• tek bir şey söyleyeyim: rusça dublajlı izledim ve buna rağmen filmi tamamladım. bu bile ne kadar şahane bir film olduğunu kanıtlar sanırım. (bkz: rusça dublaj) alex de la iglesia karakteristiğinin yansıdığı güzel işlerden biri daha. biricik yönetmenimizin fanları dışında da hemen her çeşit izleyiciye göre ayrı bir tadı var. izleyen pişman olmaz. ama gene de öncelikle (bkz: alex de la iglesia)
  • ispanya iç savaşı'nda boğazlaşan, biri galip diğeri mağlup iki cephenin, biri "mutlu" biri "üzgün" iki palyaço şahsında rövanşa çıktığı filmde; bu iki cepheye atfedilen karakteristiklere sahip bu iki palyaçonun, natalia şahsında ispanya için mücadelelerinde nasıl bir başkalaşım yaşadıklarına şahit oluyoruz. zengin bir alt metin ve renkli bir görselliğe rağmen film özellikle sonlara doğru vasat bir hal almaktan kurtulamıyor.

    yine de konuya dair alaka duyanlar ve ispanyanın iç savaştan yakın geçmişine bir muhasebe seyretmek isteyenler için ilgi çekici olduğu muhakkak.

    --- spoiler ---

    amiral luis carrero blanco'nun asansörsüz ve yürümeden beşinci kata çıktığı filmdir.

    --- spoiler ---
  • elimizde çok iyi bir film olduğu kanaatindeyim. sanırım buna yakın birşey izlemedim. çok yönlü bir film. böyle basit ve kısa cümleler kuruyorum ama özellikle senaryo çok iyi ve başdelimiz de oldukça güzel oynamış. venedik'ten en iyi yönetmen ve senaryo ödülleriyle dönülmüş. hala usturuplu cümleler kuruyorum ama sinemadan çıktığımda şunu demiştim:

    hewit - this is madness
    javier - es el último circo y hablas español por favor. *
  • yönetmen álex de la iglesia'nın 2010 yapımı filmi. türkiye'de son sirk olarak gösterime giren filmin ingilizce ismiyse a sad trumpet ballad olarak belirlenmiş.

    filmi bugün randevu istanbul kapsamında izleme imkanı buldum.

    --- spoiler ---

    sert başlayan film bu sertliğini nerdeyse hiç kaybetmeden devam etti. filmdeki her diyaloğa, sessizliğe ve sevişmeye az ya da çok şiddet sinmişti. görsellik anlamında son derece tatmin edici filmde, ölen baba ile başlayan ve esas adamımız olan sad clown'ın delirmesine kadar uzanan yolculuk kesinlikle dramatik etkisi kuvvetli ve filmi çekici kılan sekanslarla örülüydü. sirkin renkli ve süslü dünyasının üzerine örtülen kasvetli, karanlık ve kanlı atmosfer gerçekten etkileyici şekilde perdeye yansımış. tüm o uçarı dünyanın ayaklarını fazla kuvvetli bir realist yaklaşımla yere bağlamışlar. fakat sad clown insanlığını kaybettikten sonraki sahneler her ne kadar kendini izlettirse de filmin orjinalliğini ve kendine has atmosferini kaybetmesine sebep oldu bir süre. sanırım heath ledger joker'i etkisinde bir çağrışım, filmi izleyen herkese bir anlığına uğramıştır. kendini yaralamaktan çekinmeyen, öldürmeye meyilli bir palyaço. şiddetin dozu yükseldikçe film drama özelliğini yitirmeye başlayarak aksiyon ve gerilim özelliklerine büründü yine bu zaman diliminde. ancak filmin bu bölümü bir süre sonra sona eriyor ve tekrar kasvetli ve kendine has sembollerle örülmüş sahnelere giriyoruz. haç üzerindeki kavganın sonunda natalia'nın ölümü tamamı ile unutulmayacak bir sahne. ancak tüm o şiddet ve arzu yoğunluğunun ardından, film esas darbesini son sahnesiyle vuranlardan olduğunu gösteriyor. polis aracındaki iki palyaço. mutlu ve mutsuz olan. yaşamayı kaybetmek ya da dünyanın daha en başta ellerinden kaydığını fark etmekle ilgili bir şeyler.... kahkaha ve göz yaşı bu kadar uyum içinde olabilirdi ve yaralı palyaço yüzlerine düşen karanlık ışıklar bir sahneyi ancak bu kadar güzel tamamlayabilirdi.

    --- spoiler ---

    bu filmde her şey biraz abartılı bir gerçeklik içinde, bir şekilde inandırıyor sizi kendine. bir şaheser değil belki ama kesinlikle kendine has bir film. şiddet ama tarantino şiddeti değil, kasvet ama burton ya da edgar allen poe atmosferi değil, aşk ama tonlarcasındaki gibi büyülü ve saf değil hastalıklı bir aşk.

    izlemeyip pişman olunmayacak fakat izlenirse de hayıflanılmayacak bir film.
  • bir başyapıt olabilecekken, yönetmenin bulamaç senaryosu yüzünden ancak kalburüstü olabilen film. son yarım saate kadar güzel güzel ilerleyen film bir anda tesadüflerle örülü, mermilerin havada uçuştuğu ve efektlerin feci şekilde sırıttığı bir garip bir şey haline geliyor. efektlerin kötülüğü yüzünden, filmin genelindeki muhteşem sinematografide de çatlaklar oluşuyor, "bu görüntü de efekt ya" diyip ciddiye almamaya başlıyorsunuz görüntüyü. filmin bir altmetni olduğuna ise katılmıyorum, bazı denk gelmiş görüntü ve metinlerden ibaret sadece, snyder'in sucker punch'ında olduğu gibi. benden de bi metafor okuması gelsin o halde*

    --- spoiler ---

    javier'in mağaraya düştüğü sahne böyle buyurdu zerdüşt'e bir göndermeydi bence. ya da koku'daki grenouille'a. bilemedim şimdi. buradan ilerlersek bir yerlere çıkabiliriz.

    --- spoiler ---
  • müzikleri çok başarılı bir film. etkileyici sahneleri var. özellikle sinema sahnesi güzel. son kısımda aksiyon olayı fazla kaçmış.
  • güzel gibi başlayan,ama yanlış anlaşılmasın sadece başlangıç sahnesi yani ortalama 10-15 dk sı iyi olan gerisi yalan olan leş film.sakın görsellerine aldanıp şans vermeyin. bir yarım saat ispanya iç savaşında mecburen askerliğe zorlanan iki palyançoyu görüyoruz .siz film bu iki palyaçonun maceraları heralde diye izlerken çat senaryo baştan aşağı değişip bu palyaçonun oğlunun zamanına geçiliyor. sonra oğlunun da palyaço olması ve yeni bir sirkte bir kadına aşık olmasıyla durgun ve dram romantik ilerlerken dedim heralde romantik film ama filmin ortalarında ne olduysa birden bire hayatımda izlediğim en sayko filmlerde ilk 5 e yerini aldı .bu ne saçmalık abim ablam kim çektiyse bu filmi izlemeyin izlettirmeyin başınıza dert almayın.tamamen içine kapanık bi palyanço nun birden bire kafayı yiyerek kendinielm sokağında ki frediye dönüştürüp önüne katanı asıp kestiği tuhaf bir filme bürünüyor.evet spoiler verdim ve bunu belirtmedim o kadar kötü bir filmdi.filmde izlenilecek tek şey carolina bang isimlli hatun du. 4.5 tan 5/10
  • isp: bâlâ'da trompet çalan üzgün bir adam.
  • 2010 venedik uluslararası film festivali’nde altın aslan için yarışan ve “en iyi yönetmen” ve “en iyi senaryo” dallarında ödüle layık görülen son sirk bu ödülleri ve daha fazlasını sonuna kadar hakkediyor.

    ispanya’nın iç savaş yıllarında yerel bir tiyatroda çalışmakta olan “mutlu palyaço” milisler tarafından savaşmaya zorlanır. ne ironiktir kıyafetlerini çıkaramadan palyaço kostümüyle kendini savaşın içinde bulur. kahramanca savaşır ancak buna rağmen faşist franco’nun birliklerine daha fazla dayanamaz ve esir düşer. yıllarca süren esaret ve ayrılık mutlu palyaço ve küçük oğlu javier’in tüm hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek olaylara da kapı aralar…

    --- spoiler ---

    baba oğlun ayrı düşmeleri ve babanın trajik sonu javier’i çok etkilemiş kişiliğinde ve ruhunda tamir edilmez yaralar açmıştır. yıllarca acıyla hüzünle dramla kavrulan benliği bu yaraları derinleştirmiş bir nevi kangrene dönüştürmüştür. yıllarca bastırılan tüm bu duygular açığa çıkacağı günü ve olayı beklemektedir …

    yıllar geçmiş javier babası gibi palyaçoluk yapmaya başlamıştır ancak o babası gibi mutlu değil üzgün palyaçodur ve javier bir süre sonra hikayenin de merkezini oluşturacak olan bir sirkte üzgün palyaço olarak işe başlar. ilk görüşte sirkin sahibi sergio’nun ki oda bir palyaçodur güzeller güzeli sevgilisi natalia’ya aşık olur. bu aşk javier’in yıllarca bastırdığı içsel fırtınalarını, derin acısını aslında hayata tutunabilmek için üstünü örttüğü yok saydığı ruhundaki derin yaraları ve kayıpları açığa çıkaracak, engellenemez bir öfkeye, şiddete ve deliliğe varan bir ruhi gelgite sebep olacaktır.

    gerçekten başarılı bir film yönetmen alex de la iglesia'yı gönülden kutlarım. akıllarda kalacak güzel bir çalışmaya imza atmış.. filmin dilinin gerçek üstü ve grotesk bir yapıda ilerlemesi ve yaratılan karakterlerin zıtlıkları barındırarak var ettikleri, aşırı abartılı içsel karmaşa ve üstüne orantısız bir şiddet potansiyeli, yönetmenin giriştiği işin aslında ne kadar karmaşık zor ve cesaret isteyen bir deneme olduğunu da ortaya koyuyor. bu zor sınavı başarıyla geçmiş iglesia ve filmografisinin en iyi filmini de ortaya çıkarmış.

    yukarda belirttiğim gibi filmde grotesk karakterler kullanılmış. bunun da özellikle palyaço zemini üzerinden kurgulanması ayrıca filmin diğer bir artısını oluşturuyor. neşenin mutluluğun saflığın eğlencenin simgesi palyaço kavramının kötülük şiddet korku anlamlarına evrilerek, basit bir simgesel anlamı olan palyaçonun korku ve şiddet temelli bir anlatımla, seyirciye, kavramların nasıl birbirine dönüşebildiğine bizzat karakterlerin kendileri üzerinden göstererek, gerçekliğin her zaman ilk görünenden farklı olabileceği, gerçek görünenin aslında kişinin kendini, belki tanımadığı öz benliğini saklamak için oluşturduğu maskeler olabileceği temelinden hareketle derdini anlatmaya çalışmış ve bunu son derece başarılı olarak aktarmış bir film son sirk.

    sirk sahibi sergio ve javier’in de taktıkları maskelerinin gerisindeki gerçek yüzlerinin ve öz benliklerinin, tekrar palyaço üst zemininden, dağılmış çirkinleşmiş bir yüz metaforu ile son sahnede vurgulanması yukarda belirttiğim filmin anlatmak istediği gerçeğin betimlendiği son sahneyi oluşturmakta .
    --- spoiler ---

    anlamlarla yüklü yerinde imgelemlerle kurgulanmış başarılı bir çalışma, zor bir denemeyi başarıyla geçmiş bir yönetmen, ortaya çıkan leziz bir film.
  • --- spoiler ---

    en özet haliyle hastalıklı aşkla imgeleşen politika.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap