hesabın var mı? giriş yap

  • emrah serbes: ya meclise gittim, gizli gizli sigara içiyorlar. lan olum liseli misiniz? koskoca milletvekilisin, dokunulmazlığın var, kuru sulu karıştır iç.
    mehmet erdem:...
    nilgün belgün:....

    balçiçek ilter:.... peki gri mi buldun meclisin duvarlarını?

  • bana bir anımı hatırlatmış olay. ilkokulu askeriyenin içindeki bir okulda okudum ben. asker çocuğu olmayan benim gibi öğrenciler de okula kayıt yaptırabiliyordu. neyse okulun hemen yanında bir yemekhane vardı arkadaşlarım hep lahmacun alıp yerdi ordan. bir keresinde babaannemden para istemiştim ben de lahmacun yemek istiyorum oradan diye. o da hemen bana para verip ertesi gün gider yersin diye tembihlemişti.öğle arası olur olmaz oraya koştum iki lahmacun istedim ama asker para ile değil fiş falan aldığını söyledi. ben de tam boynu bükük gidecekken oradaki bir asker bana iki lahmacun bir de ayran verdi. ulan ne sevinmiştim. güzel insanlar hep var olsunlar be!
    gerçi daha sonra bu fiş durumunu bilen ve benim askeriye disindan geldiğimi bilen arkadaslarim benim için lahmacun çalmış bu diye öğretmene şikayet etmişlerdi. o asker abi de durumu anlatmıştı. çok yaşa asker abi. bu da böyle bir anımdır.

  • ülkede bunları gören durduran ceza kesen hesap soran polis yok mu dedirtmiştir artık. trafik polisi olan sözlük yazarları yok mu? yeşillendirsin yahu. toplu halde bakanlığa yazalım birşeyler yapalım arkadaşlar. her gün bıktım artık ağzım yamuldu bunlara sövmekten. dün birtanesi ile kavga ediyordum uzunları yaktım diye. adamlar bunun kanunsuz yanlış bir şey olduğunun bile farkında değil. artık iç işlerinin, emniyetin buna bir dur demesi lazım.

  • mendeburlardır. hatta kadını ayrı, erkeği ayrı mendeburdur. en sevdikleri şey asansörden inerken asansör kapısında durup sohbete devam etmek. tam o sırada dünyayı kurtardığından, sizin düdük gibi kapı önünde sevgili plaza insanının keyfini beklemeniz gerekir.

    domuz ötesi olurlar. her gün yüzlerini gördüğünüz insanlarla nezaketen de olsa selamlaşırsınız, sevmediğiniz komşunuzla, kapıcınızla, sokağı süpüren çöpçüyle, nihayetinde en azından yüz aşinalığı olur. plazada iyi günler diyerek asansörden inerken arkanızdan kimse ses etmez zira kendini bir sikim sanan suratsız bir insan olmak plaza insanı olmanın ilk şartıdır. çalıştığım plazada dış kapıdaki güvenlikten, tuvaleti temizleyenlere kadar herkes ismimi biliyor, hatrımı soruyor. bi bok yaptığımdan değil, sadece "günaydın" ve "kolay gelsin" diyorum. plaza insanları her daim çevresindeki insanlara selam veremeyecek kadar yoğun ve ayak işi yapanlarla muhatap olmayacak kadar kıymetli olduklarından, kimsenin hizmetlileri umursadığı yok. o yüzden hatır sorana saygı duyuyorlar.

    ciddi bir kısmı sanılandan düşük maaşlıdır ama plazada çalıştığından çevrelerindeki gelir algısı yüksektir ve bu algıyı korumak için oradan buradan kısıp kıyafete, ıvır zıvıra gereksiz harcarlar. bütün dertleri sanıldıkları kadar iyi kazanıyormuş gibi görünmektir.

    plaza insanı kapı tutmak, yol vermek gibi nezaketen yapılan hareketler için teşekkür etmez zira sen nezaketten değil, yükümlülükten yapıyorsundur. bi de zaten dünyayı kurtarıyor ya, ondan. o kadar işi arasında seninle mi muhatap olsun.

    en belirgin ayrıntıları kemer askısına takılmış manyetik kart, elinde laptopla katlar arasında koşturmak(aynı firma bir kaç kata yayılmış olabiliyor.), aşırı topuklu giymek(erkeklerde sık rastlanmıyor), ortak alanlarda sahte kahkahalar, yemek getiren elemanlara bi sebepten çatmak felan.

    insanlıklarına dair güzelliklerini bile isteye solduruyorlar, mekanik, ruhsuz, materyalist garip canlılara dönüşüyorlar. ama günahlarını almayayım, bizim plazada çok iyi plaza insanları da var, yapı kredi plaza'nın önünde takılan kedileri besliyorlar, hatta öyle besliyorlar ki, ben yemek verdiğimde önceden doyduklarından kafayı çevirip bakmıyor şerefsiz kediler. yemeğe sırtını dönüp oturan kedi olur mu, burada oluyor.

    bu da böyle bir tespitimdir.

  • dolarla maaş alıyordum ve her gün dolar düşüyordu. 1.6lardan 1.1e kadar geldi ve bu böyle gitmez, maaşımızı tlye çevirin diye isyan çıkardık.

    ve başardık, 1.1den tl ye sabitledik maaşı.
    çalışma hayatımda istediğimin olduğu tek olay budur.

    dua: allah kimseyi vizyonsuz yaratmasın

  • çeşitli sebeplerden ötürü oluşabilecek kokudur. temel nedeni ise çamaşırların iyi bir şekilde kurumamasıdır. yine de birkaç şeyden bahsedelim:

    1- antrenmandan sonra terli kıyafetler çantada veya poşette bir süre beklerse kokunun kumaş üzerinden çıkması zorlaşabilir. bu yüzden yıkamadan önce o kıyafetleri kurutmak kokmaması adına faydalı olacaktır.

    2- yine yukarıdakine benzer şekilde nemli ve ıslak kıyafetler direkt kirli sepetine atılmamalıdır. bunun yerine asarak bir ön kurutma yapılmalıdır.

    3- fazla miktarda deterjan kullanımında da, deterjan çamaşırdan tamamen durulanamayacağı için bakterilerin birikeceği ortam oluşmaktadır. bu yüzden önerilen miktarda deterjan kullanımına dikkat edilmelidir.

    4- yıkamadan sonra mümkün olan en kısa sürede çamaşırları asmak gerekir. bekleyen çamaşır daha sonra iyi bir ortamda kurusa dahi kötü kokacaktır.

    5- makineyi tıka basa doldurmak da çamaşırın iyi yıkanmasına veya iyi durulanmasına engel olacağı için kötü kokunun sebeplerinden biridir.

    6- makine temizliğine dikkat edilmelidir. bazı makineler kıyafete aktarılabilen küfler oluşturur. bu yüzden düzenli bir şekilde makine bakımı da ihmal edilmemelidir.

    7- deterjanın içine bir miktar beyaz sirke karıştırmak da çamaşır üzerindeki birikmiş bakterileri engelleyeceği için diğer yöntemler işe yaramadığı anda kokunun gitmesi için denenebilir. sirke yerine kabartma tozu ilavesi de yapılabilir.

    not: tabii ki kurumaya ve kokmaya etki eden başka faktörler(şehir, mevsim, yumuşatıcı kullanımı, makine ve kıyafet kalitesi...) de vardır. genel olarak çamaşırlar ve yıkayan kişiye göre yazılmıştır.

  • bu kadar seçim harcamasını ceplerinden ödeyecek değiller ya. kim ödeyecek peki?

    1.sigara içenler
    2.alkol kullananlar
    3.utanmadan kıyma alıp yiyenler
    4.terbiyesizce evine sebze sokanlar (en tehlikeli güruh bu)
    5.arabasına benzin alan ahlaksizlar
    6.traktörüne mazot alan çiftçiler
    7.
    8.

    diye gider bu liste.