• turkiye'de yanlis teshis konulan hastaliklardan biri,

    bu bademcik iltihabi nedeni ile turkiyede cok penisilin yemistim, gotum de kevgire donmustu..
    her yil mutlaka bir bademcik iltihabi (igne yutma) ile karsilasirdim.

    sonra abd de bir doktor senin alerjin var ondan dedi..

    dedim "ne salak doktor amk..turk doktorlarin gozunu seveyim.. doktor bey ben yillardir muzdaribim sen bana bi penisilin yaz iki gune duzelir" dedim..
    israr etti, "dene olmazsa dayariz babafingoyu sorun degil" dedi..

    yazdigi ilac da eczanede mi hazirlaniyormus neymis.. gittim aldim, kucuk serce boku gibi bisey.. ula iki gunde kendime geldim. bogazimdaki igneler cidden alerjikmis.

    ertesi sene ingilteredeydim, ve yine ates, bogazimda ignlelerle dolu gunler geciriyordum.. guc bela doktorun email adresini bulup ilacin ihtivasini istedim, ferro bilmem ne tam hatirlamiyorum, onu soledi.. gittim buldum ilaci, aa yine gecti.

    turk doktorlarina guvensizligim ilk orada basladi. bademcigi aldiriyordum az kalsin - bir alerjiyi tespit edemedikleri icin-

    bademcikle alakasi yok ama devam niteleginde bir baska olay paylasmak isterim.

    onceki yillarda bana bir basagrisi musallat oldu,
    turkiye'de gitmedik doktor birakmadim, guya sigortam var profesore gitmek gerekiyormus bilmem ne dunya da para verdim!

    ilaclar bilmem neler gecmedi gitti..

    sonra italya'ya bir profesore gittim..

    "olm hic bi seyin yok didik didik ettik az icki ic stres yapma" dedi..

    inandik dokturlara..

    lakin bas agrim gecmedi.. la neler denedim.. en son az kalsin beni basagrisini kendimin uydurdugu bir savunma mekanizmasi olduguna ikna edeceklerdi.. stresden kacmak icin basagrisi uyduruyormusum.. senaryoda tam benlik aslinda bilimkurgu neyim.. ucundan inandim da.. o siralar zaten kariyerimde peak yaptigim zamanlar oldu.. "isten kaciyorum stres yapiyorum o da basagrisi yapiyor o zaman isin ustune gitmeliyim" diye ne raporlar hazirladim amk.. lakin gecmedi..

    neyse abi bu sene basina almanya ' ya tasindim. cok da meshur norolojisi var bulundugum sehrin, direk gittim,

    "anaam ölüyom yardim edin la ananizi sikiyiimmm' diye biraz da abartarak.. -eheh abarttim ki ilgi cabuk gelsin- profun onune ciktim..
    ct ler falan bir suru analiz.. sonunda doktor " agzini bi acsana sen" dedi
    "haa senin derdin biraz yarrakmis olm, al sunu agzina" diyecek diye bekliyorum..
    neyse actik agzimizi bakti bakti, "kapa simdi", "ac simdi" ole agzimi acip kapatiyorum..
    "olm senin azi dis dolgularin yanlis yapilmis cenen yamuk basiyor o da bas agrisi yapiyor" dedi ve ekledi " disciye git iki gune gecer" diye. adam ilac bile yazmadi lan amk...
    bu kadar basit olabilecegine ihtimal vermeyerek disciye gittim..

    inanilir gibi degil ama basagrisi disciden sonra gecti lan.. 2 yillik sorunum yine turkiye'de yapilan yanlis bir dolgudan oturuymus..
    ya hic gitmediysem 3 prof , bilimum uzmana gittim.. hic biriniz mi.. lan neyse amk..

    terbiyesizler..
  • her 15 saniyede bir yüzünüzde acı ile karışık hassiktir ifadesi oluşmasını sağlayan hastalık. bazı şeylerin değerleri hiç anlaşılmıyor meğer yutkunmak ne güzel şeymiş siz yapabiliyorsunuz ama ben şu an yapamıyorum acı olanda bu buna ağlıyorum...
  • ta amına koyayım çok açık ve net söylüyorum. sayesinde üç gündür 2 m2 yatakta yaşıyorum, yemek yiyemiyorum, su içemiyorum, yutkunamıyorum. allah belasını versin!

    internette yazdığına göre ılık tuzlu su ile gargara yapmak, hafif nemli bir odada durmak, ballı limonlu çay içmek, bol su içmek iyi geliyormuş. sanki bir şey içmek kolaymış gibi dalga geçiyorlar bir de...
  • bademcikleri olanlar bilirler efendim... bu beter organ ya da organcıklar olur olmaz zamanda şişerler (bademcik iltihabı) kimi zaman da şişmenin dozunu kaçırıp nefes alamayacak hale getirirler insanı, yaşama küstürürler... her yutkunma bir acı sebebidir, geceleyin uyku haramdır... ağzınızı açarsınız aaargh diye pis pis sırıtırlar size üzerlerindeki beyaz lekeler ile... kış aylarının geldiği bu dönemde bu bela rahatsızlık ya benim de başıma gelirse diye korkmayın, üzülmeyin, çözüm burada!

    efendim mucize çözümümüz sarımsak!

    evet, hani şu vampirlerin tırıs tırıs kaçtıkları bildiğimiz sarımsak... bu sarımsaktan birkaç diş soyuyoruz, ağzımıza atıyoruz ve çiğniyoruz... hayatınızda böyle bir acı yaşamadınız mı? doğrudur... boğazınızdan asit dökülmüş gibi mi hissediyorsunuz? bu da doğrudur... peki, bu kısa süreli tarif edilmez acı bademcik iltihabının günler süren tatsız acısına son verir mi gerçekten? büyük ihtimalle doğrudur... ben yaptım oldu...

    şimdi bunu evde deneyin mutlak işe yarar diyemiyorum ve herhangi bir tıbbi dayanağa dayandıramayacağım ama en azından şöyle düşünmekte yarar var... "ben böyle acı verici iğrenç birşeyi boşuna yapmış olamam mutlaka geçirecek bu iltihabı, geçirmek zorunda ulan!" derseniz harika bir plasebo etkisi yapıyor...
  • verdiği rahatsızlığı anlatabilmek için şöyle özetleyeceğim kendisini;

    "basurun yutakta olanı. "

    son beş günümü azaba çeviren bu hastalık yutkunmak denilen gayet olağan aktiviteyi sizin için lüks bir hale getirene kadar boğazınızı eline geçiriyor. umarım en sevmediğim insanın bile başına gelmez yaşayanlar da acil şifasını bulur.

    denediğim yöntemleri işe yaradı yahut yaramadı diye belirterek paylaşmak istiyorum. çünkü hastalık sürecinde burayı okuyarak tecrübelerinizden faydalandım ve düşünüyorum da belki benim tecrübelerim de başkalarının işine yarar.

    -antibiyotik, 5 gün süreyle 650mg x 3 adet aldım herhangi bir yararını görmedim resmen yutkunmak bile uzun uzun düşünüp karar verilecek bir faaliyet haline geldi benim için. (antibiyotiğin adını kutuyu attığım için bilmiyorum, belki çok yanlış bir antibiyotiktir)

    -strefen pastil günde 6 adet kullandım. her kullanışımın ardından ağrı azaldı hatta kimi zaman yok olma noktasına geldi ancak her şekilde 1 saat sonra ağrı geri geldi. şiddetinde de herhangi bir azalma olmadı. yine de ağrıdan çıldırmayı engelliyor.

    -limonlu ılık su ve tuz ile gargara günde iki defa yaptım herhangi bir yararını görmedim.

    -her türlü bitki çayını içtim ancak herhangi bir olumlu tarafına rastlamadım.

    -bepanthen pastil, strefen bitince bunu aldım. ağrının zirve yaptığı bir evrede üçünü üst üste attım yarım saat sonra ağrıyı tamamen kesti ancak şu anda ağrının geri gelip gelmeyeceğini bilmiyorum. gelişmeleri güncelleyeceğim. (yaklaşık 2 saat sonra ağrı geri gelmeye başladı)

    -ağrı kesicilerden oluşturduğum kokteyl ile günde iki kez beslendim. her seferinde ağrı 20 dakika sonra kayboldu. 3 saat sonra geri geldi.

    önemli not:

    sigaradan uzak durun.
    tamamen kesilmiş ağrıyı bile geri getiriyor tedaviyi başa sarıyor kıvrandırıyor.
    sigarasızlıktan ölün ama içmeyin.

    önemli not2:

    doktorunuza danışmadan ilaç almayın.
    benim barzoluğum iyi bir örnek değildir.

    önemli not3:

    ne kadar çok geçmiş olsun mesajı geldi anlatamam. herkese çok teşekkür ediyorum. önerilen tedavileri yazsam alternatif tıp literatürü oluştururuz o derece. bir de sözlüğe bok atıp duruyorlar bitti öldü diye. iyi insanlar olduğu sürece ne sözlük ne de dünya batmaz kimse merak etmesin.

    önemsiz not:

    bu entry can verme arifesinde son enerjimle yazılmıştır. benim bile okurken tiksindiğim devrik cümleleri mazur görün ve beni rahmetle anın.

    önemsiz not 2;

    hazır fırsatını bulmuşken buradan hastalığa seslenmek istiyorum;
    "lan hastalık,
    sen kim köpeksin oğlum!"
  • bademciklerin kesilmiş süte evrilme çabasıdır.

    ilk önce üşüme nöbetleri başladı sonra boğaz ağrısı. e mevsimi geldi susadım gribe olur öyle şeyler dedim, önemsemedim yattım uyudum. sen misin beni önemsemeyen, ismimin sonundaki küçültme ekine aldanıp da kıçını dönüp uyuyan dedi fırlattı ateşimi 38'e. amma velakin aciz bünyem karşı karşıya olduğu tehdidin farkına varamayarak grip oldum sanrıları içinde ıslak bezler, ateş düşürücü ve pastil refakatinde uyumaya koyuldu. gece kaç kere uyandım bilmem, ne uyuyorum ne uyanığım, boğazda tanımsız bir acı, yok dedim bu grip falan değil yarın bi sağlık ocağına gideyim.

    coşan lenf bezlerime anlam veremeyen doktorum sen bi uzmana görün deyince bi lan noluyor dedim tabii hemen akabinde kbb uzmanına koştum, kandı testti derken anlaşıldı ki işte bunlar hep iltihapmış. tabii olayın hala muhterem bademlerimle -küçültme eki yok bundan sonra saygıda kusur etmem- alakalı olduğunun farkında değilim, reçetede teşhise baktım "akut tonsillit" diyor, e ben de pek tabii her yurdum insanı gibi tıp jargonunda hastalık adı görünce bi ciddiyete kapılıyorum meğer ne hasta olmuşum triplerine giriyorum falan. tabii öğrenince "bademcik iltihabı" olduğunu piii dedim o ne ya! demez olaydım, çocuk hastalığı dedim sallamadım, şimdi kendimi affettirmek için dudaklarımı içime çekip bademlerimin ellerinden öperim o derece.

    günlerdir yatıyorum, insanlarda bir yeni yıl telaşı, final stresi, iş güç koşturmaca ben anca sızıyorum, kendimi türk filmlerinde sokakta neşeyle oynayan akranlarını camın arkasından izleyen hasta sezercik gibi hissetmeye başladım. halsizlik, mide bulantısı, yutkunamama, boyun tutulması gibi bir ağrı, yemek yiyememe hadi onu geçtim su içmeme filan, dandik bir hayat yani. ha elden ayaktan mı düştüm sanki, yo öyle de değil ama canı çekiliyor insanın. beslenmek tam bir zulüm zaten, hem yumuşak, hem şekerli hem de tok tutuyor diye muz yemekten tersine evrilip maymun olabilirim biraz daha geçmezse. bi de merak ettim ne var da bu kadar acıyor diyip dayadım telefonun flaşını boğazıma, gördüklerimi anlatamam sayın sözlükçü, karanlık yaralara ortak edemem seni kıyamam kıyamam sana. e pek tabii karşılaştığım manzara olan iştahımı da kesti, her acıyışında canlanıyor gözümde, zihinsel animasyonlar çeviriyorum beynimde içtiğim mercimek çorbasının tortularını hayal ediyorum üzerinde, hem iğrençleşiyorum hem kendime eziyet ediyorum. daha geçmezse milupa serisine başlayacağım zaten meyveli havuçlu.

    bir de augmentin diye bir şey var binlik binlik, zannedersin boeing 747 yutuyorsun. gerçi doktor dediydi yutabilir misin, istersen iğne vereyim diye tabii ne hakkında konuştuğunu tahayyül edemediğimden yutarım yeea şimdi kim evden çıkıp da iğne yaptırcak dedim, çok güzel düşünmüşüm afferim! kaldı ki bir fayda sağlıyor mu anlamıyorum, günde üç kere aldığım a-ferin kapsüle ek olarak apranax yuttuğum için kafam güzel oluyor bak kimi zaman. yine de boğazdaki yaralar şimdilik baki.

    alternatif olarak ne yapılabilir diye entirileri de okudum tek tek, hem yalnız olmadığımı hissettirdi iyi oldu zira şu an dünya benim için muhterem bademleri sağlıklı olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrılıyor. ne diyorduk, alternatif tedavi yöntemi fakat hangi birini uygulayayım bilemedim ama dana rosto, sarımsak ve çiş seçeneklerine oldukça uzağım ona şüphe yok. ada çayı makul. yine de tıbbi bilgileri kuvvetli yazarlarımızın konu hakkında bilgilerini bizimle paylaşmalarını rica ederim, buradan da söz veriyorum aa sen doktorsun babanemin de sol yanları ağrıyordu diyip mesaj atarak taciz etmeyeceğim, bademlerimin üzerine yemin ederim.

    son olarak diyeceğim şu ki, bakteriler ufak bir iki artistik hareket ile hayatınızın içine edebilir, bundan nasıl kaçınılır bilmiyorum öğrenirseniz bana da söyleyin ve bademlerinize iyi bakın, saygı duyun zira bunu hak ediyorlar.

    not: hastalığın bir diğer semptomu da yazılı ortamda çene düşüklüğü olsa gerek zira günlerdir adamakıllı iki laf edemediğimden vurdum kendimi tuşlara. başından sonuna kadar okuyan ve derdime ortak olan herkese teşekkür ederim, özet geç diyenlerin de bademcikleri peynir olsun inşallah! *
  • gün itibariyle sağ bademcikten sol bademciğe atlayarak double penetration yaşatan, yaşama ümidimi kırıp, hayattan soğutan illet. sayesinde ne doğru düzgün uyuyabildim ne de doğru düzgün yemek yiyebildim. sabah akşam papara'ya talim etmekten nickimden soğudum. kurtulduğum anda koşup bi buçuk iskender çakıcam..

    ayrıca bir iki gün daha devam etmesi halinde youtube'tan bademcik ameliyatı videosuna bakıp ekmek bıçağıyla kendimi ameliyat etmeyi düşünüyorum.
  • cocukken, bademcikler şişer diye dondurma yiyemezsiniz.dondurma uğruna ameliyat olur bademcikleri aldırırsınız."oğlum bademciklerin yok daha dikkat etmen lazım" niye aldırdık ki o zaman, öylede dondurma yiyemiyoz böyle de.kardeşim pislik bi hastalıktır bu.insanı dondurmadan zorla tiksindirir.herkes dondurma yerken insanlara tiksintiyle bakarsınız.insanın "ulan sizin bademciğiniz yokmu, iltihap yapmaz mı, aldırsanız da daha dikkat etmeniz gerekmez mi" diye zincirleme isyan edesi gelir.
    büyüyünce dondurma yemeyen insana aa niye yemiosun dondurma sorunca sevmiyorum yanıtı alıyorsanız "niye sevmiyosun ya dondurma sevilmez mi hiç" diye üstelemeyin olur mu..n'olur yapmayın.
  • bir araba sopa yemiş gibi yapıyor insanı şerefsiz hastalık, o kadar ki evde çorba yapacak birileri yok ise ve telefonda da kontör yok ise "ölsem kimsenin haberi olmayacak" hissine neden olur, zehir eder hayatı.
  • dört gündür beni delirten, çileden çıkartan, bana hayatı zehir eden sikindirik hastalık. bırak yemek yemeyi, yemek yeme düşüncesi bile kafayı duvardan duvara vurdurur acıdan. sıcak bir şeyler içesin gelir, yavaş yavaş içmeye çalışırsın, olmaz; tükürürsün. susarsın deli gibi, yarısı üstüne dökülür, acıdan o soğukluğu da hissetmezsin. yataktan kalkamazsın, ama uyuyamazsın lakin başka hiç bir iş de yapamazsın. öyle günlerdir yemek yiyememenin de verdiği halsizlikle tavana bakar durursun. konuşamazsın da, her kelime ayrı bir acı verir. tüküremezsin bir de, tükürdüğünde ise bazen kan gelmesi yok mu, psikoloji ayrı bir bozulur. "bu ne lan bademcik iltihabı değil de kanser mi oldum ben" diye düşünürsün ve o bozuk psikolojini daha bir bozarsın. kısaca eben sikilir, yaraklara yan basarsın.
    sonunda doktorun "oğlum senin boğazın boku yemiş" demesiyle irkilir, 6 penisilin 1 penadur yersin, alerjin yoksa geçer, alerjin varsa zaten ölürsün*. bir de o alerji korkusu var her iğnede de, o başka entry konusu. hem ağrılar falan. ooof of.. long live penisilin diyorum, başka da bir şey diyemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap