hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    behzat ç: şerafettin senin deden mi lan?
    cevdet: evet. nerden bildiniz?
    behzat ç: söylesin nereden bildiğimi.(harun'u gösterir)
    harun: benim de ebemi tanıyor. bu işler böyle.

    --- spoiler ---

    sandalyeden düşürtmüştür.

  • modern anadolu coğrafyası'nda köksüzlük, kimliksizlik, vahşi bir iştahla büyüme ve estetik fakirlik terimlerinin tartışmasız sahibi, şahsım için uzun yıllardır kırıkkale adlı ucube- hormonlu il olmuştu... orada yaşayan bir akrabamızı her ziyarete gittiğimde anayurt oteli'ndeki zebercet'in ruhu içime çöker, bu korkunç çukurdan kaçıp kurtulmak için saatleri sayardım...

    sonra bir gün, sultanbeyli'yi tanıdım! ve anladım ki;

    kendini muhafazakar sağ olarak tanıtan, son 60 yıldır kesintisiz iktidarını sürdüren politik ve ekonomik bir hegemonya'nın gizlemeye gerek duymadan sergilediği gerçek yüzü'dür sultanbeyli.

    sultanbeyli, içi kof vaatlerdir. el konulmuş devlet arazileridir. kanun tanımazlıktır. harekete geçmiş cehalettir.

    sultanbeyli, cemiyet olamamış bir toplumun cemaatleşmiş yaşayan ölüler haline gelme sürecidir.

    365 gün 7/24 açık sözde kermeslerdir. her gün camında aslında hiç var olmayan yüzlerce kuran kursu veya talebe yurdu adına satış yaptığını yazan bildiğin fast food dükkanlarıdır. vergisiz helal kazançtır. dar-ül harp'te kafirin elinden çalınan hazine arazisidir. düşman rejimden ve onun vatanadşaları olan işbirlikçilerinden kaçırılan milyon dolarlardır.

    demokratik kongo cumhuriyeti tipi demokrasi'nin oy deposu, sadaka ekonomisinin utanç duvarıdır. fakirleştikçe sistemin daha da dibine çekilen, aç kaldıkça daha çok oy vermek daha çok partinin ofisboyu haline gelmek zorunda kalan kavruk anadolu insanlarının cehennemidir.

    sultanbeyli, bir pasif devrim` :cihan tuğal'a saygılarımla` rüyasıdır...

    olur da, bir gün yüzüncü yılına yaklaşan vurguncu sahte muhafazakar ve sahte dinci zavallı sağ iktidarlardan bu kadim anadolu toprakları yakasını kurtarabilirse;

    sultanbeyli insanlık tarihine büyük ve acı bir not olarak düşülmeli, asla yıkılıp yeşil alan kültür merkezi falan yapılmamalı,

    bu topraklarda bir zamanlar yaşanmış asırlık sömürünün, vicdansızlığın, estetik ve güzellik düşmanlığının, günahkarlığın ve açgözlülüğün somut örnekleri olarak gelecek nesillere ve hatta tüm insanlığa sergilenmek üzere son haliyle bir "yüzsüzlük müzesi" olarak korunup saklanmalıdır...

    rabbim, bu yalnız ve güzel ülkeye yeni sultanbeyliler göstermesin!

  • bu nasıl bir gazeteciliktir.
    alın teriyle yerin metrelerce altında şerefiyle çalışan bir madenciyi kıyaslayacak başka birini mi bulamamışlar da bu "şey" ile kıyaslıyorlar.

  • kendisine şiir yazdığım über alman forvet:

    fiorentina'daki hali sakın unutma
    beşiktaş'a dil uzatma sebepsiz
    sen yine top oynardın ama
    euro 2016'ya gidemezdin şerefsiz.

  • denediğim ve enteresan bir sonuç aldığım eylem.

    akşam trafiğinde şehir içi yolda beni arkadan takip eden bir araç uzunları yaktığı için neredeyse 20 dakika boyunca yansımadan dolayı hiçbir şey göremez hale gelmiştim. sağa çekip geçmesini bekledim. geçtikten hemen sonra arkasına takılıp bu defa da uzunları ben yaktım. 1 dakika bile geçmeden pencereden el kol hareketi çekmeye başlamıştı.

    coğrafyamıza özel olan "ben yaparım ama sen yapamazsın" düşüncesinin en güzel örneklerinden biriydi bu.

  • hafta sonu fethiye ölüdeniz babadağda 1.800 metrede deneyimlediğim olay. hafif tırsarak gittim ama muhteşem eğlendim. korkanlar için söyleyeyim babadağa rallli modunda tırmanan minibüsler yamaç paraşütünden daha korkutucu. etrafımdaki herkesin yapma etme atlama ne gerek var muhabbetlerine kulak asmayıp. hector isimli şirketle sabah 7.30'da tırmandık. 1.900 metrede rüzgarın uygun olmaması nedeniyle 1.800 noktasına geldik. minibüsle çıkarken kuralar çekildi kimin hangi pilotla atlayacağı belli oldu. benim pilotum saffet bey'in 91'den beri bu işi yaptığını duymak rahatlatıcı oldu. bugüne kadar kimseyi havada bırakmadık esprileri de yapıldı tabi. öncelikle üzerinize uzun kollu bişeyler giyin zirve ciddi soğuk oluyor, atlayışın ilk 10 dakikası elimiz kolumuz soğuktan dondu. yanınıza ıvır zıvır yük herhangi bişey almayın. değerli eşyalarınızı fermuarlı ceplere koyun. hafif bişeyler yiyin tıkabasa karınla atlayanlardan baya bi çıkaran varmış, kahvaltıyı inince yaparsınız. atlayışta tek dikkat edeceğiniz şey pilot koş dediğinde koşmak. havalanmadan oturmaya çalışmak pilotu da sizi de zor durumda bırakabilir. koş dediğim zaten üçüncü adımda havalanıyorsunuz. havalandıktan sonra müthiş bir ölüdeniz manzarası bekliyor. müthiş keyifli bir görsel şölen. herhangi bir motorlu taşıt olmadan uçmak çok acayip keyifli bir duygu. manzara seyrederek aşağı doğru ufak ufak süzülüyorsunuz . korkacak herhangi bişey yok. o sırada pilot mütemadiyen go-proyla bi sürü fotoğrafınızı videonuzu çekiyor. zaten size soruyor akrobasi istermisiniz diye istemezsen süzülerek laylay lom iniyorsun. bu kadar çıkmışken denemek lazım isterim diyince wingoverlar spinler ile dünyanın kaç bucak olduğunu gördük. adrenalin manyağı olduğumuz akrobasi dakikalarından sonra süzülerek güvenli bir şekilde indik. inişte de pilot koş dediğinde koşup olayı tamamlıyorsunuz. atlayıştan sonraki bi kaç saat suratımızdaki aptal sırıtış devam etti. aklınızdan geçiyorsa mutlaka güzel bir havada yapın gerçekten çok keyifli.

  • - anne tv'de within temptation çıkınca şu demirlere gelip kafa sallıyoruz tamam mı?
    + ay bu televizyonun önündeki demirler ne oğlum?
    - sahne önü anne burası.
    * ay peki şu kağıtları bileğimize niye taktın?
    - ya şükran teyze allahın adını verdim bi sus ya. onlar festival bilekliği. seninkini beyaz yaptım kombine. bizimkiler sarı kampçıyız. hadi anne şimdi çadırımıza gidelim azıcık otur.
    + allah belanı versin şükrü*. çocuğu evde tuta tuta asosyal ettin. izin vermiyosun hiç bi yere mal oldu çocuk... ay oğlum dur çarpıp durma bana...
    - hadi şükran teyze hadi daha hızlııı.. salla kafayı...sanktuooooss espirtuooooss

  • böyle bir olayın üstünden dahi dalga geçen suserları gördükçe sözlüğün kalitesinin nereye geldiğini daha iyi görüyorsunuz.

    ucunun nereye dokunduğu ortaya çıkacaktır elbet.

  • 4 yıllık fakülte mezunu olup, 12 saat eşek gibi çalışıp, 1900 lira alan ve hala 11 yıldır iktidarda olan ama bu sorunu çözememiş akp'ye oy veren birinin yazdığı mektup.

    bir de utanmadan küçük kızıyla duygu sömürüsü yapıyor.

    akıl fikir diliyorum.

  • 30 yıl önce çekilmiş filme klişe diyen adamdan daha mantıklı hareket etmiş halktır. arkadaşım klişe ilk yapılana denmiyor sonradan yapılanlara deniyor.

  • eğer zenginseniz itiraz edersiniz. eğer fakirseniz memnuniyetle karşılarsınız.

    aynı üniversite solcuları gibi, yokluk çekerken solcusunuz varlık sahibi olunca liberale dönüşürsünüz.

    bu bir çok ülke de, özellikle sosyal demokrat tandansı olan kuzey ülkelerinde uygulanan bir yöntemdir. ama orada alınan vergi çok yüksek olabildiği için öyle kiraya vererek bu verginin acısını kiracıdan çıkartamazsınız. bu yüzden yatırım olarak ev almak saçma olur. kiraya vermeniz de inanılmaz zordur. onun yerine devlet sosyal konut yapar.

    şimdi bizde problem ne? bizde çok fazla emlak zengini olduğu için piyasa sıkışıyor. 1000 evi 500 evi olan adamlar var. bunun gibi adamları elemek için yapılan adımlar bunlar. eğer yapmazsan zengin daha da çok ev sahibi olacak ve hiç bir zaman senin kiracılık ve kiralık ev derdin bitmeyecek. sürekli yeni inşaatlar yapılacak ama fiyatlar normal seviye de olamayacağı için hep zengin daha fazla emlak sahibi olacak. asıl ihtiyacı olanlar ev sahibi hiç bir zaman olamayacak.

    çevremden örnek vermem gerekirse, bizzat tanıdığım yakın bir arkadaşım tarikat şeyhi kızıyla evlendi. adamın tek başına istanbul arnavutköy'de (ilçe olan) tam 50 apartmanı var. apartman başına kaba hesapla 8 daire dersek bu adam elinde 400 dairelik stok sahibi. sadece 3 avukatı bu evlerin kira işleriyle uğraşsın diye çalıştırıyor.

    şimdi daha iyi anlaşılıyor mu?

    ekonomisi stabil ülkelerde neden bu uygulanıyor?

    1) bina sayısı bizdeki gibi kontrolsüz artmasın, rant birilerine kalmasın

    2) emlağa yatırılan para ekonominin içine dönsün, daha fazla likit dönüşümde olsun

    senin ev aldıktan sonra başka bir eve ihtiyacın var mı? reelde yok. bu ihtiyacını karşılamışsın. buradan sonrası başkasını s.kmeye giriyor. hiç kimse emeklilik, garanti bilmem ne diye kafa ütülemesin. başka ülkelerde nasıl oluyor? çünkü orada adam ileriki dönemini düşünerek bireysel yatırım yapıyor. planlama yapıyor. bizde paşalar yattığımız yerden para gelsin diye sistemi su istimal ediyor.

    rant üzerinden ekonomik gelir elde etmek ancak ilkel toplumlarda olur. adam gibi bir ülke olabilmek için bu çok daha önce yapılması gereken doğru bir adımdır.