ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
aşti
-
esenler otogarı'yla karşılaştırınca sidney opera binası gibi kalan yer.
30 ağustos 2020 ötv zammı
-
şikayet etmeyiniz, bugün bir musluk ne kadar biliyor musunuz?
bahçeli'nin imamoğlu'nu tehdit etmesi
-
başkanı olduğu partiye oy dahi vermeyen genel başkan açıklaması. çok da dikkate almayın derim.
peru'dan peruk ithal etmek
-
amerika'dan ...
(bkz: töbe töbe)
fernando muslera
-
kotu kaleci oldugunu soyleyenler var. ben kendimi mal zannederdim amina koyim. benden mallari da varmis. rahatladim neyse...
lösev'in kan donduran mart bülteni
-
göz göre göre kanser tedavisinin önüne geçildiğini gösteren kan dondurucu bültendir.
edit: arkadaşlar linkler uçmuş, papucumun entrysi sağ olsun eksiup'a yüklemiş, güncel linkler:
https://s3.eksiup.com/db95e8e1e237.jpg
https://s3.eksiup.com/e51200364261.jpg
https://s3.eksiup.com/8b965add7584.jpg
edit 2: okumak isteyenler için bültenin tamamı:
https://www.losev.org.tr/…19/ruhsat_bulten_2019.pdf
edit 3: arkadaşlar, twitter üzerinden #lösevetamruhsat hashtag'i aracılığıyla elinizden geldiğince tweet atarak olayın yayılmasına ve gereğinin yapılmasına destek olabilirsiniz.
ölünce çok üzülünen dizi karakterleri
yiğit özgür
-
toplu taşıma araçlarında okunması durumunda sağdan soldan okuduğunuz şeylere göz ucuyla bakmaya çalışan kişileri görmeniz pek mümkündür. hayatımızdaki figüranlarla bizi bir noktada buluşturmuştur kendi çapında. yıllardır aynı çizgiyi sürdürebilmek, "nerden buluyor bu adam bunları yaaa" cümlesini bu kadar çok haketmek ne büyük bir şans kendisi için. sağolsun varolsun hayatımıza kattığı kıkırdamalar için.
müşteri: merhaba sevgili bakkal... al sana 350 kuruş, bana ekmek ver.
bakkal: orda dolaptan al.
müşteri: teşekkürler.. işte bu netliği çok seviyorum. ekmeğimi alıyorum, karşılığını ödüyorum.. hayatta her şey bu kadar net olmalı..
bakkal: üç tane alırsan dördüncüsü bedava
müşteri: ve işte ibnelik çanları çalmaya başlıyor...
beşiktaş'ı bırakıp fenerbahçe'yi tutmak
-
bunu yapabilen zaten hiç beşiktaşlı olmamıştır.
not:fb
mesai saatlerinde dışarıda dolaşan kalabalık
-
oha yıllardır düşünüp düşünüp de bir yere bağlayamadığım şu mevzuyu benim gibi başka dert edinenler de varmış. şimdi efenim gerçekten de anlam verilemeyen bir durum vardır ortada... şöyle ki, yer istanbul, saat 15.00! işe gidiş saati değil, öğle arası değil, akşam çıkış saati değil, okullarda sabahçı-öğlenci için derse başlama çıkış saati değil... herkesin işinin başında olması gereken bir saat. ve fakat trafiğe bir çıkıyorsunuz kilit! imkanı yok adım ilerlemiyor. aradan bir yerden kaçayım diyorsunuz. o da nesi orada da deli trafik var. sonra camdan dışarı bakıyorsunuz yandaki kafe dolmuş da taşıyor, oturacak yer yok! işte o anda dilden şu cümle dökülüyor: "yahu bunca insanın bu saatte dışarıda ne işi var?"
"senin ne işin var" diyeceksiniz ama ben gazeteci olduğum için her saat, her an dışarıda olabiliyorum. ya da o gün izinli olabiliyorum vs. ve fakat bunca insanın gazeteci olma, çalışmıyor olma ya da 'serbest' çalışıyor olma ihtimali yok. işsiz desen altında arabası gezen, oturup kafede yiyip içip vakit geçiren bunca işsiz, bu kadar parayı nereden buluyor sorusu geliyor bu defa da akıllara...
özetle doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor. biri lütfen artık bir açıklama getirerek bu gizemi sonlandırsın. kim bu insanlar? ben de onlardan biri olmak istiyorum. bunun için ne yapmam gerekiyor?