hesabın var mı? giriş yap

  • yanlis yone yurudugumu farkettigimde cep telefonunu cikarip, sanki yeni mesaj gelmis gibi okuyup sonra yeni bulusma noktasina gider gibi davranirim...

  • windows xp'nin duvar kağıdı, dünyanın en çok bilinen fotoğrafı. (bkz: #14402669) nolu girdide baya anlatılmış ama ben de bir şeyler söyleyeceğim.

    charles o'rear, ocak 1996'da, napa vadisi boyunca sevgilisine gitmek için yol almaktadır. 3 hafta boyunca yağmur dinmemiştir, hava uzun süre sonra açık ve güneşlidir. sonoma karayolu üzerinde giderken bir tepeye rastlar, tepe, phylloxera istilasından dolayı boş bırakılmıştır. (vadi genel olarak üzüm bağlarıyla kaplıdır) "işte bu!" diye düşünür o'rear, "tanrım! çimenler şahane, güneş çıktı, birazcık bulut var." arabasını sağa çeker ve o tepenin fotoğrafını çeker. hatta, bulutlar oldukça hareketlidir, o'rear kamerasını kurana kadar bazı bulutlar kadraja girmiş olabilir.

    charles o'rear, bu çektiği fotoğraflar o zaman üzerinde çalıştığı şarap diyarı kitabı projesiyle ilgili olmadığından fotoğrafı corbis'e stok fotoğraf olsun diye satar. (getty images gibi bir şey) 2000 yılı sonunda windows xp geliştirici takımı, fotoğrafın bütün haklarını satın almak istediklerini iletir. charles o'rear'a, kendi deyişiyle, fotoğrafçılık tarihinde bir fotoğrafa yapılan ikinci en büyük ödemeyi yapar microsoft. (ama o'rear ücreti açıklayamaz, bir gizlilik anlaşması imzalamıştır. ücretin yüz binlerce dolar olduğu tahmin edilmektedir) fotoğraf filmini kargoyla yollamak ister ama şirketler, fotoğrafın değerini anlar (sigorta bedelinden çok yüksektir) ve taaa seattle'ye gönderime yanaşmaz. microsoft, o'rear'a gidiş dönüş uçak bileti ayarlar. film teslim edilir ve anlaşma imzalanır. "fotoğrafın ne amaçla kullanılacağı hakkında bir fikrim yoktu. mühendisler dahil, microsoft'taki hiç kimsenin fotoğrafın başarısı konusunda bir fikri olduğunu (o zaman için) düşünmüyorum." der o'rear.

    o'rear fotoğrafta bir oynama yapmamıştır. microsoft ise ufak tefek düzeltmeler yapmıştır ve adını vermiştir: bliss. windows xp reklamlarının ve masaüstünün hafızalara kazınan fotoğrafı. o'rear'ın deyişiyle: "15 yaşında veya daha büyük insanlar bu fotoğrafı yaşamları boyunca hatırlayacaklar." (gerçi daha küçükler de hatırlıyor-windows xp 17 yıldan fazladır kullanılıyor, desteği bitse de!)

    fotoğraf yıllar boyunca yeniden çekilmiştir, bazen yeni halleri galerilere gitmiştir. 14 ocak 2017'de çekilen hali şöyledir.

  • ben olsam %60 isterim. çünkü arsa benim keyif benim. risk almayı da sevmem. beğenmeyen müteahhit başka arsalara yönelebilir.

  • namaz için sarf ettiği "kuru kıyamdır" lafının bir de evveli vardır. taşköprüzade, molla lütfi'nin öğrencisi olmuş amcası kıvamüddin kasım'dan aktararak şöyle bir hikaye anlatır: ders esnasında molla lütfi, hz. ali'nin bir muharebe esnasında kendisine isabet eden oktan bahseder. bir süre vücuduna saplı okla yaşamış hz.ali bir gün namaz kılarken, yanındakiler oku çıkarmayı başarmıştır, ama hz. ali hiçbir şey hissetmemiştir bile. çünkü onun ibadeti başkadır, molla lütfi'nin zamanında kılınan namazlar gibi kuru değildir.
    tabii bu anlatı, taşköprüzade'nin bir af daveti de olabilir; ama neden öldürülmüş olduğu tam olarak bilinmediği için bunun neyin affı olduğu sorusu da her dem orada kalmaya mahkum oluyor. hakikaten, molla lütfi ne yaptı da, ölüme giderken dahi allahın birliğini haykırırken, küfr'le ve dolayısıyla zındıklıkla suçlanarak kellesinden oldu?
    ahmet yaşar ocak, meselenin ulema arasındaki müthiş rekabetçi ortamdan kaynaklandığı konusunda ısrarcı. molla lütfi'nin sivri dilinin, büyük-küçük-akran demeden alimleri alaya almasının düşman yaratıp onları harekete geçirdiği, onun falsosunu yakaladıkları anda da cezayı kestikleri gibi bir mantık silsilesi var. molla lütfi'nin öğrencisi olmuş kemalpaşazade'ye bir gün hocası gibi büyük bir alimin neden öldürüldüğünü sormuş yavuz sultan selim'e verilen cevapta, bu mantığın teyidini bulmak mümkün: "hased-i akran belasına uğramıştır."
    hasetçiler arasında olduğu tahmin edilenler molla ahaveyn, hatipzade gibi genellikle kendinden daha düşük rütbeli alimler. bunların hepsinin dava jürisini teşkil etmeleri manidar. öldükten sonra, hatipzade'nin, yazmış olduğu kitabı haşince eleştirmiş molla lütfi'ye ithafen, "şükür kitabımı elinden kurtardım" dediği mervidir. ahaveyn'inse katlden sonra zındıklıkla ilgili yazdığı ve sonunda da olaydan hassaten bahsettiği risalesinde, içindeki tezat bakımından çok hoşuma gitmiş şu bedduayı molla lütfi'ye yöneltmesi mektubdur: "allah onu lütfuyla kahretsin"
    molla lütfi'nin, allah günah yazmasın ama, kaynaklarda geçtiği haliyle dolandırıcılk yapmış olduğu da vakidir. zamanında fatih'in kütüphanesine, sinan paşa'nın tavsiyesiyle hafız-ı kütüb olduğu doğrudur, ama daha sonra içerideki görkemli kitaplardan bazılarını piyasadaki ucuzlarıyla değiştirmeye çalışıp beceremediğinden pek bahsedilmez genelde. bir de sinan paşa'nın kardeşlerinden biri, o öldükten sonra kurduğu vakfa sahte belgeyle molla lütfi'nin mütevelli olmaya çalıştığı, buradaki malları üzerine geçirmeye teşebbüs ettiğini saraya bir mektupla şikayet etmiştir. ha, bunlar cezasıyla pek de doğrudan ilintili değildir belki, ama kaydı düşülsün isterim.
    latifi'de doğrudan, ahaveyn'in risalesinde ise ima edilen bir aşere-i muhabbese lakırdısı var molla lütfi'ye isnad edilen. bu, henüz kimlikleri tam tespit edilemeyen onlu habis grubun başı gibi takdim olunuyor molla lütfi. kimlerdir, ihaleye karıştırdıkları fesad nedir, bilemiyorum. ama alın size mis gibi doktora tez konusu işte.

  • adı milli, dağıttığı para ise euro.

    bunlar birkaç sene önce artık sözleşmeleri vs. euro olarak değil, tl olarak yapacağız şovu yapıyordu.

    her şey şov. gelinen noktaya bak

    yerli ve milli teknik direktöre euro ile sözleşme
    yerli ve milli futbolculara euro ile prim

    yerli ve milli para birimi euro. neden tl değil de euro be kardeşim. her yerde yerli ve millilik şovu yapıyordunuz. bari yaptığınız şovun arkasında durun

    edit: geç de olsa tff'den yalanlama gelmiş inşallah daha önceki prim mevzusu gibi olmaz

  • karşıda araç varken yakmayı normal karşılayanların olduğunu da gördük. adam bir de utanmadan rahatsız olanlara düşük iq demiş. sanırım şoför olan herkes kimin düşük iqlu olduğunu tahmin eder.

  • birkaç yıldır ara ara aklıma gelen ve beni aşırı üzen durum. ergenliğimden beri gerçek anlamda zevk aldığım tek şeydi yazın müzik festivallerine gitmek. alkol alınamayan bileklikle alkol almak için yol kovalayan halimizden, tamamında alkol yasaklanan festivale uzanan yolda buna şahitlik etmek o kadar üzücü ki. 26 yaşındayım ve ülkedeki en güzel festivaller ben 22 iken bitti.

    en güzel zamanlarımızmış bilememişiz. iyi isimler geldikçe hep daha iyilerinin hayalini kurardım bir sonraki yaz için. keşke bilseydik elimizden kayıp gidecek bu diye. şahsen bana her sene öyle olacak gibi geliyordu, çünkü niye olmasın ya çok saçma. bugünler de aydınlığa çıkacak elbet, kimse eyüp sınırları içinde diye efes one love festival'de hem efes ismini hem alkolü yasaklayamayacak. ama işte, ben de bir daha 26 olmayacağım. gençliğimizi sömürdünüz.