ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kıro kızların ortak özellikleri
-
her şeyi anladım da okulda ön sıraya oturan niye kıro oluyor onu çözemedim. derslerle ilgilenen insanlara çalışkan ya da uzağı iyi göremeyen insanlara miyop deniyor, kıro değil.
derslerde ön sıraya oturan kızlara kıro diyenlere de cahil, laf olsun diye konuşan insan deniyor mesela.
laptop kamerasını bantlayan insan
-
paranoyaktır, ama zararlı bir yazılımla izlenme ihtimali düşük bir paranoyaktır.
dümdüz siyah tişört giyen erkek
-
bendim bu ama siz böyle yazınca utandım. bundan sonra reklam tabelası gibi gezmek için gap yazılı sarı, abercrombie'den at kadar büyük geyikli pembe tişört alıcam.
imralı'da daha etkili ve güçlü bir lider oldum
-
vallahi beklemiyorduk. biz asarlar diye düşünmüştük. bize de sürpriz oldu şimdi.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: 2050 yılından geliyorum acil soru alıyım
entry: esenyurt değerlendi mi lan ? (arapzikli, 07.07.2014 05:44)
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: dünya kupası için şiir yazdım
entry:
vuvuzelam gümüşten,
maça geldim varoştan.
ben afrika çocuğuyum,
30 santim doğuştan.
bir avukatın günlüğü
-
biraz önce takriben yirmi dakika kadar babamınkini dinlediğim günlük.
önce biraz önbilgi verelim. mahkemenin verdiği kararı yargıtay'da temyiz ediyoruz ya, işte yargıtay o kararı bozarsa eğer, "al bu dosyanın şuralarını tekrar incele" deyip aynı mahkemeye geri gönderiyor. mahkeme bu sefer, ya yargıtay'ın bu dediğini yapıp dosyayı tekrar inceliyor, ya da "hayır, yazılanları okudum ve ben haklıyım" deyip önceki kararında direniyor.
fakat bu direnme kararını almak zordur. mahkemeler genelde yargıtay'a direnmez. şimdi konuya dönelim.
babamın herhalde 17 senedir filan uğraştığı bir davası var. uzun hikaye. özetle, babam kazanıyor karşı taraf başka bir yoldan yenisini yapıyor. böyle böyle derken işte yıllar oldu. hatta bu yılların birinde, mahkeme babamın aleyhine bir karar aldığında bizimki duruşmada elli saat laf anlatmış, hakimle şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:
- avukat bey, siz bu davanın üzerine çok düştünüz herhalde?
- hakime hanım, iki çocuk okutuyorum ben!
nihai karar yine babamın lehineydi, karşı taraf yine temyiz etti, dosya yine mahkemeye döndü. bugün duruşması vardı, ya bozmaya uyma ya da direnme kararı verilecek.
direnme kararı verilmiş.
babam o kadar mutlu ki, telefonda yirmi dakika boyunca bu davadan ve mesleki tecrübenin öneminden bahsetti. ki ben istanbul'da olmama rağmen, kendi davam kadar biliyorum artık meseleyi. beş yüz kere filan dinledim çünkü herhalde.
ve şöyle dedi:
- kızım, o kadar heyecanlandım ki, duruşmadan sonra kimseyle konuşamadım, müvekkile bilgi bile veremedim. gittim bir bankta oturdum, nefes aldım, ayakkabım da rahat değildi ama te oradan ofise kadar yürüdüm. ancak açıldım. ben bu heyecanı, ancak işte annen evlenme teklifimi kabul ettiğinde filan yaşamıştım.
42 yıllık avukat bu adam.
allah bana da yaşatsın.
arap turistlerin kiraladığı arabanın son hali
-
trabzon ' da gerçekleşen hadise.
sıkıntı yok. oyna, devam.
siz araplara hizmet etmeye devam edin.
bir halı sahada yaşanabilecek en saçma olay
-
içinde ayakkabılar var diye aceleyle çantaya tıkılan siyah poşetten ıspanak çıkması.
(bkz: true story)
mühendislerin yata yata para kazanması
-
şahsım için geçerli olan durum. lan hangi işe girsem mal gibi oturuyoruz ya, nasıl dönüyor bu devran.