• hayvanlığın, yırtıcılığın, tatlılığın, güzelliğin, gücün, ihtişamın... ya zirvesinde, ya hemen altında muhteşem abilerimiz ve ablalarımız. fil ve atla beraber hastası olduğum, elimde olsa koca bir ormanı çitle çevirip eline vereceğim, evrimin bence zirvesini oluşturan muazzam hayvan. ötesi yok. insan filan hikaye.

    -

    bu abi ve ablalarımıza çokça meraklı olsa da kendileri hakkında bir halt bilmeyen çok kimse var. bugün yine bir ayı vidyosu altında cahil cahil çokça yazılmış, kendi başlığı altında referans olması için daha önce başka başlıkta paylaştığım kimi bilgileri tekrar etmek istedim.

    evvela: ayı dediğin "insanla insan olma feridun abi, bırak kendi kendini s.ksin piç" diye gezen bir hayvan. o derece ki bu arkadaşlar, eğer açlıktan ölecek durumda değilse öldürdüğü insanı yemiyor bile. yani doğada zevkine öldürmek yok ve cansız beden demek bedava et demek. bak ölü bedene bile dokunmuyor bu adamlar - tekraren: harbiden istisnai durumlar haricinde.

    yani? bu abiler ve ablalar insana aşırı ekstrem durumlarda saldırır. nedir onlar? okuduğunuzu anladıysanız aklınıza ilk gelen şeylerin tümü doğru ve özetle koru(n)ma güdüsü diyebiliriz. bir anda bir ayının karşısına çıkarsanız "senin mına korum orospunun çocuğu" deyip saldırabilir mesela. bak yine saldırır değil, saldırabilir.

    "saldırmıyorsa bunca video ne?" diyebilirsiniz. burada iki şeyi demek gerekli. ilki, tıpkı köpekler gibi ayılar da teritoryal hayvanlar. köpek 10 metrelik bir sokağı kendinin beller ve kafasına eserse o 10 metrelik yerden siktir git der, ayı içinse 10 dönüm yer kendinin ve oraya girerseniz ve rahatsız ederseniz siktir git der. muhteşem koku alıyorlar, sen erzurum'daki ormana gitmek için istanbul'daki evinden çıkarken "harun abi, bu piç buraya gelecek bak, görürsün" diyor yanındakine. sonra siz gidiyorsunuz erzurum'a, giriyorsunuz adamın alanına. "harun abinin arazisine gir, göt" deyip ormanın diğer tarafına itiyor sizi. o düşüneceğine harun abi düşünsün, herkesin tasası hikmet'e mi kaldı amk?

    dikkat edin, ayılarla karşılaşma videolarında hemen her zaman üç durumun biri var. aşağıda onları anacağım, ondan önce ikinci şeyi söylemem lazım: ayı dediğin etçil dense de aslında ot da yer. bayağı da iyi yer hatta. kök de yer, yemiş de yer, yaprak da yer, çiçek de yer... et için de büyük değil küçük hayvanları yer. tavşan, koyun filan. olmadı danaya da girişebilirler tabi, duruma bağlı. ama, misal, file denk gelse yüzüne bakmaz. zaten ceteris paribus fil de ayı da agresif olmayan, önüne yemeğinin geleceğini bilse evinde takılacak, kimseye yan gözle bakmayan mahallenin evladı kimseler. kızım olsa veririm, o dereceler.

    ne diyordum? hah. meraklı bu adamlar. "insanla insan olma nezahat abla, bırak allah'ından bulsun yavşak" dese de "yanındaki fıstıklı ekmek mi? bir bakayım şuna" diyebilir. bunu derse geçmiş olsun, siz kaçsanız da herif merakından gelip bakacak, beğenirse internetten siparişini verecek. yani normalde sizden tiksinen adam, özellikle açsa yanınıza gelebilir - ve ekseriyetle bu durumda gelir.

    -

    şimdi bu abi ve ablalarımızla olan videolardaki üç ana duruma bakalım:

    evladının yanında: ayılar çocuklarına ne yenilir ne yenilmez, nerede hangi patika var, hangi ağaca kaşınırsa daha iyi, yılan deliği neye benzer, aslanlar hangi mağarada takılır... gibi şeyleri anlatır ama her zaman yol gösteren olmaz. bazen de salarlar, yavru "mihmandar" olur. işte ekseriyetle bu durumda yanında evladı olan ayıya denk gelirsiniz ve bu yüzden ekseriyetle önce yavru, sonra anne girer videoya.

    bu durumda ne yapacaksınız? evvela muhakkak anneyle yavrusu arasına girmekten kaçınacaksınız. ama o ama bu nedenle ikisinin arasına girdiğiniz anda ölüm fermanınızı imzaladınız sayın. ikinci olarak, annenin derdi sizi kovmaktan çok evladının güvenliği. yani sizden önce yavrusuna bakacak. yavru yolunda gidiyor mesela, "çık git lan bizim bahçeden, am biti" diyerek size bakmayacak. yavrusu iyi, sizden zarar gelmiyor. basıp gidecek.

    yavru size doğru mu geliyor? boku yediniz. kaçsanız ayı sizden hızlı, dursanız tehdit olarak alabilirler - ve bizim buraların boz ayısının bayağı genç yavrusu da, maşallah, ben kadar güçlüdür - eğer daha güçlü değilse. yani hem anne hem yavru, orada boku yiyebilirsiniz. bu en ekstrem durumda ne yapılır ben bilmiyorum, uzmanına sormak gerekli - ki kimse size doğru cevabı veremez çünkü bunun cevabını ben hala bulamadıysam ya cevabı yoktur, ya da ölümden kurtulma yolu. bunu da unutmayın.

    yavru yoluna gitmiyor ama size de gelmiyor, anne de orada. kendinizi büyütün ve konuşun. evet, bildiğin konuşun. "hatice abla benim kayış gibi etime mi kaldın? halime ablalar geçen kuzu çevirme yapmış, sana da o yakışır" filan deyin mesela. dedim yukarıda da: bu adamlar saldırgan değil ve insan, artık başka yol kalmadı demediği sürece yemek listesinde yok. menüdeki en istenmeyen şey biziz yani. susuzluktan ölecek olsak kanalizasyon suyunu bile içeriz ya hani, kanalizasyon suyuyuz bunlar için. seviyemiz bu yani.

    konuştunuz olmadı, vücudunuzu büyüttünüz olmadı, bağırdınız (eğer gerektiyse) olmadı... işte bu, ölü taklidi yapacağınız yer. hiç yaşamadım, bir iki okudum ama hiç dinlemedim, bu yüzden ne kadar doğru/işe yarar olduğunu bilmiyorum. teoride şu konuda doğru: eğer adam aç değilse ve siz de tehdit değilseniz (artık), sizinle alıp veremediği kalmaz. yoluna gider, eve gidip internete girer filan. pratikte ise bilmiyorum. doğru olmalı, ama bilmiyorum. zira:

    ayının merakı: ben, bizim boz ayıya bir defa denk geldim. meraklı bir genç abiydi. adama konuştum ama gitmek yerine geldi. bende de ses kalmadı, götüme kaçtı. bağırsam herifi cinlendiririm diye korkudan altıma sıçtım, kaçmaya çalışsam herif kurşundan hızlı koşuyor. nereye kaçacaksın? aklıma ölü taklidi filan gelmiyor, o derece unuttum dünyayı. zaten ayıyla karşı karşıyaysan yaşama ihtimalin hemen hemen sadece ayının zevkine kalmış. yani o "pıçaa takayım şu yavşağa" dedikten sonrası tıraş. haliyle kelime-i şahadetten başka yol kalmadı bende. herif dibime geldi, bir ayağa kalktı ki üç metre.

    tamam lan, iki buçuk metre olsun. sizi mi kıracağım?

    herif geldi dibime girdi, ne işse ayağa kalktı, kokladı, "sikerler seni, kancık" dedi ve bastı gitti. lan zaten dört ayağının üstünde ben kadar boyun var, ne diye bir de iki ayak üstüne kalktın?

    tabi ben bok gibi, eller ayaklar boşalmış, üflesen uçacağım değil sadece düşmek. bu herif götünü dönüp giderken neler yaşadığımı bir ben bilirim bir allah.

    demem o ki meraklı abi ve ablalar, eğer yanlarında anaları yoksa çok da tehlike değil. benimki öyle el kadar yavru değildi, dört yaşında vardı hiç yoksa. ve merak yüzünden yanınızda bitmeleri aslında bir yandan iyi de - eğer sakin kalmayı başarırsanız. çünkü merak yüzünden gelmiş olsa da siz sinirlendirirseniz o da ona göre davranır, "gel oynayalım" diyen adam "senin taallukatını sikerim" der ve selamlaşmak için kaldırdığınız eliniz bir darbeyle yere inebilir.

    bu arada, bir anda ayının dibinde bitmenizi de bu başlık altında aldım. sebebi de şu: belirttiğim üzere bu abiler ve ablalar sizi uzaktan kokluyor ve geldiğinizi biliyor. ya burnu tıkanır, ya yavrusu o yana yürür, ya sadece sizi harbiden sallamaz... yani sizden bihaber olmayan bir abinin fazla yakınına kendi rızası hilafına gitmişseniz merak duygusu başka türlü çalışır, "bu piç benim dibime geldiyse garanti hır çıkaracak. dur ben şunun anasını bir sikeyim" der. yani yine merak, bu sefer "başka türlü merak".

    bu ani saldırıların kahirinde ya yavru ayı var ortamda, ya da bisiklet/motor gibi hem sesli, hem doğa dışı, hem insan hareketini hızlandıran bir araç. herifler bizim kokumuzu biliyor, hızımızı da biliyor. fazla hız varsa ortada bir ibnelik var demektir. yani adam hala saldırgan değil, savunmaya bakıyor. ben sokakta yanınızdan bisikletle 25 km hızla geçsem siz bile rahatsız olursunuz. bir de evinin salonunda (ie. meşe ağacının altında) oturan adamın durumunu düşünün. haksız mı?

    açlık: bu, en az görünen ama en korkulası durum. acıkmış bir ayı (bence) azmış bir erkek fil gibi/kadar tehlikeli. 1.50 boyunda, 70 kilo siyah ayıyla dahi o açken karşılaşmak istemem - değil boz ayı. aç bir boz ayı, aslan sürüsü gibi bir şey. aklınıza gelen en boktan hikayeleri düşünün, işte onların kahramanı yapabilir sizi. herif aç olduğu için bacaktan bir diş alır mesela, siz kan kaybından ölene kadar orada öyle sizi yer parça parça. aman evlerden ırak. sırtlan sürüsüne yem olsanız o bile daha iyi. bari bir anda elli diş bedeninizi kemirir de ölümünüz daha hızlı olur.

    -

    peki, bu üç ana durumun tehlikeli olanı ne kadar olası?

    günde kaç araba kazası olduğunu bilmiyoruz fakat bir asırdır kaç uçağın düştüğünü biliyoruz. aynı şekilde kaç kişinin ayı saldırısı sonucu öldüğünü de biliyoruz. bu durum bu kadar istisnai bir durum. hani örümcekler için "genelleme yapacaksam örümcekler zehirsizdir" deriz, ayılarda da durum benziyor. genelleme yapacaksam ayılar öldürmez derim, hatta ayılar tehlikeli değil bile diyebilirim. bu üç genelleme de yanlış, fakat genel anlamda bu üç argüman da doğru. birkaç örümcek türü zehirli, ayılar istisnai durumlarda insanlara kendini gösteriyor ve bunların da bayağı düşük bir yüzdesi yaralanma ve/ya ölümle sonuçlanıyor - ki iyi haber: eğer ayı aç değilse ve bir şekilde gücünü kontrollü kullanırsa ölmezsiniz. fakat bu, bayağı şanslı olmanız demek. yani geçip gitmesi, bir defa saldırıya geçtiğinde sizi sağ bırakmasından çok daha yüksek ihtimal. ayı sizi tehlike addettiği anda sıçtınızsa da şansınız var. fakat ayı sizi yemek bellediği anda geçmiş olsun. azrail birazdan süpürgesine atlayıp gelecek ve defterinizi dürecek.

    -

    ayıyla karşılaşma ihtimalinizin ne kadar düşük olduğunu artık anlamışsınızdır sanıyorum. ondan, son birkaç şey söyleyip bitireyim:

    - bizim buralarda boz ayı var dedim. boz ayı illa kahverengi olmaz, neredeyse siyah olanları bile var bunların. yani sadece kıl rengine bakıp türü anlaşılmaz. yüzü tatlı olur biz ayının. sıkıp sevmek istersiniz. sırtında hörgücü/kamburu olur, kulakları da küçük. en kolay böyle anlarsınız. sırtı da düz değil böyle kavisli olarak götüne bağlanır.

    - tekrar olacak ama olsun: bunlar her şeyi yer de seni beni yemez. yok yani, etimizin tadı yok. benim için insanı bilinçli bir varlığın dünyaya bıraktığına inanma sebeplerinden biri bu ama bu konuyu bilahare tartışırız.

    - dur, tartışma konusunu genişleteyim: biz nasıl maymunlara bakıyoruz, ayılar benzer şekilde yakın geliyor, bunlarda da durum aynı. "insansı" olduğu için ve "ayımsı" olduğumuz için bize, misal eşekten, inekten, domuzdan, kuştan, yunustan... farklı ve "dostane bir şekilde" bakıyorlar. yani yememe sebeplerinin biri belki de kendilerine biraz benzememiz.

    - öte yandan şu da var: aileyi tanıyor da değiller tanımıyor da. erkekler, fillerde de olduğu gibi uzaklara gidiyor. annelerle kızları bir arada yaşamıyorsa da bir şekilde alanları çakı?abiliyor, hatta birbirlerine evlatlarını dahi emanet edebiliyorlar. filler ve ayılar, en yakın kuzenlerimizle beraber incelenmesi gereken arkadaşlarımız.

    - koşuyor, yüzüyor, ağaca tırmanıyor, tuzak kuruyor, pusu atıyor, kavga ediyor... ultimate combo. yok yok. aslan maslan bokunu yesin, bunlar bambaşka seviye. cumbabalık için aday olsa memleketteki her duvara "oylar ayıya" yazarım, o derece başkalar bunlar.
  • türkiye'deki ayıların bir bölümü koruma programı altında vahşi doğası içinde uludağ’ da yaşamaktadır. kahverengi ayıların önemli bir miktarı türkiye’ de bulunmaktadır. ancak ormanlık alanların yanması ve tahrip edilmesi sonucu yaşam alanları oldukça daralmıştır. bu büyük yaratıklar, diğer ayılar gibi yaşam alanı olarak ormanları, açık alanları, stepleri
    ve vahşi dağları seçerler. genellikle boyları 1.5 – 2.8 metre, ağırlıkları 70 – 250 kg arasında değişir. hamilelikleri 6 – 9 aydır ve haziran – temmuz ayında çiftleşirler. ayılar sebzelerin yeşil kısımlarını, meyveleri, tatlı ve yağlı tanecikleri ve de en çok balı severler. ayılar bir neden olmadıkça (açlık ve yavrularını koruma dışında) diğer canlılara saldırmazlar. eğer bir insan ayıyı yakalamaya çalışırsa kızar ve saldırır.

    türkiye’ de iki çeşit kahverengi ayı vardır. trakya dışında hemen her yerde yaşarlar. dağların yüksek ve kayalık yerlerini severler.

    kastamonu doğası ve ilgaz dağları ayıların yaşam alanlarıdır. buralara gidip gezdiğinizde ayılara rastlamanız az da olsa mümkündür. bu nedenle çok kısa da olsa ayıları tanımanız ve karşılaşmanız halinde nasıl davranacağınızı bilmeniz önemlidir.

    ayılar meraklı, zeki ve doğal olarak tehlikeli hayvanlardır. öldürülen ayıların çoğu onlardan korkulduğu içindir. ayıların çoğu insanlardan uzak durmak isterler. bir çok durumda eğer bir ayıya fırsat verirseniz sizden uzaklaşacaktır.

    ayılar sürprizlerden hoşlanmazlar. eğer ayıların bulunduğu bir ortamda yürüyorsanız, özellikle de bitkiler ve ortam görünmenizi zorlaştırıyorsa kendinizin orada olduğunu belli edin. gürültü yapın, şarkı söyleyin, yüksek sesle konuşun yada sırt çantanıza bir çan takın. mümkünse grupla yürüyün. gruplar gürültücüdür ve ayılar tarafından kolaylıkla fark edilebilirler. sık çalılıklardan kaçının. eğer bunları yapamıyorsanız rüzgarı arkanıza alarak yürüyün. çünkü rüzgar sizin kokunuzu ona ulaştıracaktır. inanılanın aksine ayılar insan kadar görebilmesine karşın, gözlerinden ve kulaklarından daha çok burunlarına güvenirler. daima sizin orada olduğunuzu ayıların bilmesine olanak tanıyın. ayılar da tıpkı insanlar gibi patikaları ve yolları kullanırlar. onların geçiş yolları yakınına kamp kurmayın. ayılar kış şartlarında yaşamlarını sürdürmek için sadece 6-9 ay arası beslenirler, bu nedenle sizde onlar için kolay yiyecek olduğunu belli etmeyin.

    eski bir deyiş vardır: “ormanda çamın bir iğne yaprağı düştüğünde bunu bir kuş görür, bir geyik duyar ve bir ayı koklar. ayılar çok güçlü ve çevik hayvanlardır. yaşadığı mekanı, gençleri ve özellikle de yavrularını inanılmaz şekilde korur. asla bir ayıya, yuvasına ve yavrusuna yaklaşmayın. onları beslemeye kalkmayın. yakında bir ayı görürseniz geri dönerek orayı terk edin. eğer bunu yapamıyorsanız ayı sizin yolunuzdan uzaklaşıncaya kadar bekleyin. hayvana daima kaçacağı bir yol bırakın. sakın koşmayın. ayıların çoğu bir yarış atı kadar hızlı koşabilir. ani bir hızlı hareket ayının saldırmasına neden olabilir. ayıya bir şey atmayın, onu kışkırtmış olursunuz. ayının kızgın olup olmadığını gözleyin. eğer dişlerini gösteriyorsa, bağırıyorsa yada başını yere eğip kulaklarını arkaya doğru atmışsa ayı kızgındır. kızgın bir ayının size saldırabileceğini göz önünde bulundurun. eğer saldırgan görünmüyorsa, tekdüze yumuşak bir sesle konuşun ve yavaşça geri dönün. eğer ayağa kalkmış ve havayı kokluyorsa sizi tanımaya çalışıyordur. konuşmaya devam edin, eğer ayı kızmaya başlıyorsa yavaşça geri dönün, eğer yakınınızda bir ağaç varsa ona doğru yürüyün ve yanınızda bulunan çantayı oyalamak üzere yavaşça ayıya bırakın. ağacın tırmanabileceğiniz en yüksek yerine tırmanın. yetişkin ayılar genellikle ağaca tırmanmazlar, fakat rahatlıkla 4 metrenin üzerine uzanabilirler. ayının oradan uzaklaştığına emin olana kadar ağaçtan inmeyin. sonra hızla uzaklaşın. ayrıca siyah ayılar için ağaçlar pek emin kurtuluş yerleri değildir.

    siyah ve boz ayıların en bol bulunduğu alaska'daki istatistiklere bakıldığında 1900-1985 yılları arasındaki 85 yılda ayı saldırıları sonucu 20 kişi hayatını kaybetmiştir. bunun yanında 1975-85 arası 10 yılda köpek saldırıları sonucu ölenlerin sayısı ise 19dur. bu arada kaç ayının insanların saldırısı sonucu öldüğü ise istatistiklerde bulunmamaktadır.

    bir ayi ile karşilaştiğinizda ne yapmalisiniz ?

    bir ayı görürseniz, onun yaşam ortamında olduğunuzu kabul edin. mümkünse ondan uzaklaşın. ayının sizden uzaklaşması için ona her olanağı tanıyın. eğer bir ayı ile yakından karşılaşırsanız sakin kalın. saldırı genelde çok seyrektir.

    kendinizi tanıtın. sizin bir insan olduğunu anlamasına yardımcı olun. ayı ile normal sesinizle konuşun. ellerinizi hareket ettirin. eğer ayı sizin hakkınızda bir karar verememişse yanınıza gelebilir, ayağa kalkıp size daha dikkatlice bakar veya koklar. ayakta duran bir ayı genellikle tehlikeli değil daha çok meraklıdır. yavaşça çapraz olarak geri çekilmeyi deneyin, eğer ayı sizi takip ederse durun ve yere çökün.

    sakın koşmayın. siz onun kadar hızlı koşamazsınız. ayılar saatte 60 km hızla koşabilirler. bunu sadece düz yolda değil iniş ve çıkışlarda da yaparlar. köpekler gibi uçarcasına koşabilirler. ayılar genellikle korkutup kaçırtmak için elle saldırırlar. bu saldırı durdukları yerden 3 metre ileriye kadar etkilidir. ayıyla konuşmayı ve ellerinizi hareket ettirmeyi sürdürün. eğer ayı iyice yakınınıza sokulursa sesinizi iyice yükseltin ve saldırgan bir durum takının. yanınızda varsa kap - kacakları birbirine vurarak gürültü çıkarın.

    eğer saldırırsa size dokunduğu an yere düşün ve ölü taklidi yapın. midenizin üzerine veya ellerinizi ensenizde kilitleyerek tortop bir biçimde yatın. eğer ayı düşmanının saf dışı edildiğini hissederse saldırıyı kesecektir. mümkün olduğu kadar hareketsiz ve sessiz kalın. eğer hareket ederseniz sizi görür veya duyarsa geri döner ve tekrar saldırıya geçer. çok seyrek durumlarda, özellikle siyah ayılar sizi bir yiyecek olarak algılayabilir. saldırı kesilmiyorsa ayının sesini bastıracak kadar olanca gücünüzle bağırarak saldırın. o, sizi korkuttuğu için saldıracaktır. siz daha kötü bir siyah ayı gibi davranın. genellikle öldürücü biçimde davranmazlar. üstünüz başınız yırtılabilir, çiziklerle yaralanabilirsiniz. bu tırmık izleri avları için olana göre daha yüzeyseldir. korunmak için acı kırmızı biber özü içeren (capsicum) spreyler kullanılabilir. hayvan için tehlikesiz olan bu spreyler 5-7 metreden etkili olabilmektedir. rüzgara karşı kullanmak etki etmeyecektir, tam tersi etkisi size olacaktır. eğer yanınızda sprey taşıyorsanız nasıl kullanılacağını iyi bilin ve elinizde taşıyın.

    gece saldırırsa sakın ölü taklidi yapmayın, kendinizi
    savunmaya kalkmayın. öncelikle kaçıp kurtulmaya çalışın, varsa bir binaya, arabaya sığının veya bir ağaca tırmanın. eğer kaçamıyorsanız ve ayı sizi kovalıyorsa varsa sprey kullanın, yoksa bir ağaç dalı yada taş fırlatın, veya onlarla vurmaya çalışın. sizin kolay bir av olmadığınızı ona gösterin. bu tür saldırılar çok seyrek görülür ancak çok ciddidir, çünkü o yiyecek aramaktadır ve sizi de bir av olarak görür.

    bir ayı ailesinin yakınına asla sokulmayın. anne ayının ailesini korumak için almayacağı risk yoktur.

    tehlike riskini azaltmak için gürültü yapın. ayılar sizin orada olduğunuzu bilsinler. özellikle dere kenarlarında, sık bitki örtüsü olan, rüzgarlı ve görüş uzaklığının az olduğu yerlerde, bağırın, el çırpın, şarkı söyleyin veya yüksek sesle konuşun.

    gruplar halinde yürüyün. yürüyüşünüzü gündüz saatlerinde mümkün olduğunca patika ve daha önce yürünmüş yerlerde yapın.

    yiyecek kokularını ayılardan uzak tutun. yiyeceklerinizi gündüz ve gece dışarıya koku salmayacak uygun kaplarda koruyun. çöpleriniz de ayılara çekici gelebilir.

    dikkatli ve uyanık olun. çevrende ayılara ait izler olup olmadığını araştırın. bunlar pençelenmiş ağaçlar, ayak izleri, devrilmiş kayalar, pislikleri olabilir. eğer taze bir ize rastlarsanız oradan uzaklaşın.

    asla bir ayıya yaklaşmayın ve onu beslemeye kalkmayın.

    arada en azından 100 metrelik bir mesafe bırakın.

    parfüm, saç spreyi ve sabun gibi kokulu şeyler kullanmayın.

    not: işbu entry, düzeltmeleri haricinde şahsıma gelen bir mailden kopi peyst marifetiyle düzülmüştür.
  • ormanlarin gercek krali. cani meyve isterse taze mi degil mi kontrol edecek kadar zevkine duskun, balı kovanindan somonu nehrinden yiyecek kadar rafine zevk sahibi, acik hava aciktiriyorun canli kaniti. 4 ay boyunca neredeyse hareketsiz uyurken bir gram kemik kaybı olmamasını doganin en yuksek oranda kalsiyum tasiyan canlisi olmasina borclu olan, insandan daha iyi agaca tirmanan, yaklasik bir at kadar hizli kosabilen (bayirasagi daha yavas kosar tamamen bir sehir efsanesidir) uzanamadigi kovani tas atip dusurebilen doga kosullarinda guc zeka ve hizin optimum birlesimi. bir de bu muhtesem hayvani sirf ego tatmini icin öldürüp penisindeki kemigi (sanirim tek canli) icki karistirma cubugu olarak kullanip boburlenenler vardir ki, onlarin gotune de kambur balina yarragı girsin (net 4,5 metre)
    not: hayvan siki uzmani degilim ama unutulmasin ki hayvan pornosu sevmeyen insan pornosu da sevemez.
  • hayvanlar aleminin reisidir. hayvanin eksisi yok ulan. deli gibi hizli kosar, asiri gucludur, penceleri demiri keser, agaca tirmanabilir, av kopeginden daha iyi koku alir, zor sartlarda depoladigi enerji sayesinde uzun sure ac susuz yasayabilir... biseyi de yapama, bi ozelligin de eksik olsun amk. hani zorlasam estetikten kaybediyo, gobekli falan diye bok atabilirim belki ama sempatik de ibne. sevimliligiyle o acigi da kapatir. velhasil evrim harikasi canlilardir bu ayilar.
  • on ayaklari daha kisa oldugundan bayir asagi hizli kosamaz, tepetaklak olmasi surpriz olmaz. o yuzden egimli bir arazide ayi tarafindan kovalanirsaniz, artik ne tarafa kacacaginizi da biliyorsunuz. simdi birakin da bana bir hayat borclanacaginiz o gunu bekleyeyim.
  • --- spoiler ---

    bir ayı yavrusu annesinden çalınır. sonra boş bir arazide bu ayıyı çalan şahıslar ayının kendi çabalarıyla çıkamayacağı derinlikte bir çukur kazar. bu çukurda bir ateş yakarlar ve ateşin üstüne de bir sac koyarlar. ardından ayı yavrusunu bu sacın üstüne bırakırlar. tabi sacın kızgınlığından yanan ayı yavrusu iki ayağının üstüne kalkar, bir sağ ayağını çeker, bir sol ayağını. bu sırada onu oraya bırakan şahıs başında çalgı çalmaya başlar. bu durum uzun bir süre tekrarlanır. ve sonra ne olur?

    sonra bu şahıs bu ayıya bir zincir bağlar. onu sokaklarda, caddelerde gezdirir. ne zaman ki kalabalığı görür, çalgı çalmaya başlar, ayının aklına o çukurda yaşadıkları gelir ve o acıyı hisseder. sonra kalkar iki ayağının üzerine ve bir sağ ayağını kaldırır, bir sol ayağını. etraftaki insanlar da ayı terbiyecisinin çaldığı müzik ile ayıyı oynattığını düşünürler, gülerler, eğlenirler, alkış tutarlar. oysa o an ayının canı yanıyordur. insanlar da onun acılarıyla eğleniyordur. (öğrenince şaşırılan bilgiler)

    --- spoiler ---
  • kendisinden sakınmak için ölü taklidinin yapılması gerektiği söylenir.

    peki. ama önünde 3 metre boyunda, bir pençe darbesiyle kafanı çok rahat koparabilecek kolları aşırı güçlü cüsseli bir hayvan var ve gürültülü bir sesle sana şahlanıyor. sen o pozisyonda sıkıyorsa ölü taklidi yap.

    bir de kesinlikle kaçmamak gerekiyormuş bu ayıoğluayılar rahat 50 km hıza çıkıyormuş. kaçsan kaçamazsın, taklit yapsan yapamazsın. peki ne bok yiyeceksin, bilinmez.
  • öğrendiğim bir bilgiye göre mehtaplı gecelerde dalından kopardıkları armutları ay ışığı altında olgunmu hammı, iyimi kötümü kontrol edermiş bu hayvanat. yahu mübarek hayvan gurme misin nesin sen?

    - hımmsff, 2010 mahsülü santa-maria armudu, hem de organik. az yağış almış. aroması yerinde. ala ala.. fevkalade iş çıkarmış bu çiftçi insanoğlu.

    edit: trt 4 radyo

    (bkz: valla ben demedim, o dedi)
  • gün itibarı ile, abazan kalmış erişkin erkek ayıların (bildiğimiz boz) zaman zaman insanların bulunduğu yerlere inerek, gözlerine kestirdikleri bir dişiyi (bildiğimiz köylü) sürükleye sürükleye, gerektiği zaman karşı koyduğu organlarını (kol, bacak) kırıp etkisiz hale getirerek yaşam alanına götürdüğünü, kıyafetlerini parçalayıp defalarca ırzına geçtiğini, hatta mağara, oyuk gibi doğal alanlara ağzına taş kapamak sureti ile hapsettiğini ve ona yiyecekler taşıyarak kapaması yaptığını öğrenmiş bulunmaktayım.. anadolu' da birçok yerde yaşanmış bir hikayedir ve sık rastlanmadığı için çoğu kişi tarafından rivayet olduğu sanılır..

    hala şoktayım..

    hani ayılar şöyle zeki, böyle zeki derler ya.. evrim nereye koşuyor ulan? ayıların kapaması olmayalım?.. allahım sana geliyorum..
  • koalaya bile ayı diyebilen bir millet olduğumuz için elbette bir sevgi sözcüğü.
hesabın var mı? giriş yap