hesabın var mı? giriş yap

  • ailecek 20 günlüğüne tatile çıkacağımız bir günde internet sifremizi istemeden verdigimiz komşumuz annemi kapıda yakalayıp oğlunun ödevleri olduğunu interneti kapatmamasını rica ediyor. iyi kalpli annem ne olur ne olmaz diye modemi komple söküp komşuya veriyor. komşumuz da bir sevinçle annemi yolcu ediyor. annem ise yaptığı bu iyiliği bize ballandıra ballandıra anlatırken ben ve abim gülmekten yerlere yatıyorduk.

    bence en güzel ve kesin çözüm budur.

  • türk mitolojisi, yer-gök dikotomisi üzerine kuruludur. bu anlayışta her şey birbirinin zıttı ve tamamlayıcısıdır. gök ne kadar kutsalsa, yer ana da o kadar kutsaldır.

    aslında bu, çin kültüründe de olan ying ve yang ilkesinin (gök ata ve yer ana, yer karanlık yani karang; gök ise aydınlık yani yaruk) türk kültürüne özgü bir ifadesidir.

    çinlilerin ve türklerin dikotomik kozmolojisi, iran dinlerindeki iki ilke üzerine kurulu/ikici* görüşten farklıdır. iranlılar, iki ilkeyi birbirine düşman ve birini iyilik, diğerini kötülük simgesi sayar. zerdüşt ve mani dinlerinde, ışık iyilik simgesi, karanlık ise kötülük simgesidir.

    çinliler ve türkler ise bu iki ilkeye ahlaki bir anlam vermezler. bu sebepten mani rahipleri, türklerin bu anlayışlarına şöyle bir sitemde bulunurlar:
    “bunlar, iyi ve kötü, göksel ve aşağı ruhlar arasında fark gözetmeden bütün ruhani varlıklara tapıyorlar.”
    (bkz: dikotomi/@ay hatun)

    “aydınlığı-karanlığı (yaruk-karank), geceyi-gündüzü (tün-kün) vs kısacası evrendeki zıtlıkları sembolize ettiği için temsil ettiği değerleri bir çeşit çinlilerin yin yang öğretisine de benzetebiliriz aslında.

    işte bu çift başlı kartalın bizim dev ikiz kuşlar toğrul ve konrul'un birbirine kaynaşmış ve tek varlık haline gelmiş hali olduğu da pek çok kişi tarafından dile getirilir.”
    (bkz: türk mitolojisinde kuşlar/@ay hatun)

    gök, türkçede yaruk (ışık/parlak) ve çincede yang denen ilkenin en yüce yerini oluşturuyor, yer sub ise (yeryüzü ve orada akan sular) çincede yin (karanlık, gölge) ve türkçede kararıg denen ilkenin en yüce yeri sayılıyordu."
    (emel esin - türk sanatında ikonografik motifler)

    "çin mitolojisinde yin zayıflığın timsali aydır. yang ise güçlülüğün timsali güneştir. güneş tutulması sırasında, bu iki gök cismi ortak güçler olarak birlikte iş görür. böyle bir anda gökyüzünde ne ayın dişil, pasif enerjisi ne de güneşin eril, aktif enerjisi baskındır. güneş ile ay arasındaki tezatın açık seçik olmasına karşın, her ikisi de tam dengededir."
    (mitoloji-ntv yayınları)

    "şeytanın çocukları denilen betr, zellenbur, metun vs aslında içimizdeki şeytanlar değil midir,
    ne kadar meraklıyız kendi defolarımızı başka varlıklara yıkmaya,
    oysaki protagonistle antagonist, yin yang gibidir. insan içinde hepsini birden barındırır,
    kısacası hepimizin içinde bir mr. hyde vardır"
    (bkz: şeytan/@ay hatun)

  • rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma gibi büyük iddialar (!) karşısında iktidarın sergilediği tavır.

    olaylar karşısında bağımsız medyanın tavrı ve cumhuriyetin savunucuları savcılarının sessizliği ise bizlere bir kez daha siyasi çürümüşlüğün boyutunu gösterdi. yazık. çok yazık.

  • hadi üçünden birini tutmasını anlarım, "şirin buluyordur" diyip geçerim...
    başka vasıfları üstün çıkıyorsa kişinin iki tanesini bile tutmasını kabul edebilirim.

    ama hem coyote varken road runner'ı,
    hem tom varken jerry'i,
    bir de sylvester varken tweety'i tutuyorsa bir insan, orda sınırımı çizerim.

    "tamam kardeşim," diye düşünürüm, "pratik zekaya, azme, yeteneğe, doğallığa prim vermiyormuşsun sen." diye de eklerim.

    zira tom da, sylvester da, coyote de yemek için istemektedir karşı tarafı. bu kadar normal, bu kadar doğaları gereğidir yani.

    anında uzaklaşırım sonra oradan;
    hollywood tarafından eziyet üstüne eziyet gören tüm kıvrak zekalı çizgi karakterler adına sigaramı yakar, dalarım uzaklara...
    tom'un jerryi doyasıya yediği, coyote'nin her dahiyane kapanının çalıştığı bir dünya düşlerim.

  • trajikomik görüntülerdir.. bu ülke insanı bu hâle düşecek kadar perişan hâldeyse, vah bizim hâlimize.

    ülkeyi afganistan ve venezuela karışımı ucube bir kabile devleti hâline getiren cahil ve yobazlar sürüsü eserleri ile iftihar etsinler. şu hâle bakın.. türk vatandaşlığı hiçbir zaman bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. 5 tane düşman ülke, 10 tane terör örgütü birleşse bu kadar zarar veremezdi bu ülkeye. irtica ve örgütlü cehalet, pkk teröründen bile daha büyük bir tehlikeymiş meğerse. türkiye'nin en büyük varlık sigortası ise ulu önder mustafa kemal atatürk ve türk silahlı kuvvetleri imiş meğerse. ülkemizin itibarını, bayrağımızın ve pasaportumuzun haysiyetini, gençliğimizin istikbâlini ve milletimizin selametini bu güçler tesis edip, koruyorlarmış. ben artık buna iyice ikna oldum.

    fakat şu hususu da belirtmeden edemeyeceğim.. demek ki bir savaş çıksa, düşman bir ülkenin taaruzuna falan uğrasak, nüfusun kahir ekseriyeti buhar olup tüyecek.. alın görün işte. ortada savaş yokken arkasına bakmadan ülkeden kaçan zihniyet, birde savaş çıksa kim bilir ne yapmaz?

  • oturuken hersey yolundadır ve pek bir sorun yoktur ancak ayağa kalktığınız anda dünyanız bir anda tersine döner, havada beyaz kelebekler uçuşmaya başlar, bu durum anında beyne kan az gittiği için kişi bayılabilir, denge kaybı ve geçiçi şuur bozukluğu yaşayabilir. bir yanınızı kırmamak için sağda solda zarar verecek eşyalar bulundurulmamalıdır.