ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dayak yiyen kadına yardım etmeyen tavlacı dayılar
-
haklı dayılardır. boşuna duyar kasmayın.
doğrusu karışmamaktır. canımı sokakta bulmadım. polis, bekçi, jandarma değilim.
siz de karışmayın, enayilik yapmayın. bu olay sonrasında yaralansanız, o kız gidip adamla barışır bir de sizden şikayetçi olur.
çocugun yürüyüşü zaten kendini belli ediyor. kızın yaptığı yanlış tercihler için neden ben hayatımı riske atıyorum.
ekşiciler gidip yardım etsin, yaralandıktan sonra bakayım kim kalıyor yanlarında.
michael rockefeller'i yamyamların yemesi
-
küresel yamyamlığın yerel yamyamlık karşısındaki bu yenilgisi gözlerimi yaşartmıştır. yaşasın küçük esnaf!
izmir'de polis tarafından öldürülen köpek
-
bu köpeğin katili sahibidir.
niye yirmili yaşlarda evlenmedim ki pişmanlığı
-
neden bu kadar eleştiriliyor anlamadım.
babam 18, annem 17 yaşında imiş evlendiklerinde.
erken evlenmenin en güzel kısmının çocuk sahibi olmak olduğunu düşünüyorum erkenden. evet geri kafalı deyin ne derseniz deyin ama düşünüyorum şimdi.
bizi tanımayanlar hiçbir zaman inanmıyorlar baba oğul olduğumuza. bir de ben sakal bırakıyorum, iyice yaşıt gibi duruyoruz.
mahallede halı saha maçı yaptığımızda defansa da dikiyoruz babamı. yani ben oğlumla halı saha maçı yapmayı çok çok isterim. hangimiz istemeyiz?
evet çok sıkıntılı günler de yaşadık ben çocukken. yani düşünün ben ilkokula başladığımda babam 25 yaşında falandı!
lâkin bunların yaş ile ilgili olduğunu sanmıyorum!
sevgi ve saygı!
babam, annemin başında yıllarca ağladı hastalık yılları geçene dek. görüyordum.
şimdi de arada bir tartışıyorlar tabii. ama ne bileyim çocuk kavgası gibi geliyor lan bana*
" valla çekeceğim kulaklarınızı! " diyorum hatta.
yani hayata bu kadar negatif bakmayın arkadaşlar. bu hayatta iyi örnekler de var.
bir evde olması gereken ilk şey huzurdur. gerisi hikâye.
dipçe: kırıcı bir mesaj aldım! yumuşatarak söylemem gerekirse " evlenmişler de ne olmuş? neden okumamışlar! "
arkadaşlar, buradan nasıl görülüyor bilmiyorum ama herkesin şartları aynı değil. önceden de değildi. babam, babasının yani dedemin cenazesine gidememiş bir insan askerde iken. bu yüzden içinde iki acı vardır:
baba hasreti ve okuyamamak!
yoksulluktan okuyamamış köy yerinde ne annem ne babam. fakat bu adam sırf bana yeni önlük alabilmek için hamallık yapmış bir adam. o yüzden laf ettirmem.
okuyamadılar belki fakat beni öğretmen yapan ikisidir. siz dilediğiniz kadar bu hayattan nefret edin ve etrafınıza da bu nefreti kusun. bu hayatta iyi şeyler her daim olacaktır.
ikisine de minnettarım.
1500 m2'den küçük marketlere sigara yasağı
-
kesin küçük esnafı koruyan yasadır, he kanka aynen...
adamlar pandemi ayağına ne kadar esnaf var alenen dalga geçip batmalarına sebep olmuş. gelmişler burada esnafı koruyan hareket diyorlar.
ayrıca esnaf böyle korunmaz. zincir marketler fütursuzca ülkeyi ele geçirirken bir müdahalede bulunmayıp şimdi mi koruyorsun diye sorarlar adama.
reddedilen erkeğin iki gün içinde sevgili yapması
-
(bkz: kuyruk acısı)
kadın mühendis
-
bir keresinde fabrika ziyaretinde, müşteri aniden, "sen bir makinenin üzerine çıkıp tamir edebilir misin ha? edebilir misin? bıktık kadın mühendislerden!!!" diye haykırdı. müdahale etmeseler masanın üzerine çıkıp slogan atacaktı, adam çok ani bir şekilde tek başına örgütlendi. neyinden bıktın adamım, zaten üç beş kişiyiz, nerede gördün de bıktın acaba? ben de sakince, "doğrudur" deyince iyice sinirler gerildi. sadece kadın olduğum için adamı delirttim beyler, bende bu kudret olduktan sonra neler yapmam ki?
yalnız makinenin üzerine niye çıkıyoruz, onu hala anlamadım. makinenin altından fışt diye çıkıp, yağlı elimi alnıma sürüp, üzerimdeki mavi tulumla "buyur abim" diye karşılamayı düşünüyorum o adamı bir sonrakine.
55 liraya 8 paket kuru gıda sos ve içki almak
-
makarna ve 1 adet tuborg amber alarak dünyalara sahip olduğunu düşünen yazar barındırır.
nespresso
-
amerikalılara yönelik piyasaya sürdükleri vertuo kahve makinesi ve kahve podlarını yakında türkiye'ye de getirecek olan marka.
vertuo kahve podları yarım küre şeklinde ve daha fazla kahve içeriyor ve daha büyük fincan kahveler demleme imkanı sağlıyor. böylece klasik nespresso kapsülünden 250ml su geçirip sulandırılmış kahve içmek zorunda kalmıyorsunuz. tabii ki bu kapsüller diğer klasik makinelere olmuyor. onun için de ayrı makine almanız gerekiyor.
vertuo sistemi diğerlerinden çok farklı bir teknikle çalışıyor. her kahve kapsülünde makinenin okuyabileceği bir barkod var. barkodu okuyan makine ona göre demleme yapıyor. kahve demlenirken de kapsül yerinde hızla dönüyor. santrifrüj tekniği ile hızla dönen kapsüldeki kahve merkezkaç etkisi ile kenarlardan çıkarak diğer makinelerde göremeyeceğiniz kadar kalın bir (sahte) krema da üretiyor. kahve üzerindeki kremayı sevenler için çok çekici geleceği kesin.
piyasa araştırmalarını bilmiyorum ancak düşüncem türk tüketicinin de kahvesini büyük fincanda sevdiği yönünde. türk kahvesi kültürümüz olsa da espresso halen çok popüler değil diye düşünüyorum. zaten amerikalılar da espresso sevmediği için çıkarılan bu seri türkiye'de belki ilgi görebilir. asıl sorun kapsül fiyatları olacak gibi. tanıtım amaçlı nespresso ilk zamanlarda diğer kapsüllere denk fiyatta sunabilir bu ürünleri ancak vertuo kapsülleri hacmi ve kahve içeriği sebebi ile diğerlerinden %25 ,%30 daha pahalı. bu da tahminimce ortalama 23-30tl arası bir fiyat aralığına denk gelecek. henüz muadili de satılmayan bu kapsülleri sadece nespresso'dan alabiliyorsunuz. bakalım bu fiyatlarla bu coğrafyada tutunabilecekler mi?
göreceğiz.
türklere sorulan salak sorular
-
bir arkadaşım aradı bugün, aklıma düşürdü zamanında yaşadığımız bir olayı.. soyadı berber olan bu arkadaşıma, bir ingiliz tarafından sorulmuştu bu salak sorulardan birisi..
- ataların barbar(barbarian) olduğu için mi bu soyadına sahipsin?
bizimki de çok içerlemişti soruya, gelip dert yanmıştı bana..
- şerefsiz gelmiş bana "senin sülalen barbar" diyor.. berber'i duydu ya, aklı sıra bağlantı kurdu salak..
- barbar mı? hadi ya.. e sen ne dedin peki?
- ne diyeceğim? "değiliz tabii" dedim.. bir de bunu bana diyenin soyadı smith!
- eee?
- ne eeesi? ben o'na senin baban simitçi mi diye soruyor muyum?
- hahaha.. yuh!
1 milyara kadar saymanın tam 45 yıl sürmesi
-
himmet ağabey'e soru sorulmadığı takdirde daha kısa sürede sona erecek olaydır.