• şöyle bir tweet atmış müzisyen

    "depremzedeyi azarlayıp “dağıtın şunları” diye aşağılayan bunak, depremzede çocuklara dilenci muamelesi yapan rte, “akşam seni buradan söküp atıcam” diyen polis. bu halk hepinizi seçim günü söküp atacak. görürsünüz."
  • 2010 sonrası doğumluların kim olduğunu bilmedikleri için tanınmadığını sandıkları, 30 yılda türkiye'yi defalarca baştan aşağı dolaşarak turne yapmış sanatçı.

    baylıyorum ekşideki çomarların ''ben sevmiyorum demek ki kötü'' ''ben tanımıyorum demek ki gereksiz'' kafasına.

    siz doğmadan önce şebnem ferah ile konserler veriyordu lan bu kadın... cahiller sürüsü.
  • bir zamanlar h2000 diye bir festival varken, muse gelmişti ikinci kez türkiye'ye. ben de o zamanlar pek bi severdim bu grubu hem de öyle böyle değil. konser bitimi biranın da verdiği etkiyle grupla tanışma isteğim tavan yapmıştı. derken bütün grupların bulunduğu kocaman sahne arkasına geçmeye karar verdim. bu alanın önündeki bariyerde duran amcayı uzun uğraşlar sonucu bir şekilde kafaladım. bu amcamızın da tavsiyesiyle sanki festivalin herhangi bir çalışanıymışım gibi önüme bakarak grubun bulunduğu prefabrik ev gibi şeye doğru yürüdüm. bu arada yanımdan sahne almış diğer grupların elemanları geçiyordu, fena halde heyecanlanmıştım. sonunda muse'un bulunduğu mekâna ulaştım ve içeri girdim. menajerlerini gördüm ve zar zor içeri girdiğimi, mümkünse sadece bir fotoğraf çektirmek istediğimi söyledim. o da çok şeker bir tavırla tabi ki ne demek gibi bir şeyler dedi. ama vokalist matt efendimiz telefonda sevgilisiyle konuşuyormuş, o nedenle biraz beklemem gerekiyormuş. kimse görmesin diye beni oradaki kabinlerden birine soktu, sen burda bekle sorun çıkmasın dedi. ben de girdim. bir yandan da matt'in telefon konuşmasını dinliyordum. derken pat içeri aylin aslım girdi. aşırı derecede kibirli bir tavrı vardı. beni görür görmez sen kimsin, senin ne işin var burda diye bağırmaya başladı. ulan zaten heyecandan ölüyorum, bir de bu çıktı başıma, derken iyice gerildim. demek ki aylin aslım h2000'in sözü geçen elemanlarından biriydi. ama o kadar kibirli, o kadar aşağılayıcı bir tavrı vardı ki o kadar içmiş olmasam ve o kadar heyecanlı olmasam kendimi doğru dürüst savunurdum. ama o an pek kafam yerinde olmadığı için sanırım, sadece ne diyosun ya ben menajerle konuştum diyebildim. o da hemen menajere sordu bunu tanıyo musun diye. orda daha da çok sinirlendim. o da tabi ki biz konuştuk fotoğraf çekecek dedi. ve aylin aslım iyi peki deyip çıktı aradan. ve ben muradıma eriştim. muse'un üç elemanı beni aralarına alıp sarıldılar ve fotoğraf çektik. işte o gün bu gündür aylin aslım'dan hiç hazzetmem. hatta ne zaman tv'de görsem sinirlerim bozulur.
  • can sıkıntısından gidip dinlemiştik. üniversitenin (bkz: yüzüncü yıl üniversitesi) bahar şenliklerine gelenlerden biriydi. kendisini hep ''siz de şanslısınız ya gölünüz falan var'' derken, gitariste dönüp gayet dalga geçer bir şekilde ''yaa bunlara ne diyeyim ki ben'' hareketi yaparken hatırlıyorum. sonra dinlemedik, ayrıldık konser alanından. iddia edildiği gibi çok duyarlı, çok hassas biri olduğunu düşünmüyorum. ''mükemmel bir sanatçı'' ''harika müzik yapıyor'' demek için de sanıyorum insanın gözünü aylin aslım'la açıp, kapaması lazım. aktivist olduğundan bahsediliyor şu sıra bir de. eğer bu bir yakıştırmaysa çok komik, yok kendi kendini böyle ifade ediyorsa çok ciddi.
    hafif değişik tarz, saç, kadın, falan böyle şeyler yan yana gelince prim yapıyor ülkede. aman da ne şahane sanatçı oluveriyorsun. evet insanların beğenilerini yargılamaya hakkım yok fakat kahraman olarak sunulması da uç bir durum. yüksek bir kafa. tuhaf.
  • ferman akgül'ü twitter hesabından ifşa ederek kendisine olan sevgimi ve saygımı ikiye katlamıştır.

    ezilen, görmezden gelinen, aşağılanan meslektaşlarının yanında olmayıp "ben parama bakarım" dersen zaten ruhunu satmış bir insana dönüşürsün ve o insanın da parmakla gösterilmesi pek bir şey ifade etmez. yapanın da ellerine sağlık deriz ki dedim az önce.

    bazı konularda gül ağacı gibi olmamak lazım. her önüne gelene eğilmemek lazım. bunu hatırlattığı için aylin aslım'a teşekkür ederim.

    ekleme: buraya gelip aylin aslım'a bok atan bağzı şahıslar da zaten akgezen kabilesine mensup olanlarmış. hedef göstermeye, ayrıştırılmaya karşı tepki gösterecek son kişi bile değilsiniz. az ötede sıçın fikrinizi.

    ekleme 2: dün burada yalniz sarkici nickli birinin yazdığını referans alarak yazmıştım bu yazdıklarımı. klasik akpli hikayeleri anlatıyordu. her klasik akgezen gibi söylediklerinin arkasında duramayan bir canlı olduğu için entrysini silmiş ve hesabını da kapamış. utançtan insan içine çıkamayacağınız günleri de göreceğiz yakında.

    ekleme 3: ikinci eklememden sonra yalnız şarkıcımız o bahsettiğim entrysini geri getirmek için hesabını tekrar açmış. özel mesajla hikaye anlatmış ve hesabını tekrar kapamış. onurlu bir duruş sergilediğini düşünüyor herhalde entrysini tekrar getirerek. neyse, bu da bi gelişmedir.
  • 'kimsenin altına yatmadan, üstüne basmadan gel' dizeleriyle gecenin kahramanını güzel uğurlamıştır.
  • gulyabaniyim ben, pek yabaniyim ben dedi inanmadınız, bakın nooldu şimdi.
  • vay arkadaş. sabahtan akşama şu bilgisayar başındayım. burda bile kaçırıyorum olayları. dışarda da böyle. bakıyorum grupta bi hareketlilik, bi kişiler arasında paylaşılan diyalog fazlalığı. diyorum nolmuş böyle meraklı meraklı. bana da anlatın. e hani sen de ordaydın ya diyor. e ordaydım da amına koyim noldu ki? orda olduğumu biliyorum da olay neydi? kim bilir ben nerelerdeydim.

    bak şimdi bu da. ne ara olay büyüyor böyle? çok üzülüyorum amına koyim ben böyle. ekşiduyuru'da sorana özet için şu linki vermişler. özetin linkine bak. 3 sayfa. nefesim daraldı ilk paragraf sonunda. ya aslında sokayım aylin aslım olayına. zerre merak etmiyorum. ama kardeşim şurda biz bizeyiz. en fazla ben duruyorum nette. olay bitmiş benim haberim yok. böyle koca internet benden gizli iş çeviriyosunuz. hepinizin amına koyim:(
  • sırf yapabildiği için insanları rahatsız edenlerin, taciz edenlerin hedefi olmuş müzisyen.

    bunu yapanlar da "zeki piç" mizahı yapmaya kasan tipler. yani herkesten zekiyim, kimsenin anlamadığı ironiler yaparım, alemi göt ederim, caps'ini de alıp panpalarımla paylaşırım mizahı. ama çok basit kavramlar karşısındaki cehaletleri bile zekadan ne kadar uzak olduklarını gösteriyor. bu tiplerin her zaman geçtikleri basamaklar var:

    1) hedef seç, topluca saldır. arada tabii ki zekice şeyler de çıkar. ama bunların yüzde 5'i zekiceyse, yüzde 75'i bayat, yüzde 20'si çizgiyi aşan tarzda olur.

    2) sonra her eylem gibi bunların da birtakım sonuçları olur; yani mahkeme tehdidi. bu noktada, son 2-3 gündür tyler durden'ca eğlenen çılgın tipler birer birer hesap kapatmaya, twit silmeye, ciddi şeyler yazmaya başlar. gerçekten bir şeyleri değiştirmeye, olumlu işler yapmaya çalışırken düşüncesi yüzünden mağdur edilen insanları örnek gösterirler. "hani solcuydunuz, hani düşünce özgürlüğüydü!!!1" denir. ilk falso burada ortaya çıkar. düşünce özgürlüğü olması için ortada bir düşünce olması gerek. boş geleşin biri herkesin beklediği bir dizi çıktığı gün gece 00.00'ı bekleyip uyarısız spoiler yazdığında da aynı "düşünce özgürlüğü"ne sığınırlar.

    3) karalama kampanyası. günlerce kişilik haklarına saldırdıları kişilerin yaptırım tehlikesi baş gösterince itibarsızlaştırmaya çalışırlar. mesela bu olay için, aylin aslım kimmiş, ne müzik yapmış kiymiş, ne aktivistliği olmuş, ne solculuğu kalmış vs. bunu söyleyenler de günde 250 twit atan, sözlüğe günde 30 entry yazan, ciddi konularda en fazla geyik yapabilen boş beleş tayfası. düşünce özgürlüğünü, solculuğu bunlardan öğrenecez.

    4) mağdur bırakılan kişiyi savunanlar için başlatılan karalama kampanyası. onlar ergen, beyaz türk, siyah aborjin, çakma entel, ünlülere yaranıyorlar, dikkat çekmeye çalışıyorlar vs. bu arada tüm bu olaylar, kolay yoldan dikkat çekmeye çalışmalarından dolayı çıkıyor zaten. ergenliklerine de az sonra gelicem.

    5) savunma metni babında, ciddiyette kreşendo yapıp sosyolojik tespitler sıçmak. mesela zamanında okan bayülgen'deki ince siker muhabbetinin ardından çıkan dava dedikodularında da böyle yapılmıştı. acayip bayat bir yeraltı edebiyatı. toplum şöyle kötü, ben böyle farklıyım, uyum sağlayamadım, örselendik, toplumdaki tabular falan filan. it gibi toplanıp cevahir'de kasiyer kızlara laf atan dallamalar da sonradan kitap çıkarıp toplumun sorunlarına parmak basmıştı da aydınlanmıştık mesela. bunlara göre taciz falan tabu. tacizden rahatsız olan insan kezban. bizimkiler de adeta birer tyler durden, joker, v oluyor. izledikleri uyduruk hollywood anarşizmini bile götlerinden anlamış tipler yani. klasik ankaragücü taraftarı davranışı seziyorum bunlarda. onlar da 20 kişi stad çıkışında bekleyip yoldan geçen rakip takım taraftarına saldıran, sonra biz varoşuz, yürekten sevdik gecekonduyu, zengin piçleri, enteller, endüstriyel fitbol, delikanlılık, erkekliğğkk diyerek lümpenliği yüceltmeye çalışan tipler oluyor. aynı familya.

    6) son olarak da biz espri yaptık, millet anlamadı, ironiden anlamayan nestle :( bunlar üç beş malak toplanıp birbirlerini retweet yapınca ünlü olduk sanıyorlar. herkes bunları takip ediyor, herkes esprilerini anlamak zorunda, anlamayan mal.

    bunun çok örneğini gördük, bu en sonuncusu. birkaç gündür aylin aslım'la ilgili yazılanları okuyorum, aşağı yukarı aynı sırayla, aynı muhabbetler. tağam la tağam, çözdünüz toplumu, hepimiz salağız.
  • şimdi aylin aslım'ın savunmak bana düşmez fakat söylemek istediği tek şey şudur ; " son model cep telefonlarıyla dolaşıp ota boka para verenler 15tl verip sevdiği sanatçının albümüne para vermeye geldiğinde gidip internetten indiriyolar. sonra da paramız yok diyolar. bu biraz ikiyüzlülük ve sevdiği sanatçıya değer vermeme durumu. sonra da ne zor şartlar altında çalışıyolar diyolar." vs.
    e burda da haklı. gidip de 3 kuruşun derdinde olup fakat internetten download edip dinleyen birine "paran yoksa dinleme ulan" dememiştir kendisi.
    burdan da selam ederim kendisine. hala da güzel.

    dalgalar
hesabın var mı? giriş yap