aynı isimde "baraj (dizi)" başlığı da var
  • baraj dendigi zaman genelde insanlarin aklina olumsuz seyler gelmemektedir. herhalde baraj deyince akla gelen tek olumsuz sey baraj goletine yuzmek icin girip bogulan insanlar ile alakalidir. ama diger taraftan su sporlari icin de bulunmaz bir nimettir barajlar. sonra elektrik, su veya sulama gibi ihtiyaclarimizi barajlar sayesinde karsilariz. en ucuz elektirik uretim yollarindan birisidir barajlar. baska? sel veya taskin gibi sorunlari da cozeriz barajlar sayesinde. nehirlere veya akarsulara sahip oluruz.

    peki ya diger etkileri veya zararlari?

    barajlar ekosistemi geri donusu olamayacak sekilde etkilemektedir. sonuc olarak daha once gol veya deniz olmayan bir yere gol veya deniz getirmek gibidir baraj yapmak. bu durum ise bolgenin iklimini, bitki ortusunu ve o bolgedeki yasayisi (olumlu veya olumsuz) etkileyecektir. bolgede yeni canli turleri olusurken, daha once burada olan kimi canli turleri yok olacaktir. peki nasil?

    baraji besleyen akarsular adindan da anlasilabilecegi gibi akan sulardir. yani hareket halindedirler. bu akarsularin iclerinde, akarsuyun hareketi ile hareket eden binlerce canli veya organik madde vardir. bu madeler veya canlilar besin zincirinde onemli bir yere sahiptir. ancak bir akarsuyun onu baraj ile kesildiginde, bu akan su, akmaz su olur. sonuc olarak suyun akintisi ile bir yerden bir yere tasinan veya hareket eden organik maddeler veya canlilar, su gelip de barajda durunca bir bir dibe cokmeye baslar. yani o ekosistemde yasayan canlilarin bir kisminin besinleri barajin dibine coker. kisaca diyebilirz ki, baraj kapaklarindan birakilan su olu sudur. yani bu su organik yonden oldukca fakirdir. icinde pek canli falan olmaz. hani meshur deltalar vardir ya... akarsularin denizlerle bulustugu noktalarda olusur. akarsularin tasidigi organik maddeler sayesinde zenginlesir bu topraklar, cok verimlidirler. ki nehir taskinlari bu bolgelerin olusmasi icin cok onemlidir. iste boyle bir akarsuyun ustune baraj kuruldugunda, bu deltalar kalmaz. butun hersey barajin dibine coker ve nehir rejimi sabit bir debiye baglanir. evet taskinlar onlenmistir ama dogal dengeler de bozulmustur. mesela en basitinden yeralti su rejimi bile etkilenmektedir. (ek bilgi: barajlarin ekonomik omurleri de bu cokme miktarina gore hesaplanir. cunku bir sure sonra (mesela 50 yil) barajlar bu cokelekler ile dolacaktir ve su kapasiteleri azalacaktir.) ornek?

    bu konudaki en trajik olay misir'da, nil nehri uzerine insa edilen assuan baraji -ki dunyanin sayili buyuk barajlarindan birisidir- ile ortaya cikmistir. iste nil nehri'nin akdeniz'e dokuldugu yerlerde olusmus cok verimli topraklari sulamak icin su lazim. ayrica cok fazla sel ve taskin oluyor. bunun da onune gecmek lazim. cozum? bu buyuk baraj yapilir. evet taskinlar durmustur, o topraklari sulamak icin su da vardir, elektirik de uretilmektedir ama bir sure sonra sulanmasi istenilen o verimli topraklar verimsiz topraklara donusmeye baslar. garip bir celiski...

    diger taraftan baska olumsuz ozellikleri de vardir baraj yapmanin. tarihi ve kulturel degerli olan bircok yerlesim birimi veya bolge de -ki bircok sehir su kenarina kurulmaktadir- sular altinda kalmaktadir. sonra ortaya cikan bu devasa su kutlesinin fay hatlarini tetikledigi bile soylenmektedir. mesela gap projesi ile hayata gecirilen ataturk baraji'nin kapasitesi 48.5 milyar metrekuptur. baska bir deyisle daha once bos olan topraklarin ustu 48.5 milyar ton altinda kalmaktadir. gerci bu fay tekikleme olayi bilimsel olarak ispatlanmis bir sey degil ama olabilecegi soyleniyor. (ek bilgi: ataturk baraji ortalama su derinligi bakımından dünyada sekizinci, gol hacmi bakimindan onsekizinci, elektrik uretimi bakimindan onyedinci, govde dolgusu bakimindan da ucuncu siradadir. yilda ortalama 9 milyar kw saat elektirik uretmektedir ve turkiye elektrik ihtiyacinin ucte birini karsilamaktadir.)

    kisaca iki ucu boklu deynektir baraj yapmak.
  • bursa genelevinde çalışan aysel ile bir baraj inşaatında ustabaşı olarak çalışan nazım ustanın öyküsüdür aslında.

    senede 12 film çevirirken inzivaya çekilen türkan şoray’ın , yeşilçamın seks filmleri furyası döneminde çektiği ve tekrar yerini sağlamlaştırmasını sağlayan filmlerdendir. en önemli özelliklerinden birisi de türkan sultan’ın ilk olarak bir genelev kadınını canlandırmasıdır. pavyon değil, genelev ! öpüşmeyen, sarılmayan, istanbul dışındaki çekimlere gitmeyen, seyircinin gönlündeki yerini bozmamak adına bu tür rolleri kabul etmeyen türkan şoray bir genelev kadını. 77 yapımı bu filmde türkan sultan 32 yaşındadır.

    filmin künyesi şöyle:

    yönetmen :orhan aksoy
    senaryo :safa önal

    türkan şoray : aysel
    nasır melek : nazım usta
    tarık akan : orhan
    suzan avcı : aysel’in genelevden arkadaşı
    bilge şen : aysel’in genelevden arkadaşı
    günfer feray : aysel’in genelevden arkadaşı
    tuncer necmioğlu: nazım usta’nın kalfalarından biri

    --- spoiler ---
    konusuna gelince :

    aysel, bursa genelevinde sermaye olarak çalışmaktadır. yaşadığı hayattan kurtulmanın yolunu gazete yoluyla kendine bir mektup arkadaşı edinmekte aramaktadır. bir gün yazdığı mektuba bir cevap gelir. mektuptaki resim çok yakışıklı bir erkeğe aittir, orhan’a * . mektubun asıl sahibi olan nazım usta * kendine çok güveni olmayan ve kendince de yakışıklı sıfatı taşımayan bir erkektir. böylece yakışıklı orhan’ın resmini zarfa koyar ama başına geleceklerden habersizdir. diğer yandan aysel, bütün hayatını geride bırakarak, bir fahişe olduğu gerçeğini saklayarak yola düşer.

    aysel ve orhan çok güzel vakit geçirirler, hatta aysel orhan’a sırılsıklam aşık olur. oysa ki orhan sadece gönül eğlendirmekte, yaptığı taşkın hareketlerle nazım usta’yı çileden çıkarmaktadır. sonunda aysel tüm gerçeği öğrenir. asıl yazıştığı kişinin nazım usta olduğunu, orhan’ın onla gönül eğlendirdiğini… böylece nazım usta ve aysel yakınlaşırlar. bir süre önce gönül eğlendirdiği kadın birden orhan’a o kadar kıymetlenir ki, ikisinin yakınlaşmasını çekemez ve bir gün bombayı patlatır. (filmin en can alıcı sahnelerinden biridir bence) . evlilik hazırlığı yapan nazım usta ve aysel’e yolda rastlar, dediği şudur : nasılsın sermaye aysel ?

    nazım usta , aysel hakkında öğrendiği gerçeğe rağmen onu kendine eş olarak almakta kararlıdır. düğün günü gelir çatar. kıskançlıktan ne yapacağını şaşırmış orhan ise düğünü basar… film çok trajik biter.
    --- spoiler ---

    en beğendiğim sahnelerden birisi de filmin başında aysel ‘e sahte bir okur mektubu yazıp, saatlerce bir cafede boşu boşuna beklemesini izleyip kafa bulan arkadaşları ile ettiği dövüştür. kendisi ile eğlenildiğini anladığı anda ağzındaki sakızı tükürüp bir ona bir ötekine pata küte girişir. sonra , aslında hiç şansı olmadığını, yazgısını değiştiremeyeceğini itiraf eder. nazım usta’dan gelen sahici mektupta ise , bütün arkadaşları sevincini paylaşırlar.

    (bkz: türkan şoray/#6539352)
    (bkz: tarık akan/#7385013)
  • türkan şoray ın en güzel filmlerinden biri. tarık akan ve nasır malek diğer ana oyunculardır. sultan, bir genelev kadınını canlandırmaktadır.
  • 1977 yapımı türk filmi, filmin en orijinal yanı tarık akan'ın kariyerinde canlandırdığı en karakter yoksunu bir tipe hayat vermesidir.
    medeniyetten uzak, zorlu bir coğrafyada bir baraj şantiyesinde çalışan işçilerin dış dünya ile tek bağlantıları, hafta sonları onları şehre götüren açık kasa bir kamyon ve gelen giden mektuplardır. tarık akan'ın canlandırdığı orhan karaktersizi şantiye ortamında sürekli arıza çıkaran arazi olmanın derdinde biridir, fakat nasser malekmotei isimli iranlı sanatçının canlandırdığı şantiye şefi nazım her seferinde orhan'ı yakalayıp diğer işçilerin önünde tokat manyağı yapar, orhan nazım'a kinlenir, bütün işçilere mektup gelirken nazım reise gelen giden bir şey olmadığını fark eden orhan, kendisine gelen her mektubu nazire edercesine herkesin içinde yüksek sesle okuyup nazım'ın ayarlarıyla oynamaya başlar, duruma bozulan asosyal nazım bir tatil günü kendini antalya şehrinin su kenarlarına bırakır, o plaj senin bu havuz benim bikinili ablaları dikizlemekten içi şişer, azıcık da yandaki adamın gazetesini dikizleyeyim derken mektup arkadaşı köşesinde bir mektup görür, türkan şoray'ın canlandırdığı bursa genelevi emekçisi aysel'le mektuplaşmaya başlar, kendine güvensizliği yüzünden, kadına gece gündüz tokatladığı orhan'ın fotoğrafını yollar ve olaylar gelişir.
  • çok çok çok çok sevdiğim tarık akan'la çok sevdiğim türkan şoray'ın başrollerinde olduğu 1977 yapımı sinirimi çok bozan yeşilçam filmi. sinirimi çok bozdu çünkü tarık akan'ı kötü görmek kabullenemeyeceğim bir şey. konusu itibariyle yine bir yazarın bahsettiği gibi en sevdiğim oyun olan cyrano de bergerac'ı andırıyor ama cyrano'da christian da güzel, saf ama iyi kalpli bir karakterdi, buradaki orhan gibi değildi.

    genelevde çalışan kadınlar o kadar saf ve masumlardı ki, özellikle aysel'i uğurlama sahnelerinde gözlerim doldu.

    her ne kadar karakteri hoş olmasa da tarık akan burada en yakışıklı olduğu hallerinde. bıyık ona gerçekten çok yakışıyor. huzur içinde yatsın.

    edit: bir de türkan şoray çok güzel ya, aşırı.
  • bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra, deniz, göl vs.'nin olmadığı yerlerde güzel bir manzara elde etmek için kullanılabilecek su birikintisi. özellikle yurdumuzun iç kesimlerindeki aktivite eksikliğine bir çare olacak cinstendir. baraj kenarında oturmak bazen ummadığınız kadar huzur verebilir.
  • en sevdiğim yerli filmlerdendir.
    sevdiğim filmlerde kendi adıma unutulmayan sahneler vardır ve burada da;
    nazım usta'nın hava alanında "aysel, gitme!" dediği sahnede türkan şoray ne güzel oynamıştır.

    şöyle bir düşündüm de yine kendi sinema izleyicilik tarihimde unutulmaz sahneler hep türkan şoray'a denk gelmekteymiş;
    sultan'da gelinliğin havaya uçtuğu sahne, vesikalı yarim'de babanın "halil iyi mi" dediği sahne ve finalde babanın manav dükkamlarının önüne dikilmesi unutulmazdır. (ya da türkan şoray'ın olduğu her film mi güzel benim için, bilememedim.)
  • tarık akan'ın filmlerinin %90 küsürünü izlemiş biri olarak demek istiyorum ki ilk defa kendisini böyle kötü bir rolde gördüm. bir yalancı yarim, bir tatlı dillim'de de piçti velakin burada resmen "piç adam" rolünde. tiksindim.

    uzun süredir harddiskte duran bu filmi açıkçası bilge şen için de izledim diyebilirim. kabuslar evi'nden ötürü kendisine büyük bir hayranlık duyuyorum. ondan önce de tanıyordum tabi ki, cahil değilim. velakin emlakçı sema rolüyle kalbimi kazandı.
  • turkan sorayli, tarik akanli bir film. bana direk sunu hatirlatti: (bkz: online ortamlar ve iliskiler). bu iliskilerin daha ilkel ve saf halleri mevcut da filmde...
  • tarık akan'ın oynadıgı bir film...
hesabın var mı? giriş yap