• baal aslen fenikelilerin tanrısıdır, sonradan yurtdışına açılmış, star olmuştur..
    hatta fenikelilerde her kentin bir baal'i mevcuttur; o zamanlar her şey bereketli tabii..
  • az önce hell zorluk seviyesinde necromancer'ımla yaklaşık bir dakika içinde decrepify ederek, çekirdek çitleterekten eline verdiğim karakter. sonuç olarak küfür gibi bir unique "axe" (evet evet bildiğin act 1 de karşına çıkan, fallenları kesmeye yarayanından) bırakarak "allah belanı versin baal" dememe sebep oldu. ulan şerefsiz hell'e gelmişiz, level 83'üm, tüm yaratıkların birşeylere immune olduğu öküz gibi zorluk seviyesinde o kadar minion of destruction'ını alt ettim, sonuç bu mu lan?! sinirlendirme beni o axe'ı alır var ya... lan neyse. bekle birazdan yine öldüreceğim seni, it.

    bir kez daha öldürdükten sonra gelen edit: set* "light belt" bırakmıştır. topsun olm başka bişi demiyorum. lan level 10 adam bakmaz lan onun suratına... insaf lan, insaf. level 84 olduk, küfür et daha iyi, kendinden utanır insan ya, lord of destruction'ım diye dolaşıyorsun ortalarda, nasıl açıklarsın lan bunu millete? rezil. kardeşin mephisto'dan feyz al biraz... it seni.
  • be$ikta$ ataturk anadolu lisesinin kisa adi.
  • eski sami ırkların tanrılarından biri;
    sahte ilah
  • diablo 2 expension'da karşımıza çıkan karizmatik evil. cinematicsde kasabanın lideriyle bir konuşuşu vardır, insan titrer. ona karşı savaşmasakta, kulu kölesi olsak der. yaşasın kötülük olayı.
  • baal, efendi, sahip, koca anlamlarini tasir. israilliler misir'dan kenan ulkesine gelince bir suru yersel baal ile karsilastilar. bunlarin kendine ozgu adlari vardi. ornegin, baal peor.
    babilliler'in bas tanrisi marduk'a bel denirdi. baal tarikati her yerde israilliler'in tek tanri inancina karsi cikti. bu tarikat cok kez asera (tanrica) inanciyla elele giderdi. bu uygulamada cesitli dinsel kotulugun yani sira, cocuklarin atese atilmasi da vardi. baal tarikati pek cok israilli'yi etkileyerek onlari tanri bagliligindan busbutun ayiriyordu.
  • diablo'da 3 kardeşten en esprilisi. elçi'yi parçaladıktan sonra gülümseyerek bir "well, it seems.. your terms are unacceptable" deyişi var ki sanırsın savaşta değil de yanındaki minionlarına stand-up yapıyor çatlak.
  • günümüzde şeytanla bir tutanlar olsa da öz olarak şeytan falan değildir.

    bütün tanrıların tarihte sahneye çıkışı gibi o da öncelikle son derece basit bir imgeye sahiptir: baal öncelikle şimşek ve rüzgar tanrısıdır, bunun yanı sıra ise efendi, sahip, koca gibi sıfatları vardır.

    görsel burda bir elinde tokmak, diğer elinde ise şimşek tuttuğunu görürsünüz.
    görsel burda ise klasik bir baal putu.

    baal kendi başına aslında oldukça uslu bir tanrıdır ancak iştar yani inanna ile bir araya geldiğinde durum çetrefilleşir. iştar bereket ve aşk tanrıçasıdır, lakin onun öncesinde baal şimşekle beraber yağmur (yani ekinler ve insanlar için hayat) getirdiğinden ve sonrasında bu yağmurlar yazın kesilip yerini kuraklığa bıraktığından baal bir sonraki bahara dek ölü kalır ve böylece baal, ölen ve dirilen çoban tanrı olan tammuz halini almış olur.

    baal, tammuz ve iştar.. bu üçü bir araya geldiğinde hristiyanlıktaki üçlü teslisin ilk versiyonlarından biri olur ve bu üçü, bütün tanrıları yenip bu yendiği tanrıların sıfatlarını kendinde birleştirmeye başlamış tek tanrı olma yolundaki marduk'u oluşturur.

    peki baal adı ve iştar ile oluşturduğu sembolizm günümüzde nasıl bu kadar şeytani bir anlam kazandı?

    nevruz zamanı geldiğinde doğa uyanıyor, yağmurlar yağmaya başlıyor (yağmurun neden yağdığını bilmeyen ve henüz soyut düşünme yetisi fazla gelişmemiş insanlar bunu baal adını verdikleri tanrının işi varsayıyorlar) ve iştar adlı dişi tanrıça'nın doğurgan olmasını, bereket getirmesini, yani tarlalarında iyi bir hasat elde etmeyi umuyorlar. ve (basitçe ifade edersek) bu ekinlerin ve hayvanların canlı olmasından, bereketli ve sağlıklı olmasından tammuz adlı çoban tanrıyı sorumlu tutuyorlar.

    peki ama insanlar bu inançla ne yapıyorlar?

    nevruz geldiğinde, yani doğanın uyanma zamanı geldiğinde insanlar iştar ve baal'e adanmış tapınaklara giderek burada tütsüler yakıyorlar, adaklar adıyorlar, doğurganlık ve bereket için sevişen erkek/kadın tapınak fahişeleriyle sevişiyorlar, tapınakta görev alan bu kişiler kazançlarını tapınağa bağışlıyor, dahasında inananlar hasatın bereketli geçmesi için küçük çocuklarını baal putuna kurban edebiliyorlar.

    baal'in iştar ile birleşiyor olmasıysa ona koca, efendi sıfatlarını kazandırıyor.

    ayrıca daha önce yazılmamış sanırım wikiden şu kısmı eklemek isterim: "..baal'in rahiplerine "cahna" (cahna -> kahna -> kahin) denirdi. aslı "cahna baal" (baal kahini) olan "cannibal" (kanibal yani yamyam) adı buradan doğmuştur."

    iştar'ın simgesi yıldızdı. baal'in tammuz hali ise güneşten, hayat vermek özelliğinden dolayı çemberdi. haliyle bu iştar ile baal'in tammuz halinin birleşmesi çember içinde gösterilen yıldızdı.

    görüldüğü üzere, bütün bunlarda aslında doğada hayatta kalmaya çalışan insanın etrafını anlamlandırma çabası ve orta doğunun amansız ve acımasız iklimi yüzünden hayatta kalma güdüsüyle çocuklarını kurban eden insanların öyküsü var.

    ama sonra ne oldu? günümüze dek baal şeytanlaştırıldı, iştar ve tammuz'un birleşmesinin sembolü karanlık düşünceli manyaklar tarafından satanik hallere büründürüldü.

    son olarak, eski çağlarda insanların böyle şeylere tapınması size komik geliyorsa, baal putunun yani doğanın uyanması ve yaşaması için elzem olan şimşek ve rüzgar putunun simgeleri arasında hilal, lale ve yeşil renk olduğunu söylemeliyim.

    ek: https://hizliresim.com/emqt91 tevrat'ta ibrahim'in, oğlunu tanrı'ya kurban vermeye çalışması da baal'e bir adak sunmaya çalışmasıdır diyebiliriz. burada güzel bir metin var konuyla ilgili.
  • bertolt brecht'in yazmış olduğu ilk oyun.
    diğer oyunlarına nazaran daha öznel oyunlardır. kendisi sonradan bu ilk dönem oyunlarını beğenmez. hatta "maalesef onun yazarı bendim" der "gecede davul sesleri" hakkında. burada brecht daha çok kendi döneminin sanat akımı olan expresyonismden etkilenmiştir. şimdiler de benim pek çok sevdiğim(!) postmodernistler tarafından tekrar ele alınmaya değer görülen ilk dönem metinlerindendir. otobiyografik özellikleri olan bir oyun aynı zamanda.
    brecht'in bohem gençlik dönemleri -ki bu dönemler almanya'da da gençlerin özgür cinsellik isteklerini dile getirdikleri bir dönem- baz alınarak yazılmıştır.

    oyundaki baal toplumun kabul edemeyeceği kadar serseri ve toplumdışıdır. ilk önce kendisine hayran sanat çevrelerini eleştirir (bu kısım iyidir ama), sonra kendisine hayran genç bir oğlanın dokunulmamış nişanlısını ayartır, kız utancından intihar eder, baal'in umurunda bile olmaz. sonra iki kız kardeşle aynı anda yatar (oha! fanteziye gel), sophie'yi ayartır, kadını hamile bıraktıktan sonra tekmeleyerek terk eder. sonra ekhart ile arkadaş (ve daha fazlası- evet bebeyim) olur, kıskançlık sonucu onu da bıçaklar kaçar, sahneye yarı çıplak çıkar, kendisini dinlemeye gelenlere hakaret eder, öylesine de pislik bir adamdır.

    ama toplumun ikiyüzlülüğünü gösterir, kelimeleri hiç de serkeş değildir, toplumun kirlenmişliğine karşı dışarıda kalmayı yeğler. zaten oyun boyunca baal'in yaptıkları karakter nezdinde o kadar normaldir ki ; hee evet, yaptı, der geçersiniz. kanımca yazar tarafından sevilmektedir baal, zira oyundaki herkes (ekhart hariç) birer aptal olarak sunulurken baal'in kullandığı kelimeler, olaylara bakış açısı, eleştirelliği hayran bırakacak düzeydedir.
    sonunda bu kadar toplumdışı olmanın karaktere, son sahnede yalnızlık ve pislik içinde öldüğü gösterilerek, ceza verildiği düşünülebilir ama bence karakter bütünlüğü ve tutarlılığı açısında baal'in ölümü ona yaraşan, ona göre 'şanlı' sayılabilecek bir ölümdür.

    ayrıca brecht'in, "tatlı tatlı dolanmak üzere geride bırakılan çocuklar", betimlediği ve çekici bulduğu erkeklerden, arkadaş ortamlarını tasvir ettiği güncelerinden, -ilk gençlik dönemlerinde- baal tarzı bir yaşamı olduğunu biliyoruz (baal biraz grotesk versiyonu olmuş olabilir büyük ihtimalle). zira ilk çocuğu, brecht 21 yaşında iken dünyaya gelmiştir, brecht evlenmeyi reddetmiştir. (ironik biçimde çocuğu hitler'in ordusuna katılacak ve cephede can verecektir.)

    cesaret ana, kafkas tebeşir dairesi, mahagonny şehrinin yükselişi ve çöküşü, puntila ağa ile uşağı matti, galilei’nin yaşamı ve dahasının yazarı brecht'ten beklenmeyecek derecede sıradışıdır ve dahası bohemdir. ayrıca diğer ilk oyunlarında da görülebileceği üzere, son dönem oyunlarında görülebilen "güçlü kadın" figürü bu oyunda yoktur. onun yerine duygularına, içgüdülerine (hatta bir taraflarına) sahip olup söz geçiremeyen, oradan oraya sürüklenen, karaktersiz, zayıf ve -sebebi bilinmeyen biçimde- kendini sürekli o erkeğin kolundan bu erkeğin koluna -genellikle- para veya şehvet için atan kadınlar görülmektedir.

    not: yazımdan da anlayabileceğiniz üzere ben bayağı şok oldum canım! vay vay seni gidi brecht, hınzır seni! bir dedim yani.
  • ba'al aslen yahudilik öncesi kutsal kabul edilen bir baştanrı. simgesi hilal. baalist adı verilen inanları var, rahipleri var. inanlarının kökeni shem'in torunlarına kadar uzanıyor. ayrıca sadece bir tanrıya verilen bir isim olduğu da şüpheli; birden fazla tanrıya bu ismin verildiği iddiaları da var, ama en çok hadad ile anılmakta. hadad isminin rahipler dışında kullanılmasının yasak olmasından ötürü kullanıldığı da söylenmekte. özellikle kartacalı ba'al için insan kurban edildiği de önemli bir not.

    yüce ba'al canaan'dan gelme idi. canaan'ın yüksek tanrısı el'in oğluydu. deniz tanrısı yam'ı yendikten sonra, saphon dağındaki evine yerleşince, ölüm tanrısı mot'un otoritesini tanımadığını açıkladı ve mot'un dünyanın çölleri dışında bir alana girmesini yasakladı. önce el'in karışmadığı bir savaş sonucu ba'al öldü, ama sonra güneş tanrıçası shapash'ın yardımıyla, eşi anat tarafından cesedi geri getirildi. bu sırada öfke tanrısı athtar ba'al'ın tahtına yerleşti. sonra el'in bereketin geri geldiğini gördüğü bir rüyanın ardında ba'al geri geldi ve el, athtar'ı tahttan indirerek baal'ı yeniden başa getirdi. mot yeniden saldırdı ama bu sefer tüm tanrılar duruma müdahale etti ve yeraltında ölüm ve yeryüzünde yaşam arasında bir sınır çekerek savaşı bitirdiler.

    yahudilik önceleri ba'al adını kutsal kabul ediyor, zira kelime anlamı efendi, lord vb. ancak sonraları ba'alcılar ibrahimi inanca karşı çıktıkları için, aralarında çatışma oluyor ve ba'al kelimesinin kullanıldığı yerlere ibranice utanç anlamına gelen bosheth gibi kelimeler yerleştiriliyor.

    farsi coğrafyada monoteistik öğretiler serpilip gelişirken, ba'al gittikçe şeytani bir varlık olarak anılmaya başlıyor. semitik yüksek tanrı ba'al hadad insan, koç ya da boğa şeklinde tasvir edilirken, şeytani ba'al, insan, kedi, kurbağa ya da bunların kombinasyonları olarak beliriyor; hatta buna örümcek de ekleniyor.

    baal zebûb ya da daha bilindik adıyla beelzebub da bu şeytani tasvirlerin ileri örneklerinden biri.

    kaynaklar:
    http://www.pantheon.org/articles/b/baal.html
    http://en.wikipedia.org/wiki/baal

    ayrıca bkz:
    http://www.baal.com/
hesabın var mı? giriş yap