hesabın var mı? giriş yap

  • benim konyaydi
    selçuk universitesini kazandım neyse dedim 4 sene dayanayim
    derken memleketimde iş bulamadım yine konyaya döndüm.
    bide üstüne evlendim tamamen yerleşmek zorunda kaldım.
    konya karadelik gibi içine girdinmi çıkamiyorsun

  • rezalet değilse de bal gibi de can sıkıcı olaydır. bir de aptal yerine koymuş kadına bak ya. aferin kardeşim, yedirme hakkını. ben de olsam aynı şeyi yapardım.

  • -alooo
    -sey,meraba.
    -kimi aramıstınız?
    -ya sizi aramıstım aslen,
    -kimsiniz siz?
    -ben sizinle tanısmak istiyorum numaramın tam tersine sahipsiniz de.
    -elimin tersiyle de tanısmak ister misin?

  • kimyasal olarak evet vardır; aşındırıcı oranı, aşındırıcı partikül büyüklüğü, aroması, kayganlaştırıcısı, köpürmesi... ancak işlev olarak soruyorsanız yoktur. nasıl yoktur diyorsanız bir diş hekimi olarak neden ve nasıl yoktur anlatayım. dişlerinizde çürüğe neden olan şeyi biz plak olarak tanımlıyoruz.(tek başına bir etmen değildir ancak en büyük etmen olarak kalsın burada) plak dediğimiz şey türlü türlü bakteri kolonilerinin üst üste tutunmalarıyla oluşur. (tırnağınla dişini sıyırdığında gelen beyaz şey, evet.) evin seramik zeminine kola döktüğünüz düşünün, sonra sulu yemek, sonra patates. bir hafta bekleyen böyle bir karışımı zeminden çıkarmak için hangi yüzey temizleyiciyi dökerseniz dökün zemine zarar vermeden çıkarmak için mekanik temizliğe ihtiyacınız vardır. plak da böyledir o bakteri kolonilerinin bağlarını hiçbir macun çözmez, fırça darbesi ile uzaklaştırırsınız. hatta bilimsel olarak yapılan testlere göre her dişin en az 5 fırça darbesine ihtiyacı vardır plağı uzaklaştırmak için. beyaz dişler isteyenler beyazlatma özelliği olan macun yerine daha güzel bir fırça kullansanız çok daha iyi sonuç alacaksınız. son olarak günde 2 kere en az 3 dakika sürecek fırçalama ve günde bir kere ip yapmanızı tavsiye ediyorum.

  • akşam ailecek sofrada otururken eşime bir şey anlatmaya çalışıyorum. ama defne müthiş tiz sesler çıkarıp konuşmamızı sürekli engelliyor. defalarca rica ettikten sonra bir noktada dayanamayıp yüksek sesle patlıyorum. bu defne'ye hayatta ilk bağırışım. son olsun:

    - yeter ama kızım annenle konuşmaya çalışıyorum!

    (birden gözleri doluyor, içine kapanıyor, yıkılıyorum, hemen sarılıyorum)

    - çok özür dilerim bağırdığım için tatlım.

    (ağladı ağlayacak, sesi titriyor, sarmaş dolaşız)

    - baba...

    - söyle canım?

    - neden...

    - neden mi bağırdım?

    - hayır, neden... neden çok üzüldüğümüz zaman alt dudağımız titrer?

  • deipnofobi, başkalarıyla yemek yeme korkusudur. bu genellikle akşam yemeği korkusu olarak kendini gösterir ve akşam yemeği sohbetlerinden veya yemek yerken sohbet etme korkusundan kaynaklanabilir. altta yatan bir sosyal fobi ile ilgili de olabilir. çoğu durumda, deipnofobi, yemek yeme şekli veya yemek masasında uygun görgü kurallarına uymama nedeniyle çocukken alay edilmek gibi travmatik durumlarla tetiklenir.

    başkalarıyla yemek yeme korkusu, bir kişinin yemek yeme şekli nedeniyle eleştirilme korkusuyla da ilgili olabilir. deipnofobisi olan bir kişi, başkalarının önünde yemek yerken garip hissedebilir ve bu nedenle bundan kaçınabilir. yalnız yemek yemeye eğilimlidirler veya başkalarıyla yemek yerken sessiz kalmayı tercih ederler.

  • "@gencserkan ulan zır cahil ulan allahin belasi bu dumanı savaş uçaklarının görüş açısını engellemek için yapiyolar."

    koordinat neydi? koordinat emekti.

    eşşek çünkü uçak pilotu, aşağı kadar inip bakıyo nerede ne var diye.

  • kendisinin 8 kasım 2022 tarihinde candaş tolga ışık’a konuk olduğu programı youtube’da önüme düşmesi üzerine bir kısmını izledim. kaçak yayınlarla ilgili onu yayınlanların da izleyenlerin de(bu kişilere bilmeden de olsa diye ekliyor, hakkını yemeyelim) hırsızlık yaptığını, bunun ahlaki bir şey olmadığı şeklinde eleştiriyor. haklı diyebiliriz, tartışacağım şey burası değil.

    yıllar önce kendisinin hayatını anlattığı bir videoya denk gelmiştim. eve yazıcı alıp ders kitapları-soru bankalarını korsan basıp bunu sattığı anılarını güle oynaya anlatıyordu. yaptığımız da ahlaksız bir şeydi, gençtik o zaman vs tarzında bir özeleştiri de yapmamıştı.

    veya spor muhabiri olduğu dönem meşhur olayı, brezilya maçına gitmeyip arkadaşlarına brezilya taraftarı taklidi yaptırma hikayesini de anlatırken de bu yaptığı hakkında bir özeleştirisini duymadım.

    ki bunlar topluma açık yayınlarda anlattığı, mizahi tarafı olduğu için “komikli anı” diye anlattığı anılar.

    geçen de bizim ev sahibiydi blutv kullanıcı sözleşmesini kopyala yapıştır önümüze koyan zaten.

    kendisi şimdi ahlak dağıtıyor. yürü be. milyon doları olmasına rağmen kültürel sanatsal faaliyetlere katılmak, bir kitap okumak, bir film izleyebilmek için hobi olarak korsan yayınları kullanan ahlaksız ve hırsız gençler utansın.

    peşinen not: yayınların kaçak izlenmesini savunmuyorum burada. fikri mülkiyete verilen değer bu ülke sosyolojisinin bir açmazıdır.

    ilk taşı hiç hdfilmcehenneminde film izlememiş olanınız atsın.