hesabın var mı? giriş yap

  • citizen kane filmindeki simgesi:

    bu kelimeyi ilk kez söylediği an karısının onu terketiği zamana denk gelir. karısından ayrıldığı sırada şöyle bir diyalog geçer;

    (susan kapıdan çıkmak üzeredir)
    - (kane üzgün bir şekilde) gidemezsin...
    - (susan'ın yüz ifadesi değişir, kane'i üzgün görmenin şaşkınlığını ve bu şaşkınlığı onun ayrılık kararını almasının verdiğini düşünerek yarı bi haz içine girer)... hmmm
    - gidemezsin... bunu bana yapamazsın
    - (sinirlenir) hmm... anlıyorum... demek bu olanların hepsi yine seninle ilgili, benim gitme kararım, seni terkedişim...

    bu diyalogda kane'in susan'ı değil susan tarafından sevilmeyi istediği ya da genel olarak alırsak egoizimin pençesinde olduğu sonucuna varabiliriz. birini sevme eksikliğini heykellerle, ve haşmetli xanaduyla saklamaya çalışır.

    --- spoiler ---
    kane, bu kelimeyi, kar efekti verilmiş cam süs eşyası elllerinde iken söyler. kar efetki, ailesinden ayrıldığı karlı günü temsil etmektedir. rosebud sevebilme eksikliğinin temsilidir. ailesi ile ayrıldığı anda yaşanan diyaloglarda kane'in annesine çok düşkün olduğu, "sen de gel", "sen niye gelmiyorsun" gibi ağlamaklı repliklerle güçlendirilmiştir. çocukluğundaki kızağın markası ve aynı zamanda (argoda) annesinin rahmi anlamına gelen rosebud, onun hayatı boyunca sevebildiği tek kişi olan annesine özlemi ve de özellikle "sevebilme" isteği özlemini simgeler.
    --- spoiler ---

  • emek ve cabanin kurali. mukemmel olmak icin daha fazla zaman ayirma, daha fazla emek ve caba gerekir.

    bu onermeyi destekleyebilecek dunyanin en buyuk sporcularindan birinin sozlerine kulak verirsek
    michael jordan: "kariyerim boyunca 9000'den fazla başarısız atış yaptım, 300'den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. işte başarımın sırrı..."

  • bilgisayar başında izlerken gece gece canımı sıkmış video'dur. böyle şeyleri doğal ortamda canlıların kendi habitatlarında olurken bir belgeselde falan izlerken rahatsızlık duymuyorum, sonuçta doğa acımasız bir sistemdir ve her şey olması gerektiği için oluyordur. ama şöyle insan eliyle yapılan sentetik ortamlarda sırf haz amacı güden bir iki piç kurusu tatmin olsun diye canlıların yaşam hakları suistimal edilmiyor mu ifirit oluyorum. şerefsiz piçler.

  • olaydaki haklı haksız konusuna girmeden bir konuya değinmek istiyorum; neden her konuşmamız "bir kadına karşı böyle konuşulmaz, bir kadın toplumda böyle yapmaz, bir erkek bunu yapmalı" gibi konudan bağımsız, anlamsız yerlere çekiliyor?

    arkadaşlar doğrusu şudur, insanla konuşmanın bir adabı vardır ve bu adap cinsiyetler üstünde bir adaptır.

    kadına bu şekilde davranılır, kadın toplumda bunları yapar, erkek böyle olmalıdır gibi anlamsız muhabbetler insanları konunun dışına iter, dahası bu şekildeki tüm önermeler gereksizdir, toplumdaki "toplumsal cinsiyet" anlayışını, buna göre cinsiyetlere atfedilen saçma rolleri zirveye çıkartır.