ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedi için ayaklanıp arap soykırımı için susmak
doğru insanı beklemek
-
''neden hayatında biri yok diye soranlara:
hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya;
on dakika, on beş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.
bu arada başka alternatifler de geçer ama binmezsiniz.
ne de olsa “beklemişsinizdir o kadar”, boşa gitsin istemezsiniz.
sormayın artık bana!
herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola!..
durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda..'' *
siz yine de beklemeyin.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
ücret beklentiniz ne?
* siz hiç ikea'ya gittiniz mi?
-?? hayır gitmedim..
*hadi ya gittim deseydiniz çok güzel şey yapacaktım. bir şey dicektim.
sonuç: kapı nerede?
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
seneler önce bir furya vardı hani, "ünlülerin maç izleyişleri" diye, sanırsam zamane televolesi (ki o zamanlar spor ağırlıklıydı) önemli maçlarda ünlüleri evlerinde, cafelerde vs. maçı seyrederken çekip yayınlardı. böyle boş, böyle anlamsız bir konseptti.
yine bu tür programlardan biri, kameraya alınan kişi ise bu sefer "müslüm gürses"... 3 büyüklerden biri avrupa takımının tekine karşı oynuyor, bir kahvehane dolusu insanla beraber maçı tüm dinginliğiyle müslüm gürses de izliyor.
bizim takım bir noktada atağa kalkıyor, tüm kahvehane ahalisinde heyecan dorukta -müslüm baba sakinliğini koruyor-. atak devam ediyor, millet ayaklanıyor...ve en sonunda gol oluyor.
...herkes çığlık çığlığa, ayakta, birbirine sarılıyor, tezahuratlardı, haralasıydı, güreleseydi... lakin müslüm gürses hala oturuyor.?
neden sonra, golden yaklaşık 1 dakika geçmişken, millet sakinleşip yerine oturmaya başlıyor, ve yüzünde hafif bir gülümsemeyle müslüm gürses o efsanevi repliğini sarfediyor:
"evet, gol..."
neptün soyer'in tunç soyer'le 14 yaşında evlenmesi
-
vay arkadaş neptün soyer üniversiteyi 14 yaşında bitirdi demek ki:)
peşin edit: paralı troller yalan haberi yaymadan ben gerçeği paylaşayım. neptün soyer üniversite son sınıftayken tunç soyer 'in ailesi tarafından isteniyor. neptün soyer' in babası "üniversite bitince düğün yapabilirsiniz" diyor ve bu şartla üniversite son sınıfta kendilerini nişanlıyor(2 dersi mi ne kalmış) . şayet neptün soyer 14 yaşında üniversite bitiren bir dahi değilse haber yalan. ek olarak 1988'de evlenmişler(1990 değilmiş)
edit2: çomarlar msj atıyor haberi buraya ekliyorum
röportaj videosu
üniversitelerden siyaseti tamamen temizlemek
-
üniversitelerden siyaseti temizlemek yerine ilkokuldan itibaren "farklı düşüncelere saygı" diye bir ders koyalım. daha çok işe yarayacaktır.
8 yıl sonra gelen edit: başlık başa. yazar tüymüş ya da uçurulmuş.
home vs house
-
var olan ve native speaker olmayanlar arasında en çok hataya sebep olan farktır.
home: genel olarak yaşam alanı. bu bi tren vagonu falan da olabilir.
house: müstakil ev.
apartment: apartman dairesi
mesela apartman dairesine house diyemezsiniz. ama home diyebilirsiniz.
aynışekilde house da home 'dur.
ama home dendiği zaman neyin kastedildiğini anlamak için house mu apartment mı diye sormanız gerekebilir.
edit:
yoğunlukla " flat nerde hacı" diye mesaj aldım.
flat'i de ekleyelim madem.
flat: yoğunlukla her odası aynı seviyede bulunan mimariye sahip mekanlar için kullanılır.
house kavramı hem ingiltere'de hem amerika'da genelde dubleks olur ya da bi bodrumu falan bulunur. o yüzden çok fazla flat denmez.
eğer house 'un bodrumu yoksa ve sadece zemin katı varsa ona flat denilebilir. fakat bu özelliğe sahip bi mekan çoğunlukla apartman dairesi olduğu için apartment 'a da sıklılkla flatdenir.
adı üstünde; flat. düz. plaka.
hacı sabancı'nın yüksek iş zekası
-
biz fakirlerin olayı anlaması için araba kiralama şirketinden örnek vermesiyle gösterdiği alçak gönüllülüğünün yanında sönük kalır.
özcan deniz'li coca-cola reklamı
-
59 saniyecilere dert olmuştur.
burçların bir cümlelik özeti
-
yay: kimsenin özgürlüğüne herkes karışamaz.
surviving picasso
-
pablo picasso'nun sadece kadınlarla değil, -çocukları dahil- hayatındaki tüm insanlarla olan ilişkilerini başarılı bir şekilde gözler önüne seren film. anthony hopkins'in muhteşem oyunculuğuna karizmatik dora maar'ı canlandıran güzel julianne moore'un da performansı katılınca büyüleyici sahneler ve nefis diyaloglar barındıran ortalama bir film olmuş. ayrıca dünyada en çok sıkıldığım filmlerden biri olan george clooneyli solaris'ten beri sevemediğim natascha mcelhone'u yine sevdirememiş, yine sevdirememiştir.