ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iett şöförüne yalakalık yapıp refüze edilmek
-
yurdum otobüslerinde sık şahit olduğum bir durumdur. daha çok aşırı kalabalık otobüslerde görürüm bunu. tıklım tıklımdır durum. önden binenler basamaklarda sıkışmıştır. o ara bir yurdum insanı kendini hemen şoförün yanına atar, orada dikilir. bir süre böyle giderler. sonra şöyle şeyler yaşanır.
yolcu: bu saatte bu kadar kalabalık olmazdı amma..
şoför: (sinirli) evet.
(sessiz bir dönem yaşanır)
yolcu: bak bak. şu minibüsün yaptığı hıyarlığa bak.
şoför: hemşerim biraz geriye gider misin, aynayı göremiyorum.
her eve buzdolabı giriyorsa demek ki refah var
-
reisten önce yiyeceklerimizi ağaç kovuğunda muhafaza ettiğimiz için beni ikna etmiş açıklamadır, oyum reise
#evlilikdışıilişkiyasaklansın
volkan demirel penaltısı
-
bu vuruş stilini biliyorum ben mahalleden. top oynayan çocukları görüp özenen, ayağında rugan sivri ayakkabı ve kotla çocuklardan birini kaleye geçirip bin bir artist hareketle topu 2. kat balkona atan zalım vuruşu bu. topa koşuşa dikkat.
24 haziran 1989 bob dylan istanbul konseri
-
eğer hafızam beni yanıltmıyorsa gerçek anlamda istanbul'da izlediğim ilk konserdi. bundan tam tamına 7521 gün önceydi nerden baksan 21 yıl olmuş . daha gencecik bir yaşam ünitesiyken konsere özel bir sebepten dolayı gidemeyen yengemin ( ah şimdilerde ne kadar üzüldüm ah ne kadar anlatamam ) ben gitmiyorum sen dayına eşlik et gerçek müzik dinlersin demesiyle kendimi daha önce orhan gencebay'ın bir filminde hınca hınç dolu bir halk konserinde isyan edercesine elleri kanarken batsın bu dünya adlı şarkısını seslendirirken gördüğüm harbiye açıkhava tiyatrosunun taş koltuklarında bulduğum konserdi.
o sıralar nasıl bir tarihi ana tanıklık ettiğimi fark edemesem de bunu anlamam için üzerinden çok zaman geçmedi.
konser yanılmıyorsam 17. uluslararası istanbul müzik festivali kapsamında gerçekleşmişti , yine daha sonra müziklerini dinlediğim joan baez'de aynı etkinlik içerisinde sahne almıştı tabi onu izleyememiştim zira istanbul'da yaşamıyordum ve istanbula bir kaç günlüğüne gelmiştim hoş joan baez'i de tanımıyordum açıkçası. ne ayıp!
bugün yıllar sonra aklıma geldi , sanırım haberlerde istanbul müzik festivalinin kurucusu şakir eczacıbaşı'nın ( rahmetle anıyorum) cenaze görüntülerinden etkilenmem büyük rol oynadı. benden hem yaşça büyük olduğu için hafızasına ve müzik bilgisine güvenerek camurlusular'ı aradım ki tarihi teyid ettireyim. 1989 dedi hiç düşünmeden! telefonu kapattıktan sonra eve gittim ve başladığım arşiv sandığını karıştırmaya ve sonunda solmuş bir yaprak kağıt üzerine jun 24, 1989 istanbul, turkey yazılmış playlist'ine ulaştım. konser biletimin diğer yarısı nerede onu bulamadım.
şarkılar tam sırasıyla şu şekildeydi ;
1- (bkz: most likely you go your way and i'll go mine)
2 - (bkz: all along the watchtower)
3- (bkz: ballad of hollis brown)
4- (bkz: just like a woman)
5- (bkz: the water is wide)
6- (bkz: ballad of a thin man)
7- (bkz: highway 61 revisited)
8- (bkz: mama, you been on my mind)
9- (bkz: mr. tambourine man)
10 - (bkz: don't think twice, it's all right)
11- (bkz: knockin' on heaven's door)
12- (bkz: i shall be released)
13 - (bkz: you're a big girl now)
14 - (bkz: leopard-skin pill-box hat)
15- (bkz: like a rolling stone)
16 - (bkz: blowin' in the wind)
17 - (bkz: one too many mornings)
18- (bkz: it ain't me, babe)
19 - (bkz: maggie's farm)
tarihin tozlu sayfalarından, ekşi'de nesli tükenmek üzere olan 5. nesil yazarınız beşinci göz , yine tarihin bir sürü byte'larından oluşan server'larında yerini almasını için bildirdi.
henry cavill
-
ben bu adama üzülüyorum ya. adam son yıllarda hayatının en büyük çıkışlarını yakaladı. birisi superman öbürü ise the witcher
- yani nasıl anlatılır ki superman dediğimiz şey süper kahraman furyasını başlatan ve 1930'lardan günümüze kadar gelmiş bir yapımdır. süper kahraman lore'unun şahıdır, şahbazıdır ve bu adam şah rolünü oynadı işte.
- e witcher dediğimiz şey de oyun dünyasının son on yılına damga vurmuş bir yapım. özellikle 3. oyunu the wild hunt ile birlikte oyun sektöründe kasırga etkisi yarattı. ondan sonra birçok büyük firma oyunlarına witcher tarzı yarı aksiyon yarı rpg böyle harman oyunlar çıkartmaya başladılar. atıyorum bir witcher 3 the wild hunt öncesindeki assassins creed oyunlarına bakın bir de sonrasında çıkan ac oyunlarına. böylece ne demeye çalıştığımı anlamış olacaksınız. hayvan gibi bir lore'a sahip. zibilyar tane kitabı, oyunu, oyuncakları, fan kitlesiydi bilmem nesiydi derken oyun dünyasında iz bırakmış yetmemiş şekil vermiş bir yapım. e adam da burada başrol geralt of rivia karakterini oynadı.
- ulan kaç tane oyuncuya nasip olmuş böyle bir cv? bir tarafta süper kahraman manyağı çizgi roman geeklerini ele geçiriyorsun. öbür tarafta ise gamerları ele geçiriyorsun ve şu an zaten bütün film/dizi endüstrisi bu iki grup tarafından yönlendiriliyor. her yer süper kahraman filmiyle, dizisiyle doldu taştı. aynı şekilde birçok oyun dizi, film uyarlamasına geçti. yani endüstrinin çoğu bu iki grubun elinde ve bu iki grup da zaten iç içe geçmiş durumda. çizgi roman geekleriyle, gamer'ların çoğu zaten aynı kişilerden oluşuyor.
- özetle böyle bir kariye sıçraması yok arkadaş ama aynı şekilde böyle bir kariyer sıçması da yok. hanımlara sesleniyorum! ne oldu ya adamda gözünüz mü kaldı? herife büyü mü yaptınız? eşşek dili mi yedirdiniz? kanla kuran yazıp, yastığının altına mı koydunuz? bu adamın şu son birkaç ayda başına gelenler nedir?
- adam önce witcher'dan ayrıldı. e hadi superman'e dönüyor en azından bu da bir şeydir dedik. hemen ardına adamı superman yapımlarından kovdular. adam ortada dımdızlak kaldı. bu arada iki yapım da zaten bok gibiydi.
- yani man of steel'ın en azından bir gideri vardı ama bu zack snyder ve warner bros. denen hilkat garibelerinin marvel olacağım diye bütün dc evreninin içinden geçmesiyle superman yalan oldu. batman vs superman, justice league falan kötüydü yani.
- e witcher dizisinin de başta cast olmak üzere içinden geçtiler. ilk sezon o kadar karmaşıktı ki bu tarz zaman atlamalarını nolan bile yapmıyor lan. ben bundan daha basit doctor who zaman çizelgesi biliyorum ve evet river song ile bizim doctor karakteri arasındaki zaman çizelgesi witcher'dan daha basittir. düşünün artık durumu yani. ama yine de ilk sezonun bir gideri vardı. o kadar karmaşıklığa rağmen öbür sezonlarda konuları bağlayabilselerdi... ah bir bağlayabilselerdi... işte o zaman ilk sezon garip olmaktan çıkacak ve diğer sezonlara kapı aralayan, konuları köprüleyen bir efsaneye dönüşecekti ama olmadı. bok gibi bir ikinci sezon ve kişisel gelişim kitabından hallice bir 3. sezon izledik. henry cavill'de çıktı gitti.
şimdi de warhammer yapmakla uğraşıyor. valla ne diyeyim? inşallah başarılı olur. yoksa böyle bir kariyer şansı insana bir daha gelmez. bu adamın küllerinden doğması şart yoksa piyasada yok olup gidecek.