hesabın var mı? giriş yap

  • fotoğraf makinesine karşı aşırı duyarlı, yüksek hassasiyet sahibi bir kız. misal bi' masada oturuyorsunuz böyle karşılıklı, masanın altından yavaş yavaş çıkartıyorsunuz fotoğraf makinesini, bu kızımız sizin fotoğraf makinesini çıkarma hızınıza paralel bi' hızda başlıyor dudağını büzüp kafasını sağ tarafa doğru yatırmaya; makineyi masanın altına çekiyorsunuz, o da dudağını düzeltip kafasını tekrar eski konumuna getiriyor. siz tekrar çıkarıyorsunuz makineyi yavaş yavaş, o da tekrar yatırıyor kafasını sağına; siz aşağı çekiyorsunuz, o da düzeltiyor hemen. makine yukarıda, kafa sağ tarafta; makine aşağıda, kafa dümdüz. makine yukarı, kafa sağa; makine aşağıya, kafa düz. yukarı, sağa; aşağı, düz. fotoğraf makinesi sensörü var. evet.

  • ben anlamıyorum arkadaşım. hadi hepimiz yapıyoruz gerek etek traşı, gerek koltukaltı, gerek omuzdaki sırttaki kıllar bazen parmaklarda çirkin gözüküyor diye tam parmakların üstünde çıkan kıllar.. yanlış anlama ha, jilet falan değil bazen traş makinası bazen trimmer bazen makas kadar masum. böyle çaktırmadan üstten üstten kısaltıyorum ordaki kılları. ama şerefsizin evladı nasıl da anlıyor kestiğimi hemen uzamaya başlıyor. lan ne zaman gördün, deriye mi değdim, kıl dökücü krem mi sürdüm ki dellendin gıpraştın? it oğlu it... sen farkında bile değilken sağa sola yatıkken üstten inceden kestim seni. lan uzamıyodun ki daha önce... sabitlenmiştin sen? nerden gördün de yine uzuyorsun..
    köke yaptığı baskı hafifledi de mi uzamaya karar verdi... anlamıyorum arkadaşım.

  • bir yere tayin olduğunuzda bir önceki komutandan kalan talimatnameler oranın geçmiş personel profilini de anında verir.

    mesela fırını olan kendi ekmeğini yapan birlikte tesis duvarında altalta üç adet yazı görürsünüz

    a- fırında sigara içmek yasaktır :

    (önden şuranın dibini bir döşeyelim de hele belki kimsenin başına bir iş gelmez)

    b- fırın közlerinde sigara yakmak yasaktır :

    (beklentiler gerçekleşmemiş. er/erbaş talimat a'ya uyarak fırında değil dışarıda içmek istemiş. talimatname de zaten sigarayı içeride yakmayın demiyor içeride içmeyin diyor. ama yakan erin başına da bir iş gelmiş)

    c- yaralanma halinde revire gidilecek, er erbaş yaralanmalara kendi müdahele etmeyecektir. erlerin ilkyardım harici birbirlerine sıhhi müdahelesi yasaktır.

    (sigara yakarken yüzünü yakıp dolaptan yoğurtla pansuman yapmışlar. her ne olduysa -dolap birinin üstüne bile devrilmiş olabilir- daha kötü olmuş)

    d- fırında yüksek sesle konuşmak yasaktır.

    (biri fırıncının dikkatini dağıtmış ya birinin yemeği ziyan olmuş ya da yine biri yaralanmış.)

    yani daha kaba bir şekli de olsa aynı havacılıktaki gibi o maddelerin çoğu tecrübe sonucu kanla yazılmıştır. tsk'daki insan profili akla hayale gelmeyecek bir varyete içerdiğinden, görmeseniz inanamayacağınız saflıkta ve mental kabiliyetlerde insanlar barındırdığından, ve bu tipleri her an yaralanabilecekleri zarar görebilecekleri bir ortamda sağ salim tutmak gerektiğinden o talimatnameler okumuş adama komik görünebilir. bunun eğitimle ilgili olan kısmı da bütün herşeyi içermiyor. tamamı liseli üniversiteli personel gelince onların da derdi bambaşka şeyler oluyor. tuvalete taş atmayacağım talimatını komik bulan üniversiteli arkadaş -bkz yukarıdaki örnek- fırına kafasını sokup sigara yakabiliyor. orası öyle bir ortam ki dışarıda asla yapmayacağınız şeyleri yaparken hiçbir çekinceniz olmaz. bunun bir diğer aynadaki aksi de hapishanelerde görülür. onu da bilahare yazmam gerek ancak buraya sıkıştırmayayım.

    nihayetinde o talimatname uzunsa eninde sonunda olacak bir kazaya karşı "bakın biz söylemiştik" diyebilmek için uzundur. çok spesifik ise gerçekten olmuş vakalara karşı "ulan bu aklımıza gelmemişti ama bakın önlemini şimdi aldık" şeklinde yazılmıştır. işte o kaza tekrar olursa duvardaki talimatnameye artık mugayir bir durum vardır ve günah bizden gider. yani dağdan gelmiş ve hayatında ilk kez musluk görmüş bir ere talimat yazarak onu koruduğumuz yanılgısında tabii ki değiliz, ancak emri oraya asarak kolektif sorumluluk ile pasif olarak koruyabiliyoruz. askerde nadiren yalnız olabildiğiniz için o adamın kendini yaralaması yüzünden sırf orada olduğu için kendisinin de sorumlu sayılacağını düşünen diğer -daha rütbeli veya kıdemli- personelin duruma müdahalesi o talimatın asıl amacı.

    diğer taraftan sorumluluğun subjektif olması yüzünden talimatın bu şekilde her olaya ayrı ayrı uyarlanan maddelerle kazuistik olması icap eder. yoksa ben de biliyorum oraya "erlerin garip garip hareketler yapıp kendini yaralaması yasaktır" yazmayı ancak yorum ve ordu gibi iki birbirine çok yabancı şey bunu engelliyor. benim garip bulduğum şeyi kendini yaralamak üzere olan erin yanındaki onbaşı garip bulmayabilir. amerikan ordusunda var o biraz yorum ve insiyatif dedikleri şey. biz imparatorluk alman ordusu ekolünden geldiğimiz için ordunun dibinde emre koşulsuz itaat yatıyor. emri yorumlamak emredilenden farklı bir emri izlemeye yol açıyor. bu yüzden emir/talimat farklı yorumlanamayacak kadar açık olmalıdır. aça aça da her duruma bir madde ekleyip yüz maddelik yönetmelik de asabilirsiniz. özellikle atış poligonlarında bu listeler çok uzun ve çok ilginçtir. boş kovanları ağzıma sokmayacağım, atış sahasında şarkı söylemeyeceğim, mermi çalmayacağım diye er/erbaş bakış açısından ve ağzından yazılan maddelere bakar bakar düşünürsünüz, boş kovanı ağzına sokan başka neresine sokmaz diye.

    ve bu adamın teskere alıncaya kadar geçen her vukuatsız günü sizin hanenize bir yazar kasa çınlaması gibi ka-ching olarak yazılır. düşünün hayatında musluk görmemiş adama dolu silah veriyoruz ve askerliği süresince başına hiç iş gelmiyor. bunu quantum gravitation bulsanız da açıklayamazsınız.

    ama talimatla belki açıklanabilir. biz arkadaşını vurma demiştik o yüzden vurmadı.

    yersen.

  • halktan biri olarak sayın bakana sormak istiyorum:
    1) bahsettiğiniz sayıda terörist ibb'ye nasıl geldi.
    2) nasıl olur da bir terörist dağdan inip, sınırı geçip, istanbul'a kadar gelip, temiz adli sicil kaydı alıp bir devlet kurumunda çalışabiliyor?
    buraya gelene kadar sorumlular kimlerdir?
    polis, mit, askeri olarak kimler sorumludur? birileri göz mü yummuştur?
    3) teröristler istanbul'a gelip işe girebiliyorsa bizim can güvenliğimizi nasıl sağlamış oluyorsunuz?
    4) şu an ülke içinde kaç terörist var? kaçı devlet kurumlarında işe girebildi?
    5) bu kadar güvenlik açığı olduğuna göre istifa eden, soruşturma açılan güvenlik görevlisi var mıdır?
    6) adli sicil kayıdı ile işe alınan birinin terörist olduğunu bilmeyen, işe alan kişi nasıl sorumlu olabiliyor?

    edit: çok fazla mesaj var, cevap veremediğim için özür dilerim. arkadaşlar olayı ısrarla partilere bağlayanlar var. ben zaten hiçbir partinin taraftarı değilim. ben sade vatandaş olarak soruyorum. bir terörist bu kadar rahat ülkeye girip çıkabiliyor mu? o zaman hiçbirimizin can güvenliği yok. bu olayda sorumlu kim? mesaj atanlar neden buna cevap veremiyor?

  • sektörün içinden biri olarak söyleyebilirim ki reklam tamamen başarısız, mesaj yeterince kuvvetli değil ve görsel olarak tatmin etmiyor. sektör dediysem reklam değil lan, 31 sektöründeyim ben.