hesabın var mı? giriş yap

  • eğer eşin ölürse, dul olursun. eğer bir çocuksan ve ebeveynlerin öldüyse, yetimsindir. ama çocuğu ölen anne babayı ifade edecek hiçbir kelime yoktur. belki de bu, adı konulamayacak denli korkunç bir şeydir. *

  • sarkisi bile hazirdir.

    pembe bir metrobus gordum ruyamda
    hanim yolcular beklerler durakta
    icindeyken cigerim doldu bir anda
    les gibi ter kokusuyla

    coluklu cocuklu ablalardi hepsi
    hepsinin basinda birer namus bekcisi
    mis gibi gül suyu kokuyorlar
    duraklarda

  • ulan eskiden olsa buralar şimdi uçan yazarlardan mezarlık olmuştu.

    neyse, keanu aktör olmak için liseyi bırakmış, sonrasında ilk başrolünü bir coca-cola reklamında bisikletçi olarak almış. alın size amme hizmeti.

    okurken buz hokeyi takımında da oynamış, iyi bir kaleciymiş ve lakabı duvar imiş.

    ilk büyük film rolünde de yine kaleci olmuş. youngblood.

    speed ile komedi rollerinden sıyrılmış ve iyice tanınır olmuş. ne filmdi be.

    the replacements filminde gene hackman oynasın diye kendi ücretinin %90'ından vazgeçmiş.

    annesi essex'liymiş. colchester ftw!

    üvey babasın sayesinde green card alıp abd'ye yerleşmiş.

    speed 2'de oynamak istemeyerek 11 milyon doları tepmiş.

    kız arkadaşı düşük yapmış, depresyonla da boğuşurken trafik kazasında hayatını kaybetmiş.

    15 haziran üzgün fotoğraflarından esinlenilerek "keanu'yu sevindir" günü ilan edilmişti internet kullanıcıları tarafından ve ilk yıldönümünde guardian'a röportaj vermiş.

    ilk adı hawaii dilinde "dağlardan esen serin rüzgar" anlamına geliyormuş.

    çocukken annesinin tanıdığı alice cooper ile güreşmiş ve kaybetmiş.

    matrix'teki ceketini hâlâ saklıyormuş. ilgilenen varsa...

    lösemi olduktan sonra kız kardeşine bakmaya başlamış ve kanserle mücadele için bağışlarda bulunmuş.

    disleksiden muzdaripmiş.

    lübnan doğumlu.

    tl;dr: metroda takılıyor işte her gün görüyorsunuz.

  • çok tuhaf bir arkadaşım vardı. adı kazım. durumları pek iyi değildi ama hayatı boyunca bunu bir gurur meselesi haline getirmemişti çocuk.

    ilkokuldayız işte. bir gün okula lüks bir araç girdi. top oynarken top gitti arabanın tamponuna mı ne bi yerine vurdu. bu gitti topu almaya. adam buna bi şeyler söyledi. bu başladı bağırmaya. arabanı buradan çıkartttt diye... adam bağırışlara dayanamayıp arabasını çıkarmıştı da müdür gelmişti o derece yırttı kendini.

    - oğlum niye bağırdın o kadar?
    - hem arabasını buraya getiriyor hem arkadaşım topu attığında çarpınca kızıyor.

    ben tabii yıllar sonra kendisini gördüğümde ve beni evine davet ettiğinde bu anımızı anlatıp o zaman anlamıştım google gözlük olan arkadaşımın hak arama inancını. şu an bir holding'in uluslararası davalarına bakıyor. babası vefat etmiş. o kötü durumdan tüm ailesini kurtarmış. kardeşlerine bile neler neler yapmış, almış.

    ve o kadar paranın içinde yüzmesine rağmen lüks evi, lüks eşyaları olmasına rağmen hiçbir zaman lüks araç almamış.

  • johannes gutenberg 'in geliştirdiği mekanik hareketli matbaa teknikleri ile birlikte 16.yy'da orta avrupada yaklaşık 270 şehirde baskı faaliyetleri yürütülüyordu. görsel
    1500 yılına gelindiğinde 150 ile 200 milyon kopya kitap basılmıştı. desiderius erasmus 'un yaşamı boyunca 750binden fazla kopta kitap satışı olduğu tahmin ediliyor. sadece luther 'in broşürleri bile 300bin kopyadan fazla basılıp dağıtıldı.

    osmanlı maatba ile çok önce tanışmasına rağmen ilk türkçe eserlerin basılması 1727 yılana kadar gecikti. 1727 açılan müteferrika matbaası, ibrahim müteferrika'nın 1747 yılında ölümüne kadar 20 senede sadece 10bin ila 11bin kopya arası kitap bastığı tahmin ediliyor. basılan kitapların sadece %70'i satılmış, toplamda sadece 16 eser basılmıştı. 2981 adet kitap satılmadan müteferrika'nın mirasçılarına kaldı. buradan anlıyoruz türk halkı hiçbir zaman okuma alışkanlığını kazanmadı.

  • başlık: koptum piçler okuyun

    1. ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyo evinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “skerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.

  • 230 köy ile dönemin en büyük aşiret ağalarından. devletin köylüye dağıttığı toprakları hilelerle üstüne geçiren, istanbul'da yaşayan aşiret mensuplarından da adam yollayıp vergi toplayan...

    çok büyük devrimci çok

    zamanın ötesinden gelen ekleme: aynı zamanda başöğretmendir. ee ne de olsa aşiretinin çocuklarını okula yollamayıp kendisi eğitirdi.

  • saka maka derken, saka gibi harbiden. kalkinma nedir, bence once bunu netlestirmek lazim.
    sonra da 4.5g (ozunde 4g'dir) ornegini gorunce nedense direkt somali'de var miymis diye baktim. 2014'ten beri varmis.
    eyorlamam bu kadar.