hesabın var mı? giriş yap

  • memlekette olan biten her şey zaytung haberi tadında olduğundan inanması kolay olmuştur.

    debe editi: gezi şehitleri ölümsüzdür!

    debe'ye girmesini daha çok arzuladığım entrilerim de vardı ancak ilk kez bir entrim debe oluyor çok mutlu oldum durduk yere. teşekkür ediyorum.

    ayrıca tog'a veya halk evlerine benzettiğim şu kampanyaya: (bkz: karanliga kufretmek yerine bir mum yakiyoruz) destek olmak istiyorum.

  • galatasaray ve babam sayesinde içinde bulunduğum nesil

    popescu son penaltı için topun başındaydı. tam o esnada rahmetli babam bana dönüp '' gol olursa dile benden ne dilersen '' demişti. tabii o anın heyecanı ve adrenaliniyle söylemişti ama bilirdim, sözünü tutardı. ben de fırsat bu fırsat diye düşünüp hiç düşünmeden playstation istemiştim.* popescu penaltıyı gole çevirdi, uefa kupası geldi. o geceyi pek anımsayamıyorum zaten. resmen mutluluktan aptallaşmıştık. neyse ertesi gün oldu. hiç unutmuyorum, hava sıcaktı, çok güzel bir akşam güneşi vardı. babam geldi, bir baktım elinde bir paket. sözünü tutmuştu.

    bazen tekken 3'de hwoarang'ı alıp önüme geleni tekme manyağı yaptım, bazen de solid snake'le sessiz ve derinden ilerledim. güzel zamanlardı be. evvela çocuktuk, dert yok tasa yok. gündüz okula git, okuldan dönüşte sokakta top oyna, akşam olsun yemeğini ye sonra oyun başına otur. belli bir yaşa gelene kadar dünyanın en keyifli döngüsü.

    şimdi mi ? geriye sadece anılar kaldı.

  • hiç konuşmadan birlikte saatlerce vakit geçirecek kadar ve hatta bundan tarifi zor bir haz duyacak kadar yakın olmak, benim için herhangi bir insan ilişkisinde ulaşılabilecek en son noktadır.

    tanıdığım onca insan içinde karşılıklı olarak bu kadar içten bir sevgi bağı kurduğum birkaç kişi var yalnızca. örneğin kendi kardeşlerimden bile sadece biriyle bu ölçüde derin bir ilişki kurabildim.

    bu durumun ne kadar özel bir lütuf olduğunu dün akşam daha bir iyi anladım. favori kardeşimle haliç'teki teknelerden birine binip kalabalık şehirden biraz uzakta, karanlık denizin içinde sessizce yol aldık bir süre. ilk o fark etti, anın tadını çıkarmak ve iletişim kurmak için konuşmak zorunda değildik. hatta bu sükunetin içinde sanki daha da iyi anlıyorduk birbirimizi. huzur tam da böyle bir şey demekti. sevdiğin ve seni sevdiğinden emin olduğun can dostunla yan yana oturup kelimeler olmadan anlaşmak...

  • oğlum bu da mı kötü?
    hem yakıştığını düşünüyorum hem de pratik.
    gömleği ütülemeden de giyebiliyoruz böylece. ne terliyoruz ne üşüyoruz.
    allah allah!

    bir insan gömleğin üzerine kazak giyen kişiye niye sinirlenir lan*

  • birinci sorgu ekranında benden iki tane gösteren hizmet. biri evlenmeden önce, biri evlendikten sonra.

    evlilik insanı çok değiştiriyor :(

  • kuşadası nda otururken ve bir bayan arkadaş ile konuşurken babamın attığı
    " sahile yürümeyi öner" mesajı..
    meğersem arkamda oturuyormuş..
    bu mesaj gerçektir. zirve neyinlerde gösterebilirim hala kayıtlı bulunmaktadır..

  • - ne zaman evleneceksin?
    - zamani gelince.
    - zamani ne zaman gelecek?
    - ben evlenmek isteyince.
    - evlenmeyi dusunuyor musun?
    - zaman zaman.
    - ...
    - ...
    - ben torun sevemeyecegim anlasildi.
    - zaman gosterecek.

  • asıl ilginç olan kıllı koları değil parmaklarına oje sürmesidir bana göre. zira oje parmağa değil tırnağa sürülür.
    türkçe konuşmaktan aciz tiplerin diline sakız olmasın. kollarına ağda yapsın, ojelerini de tırnağına sürsün.

  • bu adamı eleştiren ağır ilgi budalasıdır. bunu yapan adam da kalitelidir. ne yapsın adam ya? diğer hayvan oğlu hayvanlar gibi başınıza bela mı olsun? oradan-buradan karşınıza mı çıksın? ya benimsin ya toprağın diyen öküz oğlu öküz kırolar gibi sizi rahatsız mı etsin? sizi cadde-cadde, sokak-sokak takip mi etsin? sürekli sizi arayıp, aptal aptal mesajlar yazıp, huzurunuzu mu kaçırsın? birisini reddediyorsanız; ondan hoşlanmıyorsunuz demektir. hoşlanmadığınız bir kişinin sizin etrafınızda olmasını, sizinle konuşmasını istemezsiniz. ciddi söylüyorum sizler ne istediğini bilmeyen, karakteri oturmamış bir yığın aptalsınız. istiyorsunuz ki peşinizden koşsun, yalvarsın yakarsın.

    var ama bunun gibiler. ben ilişki istemem der, arkanıza dahi bakmadan çekip gidersiniz, aradan birkaç gün geçer "hayırsız, hiç aramıyorsun, sormuyorsun :)","biraz daha uğraşsaydın olurdu :)" gibi mesaj atarlar. yüzsüzler.

    bakın bir erkek olarak diyorum; siz "hayır" dedikten sonra; karşınıza çıkmayan, sizi rahatsız etmeyen adam, iyi adamdır.

    edit: sayın arkadaşlarım; bu tür eleştirileri cinsiyetçilik olarak ele alıyorsunuz ve cinsiyetçilik gibi bir durumun ciddiyetini mahvediyorsunuz. burada aptal dediklerim; bu adamı eleştirenlerdir. erkek ya da kadın fark etmez. ayrıca toplumdan izole olarak yaşayanlar; lütfen bunu eleştirmeye kalkmasın. yukarıda yazdığım davranışları sergileyen, laftan, sözden anlamayan adamlar var bu ülkede. sizin başınıza böyle saplantılı aşık, kırolar denk gelmediyse ne mutlu size. daha bugün sevgililik teklifini reddeden kadını öldüren adam haberini okudum. tanışma teklifini reddeden kadını bıçaklayan, darp eden adamların haberlerini hatırlıyorum. yaşadığınız topluma bu kadar yabancılaşmayın.

    edit 2: bak özel mesaja bak ya. benim entryimden "bizim, bunları size yapmadığımıza şükredin" mesajını çıkaran, benim bu davranışları sergileyecek potansiyel taşıdığımı söyleyen kişi en hafif tabiriyle şeref yoksunudur. o bağnaz zihniyetiniz ve taktığınız at gözlükleri yüzünden konuyu başka yerlere çekiyorsunuz, çekmeyin. ne demek istediğimi anlayan anladı.

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)

  • üçüncü nesil rayon kumaşıdır. modal ve viskozdan farklı olarak üretiminde solvent olarak kostik yerine n-methylmorpholine n-oxide (nmmo) kullanılmasıdır. bu da lyocelli çevreye duyarlı ve hipoalerjenik bir ürün yapar. bununla birlikte iplikçiklerinin iç yapısı diğerlerine göre çok daha muntazamdır ve su veya nem emme kapasitesi artırılmıştır. bu sebepten daha dökümlü ve daha yumuşaktır. daha fazla suyu (teri) hızla emip buharlaşmasına izin verdiğinden bakteri oluşumuna izin vermez hatta engeller dolayısıyla kokuyu da engeller. makinede soğuk sıcaklıklarda hassas devirde yıkanabilir. yine hassas devirde soğuk olarak kurutma yapılabilir. ilk yıkamadan sonra %3 çekme yapma ihtimali vardır. diğer kumaşlarla kolaylıkla karıştırılabilir. tencel lenzing firmasının ürettiği patentli ürünün adıdır. farkı odun hamurunun sadece okaliptus ağaçlarından elde edilmesidir. bunun gibi etiketlerde bambu yazan veya bambu kumaş denilen de lyocelldir. odun hamuru bambudan elde edilmiştir. ama bazı durumlarda bambu kullanılmasına rağmen kostik kullanılarak üretildiği için hipoalerjenik ve çevreye duyarlı (yeşil) üretim olmayabilir, kumaş aslında modal veya viskoz olabilir. yıkama ve kurutma talimatları incelenerek gerçek lyocell olup olmadığı ile ilgili fikir elde edilebilinir. sadece kuru temizlemeyse viskoz, 30-40 derecede makinede yıkama ve normal kurutma ise modal olabilitesi yüksektir.