hesabın var mı? giriş yap

  • her kelimesiyle ve her sahnesiyle sözlüğe selam ileten, selamlarını ince ince işlemiş yoğurt sosuyla içimizi ferahlatan bir reklam.

    uzmanlık alanlarını dinlerken nefesim kesilen deniz!!!
    oy kullanmak sansürü çözer.
    gel sandık çok güzel.

  • şurada görülebilecek olan bir karadeniz somonuna ait açıklama. adam çamur haline gelmiş lağım suyu gibi bir birikintinin önünde durmuş "eski halinden çok daha güzel oldu. eskiden çok atıl durumdaydı. allah devletimizden razı olsun." diye açıklama yapıyor hahah. karadenizi müsilaj kaplasa demek ki "oh oh çohiyi oldu allah devletümüzden razı olsun" deyip içinde yüzecek. bu halkın başına ne gelse az gerçekten ya. ben asla yeterince belamızı bulduğumuzu düşünmüyorum.

  • baslik: benim son başkanm ahmed necdet sezer

    `entry:`

    göreve geldiği ilk gün personel sayısını azalttı. mutfak masraflarını kendi cebinden ödedi.
    limuzin makam aracını reddetti.
    hacettepe hastanesine sivil araçla gidip sıra alarak muayene oldu.
    köşkte mesai düzeni uygulattırdı. saat 17 de guvenlik görevlileri hariç herkesin isi bırakmasını istedi
    cumhurbaşkanına tahsis edilen gocek ve florya ya hic gitmedi.7 yıl boyunca tatile çıkmadı.
    kırmızı ışıkta durdu. özel ziyarette benzin parasını cebinden ödedi .

    simdikilere baktığımda neler kacirdigimi çok iyi anlıyorum .benim son cumhurbaşkanm ahmed necdet sezerdir.

  • (bkz: doğal seleksiyon)

    bu testi geçen müslümanlar rüştlerini ispat ediyorlar. zayıf olanlar ise eleniyor.
    böylece her nesil müslüman bir önceki nesilden daha güçlü, daha kudretli oluyor.

    o'nun planında evrimin her türlüsüne yer vardır.

  • öncelikle fantastik kurgu edebiyatını, fantastik edebiyat ile karıştırmamak gerekir. fantastik edebiyat (#33565683) şu entryde de belirtildiği üzere. bir çok geniş kavramı içine alan bir türdür. fantastik edebiyat denilince işin içine alice harikalar diyarında da girer edgar alan poe'nun hikayeleri de girer. fakat kast ettiğimiz edebi eserler, kendine ait bir evreni olan bu evren dolayısıyla, olacakları gerçekleşmiş gibi aktaran fantastik türlerdir. bu türlerin genel bir adı olmamasına rağmen, fantastik kurgu bu türe vereceğimiz en yakın isim. bu konuyu biraz açmak gerekirse

    şimdi, fantastik kurgu nedir, ne değildir ?

    fantastik edebiyat, fantastik kurgu edebiyatı; fantastik unsurların çevreyi kuşattığı, olağan olmayan olayların gerçekleştiği, alternatif bir dünyadaki olağan hikayeleri anlatır. bu türe çoğu insan kaçış edebiyatı demiştir, oysa bu tür salt hikayeye en yakın türdür. bir alegori yoktur, içerisinde anlatılmak istenen, bir çok insanın farklı görüşleriyle farkı olabilir. tabi en temel, fantastik kurgunun anlatmak istediği olay inançtır. yüzüklerin efendisin de mordora giden ufak bir buçukluğa olan inanç. drizzt'in kendi adaletine olan inancı, rand al thor'un deliliğine rağmen kötülüğü yenme inancı, garion'un arkadaşlarına ve dedesine inancı şeklinde değişiklikler gösterebilir.

    neticede bu türü ikiye ayırmak lazım, edebi olanlar ve popüler olanlar.

    popüler olanlar, drizzt do'urdendir, ejderha mızrağıdır, eregondur, harry potterdır,

    edebi olanlar, yüzüklerin efendisi'dir, yerdeniz'dir, buz ve ateşin şarkısı'dır. kral katili güncesi'dir zaman çarkı'dır, david eddings'dir.

    daha edebi bir dilli derinlemesine açıklamak fantastik kurguyu diğerlerinden nasıl ayıracağımız konusuna gelirsek eğer fantastik kurgu var olmayan özü varlıklarla sınırlayarak geliştirilen bir edebi türdür. daha detaylı açıklamaya çalışırsak fantastik kurgunun amacı şu sözde saklıdır: “ fantastik edebiyatı, söylemsek düzeyde yeni, alternatif bir simgesel bir düzen kurmayı hedefler.”

    yani fantastik kurgu dediğimizde; bilinenden bağımsız ayrı bir dünya çizilip o dünya da yaşanılan olayların epik bir üslupta anlatılması şeklindedir. bu dünyanın düzeni tamamen aykırı olabilir, farklı ırklar olabilir bunların tamamı olmaya da bilir. kurmaca bir dünyada tamamen hayali ve var olmayan bir dünyadaki hikayeleri anlatan türe fantastik kurgu demeliyiz. bir çerçeve çizeceksek tür hakkında önce buradan başlayalım. fantastik kurgu ile karıştırılan üç ayrı alan da vardır. fantastik ve fantazya terimleri bunlar üzerine gidersek.

    fantastik, bir hikaye de bulunan bir öğedir ya da hikaye, fantastik olan bir öğenin üzerine kurulmuştur. birçok hikayede bu mevcuttur. türk edebiyatında peyami safa’nın matmazel noraliya’nın koltuğu eserinden yabancı edebiyatta shakespeare’in hamleti’ne kadar bir çok hikayede fantastik öge görebiliriz. fakat bu fantastik öğeler romanın ana çatısı olmadığı için, kurguyu onlar üzerinden onlar tarafından kuşatılarak kurulmadığı için fantastik kurgudan ayrılmaktadır.

    fanteziye gelince bu fantastikle aynı anlamda kullanılan ve kafa karıştıran bir sözcüktür. fantezi edebiyat’ın temel özelliği bir mantığa bağlı olmayan, saf hayal gücünün ürettiği eserlere dayanmaktadır. yüzüklerin efendisinin bu türe konulması yanlıştır. bu türün en önemli temsilcisi alice harikalar diyarında’dır. genç bir kızın ellerinde kağıtlarla bir hayale dalmasını anlatır, belli bir mantık yoktur. belli bir sistem ve düzen görülmez bu roman türlerinde o yüzden.

    fantastik kurguda olan ayrı bir dünya, ayrı bir evren ve onun içinde yaşanan olayları anlatması bakından kurgunun tamamen fantastiğe bağlı olması bu türe adını vermektedir. kurguda ayrı bir gezegen üzerinde yaşayan ayrı ırklar bunun sosyal ve kültürel yapısı hatta konuştukları dillerine kadar ayarlanmış, incelenmiş, roman için tamamen ayrı bir dünya inşa edilmiş olması bu türün en büyük özelliklerindendir.

    tolkien’in orta dünyası, barış müstecaplıoğlu’nun perg’i, weis&hickmann’ın krynn’i ya da orkun uçarın derzulya’sı bu bahsettiğimiz ayrı dünyaların örnekleridir. bu örnekler daha da çoğaltılabilir. kısaca söylemek gerekirse ayrı dünya oluşturulup hikayelerini bu dünyanın içinden aktarılması, salt fantastik kurgu edebiyatını ortaya çıkarır.

    bu tarzda sizin ilginizi çekmeyi umduğum, fantastik kurgu eserlerinde kısa örnekler vererek kafanızdaki tanımı daha net kurmanızı hedeflemekteyim.

    "benim geldiğim şehirde ,monzoberenzan'da , halkım hayatları boyunca arkadan gelecek bir hançerin korkusuyla arkalarını kontrol ederek yaşar. ama çoğu zaman hançer önlerinden en yakınlarından gelir ."

    r.a. salvatore, kara elf serisi 1. kitap anayurt

    caramon, kıza bakınca yüzü ciddileşti.

    seyretmekte olan raistlin, gülümsedi. "evet kardeşim. benimle birlikte cehennem'e girecek. önümden gidip, benim yerime dövüşecek. kara rahiplerle, karabüyü kullanıcılarıyla, ruhları lanetlenmiş topraklarda dolmaya mahkum edilmiş ölülerle ve kraliçemin yaratabileceği sayısız işkenceyle karşılaşacak. tüm bunlar, hem bedenini yaralayacak, hem aklını yutacak, hem de ruhunu parçalayacak. sonunda, artık dayanacak hali kalmayınca ayaklarımın dibine yığılacak... kan içinde, perişan halde, ölüm döşeğinde...

    "kalan son gücüyle, teselli amacıyla elini bana uzatacak. benden, kendisini kurtarmamı istemeyecek. böyle bir şey istemeyecek kadar güçlü. benim için hayatını isteyerek, severek verecek. bütün isteyeceği, ölürken yanında durmam olacak."

    raistlin, derin bir nefes aldıktan sonra ürperdi. "ama ben onun yanından yürüyüp geçeceğim caramon. yüzüne bile bakmadan, tek bir söz söylemeden yürüyüp geçeceğim. neden mi? çünkü artık ona ihtiyacım kalmayacak. kendi amacıma doğru devam edeceğim ve onun parçalanmış kalbinden kan akarken bile benim gücüm artacak."

    weis & hickman, efsaneler serisi 3. kitap ikizlerin savaşı

    "yaşayan pek çok kişi ölümü hak eder. ölülerin de bazıları yaşamı. yaşamı onlara verebilir misin frodo? o yüzden ölüm hakkında hüküm vermekte o kadar acele etme. çünkü, en bilgeler bile her şeyin sonunu göremez."

    j.r.r. tolkien, yüzüklerin efendisi 1. kitap, yüzük kardeşliği

    "kan, bir çeşmeden akar gibi. yaşam, eğer almaya cüret edersem. kendi yaşamım sona ermekte olduğundan asıl almamaya cüret edemezdim. içtim, doyasıya ve yaşadım... bir kez daha…ben, strahd toprakla birim."

    p.n erold, ben, strahd bir vampirin anıları

    yukarıdaki örnekler, daha da çoğaltılabilmekle beraber genel ayrım bu şekildedir. artık fantastik kurgu ve fantastik edebiyat buna bağlı dizilerin ve filmlerin gelişmesiyle önü açılan bir tür oldu. eskiden edebi çevrelerden, ucuz roman, kaçış edebiyatı, derinliği olmayan edebiyat damgası vurulan bu edebiyat. giderek edebi bir türe ve keskin ayrımlar noktasına ulaştı.

    bu ayırımı net bir şekilde belirtmek bu ayırımın net bir şekilde anlaşılmasına türlere gerektiği bir biçimde davranılmasına olanak sağlayacağı görüşündeyim.

  • iltihap teşhisi kondu, evet bildiğiniz o meşhur "kalp kası iltihabı". ne büyük talihsizliğimdir ki milyonda 1 olan şey geldi beni buldu.

    öncelikle şunu peşin peşin belirteyim: yazacaklarım tamamen benim başıma gelen, beni etkileyen ve bağlayan kişisel deneyime dayalı şeylerdir. sürecin nasıl geliştiğini birazdan detaylı şekilde anlatacağım, ancak bu yazımdan dolayı "aşı karşıtı propaganda yapıyorsun" gibi saçma sapan şeylerle gelmeyin, doktor raporlarını kafanıza fırlatırım burdan. aşı olup olmamak kişinin tamamen kendi hür iradesine kalmış bir şeydir.

    biontech oldum. ilk doz sonrası kol ağrısı dışında hemen hiçbir şey hissetmemiştim. bu ayın 22'sinde ikinci dozu oldum, ertesi iki gün boyunca ciddi yorgunluk ve halsizlik yaptı. hatta kolumu bile kaldıramayacak vaziyette idim. haricinde mide bulantısı, ateş vs gibi şeyler yapmadı onu da belirteyim.

    evvelsi gün, sabah kahvaltımı yaptıktan sonra öğlen 13:30-14 sularında sol göğsüme ciddi ağrı girdi. fakat bu ağrı anlık şekilde öyle hemen girip çıkan bir şey olmadı, istikrarlı şekilde beni göğsümden yoklamaya devam etti fakat baya rahatsızlık verici boyutta ciddi ağrıydı. kalp krizi mi geçireceğim ne oluyor falan gibisinden baya endişe ettim. 10-15 dk bu ağrı devam edince soluğu en yakındaki sağlık kuruluşunun (sağlık ocağı) acilinde aldım. ekg ve kan tahlili yapıldı, sonuçların çıkmasını sedyede bekledim. beklerken bana bakan hemşire "panik atak yaptığını düşünüyorum, kalbinle ilgili bi sıkıntı yoktur" dedi fakat benim de panik ataklık bi durumum yoktu aslında gittiğimde de sakinliğimi korumaya çalıştım. panik atak yapsam bile o boyutta bi ağrının girmesi sadece psikolojik durumla açıklanamazdı.

    sonuçlar tarafıma açıklandı ve tertemiz olduğunu öğrendim. ancak ağrım sürekli devam ediyordu. kardiyoloji bölümü girdiğim sağlık merkezinde bulunmadığından, en yakın zamanda merkezi hastanenin kardiyoloji servisine görünmem telkin edildi. doktor bunu derken espriyle karışık "kan tahlili ve ekg sonuçların temiz, şu an ölmüyorsun endişelenme sakin ol" dedi. kardiyoloji için yine acil servise mi gideyim yoksa randevu alıp gününü mü bekleyeyim diye sorduğumda, "ağrıların aşırı düzeyde artmadığı müddetçe normal randevunu al öyle git, sakin kal" cevabını aldım.

    bugün randevum vardı, sabah 11 sularında. üniversite araştırma hastanesinde doktora başıma gelenleri izah ettim. rutin olarak sorduğu alkol, sigara ya da düzenli kullandığım ilaç olup olmadığı gibi şeyleri bana da sordu hepsine "yok" cevabını verdim. akabinde eko'ya alındım, orada kalbime bakıldı. kalbimin sanırım üst çevresinde iltihap oluştuğu gözlemi yapıldı, ancak doktorun dediğine göre bu iltihap minimum düzeydeymiş ve korkulacak bir şey yokmuş. göğüs ağrımın birkaç gün daha sürebileceğini fakat akabinde iltihabın tamamen temizlenerek bir şeyimin kalmayacağını söyleyip beni eve yolladı. tek kutu ilaç yazdı ki o da sanırım oluşan iltihap için değil, bana giren ağrıları hissettirmemek veya o ağrıları azaltmak için yazdı.

    bir de ben düzenli spor yapan biriydim, maalesef "1 ay spor yapma" dedi doktor. 1 yıldır zar zor edindiğim kasları 1 ayda kaybedeceğim büyük ihtimal fakat umarım ilerleyen süreçte üzüldüğüm tek şey kaslarım olur, onları çalışarak her halükarda yine edinirim.

    sonuç olarak, internette sürekli denk geldiğim ve çeşitli videolardan sürekli biliminsanlarını dinlediğim bu "kalp kası iltihabı" vakasını birebir yaşamış bulunuyorum arkadaşlar. biontech için kuvvetli bir aşı olduğu söylemini hep duymuştum ve özellikle genç erkeklerde bu tip yan etkiler yaptığı konusunda çeşitli araştırmalar mevcuttu.

    aşı olup olmama konusunda kimseye bir şey demiyorum, kişinin tamamen hür iradesine kalmış bir durum bu. bu entryi de kimseyi korkutmak, tedirgin etmek veyahut aşıdan vazgeçirmek için yazmıyorum. öyle bir niyetim de, amacım da yok. insanlık olarak hepimizin mühim bir devreden geçtiği şüphesiz. hele böyle başa gelince durumun vehametini daha da iyi idrak ediyorsunuz. dilerim herkes bu süreci en az zararla atlatır.

    kontrol amaçlı yakın zamanda kalbime baktırmak için yine kardiyoloji servisine gideceğim. umarım doktorun dediği gibi ciddi bir şey değildir de en yakın zamanda geçer bu iltihap.

  • oha kafalara bak, kıskanma falan deniyor bir de. lan aç ikisinin fotoğrafını yan yana koy bak hele bi. birisi aşiretten birisiyle evlendi diye kıskanacak birisi değil. aynı tweeti ben de okudum ve tweetten çıkardığım sonuç birisinin hayatının bir uçtan diğer uca nasıl da gidip gelebileceği konusu oldu. bi kaç kez daha okuyayım dur belki ben geri zekalıyımdır da kıskandığını anlayamamışımdır.

  • markete giriyorum bi kahvaltılık alıp çıkayım diyorum sütüyle yumurtasıyla, salamsız sosissiz sucuksuz 200 tl. marketten çıkıyorum yürüyerek eve gidiyorum önümden cipler, son model arabalar gırla geçiyor. kafelerin, restoranların önünden geçiyorum dipdibe masalarda iğne atsan yere düşmez. bi elimdeki küçük torbaya, bi bunlara bakıyorum aklım almıyor. nasıl oluyor bu işler yani?