hesabın var mı? giriş yap

  • kar, kış, ayaz derken yüzüm biraz kurudu. ben de kremden falan çok hoşlanmadığımdan, zeytinyağı süreyim dedim. iki gündür köşe kapmaca oynuyoruz bizim sıpayla. manyak mıdır nedir, önüne yağ koysan dönüp bakmaz, yüzümdeki yağa taktı kafasını. yalamadan rahat duramıyor. mır mır gurr kır kır mırr mır diye kovalıyor beni. yakaladığında kucağıma atlayıp yalamaya başlıyor. pis sapık! ananım ben senin!!!

  • muhafazakar bir ailenin çocuğuyum. akrabalarımın rahat %80'i ak partili. babam yıllarca asgari ücretle günde 12 saat geceli gündüzlü çalışmış bir ak partili. sn. recep tayyip erdoğanı gönülden seviyor ve aleyhine tek laf dahi ettirmiyor. bense şu anda 20 yaşındayım. desteklediğim ve beni bütünüyle temsil ettiğini düşündüğüm bir parti yok. siyasetle fazla ilgilenmiyorum. babam chp genel başkanı sn. kemal kılıçdaroğlunu hiç sevmiyor, alevilere karşı bir ön yargısı var ve ülkenin çok iyi durumda olduğunu söylüyor.
    bu sabah işim gereği erken kalktım ve dışarı çıktım. adalet yürüyüşü o sırada geçiş yapıyordu. vaktim vardı izlemeye başladım. komşumuz geldi selam sabah sonrasında kendince fikrini belirtip gitti "bir tane doğru adam yok". komşumuz da aynı gelir düzeyine sahip normal bir muhafazakar.
    akşam yemeğinde lafı açıldı. babamla biraz münakaşa yaşadım. başta dediğim gibi partiyle vs. alakam yok ama bu ülkede ana muhalefetin 68 yaşındaki genel başkanı ankaradan istanbula arkasında binlerle yürüyorsa hele bir de bu insanların tek talepleri ve sloganları hak, hukuk, adaletse ayrıca ellerinde türk bayrağı varsa kimse yukarda aktardığım komşumun lafı gibi bir ithamda bulunamaz bulunmamalı. babamı ve babamın düşüncesindeki insanları bu yürüyüşün hangi noktası rahatsız ediyor bilemiyorum. babama da aynı şeyi sordum ama maalesef babam sadece siyasette değil her konuda her zaman haklıdır ve asla başkalarının lafını dinlemez. bu yüzden bağırmaya sen bi bok bilmiyorsun demeye başladı. ben de tamam baba sen haklısın diyip konuyu kapattım. ne yapacaksın babam işte sonuç olarak.

    demem o ki. değil ankaradan istanbula, ankaradan marsa kadar da yürüseniz babamın ve komşumuzun yürüyüşçülere olan bakış açısı değişmez. ama ne zaman daha önceden insanların tepki gösterdiği ve babamın kayıtsız kaldığı bir durum gelir kendisinin canını yakar işte o zaman görün bakın bakalım babam nasıl yerinden fırlayıp ah yandım anam diyor.
    uzun lafın kısası ben chpli değilim, akpli değilim, mhpli değilim, hdpli hiç değilim. ben sadece bu ülkede huzur ve barış içerisinde yaşamak isteyen bir türk genciyim. ve yarın da bu mitinge katılacağım. babama inat.

    çocuklar inanın inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz güneşli günler
    motorları maviliklere süreceğiz, güzel günler göreceğiz güneşli günler

    edit: gittim. inanılmaz bir kalabalık vardı. ucu bucağı belli olmayan bir insan topluluğu alana hakimdi. herkesin ellerinde türk bayrakları, atatürk posterleri ve adalet yazıları vardı.onun dışında bir tane bile siyasi parti sembolü görmedim. insanlar umut doluydu ve herkesin yüzü gülüyordu.

  • türkmen evine bir şıh misafir geldi. içeri buyur edip köylülerle birlikte odaya aldılar. köylüler "ne keramet edecek!" diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diyordu.

    köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar! merakla sordular: “ya şıh hazretleri, nedir o arada hoşt dediğin ?..”

    şıh: “bir köpek kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor. onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
    köylülerin itikadı bir iken bin oldu…

    olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı. herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
    şıhın tabağında ise sadece pilav vardı…

    şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…
    hanım ağa yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu. pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
    “ulan tabağındaki eti görmedin de, kabe'deki iti mi gördün deyyus!"

    not: fakir baykurt'un on binlerce kağnı hikaye kitabından alıntıdır

  • “bu korkunc deprem son bes yuzyilda tum dogu akdeniz bolgesinden bilinen en buyuk afettir. gelibolu’dan bolu’ya kadar olan bir alandaki kuzey anadolu fayi’ni -tek bir fay halinde olmasa bile- tek parca olarak kirmistir. [hareket eden faylarin birbirlerine baglanarak tek bir moment urettikleri varsayilmaktadir.]
    cok buyuk bir deprem olmali, buyuklugu 8.0’ i bulmus olabilir.” -xavier le pichon-

    'kucuk kiyamet', hic kuskusuz istanbul’un gormus oldugu en agir yikimlardan biridir.
    gece saatlerinde (on sularinda) gerceklestigi sanilmaktadir.

    unlu ingiliz yerbilimci nicolas ambraseys’in titiz calismalari sonucu bu faciaya dair pek cok tarihsel kaynak ve bulgu gun isigina cikmistir.

    zeminin korkunc sallantisi sona erdiginde 1000’den fazla ev yerle bir olmustu.
    yasamini yitirenlerin sayisi 5000’e yanasiyordu. [500 yil onceki nufusla kiyaslandiginda manzaranin korkunclugu daha belirginlesiyor. bir de bugunku durumdan farkli olarak olenler arasindaki osmanli hanedani mensubu 3 kisi dikkat cekiyor.]

    http://www.angelfire.com/…ele/images/istanbul2a.jpg
    http://www.angelfire.com/…zele/images/istanbul3.jpg

    tarihsel belgelerde, istanbul* ve pera’da hasara ugramayan hic bir evin kalmadigi rapor edilmistir.

    sehir surlarda buyuk hasar meydana gelmis, 49 kule yikilmistir. egrikapi ile yedikule arasindaki tum duvarlar, edirnekapi ve silivri kapisi yikilmistir. deniz surlarinda ishak pasa kapisina kadar buyuk hasar olmus, topkapi sarayi tarafinda dilsiz kapisi ile kayiklar kapisi arasi cokmustur. galata kulesi parcalanmis, galata’nin savunma duvarlari yikilmistir. ayasofya’nin bir minaresi yikilmis, fatih camii’nde cok agir hasar olusmustur (minarelerinin, kubbesinin, duvarlarinin yikildigi ve demir parmakliklarinin burkuldugu rapor edilmistir). hem istanbul* tarafinda hem de beyoglu’nda yer yarilarak kum fiskirmis, sahil yer yer buyuk derinliklere kadar cokmustur. 109 cami hasar gormustur. anadolu hisari ve anadolu kavagi’ndaki yoros kalesi zarar gormustur. kizkulesi yikilmis, halic boyunda fener duvarlari ciddi tamire ihtiyac gostermistir. sultan bayezid (imaret) camii’nde, sehirdeki pek cok medresede, karaman pazari’ndaki bircok is yerinde, davud pasa mescidi’nde, st. john theologos kilisesi’nde, dikilitas ve besiktas gibi bircok yerlesim yerinde hasarlarla ilgili kayit tutulmustur. istanbul’daki bircok kervansaray, hamam, mescid yikilmistir. deprem sonrasinda olusan tsunami dalgalarinin 7-10 metreye kadar ulasarak surlari astigi kaydedilmistir. yedikule, galata ve istanbul’da sur civarindaki pek cok hanenin tsunami nedeniyle yerle bir oldugu ve sulara gomuldugunu ifade eden kaynaklar vardir.

    [istanbul’a dair bu bilgiler isiginda, sehir merkezinin depremi cok siddetli yasadigi sonucu cikmaktadir. gorece iyi yapilmis yapilarin aldigi agir hasar, surlarin ve cami kubbelerinin yikilmasi, yer yariklarinin ve kum fiskirmalarinin gozlenmesi, mercalli olcegine gore -x ya da xi- siddetini isaret ediyor. marmara denizi’nde belirsizligini koruyan tsunami olasiligina dair ise, sehrin gobeginde surlari asip gecmis yikici dalgalar hakkindaki kayitlara dikat edilmeli.]

    sehir merkezi disinda da, heybeliada ve burgaz adasi’nda bir cok cami ve kilise agir hasar gormustur. kucuk bir rum koyu olan cekmece’de bazi kopruler ve duvarlar yikilmistir. istanbul’un en bati ucunda silivri kalesi hasar gormustur.
    dogu yakasindan da aci haberler eksik olmamis, gebze’deki vezir mustafa pasa ve emrindeki 360 atli suvariden olusan birligin topraga gomuldugu ogrenilmistir.

    depremin etkileri istanbul disinda da aci bicimde hissedilmistir. gelibolu’da zarar gormeyen tek bir ev kalmamistir. edirne’ye kadar bircok yerlesim birimindeki yapilar agir hasar gormustur. corlu halki depremden sonra iki ay kadar evlerine girmemistir. bursa sehrinde hasar gozlenmis ve iznik’teki bazi yapilarin depremden sonra tamir edildigi gozlenmistir. izmit’te tum camiler ve kuleler tamamen tahrip olmustur ve pek cok yapinin hasar aldigi soylenmistir. bolu sehrine ait surlar ve kuleler yikilmistir, ancak can kaybi rapor edilmemistir. dimetoka’da bulunan saray zarar gormus ve sehirdeki bircok yapinin hasar gordugu bildirilmistir.

    [kayitlardaki bilgiler isiginda istanbul odakli hasar egrilerinin bati’da edirne ve doguda bolu’ya kadar yikici bir siddete isaret ettigi goruluyor. kuleler, minareler ve kerpic benzeri zayif yapilar depremde en kolay hasar goren yapi turleri arasinda yeraldigindan bu bolgelerde siddetin mercalli olcegine gore -vii ya da viii- civarinda hissedilmis olabilecegi sonucu cikiyor. hasar goren yerlerin cografi konumlari takip edildiginde, le pichon’un one surdugu "gelibolu’dan bolu’ya kadar uzanan bir alanda kuzey anadolu fayi’ni tek parca olarak kirildigï" yonundeki olasilik gucleniyor. bu durumda, 1509 faciasinin; 1894 heybeliada, 1912 sarkoy ve 1999 golcuk merkezli depremlerin bir toplami oldugu dusunulebilir. faydaki kirigin batida saros cukuruna, doguda ise bolu-duzce’ye uzanan bir alan boyunca devam etmesi, yine bolgenin 1766 yilina kadar depremsel olarak suskun kalisiyla uygunluk gosteriyor.]

    bu korkunc sarsintinin oldukca genis bir bolgede; yunanistan’dan misir-nil delta’sina, kirim’dan besarabya’ya ve hatta avusturya’ya kadar uzanan bir alanda hissedildigi kayitlara gecmistir. artci depremler aylarca surmus ve en siddetli olanlari yine edirne’den athos’a kadar hissedilmistir.

    10 eylul 1509 depreminin ardindan; osmanli sultani, imparatorlugun her bolgesinden toplattigi 66000 isci, 11000 cirak ve 3000 ustabasini gorevlendirerek harap olmus bolgelerin yeniden imarina girismistir. onarimlara kaynak yaratmak amaciyla halktan depreme ozel bir vergi toplanmistir.

    kucuk kiyamet’in bugun bizi ilgilendiren onemli sonuclarindan biri ise; hasara, yikima ve kayiplara dair butun bu verilerin, le pichon’un* marmara tabanindaki canli fayin tek parca halinde kirilacagi yonundeki savlarini destekleyisi olmustur.

    nitekim, le pichon cesitli yayinlarinda ancak uzun ve tek parcadan olusan bir fayin 1509’da ve 1766’da meydana gelmis depremleri yaratabilecegini vurgulamistir. dolayisiyla bugun icin beklenmekte olan depremin buyuklugunun de 7’den fazla olmasi gerekir.
    bu yayinlarda ayrica, gundemdeki kimi modellerde*` :vb` temel alinan 7.4 civarindaki buyuklugun fazla iyimser bir tahmin oldugu iddia edilmekte ve eklenmektedir: “istanbul’u vuracak depremle ilgili senaryolarin emniyetli sinirlar icinde hayata gecirilebilmesi, gerekli onlemlerin alinabilmesi icin 8.0 buyuklugu hedeflenmelidir.”

    - kaynaklar:
    “a history of persian earthquakes”; ambraseys ve melville; 1982.
    “seismicity of turkey and neighbouring regions, 1899-1915”; ambraseys ve finkel; 1987.
    “the seismicity of turkey and adjacent areas: a historical review”; ambraseys ve finkel; 1995.
    “engineeering seismology: earthquake engineering and structural dynamics”; ambraseys; 1988.
    “marmara’yi bolen fay, tek parca olarak kirilacak”; cumhuriyet bilim teknik; 11.09.1999.
    “buyuk marmara fayi: nicin, nerede ve ne olabilir?”; cumhuriyet bilim teknik; 20.11.1999.
    “1509 buyuk istanbul depremi: kucuk kiyamet”; tuncay taymaz; http://www.angelfire.com/…2/zelzele/istanbul2.html.

    2017 editi: gorsel baglantilari guncellendi.

  • "madem ışık sesten daha hızlı, nasıl oluyor da en öndeki aracın şoförü trafik lambasının yeşil yandığını arkadaki arabanın korna sesinden sonra görüyor."

  • afgan güzellemesi okudunuz.

    ülkemde sistematik olarak demografik darbe yapılıyor, sorun sadece afgan mülteci sorunu değil. bu ülke kendi vatandaşlarına iş fırsatı yaratamazken bu insanlar kayıt dışı istihdam ediliyor. ülkenin dili bozuluyor, istanbul'da her yer arapça tabelalarla doldu. suç oranları daha da arttı. bizim kendi sorunlarımız bize fazla gelirken bir de bunların sorunlarıyla uğraşıyoruz. o yüzden;

    (bkz: ülkemde afgan istemiyorum)

  • abi lincoln gelmiş 15 sene sonra plaket veriliyor, sen yayıncı kuruluş olarak yalandan 10 saniye arka planda gösterip tek kelime etmiyorsun, üstüne hemen yayından kesip lincoln taraftarı selamlarken eski kaleci tolga’ya berkan’ın sol kanatta oynamasını yorumlatıyorsun.

    bunlar ufak detay gibi görülebilir ama değil. büyük beceriksizlik. kim sikler tolganın galatasaray’ın dizilişi hakkındaki yorumunu maçı izleyen galatasaraylılar arasında allahaşkına. beceriksizsiniz. her alana yansıyor bu beceriksizlik sonunda işte.

  • soğutur. ısı ile sıcaklık farklı şeyler.

    reaktörden atmanız gereken 100 joule enerji var diyelim. bunu sıcaklığı 25 derece 1 metreküp suyla da atabilirsiniz, 35 derece 1 metreküpten daha çok suyla da. sadece sistemden daha fazla su geçirmeniz gerekir.

    mühendisler daha iyi açıklar tabi. köpekbalığı uzmanı bile olan sözlükte bunun da uzmanı çıkar.

  • osmanlı devleti'nin, ikincisi son ve nihai olacak şekilde, iki defa yıkıldığı şehirde * * kurulmuş,

    osmanlı devletinin en büyük düşmanlarından bizans'ın bayrağını * kendisine renk olarak seçmiş,

    osmanlı devleti tarafından kanlı bir şekilde tasfiye edilen teşkilatın ismini * taraftar topluluğuna vermiş,

    tarih bilgisinden yoksun insanların yarattığı, ucube spor kulübü.

  • diyarbakır'daki bir newrozda izleyenlere "denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim" diyen unutulmayacak laz müzisyen. vefatından bir gün sonra harbiye açıkhava tiyatrosu'ndaki 5000 kişilik cenaze töreninde sahneye çıkan mkm*'li bir kürt sanatçı da dağların çocuklarından denizin çocuğuna selam getirmiştir ve böylece en kutsal emanetlerden birisi olan selam, dostlarının huzurunda sahibine ulaşmıştır.

    edit: bu entry'nin yazılma sebebi kazım'ın dağlar diyarına kadar ulaşan ve oradakilerin gönüllerinde taht kurabilen ilk karadenizli müzisyen olmasıdır. ama hikmetinden sual olunmayan okur-yazar kitle tarafından kötülenmeye layık görülmüştür. zaten alkış bekleyen bir anekdot değildir de, kötülemek neden anlamak zor...