hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • şu ülkede şu davarlara rağmen hayatta kalmamı, sperm olarak yumurtayı döllememden sonraki en büyük başarım saymaktayım. yurtdışına cv yollayacak olsam "bu adama iyi bakın, bu adam türkiyede gezi parkı eylemlerine katıldı, trafikte araba kullandı, ankaragüclü serserilerin yanından geçti, sakarya düzce kocaeli şeytan üçgeninde sevgilisini elinden tutabildi, ve kadıköyde kartopu oynadı. bear grylls bu adamın yanında anca kurabiye satabilir" yazardım.

  • bu kadıncağızı nasıl bu kadar büyüttünüz de reklam filminde özcan deniz'le görünce hayal kırıklığına uğrayıp veryansın ettiniz anlamış değilim lan.

    sonuçta tırıvırı şarkılar yapıp ekmeğine bakan bi popçu kişisi değil mi bahsedilen?

    tamam, kendi janrı içinde hoş, dinlenip geçiliyor işte de ne ara, kim tarafından ve ne amaçla bir ella fitzgerald muamelesi görmeye başladı lan ben orayı kaçırdım? yani hangi noktada coca cola reklamında özcan deniz ile oynaması üzüntü yarattı? bir seveni ufak da olsa bi çıtlatırsa çok memnun olurum...

    en nihayetinde reverans - feveran - bumerang - referans kafiyesinden şarkı yapıp cayır cayır söyleyen bi insandan bahsediyoruz değil mi? bu yukarıda okuduklarım da aynı sıla için söylenenler herhalde, farklı kişilerden bahsetmiyoruz?

    allah'ını seversen şu sözlerin yazarından söyleyeninden ne umdun da ne bulamadın güzel kardeşim benim, bi açıkla da bilelim? bildiğin çocuk şarkısı değil mi olmm bu, hem de kötüsünden, manyak mısınız siz bi de kadını üzüp hastanelere düşürmüşünüz...

    --- spoiler ---

    önüne gelene eğilip reverans
    bende karşılığı ağır feveran
    üzerim seni çocuk
    bakmam gözyaşına
    döner bumerang
    al sana referans

    --- spoiler ---

  • işiniz vardır, daha gün ağarmadan hazırlanır, evden çıkarsınız. sokaklar bomboş, tek bir insan, tek bir araba yoktur. ama o ıssız, sokak lambasının aydınlattığı ve cızırtısının tek ses olduğu sokakta biri size doğru yaklaşıyordur. dikkatli baktığınızda gördüğünüz şeyin 6-7 yaşlarında ufak bir kız çocuğu olduğunu farkedersiniz. tek başına ip atlayan bir kız. üzerinde en şık ve temiz kıyafetleri, yüzündeki gülümsemesiyle yakınlaşıyor, yakınlaşıyor, yakınlaşıyor...

  • 2004 yılında kasım ayında memur oldum. giriş maaşım ile aldığım dolar miktarı nominal yüzde 74 ü idi. yani 500 tl maaşa 370 dolar alabiliyordum. oranı sabit tutarsak şuanda temel memur maaşı 4000 tl. yüzde 74 ü ile dolar alsa 2960 dolar yapar. 2960 doları bugünkü kur olan 7.4 ile çarpınca 21904 tl yapıyor. yani yaklaşık 22bin maaşın olması gerekirken 4bin tl alıyorsun. 4,5 kat fakirleştik. 18 yıllık iktidarın özetidir. yazıklar olsun.

  • ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım! her ne kadar çocuk daha çağdaşlığımı gösterebileceğim yaşa gelmediyse de ben kendimi biliyorum. çocuğumla arkadaş olacak, onunla dertleşecek, gece gezmelerine birlikte çıkacağız bunları biliyorum, ben çağdaş bir babayım arkadaşım.

    ama ne oluyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama benim de dahil olduğum geniş bir çağdaş baba grubu yeni doğan çocuğunun kırkı çıkana kadar (kırkı çıkmak) hurafelerin esiri oluyor ya da bir tek ben böyleyim ama genelleme yapınca kendimi daha rahat hissediyorum. aman çocuğun üstünden bir şey verme, kırkı içinde her banyo suyuna saçı güzel olsun diye tarak, el işi güzel olsun diye tığ koy, banyo suyunu elekten geçir su kırk delikten geçsin, kovaya yumurta kabuğundan kırk kere su doldur bahtı güzel olsun. bezlerini gece atma, çamaşırlarını gece dışarıda bırakma, burnunu sık burnu güzel olsun, kulağının üstüne yatır kepçe olmasın ve daha neler neler. çağdaş baba olma yolundaki ilk adımlarımda hurafelerin bayrak taşıyanı oluyorum farkında değilim.

    aynı çağdaş baba yine aynı hurafelerin izinde. resmen kayınvalidem ile hurafe yarıştırıyorum. o diyor ki “bizde çocuğun kırklık suyuna tuz konmaz, ben diyorum ki yanlış biliyorsun azıcık tuz koyup koltuk altına ayaklarına süreceksin ki ayakları, teri kokmasın. o diyor ki çocuğun göbeğini boş bir alana göm içi ferah olsun ben diyorum ki hayır üniversite bahçesine gömelim ki bir ayağı okulda olsun. kendimi tanıyamıyorum, gece kayınvalidesi ile oturup çay içerken hurafe tokuşturtan bir oldum.

    ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım, çocuğun kırkı içindeki banyo suyuna soğan kabuğu koyup, “duruluk, geldiği yere gitsin murdarlııık” diyecek biri değildim. biraz daha büyüsün bakalım, sanırım içimdeki çağdaşlık henüz açığa çıkmaya hazır değil.

  • gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. daha sonra bir başka topraktan 100 tane siyah karınca alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun. ilk başta hiçbir şey olmayacaktır...

    daha sonra kavanozu elinize alın, oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz!..

    kırmızı karınca bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir. oysa çok iyi bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir...

    o nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde kendinize hep şu soruyu sorun lütfen;

    “kavanozu sallayan kim?!?”

  • ulan hadi bunlar taksim karışık diye iş yapamıyor. ben kartal'da neden iş yapamıyorum da akşama kadar cennet mahallesi izliyorum? napayım pala'yı alıp sahildekilere mi dalayım?

    ispiyonlayan arkadaş için tanımlı edit: işlerinin bozulmasını hakkını koruyan insandan çıkaran esnaf modeli.

  • terör olaylarının yıllar sonra istanbul'a sıçradığı gösteren olay.

    ulan ben ne zaman yaya geçidinde yayaya saygı duyulacak diye düşünürken olay nerelere geldi.

    cidden nasıl ah aldıysak belimiz doğrulmuyor.