun bir kırgınlık kokusu doluyor benim burnuma, çünkü silmek fiilinin beraberinde getirdiği kesinlik ve hıza ancak büyük bir kırgınlık lokomotiflik edebilir diye düşünüyorum. fade out olmamaktadır kişi bu eylem söz konusuysa. hızlı ve kesin bir manevrayla tek harekette uçurulmaktadır zihinsel dünyadan. alıştığın ve hele değer verdiğin birinin yokluğunu kabullenmek zaten zorken, bunu kendi iradenle ve bir çırpıda gerçekleştirmek ancak öteki türlüsünün daha fazla üzdüğü bir durumda gerçekleşebilir.

    bir teoriye göre her ilişki bir çember oluşturmaya çalışırmış ömrü boyunca. eğer iç huzuruyla bitmişse, tam bir çember olurmuş geride kalan. ama bir şeyler yarım, eksik kalmışsa, uçlar tam kapanamaz, çemberi tamamlayamazmış, ve ne kadar zaman geçerse geçsin üzerinden, inceden batar, kalbimizi acıtırmış o açık uçlar. birisini uçururken de iki ucun arasına bir “acaba”nın sıkışmadığına emin olmak lazım. hele duygusal olarak çalkantılı dönemlerindeyse kişi, yanlış fitilleri ateşleyebilir kırgınlık kıvılcımı.

    sildiğim insanları düşündüm bunları yazarken. çoğu önemsiz -dolayısıyla bu entrynin konusuna girmez-, ama kimi arkadaş, dost bildiğim. kimisi için, aferin diyorum hala kendime, zor ama doğru bir karar almışım, ama kimisinin hiç kapanmayacak uçları.

    beni silen insanlar da oldu. kiminde haklıydı silen, ve hatamın bedelini bir dostu kaybederek ödedim. kimiyse üç beş senede bir arada arar hala, açık kalmış uçları demek. ama haksız yere silinmek de silmenin fitilini ateşleyecek kadar büyük kırgınlık yaratırmış.

  • zamanında kapıda olduğumda beni uçağa almak zorunda mı?
    evet.
    geç binince biri yerimi mi kapıyor?
    hayır.
    ben dışarıdayken içeride çılgın bi parti mi var?
    hayır.
    erken binince uçakta beklemek eğlenceli mi?
    hayır.

    benim gibi bir insan için bildiğin ödül gibi uygulama olmuş.

  • yıl 1971 .mevsimlerden kış.erzurumdan ığdıra burunlu otobüsle (kamyondan bozma otobüs) seyahat edilmekte..hava çok soğuk,camlar içerden bütünüyle buz tutmuş,dışarı görünmüyor.ön ve arka kapıların arasına ilave fitilimsi bir bir madde yerleştirilmiş,herkes palto,kaput ne bulduysa giymiş.otobüste kalorifer filan yok..yol açık , gidiyoruz ama donuyoruz.bir saat kadar sonra yolculardan biri "hele şu kaloferi yah" dedi.ben yeniden arandım kalorifer nerde diye..öyle bir şey yok...(allah allah ne kaloriferi) diyorum içimden.birden muavin büyük bir tepsi çıkardı.içi odun külü dolu...çapı bir metre.mor ispirtoyu döktü yaktı.bir sıcaklık bastı yüzümüzü.ısınır gibi olduk.böylece aralıklarla dört-beş defa " kalofer"i yaktılar.mola yok.her ısınmanın
    sonunda oksijen yokluğundan nefes alamıyoruz..dokuz saat sonra ığdır'a vardık,yarı baygın...

  • cevabı 50 olan matematik sorusu.

    güzel trolleme kardeş tebrik ederim de niye bu kadar ilgi o... olmak istiyorsunuz onu anlamıyorum. gelelim buraya 50 diyelim sana hakaret edelim öyle öyle konu güncel kalsın, senin kıçın tavanı mı değsin, tövbe yahu.

  • bir gün noterlere acıyacağım hiç aklıma gelmezdi. yazık, 2-3 yıllık gelirleri ile ancak ev alıyorlarmış. yardım kampanyası filan mı düzenlesek.

  • doğru kararla işten çıkarılmıştır. kurumsal kimliği olan bir yerde babanın kahveciden bozma kafesi gibi ortalığa krema fırlatamazsın.

  • bugün üzerinize afiyet canım çekmesi sebebiyle, x uygulamadan giriş yaparak fiyatları görmemle birlikte
    şoka uğradım.

    bir tabak tavuk 104 tl olmuş arkadaşlar

    104 tl

    böyle bir saçmalık olabilir mi?

    asgari ücret 3000 küsürdü 30 tl tabak satışı vardı.

    5500 asgari ücrette 104 tl tabak fiyatı

    gerçekten çok zoruma gitti

    sizden ricam boykot edelim, edin..