ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
duran adam için ne dediler
-
"çalışmadığımız yerden geldi"
türk polisi
bir daha da gitmem denilen şehirler
-
benim konyaydi
selçuk universitesini kazandım neyse dedim 4 sene dayanayim
derken memleketimde iş bulamadım yine konyaya döndüm.
bide üstüne evlendim tamamen yerleşmek zorunda kaldım.
konya karadelik gibi içine girdinmi çıkamiyorsun
hayata dair iç burkan detaylar
-
bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan...
bir karton kutusu vardır, onun üzerine oturur, yanında getirdiği küçük siyah çantasından 10lu yara bandı paketlerini çıkarır, ve çekine çekine duyurmaya başlar işini:
"10 adet yara bandı 1 milyon lira..."
yandan akıp giden kalabalığın yarısı adamın görme özürlü olduğuna inanmaz, birazı duygu sömürüsü yapıyor zanneder, bir kısmı değecek birşey olsa sattığı kandırmanın hesaplarını yapar... çok azımız farkederiz adamın hakikaten namusuyla para kazanma çabasında olduğunu...
1 milyon uzatır, kendi kendinize iyilik yapmaya niyetlenir "bana 2 tane ver, yeter" dersiniz...
"olmaz abi, 10 tanesini satıyorum 1 milyona" der...
ısrar edersiniz, inatla kabul etmez, "abi, haketmediğimi almam ben" cümlesini duyarsınız...
"ben helal ediyorum" demeniz birşey ifade etmez, o daha keskin "bakıyordur" duruma, daha fazla uzatmaz, 10 yara bandını alır gidersiniz...
iş biter, dönüşte sizin yaptığınız konuşmanın neredeyse aynısı iki genç kızla onun arasında yapılıyordur.
kızlar sizden ısrarcı çıkınca başka bir çözüm önerir adam;
"abla, o zaman ben sizin almadığınız bu artanları sizden sonraki müşterime veriyorum, ama helal edin..."
konuşmanın ardından ne olacağını görmek için beklemeye başlarsınız...
biri gelir birkaç dakika içinde, verir 1 milyonu alır 10 tane yara bandını, tam gidecekken bizimki "pardon abla," diye başlar anlatmaya, ve ısrarla ona verir elinde önceki seferden kalan 8 tane yara bandını...
az üzülür, biraz burulursunuz,
az önce 50 yara bandı parasına yediğiniz döner ekmek düğümlenir boğazınızda...
bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan,
bakmanın ötesinde görmeyi öğretiyordur insana yanından her geçildiğinde...
malum,
10 adet yara bandı 1 milyon değerinde...
cristian baroni'nin uzaylı kızı kucağına alması
-
hastalığından dolayı farklılığa sahip bir insana uzaylı diyebilecek kadar küçülebilme potansiyeline sahip bir insanın tespitidir.
önce insan olmayı becerebilmek lazım. gülmek kolay.
edit : başlığı açan tuhaf bir insan entry'sini silmiş ya da uçurulmuş, başımıza kalmış. velhasıl silmiyorum, bazı insanların ne kadar çirkinleşebileceğinin göstergesi olsun.
edit yine : başlık ve resim için (bkz: #33564232)
delikan12
-
delikan76 ve eşinin 2 numara'sı, delikan05'in kardeşi, ikinci çocuğumuz, oğlumuzdur.
allah'a şükür bugün sağlıkla doğmuştur.
rezerve bir nicktir. o kadar uzun kalır mı buralar bilmiyorum ama ileride yazar da olur. 33. nesildir.
dükkanı kapattık, başbakan gibi 3 gazı vermeyiniz.
daha dün gibi, 7 sene çabuk geçmiş.
(bkz: ali) (bkz: erim)
(bkz: adını feriha koydum ama mahmut diyorum)
her sağlıklı çocuk bir lütuf, bir mucizedir. allah herkese sıralı ölümler versin, evlat acısı yaşatmasın diyerek duyuru, paylaşım niteliğindeki bu yazıyı kapatabiliriz arkadaşlarım...
türk akademisyenlerin sadece ingilizce bilmesi
-
oldukça iyimser bir yaklaşım.
hatalı kod yazan yazılımcıyı döven aşiret
-
işte bunlar hep agile çalışmamaktan. aşiret reisine urgent meeting iletmeden önce “sonraki sprintte deploy ediyor olacağız” denilseydi bunlar olmazdı.
nitelikli kahve
-
58 ülkedeki yaklaşık 3000 adet q grader tarafından yapılan cupping skorlarına göre belirlenir. en az 60 kiloluk kahve gönderilir, 80 puanı geçenler bu isimle anılır.
bunun bir tık üstü ise ninety plus kahvelerdir. gelsin geishalar, gitsin geishalar.
bu skorlar neye göre veriliyor derseniz; scaa coffee cupping chart
etek giyen avukata tepki gösteren imamlar
-
imam değil sapıklardır.
sayın avukat çocuk yaşta evliliklerin önüne geçilmesi yönünde bildiri ve konuşma yaptığı icin muhtemelen çocuklara göz koyamayacak olmalarindan rahatsız olmuşlar, eteği bahane etmişlerdir.
yıl olmuş 2022,modern ve laik türkiye cumhuriyetinde etek giymekten rahatsiz olan insan lütfen bu ülkeden gitsin ve daha fazla ne varlığıyla ne de zihniyetiyle kirletmesin ülkemizi,zira yeterince kirlettiniz zaten.
çanakkale zaferi'nin 100. yılına özel reklam filmi
-
atatürk'ün adını ağzına alamayan fakat onun başarısı üzerinden prim yapmaya çalışan bir zavallı reklam.
muhabbet kuşu
-
biz muhabbet kuşumuzu almak için uzunca bir süre bekledik. zira, yumurtadan yeni cıkmış olsun istedik. aldığımızda tüyleri bile yeni yeni çıkıyordu. alıp eve getirdik ve resmen bir evlat gibi baktık. uçmayı bilmiyordu, yemleri kıramıyordu velhasıl baya uğraştık.
uçmayı öğrendi, sabahları kahvaltı soframızı işgal etti hatta. yemek yerken görünce hemen atlayıp dudaklarımızı ısırırdı ağzınızdaki yemeği yemek için. velhasıl çook cana yakındı. pencereye sineklik taktırmıştık kafeste durmak istemiyordu çünkü.
babannem bir gün çok daralmış, ona defalarca tembih ettiğimiz halde sinekliği açmış, güzelim hayvan çekip gitmişti. nasıl ağladığımızı unutamıyorum. babam akşam eve geldiğince çok üzüldü. babanneme kızdı haliyle. zira bu evde babamın şefkatini o kuştan başka kimse görememişti. hatta sinirden sinekliği söküp kırdı. (abartı gelebilir ama o acı çok başka inanın)
her boktan işte olduğu gibi anneme söyleme işi de bana devredildi. '' sen bağrımı yaktın kızım benim. onun senden tek farkı, onu doğurmamış olmamdı.'' üzüldü baya ağladı. gece hiç uyuyamadık. erkek kardeşimi kendiyle konuşurken yakaladım. ''uyu uyu, belki rüyana gelir. hemen uyu'' yavrum benim nasılda üzülmüş.
1 aylık muhabbet kuşu ne adam gibi uçabilir, diğer kuşlardan kaçabilir ne de kediye yem olmaktan kurtulabilirdi. gece hiç uyuyamadım, bir ara dalacak gibi oldum 10 - 15 dakika. rüya gördüm hemencecik. kuşumuz geri dönüyormuş-da ben kafese koyuyormuşum-da yoh yea...
sabah pencereleri açıp evi havalandıracak gibi oldum.
kafamın üstünde kanat çırpıyordu. çığlıklar atıp evi ayağa kaldırdım. hepsi başıma üşüştü.
inanın bana gidişinden çok, gelişine ağladım. inanılmaz duygulandım. hiç bilmediği halde gece dışarda kalmış, sağ salim dönebilmiş. üstelik daha önce balkona hiç çıkarmadığımız için çevreyi de tanımıyordu. evin dışını bilmeden, daha evde konacak yer bulamayıp yere çakılan miniğimiz geri gelmişti. inanılacak şey değildi.
kafamın tepesinde ötüyor hınzır şimdi :)
not: yeniden bir sineklik alınıp takıldı.
ekleme: sonrası için #58067255