hesabın var mı? giriş yap

  • kimileri tarafından allah'ın tüm vasıflarını üzerinde bulunduran kişi'nin beyanı.

    bu sefer hedef new york times

    hadi be uzun adam. biraz daha bastırırsan abd medyası çökecek. hüloğğğğ çekeceğimiz günler yakın.

    son kısım ironi içerir.

  • bir fil ile at kıyası olduğunda atın,
    iki fil ile iki atın kıyasında ise iki filin daha değerli olduğu ile açıklanabilecek sorunsal...

    debe edit: böyle yoğun ve üzücü bir gündemde böyle bir entry'nin debe'ye girmesi aslında beni şaşırtmadı.
    efsaneye göre vaktiyle eşit güçte görünen ordular birbirlerine çok zarar vermesin, insanlar yaralanıp ölmesin diye, düşman güçlerin komutanları kendi aralarında satranç oynar, oyunu kazanan taraf savaşı da kazandı sayılırmış ve kimsenin burnu kanamadan savaş son bulurmuş. her gün acıların katlanarak çoğaldığı bir günde satrançla ilgili basit bir bilgi içeren entry'nin debe olması da, bizlerin efsanedeki insanların genlerini taşıdığımızı gösteriyor belki. umarım kan ve göz yaşından dersler alır, sorunları savaşlar yerine aynı satrançtaki gibi felsefe, zeka, bilgi, teknik, matematik, sanat ve mutlulukla çözeriz; kimsenin kılına zarar gelmeden.

  • beyazid meydanındaki ıvır zıvırcıların orada bir saat tamircisinde şahit olmuştum :

    müşteri: -abi bu olmamış ki?
    tamirci : -nasıl olmamış o' lum şahane çalışıyor saat.
    müşteri: -e akrep yok?
    tamirci : -akrep ne lan?
    m: - abi yelkovan var akrep yok, dakika belli de saati nasıl anlıycaz?
    t: - e sen güneş tepedeyken saat acaba altı mı yoksa dokuz mu diye merak edecek kadar salaksan ben ne yapayım?" kaç geçiyo"lar önemli o' lum, saat 2 mi 4 mü bi şekilde anlıyor zaten insan.

  • kişilerin ellerindeki bilgileri kırpıp kendi düşünce yapısına göre şekillendirerek sunmaları sonucunda ortaya çıkan mantık hatasıdır.

    güzel açıklamalara ve örneklemelere buradan ulaşabilirsiniz.

    ayrıca şunu da eklemeliyim ki, özellikle sağlık ile ilgili konularda sakın her denilene inanmayın. hayretler içerisinde kalarak, kendinden çok emin olarak söylenen ama en ufak bir doğruluk payı olmayan o kadar çok yazı okuyorum ki, eğer "tıp doktoru" mesleğine sahip olmayan birilerinin dediklerini yaparsanız hayati tehlike içerisine bile girebilirsiniz. kendinizi düşünüyorsanız bilgi kirliliğinden uzak durun.

  • öncelikle migros'taki l boy 30'lu yumurtanın fiyatını belirteyim:

    .....

    34,95 yani 35 lira.

    tabii bunun kalitesi tartışılır. o sebeple özellikle çocukların sağlığı için migros'a da " güvenerek " orvital'in 10'lu organik yumurtasının fiyatını belirteyim;

    .......

    21, 95 yani 22 lira.

    hem 10'lu hem de orta boy yani m boy bu yumurtalar l değil. genellikle m oluyor zaten.

    fakat 30 tane olsun isterseniz bu da 66 lira yapıyor!

    siz ve eşiniz sadece haftasonu kahvaltılarında yumurta yiyorsunuz diyelim, 16 yumurta yapar.
    tek çocuğunuz her sabah yese 30 da o olsun. düz hesap 45 yumurta. tabii minimumdan hareketle.

    yukarıda yumurtanın tanesi yaklaşık 2 liraya denk geliyor. organik olanı hesaplıyorum çünkü tavuk beslediğinizde yediğiniz yumurta organik oluyor.

    yani ayda 90 - 100 lira arası bir ücret yapıyor ki yılda da 1000 liradan daha fazla ediyor.
    tabii bu yumurtaları başka yemeklerde, kekte börekte falan kullanmıyorsunuz.

    şimdi gelelim bana. malûm tavuk bakıyorum kendimce.

    günde 20 - 25 arası yumurta alıyorum 30 tavuktan. bazen tam sayı da oluyor ama hadi 22 diyelim ortalamaya.

    günde 22 yumurta, eşe dosta akrabaya ikram, evde yedikleriniz vs. derken 10 yumurta kalsa günlük, onu da 1,25 tl'den sattığınızı düşünün. yine sayılar minimumdan hesaplanıyor.

    günde 12,5 lira.

    ayda 375 lira.

    bu kadar tavuk için buğday alırsanız ki ben az alıyorum çünkü mahalleli yemekleri ve ekmekleri çöpe atmaktan ise tavuklarıma getiriyor. buğdayın 10 kilosu 40 lira! çok zam geldi buna da.

    375'ten 40'ı düşelim 335 lira. hadi 35 lirayı da düşelim, 300 lira aylık ortalama kalan para.

    yani yılda 3.600 lira.

    minimum hesaplar bunlar. cins tavuk ve horozların alım - satım fiyatları bazen 3 bin küsüre kadar gidiyor.
    yumurta ile hiç uğraşmayıp cins tavuk yumurtalarını kuluçkaya yatıranlar ve ayda 10 bin ve üzeri kazananlar var bu işten.

    tabii tüm bunlar için müstakil ev gerekli.
    yine de görüyorum bazı sitelerde dahi bakanlar oluyor. millet bütün apartman birleşip kümes kuruyor*

    işin bir de psikolojik kısmı var tabii.
    civciv büyütmek, onların yumurtadan çıkışlarına şahit olmak, bahçede tavuklarla vakit geçirmek vs. paha biçilmez şeyler.

    imkanınız varsa üç tavuk bir horoz alsanız emin olun hem giderlerini karşılar hem de sağlıklı, günlük yumurta yersiniz.
    bu fiyatlar seneye daha da artar.

    umarım hesaplarda yanlışlık yoktur sözelciydim de*

  • stanis law lem dogu blogunun bilimkurgu yazarlarindan oldugundandir, ana akim bk yazarlari kadar eserleri yayinlanmamistir.
    bunun etkisi turkiyede de gorulmus uzun bir sure eserleri pek bulunamamistir. fakat okunduktan sonra bilimkurguda ozgun bir yeri olmasi gerektigi anlasilir. cunku bilimkurgu sadece bilimin oykulestirilmesi degildir. ayni zamanda sorulmasi gereken sorular ve bilimin sorgulanmasi demektir. stanislaw lem de zaten bunu yapmaktadir. okunurken kitaplarinin yazim tarihleri dikkate alinmalidir. o dogu blogunun soguk savas zamanindaki bir bilimadamidir. sirf bu acidan bile en azindan dikkate alinmayi hakkeder. kitaplarinda asagidaki temalar ise egemendir denebilir;

    1) genelinde soguk savasin etkisi gorulur. tabi ki de sovyetlerden ve abd den bahsetmez ama genelde her hangi bir guc dengesi nukleer silahlarla tasvir edilir. herhangi bir uzay gemisinin en ciddi gucu nukleer enerjidir. ve bu kaynaktan buyulu gibi soz edilir ve bu guc herseyin arkasindadir. silah olarak atom bombasina ise cok fazla vurgu yapilir. hem yenilmezde, hem de aden de insanlarin en cok merak etiigi sey karsi tarafin atom bombasina sahip olup olmadigidir. tum bu nedenlerden dolayi lem in soguk savastan, ve atom bombasinin yarattigi gerginliten etkilendigini soylemek yanlis olmaz.

    2) lem modernizm doneminde bilim herseyi cozer gorusu ile yogruldugundan hep bu dusunce ile savasir. solarisde ve yenilmezde insanlar gezengenleri aslinda yenemeyecegimiz hatta anlayamayacagimiz seyler de var oldugnu kabul ederek terkeder. su anda cok sik karsilasilan postmodern bir yaklasim da olsa o donemin guclu modernizm akimlarinda istisnai bir yaklasimdir.

    3) uzay gemilerinde calisanlar arasinda tam anlamiyla birozellesmevardir. her zaman bir kimyager, biyolog, astrofizikçi, matematikçi vs. vardir. bu bilimadamlari kendi alanlari disinda bir sey bilmezler. bu da o zamanin bilim adamlarina ozgudur. su anda tum astronotlar ve bilimadamlari kendi alanlari disindaki alanlarda da bilgi sahibidir. bu acidan da bu ozellesme kitaplarinda bir klişedir.

    4) cok ciddi ontolojik ve epistomolojik acilimlara sahiptir. hatta solarisde bilim kurgu ogeleri felsefi sorularin gerisinde kalir. bilim kurguyu felsefi temelleri tartismak icin kullandigi bir fon olarak gormek sasirtici olmamalidir.

    5) evrim teorisini cok sever. evrime gore aciklamalar sikca karsilasabilecek birseydir. aden ve yenilmez sadece evrim teorisinin baska canlilar uzerine kuruldugu gezegenlerdir. ustune usluk yenilmez de geri evrim teorisini ortaya atar.

    ve butun bunlarin yaninda sorusturma ve yıldizlardan donusadli kitaplari bazi farkliliklar gosterir. sorusturma determinizmin, yildizlardan donus modernlesmenin ve bir anlamda tuketim toplumunun elestirisi olarak digerlerinden ayrilir.

  • cumhurbaşbakanından gelen ibretlik pas.

    şu şekilde cevap verilmeli:

    sen beni, benim tuvalet temizleyen asgari ücretle çalışan vatandaşıma benzeterek mi aşağılamaya çalışıyorsun, bu benim için aşağılama değil onurdur. alın teriyle para kazanana benzetilmek kadar güzel bişey var mı? ama merak etme, yakında onuruyla çalışan herkesi senin zulmünden kurtaracağız, hakettiği yaşamı, hakettiği kazancı almasını sağlayacağız.

    -------------------------------------
    debe'ye giren entrilerin editlenmesi modasının biraz bokunun çıktığını düşünmekteyim. bu yüzden, bu edit için, benim gibi düşünen siz sözlük yazarı arkadaşlarımdan özür diliyorum. aritra'dan gelen istek üzerine edit:

    (bkz: minik gülce için yardım kampanyası)

  • kabe bile selde yıkılıyor neyin masalını anlatıyorsunuz.
    ayrıca buna göre doğal afette mezarı zarar gören şehitlere hakaret etmiş sayılırsınız.
    zira bu mantığa göre gerçek şehit ile kofti şehit buradan anlaşılır gibi bir sonuç çıkıyor.