hesabın var mı? giriş yap

  • ismini yunanca'da "güçlü erkek birey" manasına gelen arsenikos kelimesinden almış elementtir.

    çekiçle vurulduğunda yada ısıtıldığında sarımsak kokusu yayar. hidrotermal damarlarda, dolomitik kireçtaşlarında, tuz domlarının anhidritli kısımlarında oluşur. kobalt yada nikel cevherleriyle birlikte bulunabilir.

    dünyada, başta kanserojen etkisi olmak üzere, insan sağlığına zararlı etkileri nedeniyle içme suyunda en fazla sorun oluşturan toksik maddelerin başında gelen kimyasal. arsenik, dünya sağlık örgütü tarafından içme sularındaki en tehlikeli kimyasal kirlilik olarak kabul ediliyor. içme suyunda yüksek oranlarda arsenik bulunması; "mesane, akciğer, cilt, böbrek ve karaciğer kanseri"ne yol açabiliyor. ayrıca sinir sisteminde, kalpte hasara neden olabiliyor. dünya sağlık örgütü, tse ve sağlık bakanlığı insani tüketim amaçlı sular yönetmeliğine göre, 1 litre içme suyunda izin verilen en fazla arsenik değeri 10 mikrogram. ancak içme suyunda 0.5 oranında arsenik bulunması bile her 100 bin nüfus için 10 binde bir, 1 mikrogram arsenik bulunması ise 5 binde bir kanser yapma riski taşıyor. sudaki arsenik arttıkça, kansere yol açma riski de artarken ihtimal yüzde 1'e kadar çıkıyor.

  • çok daha iyisinden kasıt maddiyat veya fiziki güzellik ise bunun sonu yok , böyle düşünen insan bir ömür boyu hem yalnız kalır , hem de mutsuz olur.

    eğer evlendiğin insan ile çok iyi anlaşıyorsan , mutluysan ve birbirinizi seviyorsanız samanlık seyran olmuş demektir ; gerisini çok da karıştırmayın.

  • "saat farki yuzunden yalniz gecirdigim saatleri ba$ariyla doldurabilen bir ba$yapit. state-ul art." (ssg / 19.02.1999)

    acildigi tarihten* bugun*e kadar olu$umuna katkida bulunmu$ 1000'den fazla yazariyla, kendi icinde olu$turdugu alt-kulturuyle, "dogru" kavraminin aslinda ne kadar degi$ken olabilecegini ve bilgiye aslinda ne kadar farkli acilardan bakilabilecegini tamamen kontrolsuz bir$ekilde aciga sermi$, acildigi tarihten yillar oncesinde icimde tomurcuklari ye$ermeye ba$lami$* "tamamen alakasiz ve gereksiz fakat gigantic bir bilgi hazinesi"nin gercekle$mi$ ve teknoloji* sayesinde tahmin etmedigim kadar ust katlara ta$imi$ minik ve basit program parcasi..

    tum bunlarin di$inda sozluk olmasaydi* belki hayatim boyunca yuzunu bile goremeyecegim sevdigim bir cok insani tanima firsati yaratmi$, ayni firsati ba$kalari icin yarattigina defalarca $ahit oldugum, -eskiler bilir- beraber buyuttugumuz, icinde binlerce farkli ani barindiran, bir gun hacker'in biri gelip database'i silse, biri kodu calip unutsa da uzerimdeki etkilerinin* kolay kolay kaybolmayacagi, kaybolsa da asla unutmayacagim harikulade eser..

  • zamanında atom da atom diye peşinizde dolanan, şimdi yüzünüze bakmayan uranyum. sadece ihtiyaç sahipleri zenginleştirilse keşke.

  • hayattaki en büyük facia, bu hapishanenin içselleştirilmesidir. bunu yaparsanız, inzivaya da çekilseniz çıkamazsınız oradan..elalemin lafı, hayatınızın gerçeği oluverir. muhafazakarlaşırsınız.

    ananız, babanız, halanız, teyzeniz, amcanız, yani toplumun geneli, bu durumdan muzdariptir işte..sizi de bu kuyuya çekmek, aynılaştırmak isterler, farkında olarak ya da olmayarak..

  • bunu sadece said nursi değil, cin ali okula başlıyor kitabının yazarı rasim kaygusuz da önceden haber vermiştir:

    [c. sinan sağıroğlu sesiyle okuyalım]

    "git ali git." ve "ali haftada yedi gün var." cümlelerindeki derin manaya bakalım. öncelikle ali'nin tam ismi, cin ali'dir. yani insan olmayan ali. bu uzaylı olduğunu gösterir. şimdi ikinci cümleye bakalım: "ali haftada yedi gün var"

    gün neye göre belirlenir? güneş'in konumuna göre. yani güneş'e göre. güneş ne güneş? gezegen. güneş gezegendir. cümlede 7 tane günün olduğu söyleniyor, yani yedi güneş, yedi gezegen demek.

    son cümle: "ali okula git. git ali git."

    yani diyor ki, geldiğin yere dön cin ali, yani uzaylı ali. senin diyor gezegenin diyor burası değil diyor. yedi tane yaşanabilir gezegen var, bunlardan birine git diyor. işte bu da böyle bir kanıttır. çerçeve belli.

    şüphesiz ki bunda niçe kanıtlar var.

  • yaşanmış türkiye versiyonunu anlatayım; bir avukat arkadaşımın aynen başından geçmiştir; tuvalete bile emniyet kemeri takmadan gitmeyen arkadaşıma, (2018 yıl sonu) emniyet kemeri takmamak dolayısıyla trafik cezası gelir, avukat arkadaş üşenmez, cezanın kesildiği yeri bulur, orada görev yapan polis memurunu bulur, durumu anlatır ve neden böyle yaptığını sorar, trafik polisi, kendisine, yukarıdan verilen ceza koçanını doldurması yönünde talimat verildiğini söyler ve kusura bakmayın der; bunun üzerine avukat arkadaşım, trafik cezasının iptali için dava açacağını, mahkemede cezanın hatalı olduğunu söyleyip söyleyemeyeceğini sorar; polis memuru da elbette der; avukat arkadaş sulh ceza mahkemesine itirazını yapar, mahkeme, usul olduğu üzere, cezayı kesen trafik memurunu tanık olarak çağırır, memur mahkemeye gelir ve avukat arkadaşın gerçekten de emniyet kemeri takmadığı için ceza yazdığını söyler; itiraz reddedilir.

    türkiye'de hak, hukuk, adalet diye bir şey yok arkadaşlar; çoktan öldü, unutun siz onu; onyedi yıldır serbest avukatlık yapan birisi olarak söylüyorum.

  • oglumdur. hatta 40 degil 15 almis. umut dolu, aydinlik gelecek hayalleri vardir. bardagin dolu tarafini goruyordur. tabi babasi ogrendiginde ne olacagini rabbisi bilir.