ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
burak yılmaz
-
burak yılmaz'ı izlemek; sevmediğin bir partiye oy kullanmak gibi, miden bulanmasına rağmen içkinden son yudumu içmek gibi, düğünde oynamak için aile büyüklerinin ısrarı gibi, otobüste güneş vuran yerde oturmak gibi... örnekler çoğaltılabilir.
tokat'ta 350 kg'lık domuz vurulması
-
adam lüksemburg'dan kalkıp domuz vurmaya tokat'a gelmiş amk.
bence haber değeri taşıyan durum budur.
ailenin komik kısa mesajları
-
"canım kızım seni çok seviyorum ve çok özledim"
gözlerim dolu dolu aradım. ben de onu sevdiğimi ve özlediğimi söyleyecektim
- alo demek beni özledin annecim
- yok ya mesaj atabiliyom mu diye denemiştim. geldi mi
serpil gerdan
-
''halkın devlete yük olmaması gerekiyor.'' demiş.
devlet bize neden yük oluyor peki? vergiler altında eziliyoruz. araba alırken 2 tane de devlete alıyoruz. nefes almak için para veriyoruz. işimiz ve gelirimiz yok diye zorunlu sağlık sigortasına para veriyoruz. devlet halkına gereken hizmeti sunmakla yükümlü.
devlet bize yük olmaktan çıksa zaten kimse kendi ağırlığı altında ezilmez.
neyzen tevfik
-
sadrazam talat paşa, bir gün neyzen tevfik'e devlet dairelerinden birinde katiplik önerir. neyzen tevfik:
- katip olacağım da ne olacak, diye sorar.
teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran talat paşa, memurluk katlarını alttan üste sıralar:
- önce şu, sonra bu...
neyzen´in hala hoşnut olmadığını sezince de, şöyle sürdürür:
- daha sonra vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam...
neyzen´in yanıtı yine bir soru olur:
- ya sonra?
talat paşa bir an duraksar, sonrası padişahlıktır çünkü. ister istemez:
- hiç! der.
bu yanıt karşısında güler ve şöyle der neyzen tevfik:
- ben bugün de "hiç"im! sonu hiç olduktan sonra, onca zahmete ne gerek var?
http://www.anafilya.org/go.php?go=7d532d0090800
kaybedenler kulübü
-
-sen hiç çin seddi'ni gördün mü?
-evet iki kez uçakla geçtim,bir kere de yürüdüm üstünde.
-ben bir kez uydu fotoğrafına baktım, hiç üstünden geçmedim.
-olsun, sen de güzel insansın..
kardeşin ölmesi
-
annemin tek bahçesi var. o da kardeşimin mezarı, ne çiçek ekeceğini bilmiyor, ne eksem diye düşünüyor. ne çiçek ekse orda yatan delikanlının yanında diken kalacak.
ben böyle hayatın amk.
insanlar büyüdükçe hayallerinin küçülmesi
-
düşündüm benimkiler de büyüdükçe çekti mi diye. çocukken en büyük hayalim neydi, şimdi ne diye... motorlu kanatlardı, yelek gibi giyiyorsun düğmesine basıyorsun çalışıyo. burada yok ama almanyada falan kesin yapmışlardır bunu. bizim de almanyada benim tanımadığım bi akrabamız oluyo, istanbul'a gelirken bana bunlardan getiriyo bi tane. her gün kanatlarımı takıp bizim sokağın üzerinde uçuyorum . bütün çocuklar bi tur istiyo, hiçbirine vermiyorum. yalnız oğuz isteyince onu da yanıma alıp uçuyorum. karşı apartmanın çatısına tünüyoruz beraber, orada çekirdek yiyoruz. çok spesifik olarak çekirdek ama. romantik buluyormuş olmalıyım.
yaklaşık 25 yıl geçti, şimdiki hayalim daha az mekanik. basit bir hamak. limon ağacının altında bir hamak, o kadar. yıldızları gören bir yerde olsun. bir de güzel bir ses sistemi olsun, müzik olsun hep. içimden geçen o anda çalınsın. karşımda bir dağ olsun. mümkünse hep gece olsun, ve hep dolunay yükselsin o dağın tepesinden. limon ağacının dalında bana arkadaşlık edecek bi cırcır böceği olsun yeter. hiç konuşmasın, sadece bi ayağıyla müziğe ritm tutsun sakin sakin, ki bileyim o da seviyor çalanı. karnım hiç acıkmasın ama limitsiz içecek olsun ve ne kadar içsem de hiç çişim gelmesin. bak düşündükçe hayal komplikeleşiyor. oysa haftalardır "sadece bi hamak" deyip duruyordum. belki de insan büyüdükçe hayalleri küçülmüyordur da, hayal kurmaya zaman ayırmadığı için detayları modellememiş, ilk aklına gelen dilekte yorulup bırakmış oluyordur?
26 şubat 2017 berceste rezaleti
çalarsa annemdir mesajsa turkcell'dir
-
yalnızlığı benimsemiş bir kişinin cep telefonundan çıkan sesleri yorumlayış cümlesi.