ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
24 mayıs 2016 evimin önünde bulduğum şey
-
suriyeli sığınmacının kira kontratı.
marketler kırtasiye malzemesi satmasın
-
et de satmasın marketler. kasapta bulunan her şeyi satıyorlar
cübbeli ahmet ile kadın doktorun fotoğrafı
-
her sınıfta, atatürk'ün fotoğrafının yanına asılması gereken, simge görsel dir.
sağlık sıhhat yerindeyken " kızları okutmayın, buluğ çağında evlendirin yoksa çok ayıp olur günah olur " diyen yobaz tipler, can boğaza gelince o okumuş kızların elinde şifa arıyorlar.
yok mu depremi engelleyen, roketleri düşüren şeyhlerinin öğrettiği bir dua? oku, üfle, zımba gibi ol. niye namahrem eli değdiriyorsun vücuduna.
edit: iftira attığımı söylemişler buyurun kendi ağzından dinleyin: video
nasıl da saydırıyor hem okuyan, hem çalışan kadınlara.
karınızla bir gece için bir milyon dolar veririm
-
- karinizla bir gece icin bir milyon dolar veririm
- peki beş yüz bin lira farkla buyuk secim ister misiniz?
- nasıl büyük seçim anlamadım?!
- dur şu pantolonumu bi indireyim anlarsın şerefsizin evladı seni
hazineyi neden banko maçlara yatırmıyoruz
-
ülke zenginleştirmek isteyen iyi niyetli vatandaş sorusu
insan ilişkilerinde sık yapılan hatalar
-
söylemek istediklerini söylememektir. oysa söylesen belki onun için daha iyi olacak.
xherdan shaqiri
-
adını, istemeyerek de olsa bir tek abdurrahim albayrak reyis doğru olarak telaffuz edecektir.
- piz pu zerdan şaçiri'yi alırçen galasssaray'ın çeleçeğini pilanladik.
ingilizce
-
ingilizceyi bir noktaya kadar öğrendiniz. tenseleri biliyosunuz, modalları biliyosunuz, çok geniş vocabulary'niz var ama akıcı olarak konuşamıyor musunuz ? öyleyse bağlaçları (conjunctions) öğrenin ve bunu konuşmanıza yerleştirmeye çalışın. bunu size pek çok ingilizce öğretmeni söylemeyebilir.
maalesef öğrenim süreci boyunca bize öğretilen bağlaçlar and, or, but, for, because, yet, so... bunlardan öteye pek gidemiyor. bağlaçlar ingilizcenin en önemli konularından birisidir. binlerce bağlaç vardır ve bağlaçları bilmeden akıcı konuşabilmeniz mümkün değildir. bir cümle söyler durur bekler diğer cümleyi söylersiniz. ingilizceyi geçtim kendi anadiliniz olan türkçede bile bağlaçları kullanmadan akıcı konuşabilmeniz mümkün değildir. (son cümlede bile bağlaç vardı (bkz: unless) hatta bile derken bile bağlaç kullandım. (bkz: bile) (bkz: even) hatta da bir bağlaçtır. (bkz: hatta) (bkz: moreover)
ingilizce konuşurken çok ihtiyaç duyduğumuz ama bilmediğimiz için cümleyi bitirmek zorunda kaldığımız bağlaçlardan birkaç tanesini yazayım. eminim bunları gördüğünüzde neden öğrenmedim ki diyeceksiniz.
as if = sanki
even if = "...sa bile - olsa bile"
as a result = sonuç olarak
only if = "yalnızca ....ması durumunda"
unless = "...madıkça -....medikçe"
besides = üstelik
due to = yüzünden "'den dolayı"
otherwise = aksi takdirde
providing = "....ması koşuluyla"
gibi gibi. daha binlercesi vardır. ingilizce öğrenme noktasında tıkandıysanız bağlaçlar konusunu kapsamlı bir şekilde gözden geçirmenizi ve pratiğe aktarmanızı öneririm. bağlaçlara hakim olmadan akıcı konuşmak pek mümkün değildir. adı üstünde bağlaç (bkz: bağlaç) (bkz: bağlamak)
türkçe konuşmaya çalışan yabancılara dikkat edin birçoğu bağlaçları bilmediği için cümle aralarında takılırlar. ingilizce konuşurken birçoğumuz öyleyiz maalesef.
ruh ikiziyle karşılaşıldığında söylenecek ilk söz
-
benim ruh ikizinden anladığım: aynı hayallere ve aynı düşünce yapısına sahip olduğun insandır.
o sebepten ruh ikizinle tanıştığını anlaman için önce bi merhaba demelisin.
geçenlerde bir herifle denk geldik. herif herif konuşuyoruz işte. lan baktık her konu hakkındaki görüşlerimiz aynı. kız arkadaşlarımız yakın arkadaş, hayallerimiz aynı. ikimiz de children of men'deki orman içinde olan eve hastayız. o evi, o yaşam düzenini istiyoruz. ikimiz de hayatı bi şekilde anlamlandırmaya, anlamlandırırken de düşünceye batmamak adına üretmeye çalışıyoruz.
ruh ikizi olduğumuzu anladığım anda adama şöyle dedim: "her bok hakkında aynı şeyi düşünüp aynı hayalleri kuruyorsak konuşacak pek de bir şeyimiz yok aslında."
haklısın dedi. evlere dağıldık.