hesabın var mı? giriş yap

  • şu soruyla olayı derinlemesine tepiklemek istediğimiz bir yargı : kaç gecelik ilişki aldatmaktır peki? ahksahgkgfk hesaba bak, gece sayısına göre pansiyonculuk yapıyo sanki adam. dostum o iş gündüz de olsa, gece de olsa, 3 saat de sürse, 5 dakka da sürse, yanında da yatsan, kalkıp evine de gitsen aldatmaktır. yani aldatmanın manifestosu var da biz mi bilmiyoruz? yapmayın gözün sevem. bazı şeylerde felsefe aramayı bıraksanız aslında yaşamak için bir hayli zaman dilimi artıyor.

    yani bir de bunu söyleyen adamın bu tür açıklamalar yapacak tıynette olduğunu sanmıyorum. doğrusunun bu olduğuna inanıyorsa kimseye laf anlatmak için uğraşmaz ki?

    ama tek gecelik ilişki aldatmaktır yani onu diyim ben.

    insanımız modernleştikçe niye bu kadar salaklaşıyor anlamak mümkün değil

  • kaval kemiğine benzer kemikleriyle "ulan insan mı yedirtiyolar bize" diye düşündürten ardından, "her gün bu kadar insanı nerden bulup da pişircekler" kuşkusuyla oh çektiren yaratık.

  • memleketteki evlilik kurumunun kısa özeti ve - kanımca - bir çok boşanmanın görünmeyen sebebi.

  • avmlerde telefon kılıfı satan dükkanlar.

    edit: 80 kuruşluk kılıfı 80 liraya satınca dükkan dönüyormuş. herkesten özür dilerim. sabahtan beri yeşilleniyorum.

  • bütün kalbimle desteklediğim kural.

    bu kuralı öğrenmeden önce yaptığım yazım yanlışlarına bir örnek vermek isterim:

    "edip, akbayram"

  • çok eğlenceli bir durum. size çocuklarıymış gibi davranıyorlar. arabanın arka koltuğunda yolculuk ediyorsunuz, canınız ne isterse o yapılıyor, ne çekerse o alınıyor.
    evlerinde de bir ayrıcalığınız var. en ağır misafirleri sizmişsiniz gibi davranıyorlar bazen, bazen de "oturmaya mı geldin, kalk da bi çay koy" rahatlığına evrilebiliyorlar. birbirleriyle kavga ettiklerinde "yeter la bi susun amk" diyebilecek kadar samimi arkadaşlarınız olan bir çiftin yanında üçüncüyseniz cidden çok eğlenceli. tavsiye ederim.

  • ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu olursa olsun, kim okursa okursun, bazen ilişkiyi yaşayanların birbirine sordukları soruları, verdikleri cevapları bile daha önce kendi ilişkilerinizde harfi harfine duymuş olma olasılığınızın bulunduğu, 'ilişki'yi felsefi bir şekilde başarıyla sorgulamayı becermiş çok duru, sade ve bir o kadar da bazı soruları cevapsız bırakan - belki gerçekten de cevapları yoktur o soruların - bir oruç aruoba eseri . . .

  • mahir cayan'in hapishaneden tunel kazip kactiklarinda cikan topragi ne yaptiklarinin sorulmasi uzerine soyledigi

    'topraksiz koyluye dagittik'

    cumlesi sanirim bu kategoriyi fazlasiyla hak ediyor.

  • yarışmacıların marka isimlerini söylememek için onları komik bir şekilde sansürlemesi. şöyle diyaloglar çıkıyordu mesela ortaya;

    -zigros'tan meyve suyu alınması lazım. *
    -karkur'dan salatalık aldın mı? *

    yarışmayı show tv veriyordu ama kanal6'da ev içinden 24 saat canlı yayın yapılıyordu. bu kanal btv de olabilir, net hatırlamıyorum.

    ilk yarışmada eve viyana'dan bağlanmışlardı bir şey için. melike almanca tercümanlık yapıyordu. daha sonra "viyana'nın kapısına dayanmış osmanlı'nın çocuklarıyız" gibisinden bir söylemde bulununca alkış kıyamet inlemişti stüdyo :(

    ayrıca radyoda sırf bbg konuşulan bir kanal kurulmuştu. ev hanımları sürekli bağlanıp yarışmacılar hakkında dedikodu yapıyordu. annem de sık sık bağlanıyordu radyoya. babam uğraşmaktan vazgeçmişti bir yerden sonra.

    son olarak yarışmacıları sabah uyandırmak için evde alarm olarak çalan şarkı; http://www.youtube.com/watch?v=pov-3yipswc

    edit: patates sultan uyardı; almanca konuşan yarışmacı berra'ymış. teşekkürler.

  • muz yetişmeyen ingiltere'de muzun 50p (yani 0.5 pound) olup, muz yetişen ülkemizde 9-10 tl olması beni ilk seferinde şaşırtmıştı, ama sonra insan alışıyor.