• kanada'dan master öğrencisi geldi viyana üniversitesine kendisini he/him olarak tanıtıyor, biyolojik olarak kadın birey. bildiğiniz gibi insanların cinsiyet/cinsel tercihleriyle alakalı bir problemim yok. kanada'da kabul edilen şeyleri duydukça hayret ediyorum açıkçası yaşlandığım için olabilir ama sizin de fikirlerinizi merak ediyorum.

    kanadalı bu arkadaş avusturya'da görüp şok olduğu şeyleri anlatıyor:

    -ilkokul öğrencilerinin cinsiyetleri belli oluyormuş... yani kız çocuğu kıza, erkek çocuğu erkeğe benziyormuş ve öyle de davranıyorlarmış.
    -ebeveynler çocukları yönlendiriyormuş ve onların rızasını almıyormuş. örneğin çocuğa "okula gitmek istiyor musun?" diye sormuyormuş.
    -bebekler de aynı şekilde kız ve erkek çocuğu cinsiyeti belli olacak şekilde giydiriliyormuş.
    -insanlar direkt he/she gibi cinsiyetçi cümleler kuruyormuş.

    tüm bu sebeplerden dolayı avusturya devletine oldukça sinirli ve insanları da kaba ve saygısız buluyormuş ve burada olmaktan hiç ama hiç memnun değil. keşke avusturya yerine almanya'ya gitseymiş. kanada'ya dönünce yapacağı ilk iş tv kanallarına ve dergilere röportaj vermek olacakmış.

    :)
  • son zamanlarda tanık olduğum en iyi esprilerden birini bizzat yapmış olan ülke.

    schönbrunn hayvanat bahçesinde kangurulara bakmaya gittik. koca bir alan ayrılmasına rağmen kanguru yoktu. neden? çünkü no kangaroos in austria.

    başta espri olduğunu düşünmedik, bakımdalar falan sandık ama şehrin her yerindeki magnetler dikkatimizi çekince taşlar yerine oturdu. inş öyledir yani, çünkü baya komik.
  • avusturya hükümetinin çifte vatandaşlığı olan türklerle uğraşmasını tamamen ve sadece hdp'ye borçluyuz. biraz uzun olacak.

    avusturya'da çifte vatandaşlık senelerdir yasak. bunun tek istisnası iran, afganistan, suriye gibi ülkelerin vatandaşları ve belli bir süreliğine türkiye vatandaşları. neden?
    yukarıda türkiye hariç saydığım ülkeler ve bunlara ek bazı birkaç ülke daha vatandaşlarının vatandaşlıktan çıkmalarına kanunen izin vermiyor. bu sebeple avusturya, çifte vatandaşlık yasak olmasına rağmen bu ülkelerin pasaportunu taşıyanların avusturya vatandaşlığını ikinci vatandaşlıkları olarak almalarına müsaade ediyor.

    türkiye içinse durum daha farklı işliyor ama onu anlatmadan önce vatandaşlığın nasıl verildiğini anlatayım. avusturya makamlarına vatandaşlık için başvuruyorsunuz ve size deniyor ki: "şu kadar süre sonra kabul ya da ret mektubu gelecek; şayet kabul mektubu gelirse, vatandaşlığı almak için ilk önce kendi vatandaşlığından çıkacaksın. kendi ülkenin vatandaşlığından çıktığın ve avusturya vatandaşlığını almak için yemin törenini beklediğin o birkaç aylık dönemde ise haymatlos olarak kalacaksın. bu iki vatandaşlık arası dönem bir seneye kadar da uzayabilir."
    işte türkler için zurnanın zırt dediği yer burası oluyor.

    türkiye cumhuriyeti, vatandaşlarının, bir başka ülkenin vatandaşlığını almadan vatandaşlıktan çıkmasına kanunen izin vermiyor. türkiye cumhuriyeti diyor ki, benim vatandaşım kısa bir süreliğine dahi olsa haymatlos kalamaz. inanın, bu çok güzel bir kanun ve türkiye'yi takdir edebileceğiniz bir an. zira, kendi vatandaşlığınızı verip yemin töreni için beklerken oluşabilecek bir sıkıntıda avusturya makamı size vatandaşlık vermekten vazgeçebilir. elinizde bulunan kabul mektubu hiçbir şeyin garantisi değil.

    işte bu sebeple avusturya, türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına diğer ülke vatandaşlarına tanımadığı ilave bir hak tanıyor. avusturya vatandaşlığı aldıktan sonra iki sene daha türk vatandaşı olarak kalabiliyorsunuz. ister hemen çıkın türk vatandaşlığından, ister beş ay sonra, ister iki sene sonra. size tanınan iki seneyi geçirmemek kaydıyla türk vatandaşlığından tam olarak ne zaman çıktığınız avusturya'nın umrunda değil. vatandaşlık başvuru esnasında en geç iki senelik mühlet dolduktan sonra türk vatandaşlığından çıkacağınıza dair sözlü ve imzalı olarak taahhüt veriyorsunuz avusturya makamlarına ancak yakın bir zamana kadar avusturya makamları türklerin bu iki senelik mühlet bittikten sonra türk vatandaşlıklarından çıkıp çıkmadıklarını kontrol etmiyordu. avusturya kontrol etmek istediğindeyse türk makamları avusturya'ya bilgi vermiyordu.

    dolaşa dolaşa geldim ancak olayı anlamanız için bunu anlatmak elzemdi.
    çift vatandaşlığı olan türklere gelince; avusturya vatandaşlığı alıp da iki senelik mühlet bittikten sonra, imzalı ve sözlü taahhüt vermiş olmalarına rağmen, türk vatandaşlığından çıkmayan binlerce insan vardı. bunların neredeyse tamamı da akp seçmeniydi. her seçim öncesi hararetle tartıştığımız "yurtdışındaki vatandaşlardan akp'ye %90 oy çıkıyor, yurtdışından oy kullanılamasın" sorunu vardı ya, zannetmeyin ki bu sorun sadece halk bazında sorun olarak kalıyordu.

    sağolsun, hdp'li bir müşahit, sandık görevlisi ya da parti görevlisi gibi biri, viyana'daki türkiye başkonsolosluğu'ndaki türkiye genel seçimleri için açıklanan seçmen listelerinin bir kopyasını alıp avusturya makamlarına veriyor. bunu yaparken de kendi başına hareket etmiyor, kendi partisinin haberi var gayet. avusturya makamları da bakıyorlar ki vatandaşlıktan çıkması gereken, on yıllardır avusturya'da sosyal demokratlara oy veren (o esnada avusturya'da hristiyan demokratlar baştaydı, zaten bu sebeple de bunlara baya kuruluyorlardı), avusturya'nın sosyal imkanlarını sonuna kadar sömüren, hatta daha çok yardım alabilmek için fazla fazla çocuk yapan binlerce kişi söz verdikleri gibi türk vatandaşlığından çıkmamışlar.
    sonrası bildiğiniz gibi. iyilik güzellik.*
    hdp seçmeni değilim ama daha önce kanım hiç bu kadar kaynamamıştı bu partiye.

    edit: altta arkadaşın dediklerini madde madde açıklayayım.
    - çift pasaportla doğan çocuklar zannettiğinin aksine çift pasaportu ömür boyu taşıyamıyorlar. 18 yaşında seçim yapmak zorunda kalıyorlar. varan bir.

    - güney tirollüler elbette istisna zira adamlar politik sınırlar çizilirken italya topraklarında kalmış avusturyalılar ama arkadaşın zannettiğinin aksine çift pasaportlu değiller. çoğu italya vatandaşı ve bu durum özellikle güney tirollü avusturya kökenli milliyetçileri rahatsız eden bir durum. avusturya'nın sağcı hükümetleri güney tirollülere (almanca konuşan kesime, italyanlara değil) avusturya vatandaşlığını ikinci vatandaşlıkları olarak vermek istiyordu ancak italya'nın ciddi bir rahatsızlığı var bu durumdan. italya ile yaptıkları görüşmeler sonrasında aldıkları tepkilerden ötürü daha geçen yıl rafa kaldırdılar bu tekliflerini. varan iki.

    - nasyonal sosyalizm döneminde kaçan ya da vatandaşlıktan atılan yahudilere elbette itibarları iade edilecek. 700 seneden fazladır bu topraklarda yaşayan insanları attılar vatandaşlıktan faşizm elinde; şimdi bu insanlara neden vatandaşlık veriliyor diye mi tartışacağız sahiden diye bir daha okudum ama sahiden onu tartışıyoruz galiba.
    yedikleri herzeleri düzeltirken insanları başka mağduriyetlere sürükleyemezler. misal, adamlara malları mülkleri de iade ediliyor yeri geldikçe, avusturya servetini dağıtıyor demek değil bu. hakları gasp edilmişlere haklarını iade ediyorlar. vatandaşlık da bir itibar iadesi. varan üç.

    - şayet başarılı bir insansanız, bir sanatçı, bir sporcu ya da gerçekten başarılı bir doktor, mimar falan festekiz ama öyle sıradan başarılardan bahsetmiyorum, o zaman avusturya sizi vatandaşlığa davet edebiliyor ve bu durumda kendi vatandaşlığınızdan vazgeçmenizi beklemiyor. varan dört.

    - sosyal yardımları kalıcı oturumu olanların da alabiliyor olmasının konuyla zerre alakası yok. zira, vatandaşlıktan atılan birisinin kalıcı oturum alması kanunen engelleniyor. bu vize tipleri için de geçerli. vizenizi upgrade edebiliyorsunuz ancak downgrade edemiyorsunuz. küçük bir örnek, öğrenci vizesinden rwr'ye geçebilirsiniz ancak tekrar öğrenci vizesine dönmeniz gerekirse türkiye'den yeni başvuru yapmanız gerekiyor ve bu esnada kazanmış olduğunuz haklarınızı kaybediyorsunuz.
    bu insanlar, vatandaşlık alma yolunu seçip sosyal yardımlardan faydalanmışlar. vatandaşlıktan atılınca o sosyal yardımlar kesiliyor elbette.

    bunlar öyle keyfi uygulamalar değil, hepsi vatandaşlık kanununda yer alıyor. yani avusturya'da çift pasaport yasak. istisnai bir gruptaysanız tutun avukatınızı yapın başvurunuzu. ben kendim bakayım diyorsanız buyrun şuradan. bunu okuyunca da tamam işte böyleymiş diye bir şey yok çünkü vatandaşlık almanız sadece vatandaşlık yasalarına bağlı değil zannettiğinizin aksine. beyan ettiğiniz her bir evrakla alakalı ayrı ayrı yasalar dahil oluyor işe. her bir durum kendi içinde ayrı ayrı sonuçlar doğuruyor. sadece benim kendi vatandaşlık başvuru sürecimde yaşadığım o "ayrı ayrı doğan sonuçları" yazmaya kalksam ay sonuna kadar bitiremem entry'i. öyle kolay bir iş olsaydı, göçmenlik, vatandaşlık ve mültecilik gibi alanlarda uzmanlaşmış avukatların saatlik ücreti 500 euroyu bulmaz, kapılarında sıra olmazdı insanlar.

    makable şamil olmama ilkesinden ötürü 93 yaşındaki çift pasaportlu yahudi vatandaşları sürmeyin saçma sapan önüme. entry'nin amacı tek tek yaşanan her itibar iadesini yazmak, vatandaşlık kanunlarını madde madde öğretmek değil. insanların karşılaştığı %95'lik durumu anlatarak yaşanan bir olayı anlatmak. o listede başarılı doktorlar, heykeltraşlar, ressamlar falan yoktu lol. ayrıca, türkiye vatandaşlarının diğer ülke vatandaşlarına tanınmayan başka artıları da oluyor vatandaşlık alırken, onlardan da bahsetmedim mesela. bahsetmem de :) kolay kolay önünüze çıkacak maddeler değil bunlar. araştırın soruşturun, tutun iyi bir avukat öğrenin.

    o listede de binlerce çift pasaport taşıyan kişi vardı. ilk olarak bundan eminim, zira bu haberin kaynağı konsolosluk çalışanının bizzat kendisi (kim olduğunu söylemeyeceğim). bu olayın patladığı dönemde konsoloslukta çalışmak istemezdiniz, emin olun. çift pasaport taşıyan, türkiye'nin şahlanışı için akp'ye oy yağdıran o türkler, türk vatandaşlığından çıkmak için resmen konsolosluğa çıkarma yapmışlardı.*
    ikinci olarak, bir avukat vardı, 300-400 müvekkil falan aldı. sürekli duyuru paylaşıyordu, bu durumdan mağdursanız bizimle görüşün, toplu olarak karşı dava açacağız diye ashfhagf. avukatın adına da küçük bir internet aramasıyla ulaşabilirsiniz. o kadarını da ben servis etmeyeyim önünüze.
    entry de piç oldu. neyse, sonra yeni bir entry'e çekerim editle yazdıklarımı.
  • isvicre'ye benzeyen daglari mi? ovlum, hepsi alp daglari zaten. belki isvicre'nin daglari avusturya'nin daglarina benziyordur? avusturya'da alpenverein verilerine göre 695 tane 3000m üzerinde doruk var, isvicre'de bu sayi 378'e geriliyor. alp daglarinin en büyük kismi (%29) avusturya sinirlari icinde oldugundan ötürü adamlar ülkelerine "land der berge" demisler ama isvicre'ye benzedigini bilselerdi demezlerdi kesin. ayrica dag nasil sikici olabilir ya?
    bu sözlük yemin ederim muazzam bir ortam. düsünsenize, yüz milyon yildir orada duruyorsunuy ama biri gelip size, ne sikicisin kalk oyna, diyor.
  • 1955'te müttefiklerden özgürlüğünü alabilmesini daima tarafsız kalacağına (immerwährende neutralität) ve almanya ile bir daha birleşmeyeceğine dair yaptığı antlaşmaya borçludur.
    bir ay boyunca süren tarafsızlık pazarlıklarından sonra 15 mayıs 1955'te, viyana'daki belvedere sarayı'nın mermer salonunda sovyetler birliği, abd, büyük britanya ve fransa ile imzaladığı antlaşma ile avusturya tekrar özgürlüğüne kavuşuyor.

    dönemin dışişleri bakanı leopold figl, dört dakika bile sürmeyen kısacık bir konuşma yapıyor ve tam olarak saat 12:25'te, antlaşmayı imzaladıktan 25 dakika sonra, belvedere sarayı'nın balkonuna çıkarak dışarıda beklemekte olan viyana halkını selamlıyor: österreich ist frei!*
    avusturya'nın bağımsızlık haberini ilk alanlar, dolayısıyla ilk kutlayanlar, o gün belvedere sarayı'nın bahçesinde bekleyenler oluyor.
    dönemin şansölyesi julius raab, yaptığı dokuz dakikalık bir radyo konuşması ile bütün avusturya halkıyla paylaşıyor haberleri.
    26 ekim 1955'te, müttefik askerleri avusturya'yı terk ettikten sonra, julius raab yaptığı konuşmayla avusturya'nın tarafsızlığını dünyaya duyuruyor.

    yani, avusturya'nın tarafsızlığı bağımsızlığını borçlu olduğu tarafsızlık antlaşmasının sonucudur. bağımsızlığının sonucu olarak tarafsız kalmamışlardır.

    edi: linkler eklendi.
  • -alıntıdır-

    olurda bir gun su ikilem arasinda kalirsaniz;

    a: turkiye'de her sabah tecavuze ugrayip, oglen uyusturucu mafyasinin elinde iskence gorup, aksam haksiz yere gözaltina alinip sabaha kadar dayak yemeyi mi tercih edersiniz.

    b: avusturya'da sabah ise gidip aksam eve geri donup, ufak bir ev orta halli bir araba sahibi olup yilda 2-3 hafta turkiye'ye tatile gelmeyi mi diye sorarlarsa, kesinlikle a sikki deyin..

    ...ve gelin size bu ulkenin nasil bir pislik cirkef bir ulke oldugunu, basimdan gecenleri madde madde olarak yazayim.

    yillardir yasadigim ingiltere'de hic bir zaman vizesiz bulunmadim, oturum ve calisma iznim her zaman vardi.ingiltere'de evlendim ve bosandim,eski esimle aramiz halen cok iyidir, sadece ask bitti diyerek ayrilmak istedi benden. su an ki esimle ingilterede tanistik ve de uzun bir sure beraber yasadik ingilterede. simdiki esim avusturya vatandasi oldugundan dolayi hamile kaldigin gun bana "artik burda yasamak istemiyorum, ya turkiye'ye senin ailenin yanina gidelim, ya da avusturya'ya benim ailemin yanina gidelim, cunku bebegimizin yalniz buyumesini istemiyorum akrabalarla bebek daha huzurlu ve buyuk bir aile icinde buyur" dedi, ben de bu kararina saygi duydugumdan dolayi, avusturya da yasama karari aldik.

    ve her sey iste o kararla basladi...

    ingiltere schengen ulkesi olmadigi icin ingilteredeki calisma ve oturma iznimin avusturya'da gecerli olmadigini soylediler. burda calisma ve oturum alabilmem icin gerekli olan belgeleri bana soylediler. resmi olarak gereken belgeleri assagida belirteyim hemen.

    1: su an ki esimle evli oldugumu ispatlayan belge (uluslarasi evlilik belgesi)

    2: esimin avusturya da maddi olarak zorda olmadigini belli eden belge (yani kara listeye alinmis mi, iflas etmis mi)

    3: ikimizin beraber kaldigi evin gercek bir ev olup olmadigini anlasmali bir evlilik olup olmadiginin polis tarafindan onayi, (yani eve polis gelecek ve kontrol edecek acaba biz gercekten beraber mi yasiyoruz.)

    4: bu surec icerisinde maddi olarak beni finanse edecek belgeler (yani bir birikimim var mi yoksa, ben gizliden gizliye calisiyor muyum, banka hesaplari falan filan yani)

    5: bu surec icerisinde saglik sigortamin nasil karsilandigina dair belge (esimden dolayi ab ulkelerindeki saglik hizmetlerinden yararlanabiliyorum, bunu ispatlayan belge)

    6: yabanci dil hakimiyetimin olup olmadigini belirten belge.

    7: turkiyeden almam gereken sabika kaydi.

    bu belgelerin hepsini 3 hafta gibi bi surede hazirlayip, kendilerine sundum. sonra bu ulkenin nasil bir irkci orospu anali evlatlar tarafindan yonetildigini anlayacaginiz olaylari yazayim.

    evraklari verdikten hemen sonra bana dedilerki "ya biz sana calisma izni verecez ama ne bilelim senin calisacagini, belki yan gelip yatacaksin, is bulabilecegine dair belge getir". neyse gittim bir tanidik araciyla bir isyerinden bu belgeyi aldim "evet bu adam is musadesi alir almaz, kendisi su kadar maasla yanimizda calismaya baslayacaktir".

    sonra dedilerki "yahu biz nerden bilelim senin ingilterede birikim yapip yapmadigini belki bu parayi sen kacak yollarla kazandin, ingilterede ne is yaptigini ispatla, ordaki banka hesaplarini son 3 yil olarak bize getir". hadi neyse bunu da hallettim.

    sonra dedilerki "ya biz senin eski esinden ayri oldugunu nerden bilelim, ya ayrilmadiysan" bakin bu cumleyi iyi okuyun diye tekrar yaziyorum, dedilerki "ya biz senin eski esinden ayri oldugunu nerden bilelim, ya ayrilmadiysan". yahu dedim eger ayrilmamis olsam nasil evlenebilirdim, sen dedim dalga mi geciyorsun. benden bosanma kagidimi istediler.

    neyse ingilteredeki mahkemeden alinmis olan bosanma kararimi bunlara verdim. bu seferde dedilerki "biz ne bilelim bu belgenin gercek oldugunu, ya sen bu belgeyi pc de yazip cikti aldiysan" dedim o zaman ara ingilteredeki mahkemeyi, ver dosya numarasini, onlar da sana fax ceksin ne bilim mektupla belgenin aynisindan yollasin". hayir olmaz dediler, sen arayacaksin onlari onlar bize fax cekecekler...

    ulan buna da tamam dedim, ingilteredeki mahkemeye rica ettim su numaraya bosanma kararimi faxlayin dedim, adamlar hemen faxladilar. simdi su cumleyi dikkatle okuyun "biz bu faxi ceken kisinin ingilteredeki mahkeme oldugunu nerden bilelim". konuyu kaciranlar icin ufak bi not duseyim, adamlar israrla benim bosandigima inanmiyorlar, yani ben su anki esimle evliyim ama, eskisinden bosanmadim.

    yahu dedim elinde google var, yaz ingilterenin su mahkemesinin bilgilerini, orda cikacak fax numarasi ile sana faxi yollayan kisinin fax numarasini karsilastir, anlarsin dedim. ikisi de ayni numara yani. biraz yumusar gibi oldu, dedim bu yaptiginiz olayin yasal bir dayanagi yok. siz sadece benim isimi zorlastiriyorsunuz.

    neyse artik bu olaylardan sonra dosyami viyana'ya yolladilar ve 5 is gunu sonra calisma musademin gelecegini soylediler.

    ve bu sabah telefonla beni aradilar yanlarina cagirdilar, iceri girdim ve bana ufak bir sorun oldugunu soylediler. simdi assagidaki yaziyi iyi okuyun, sadece tek bir cumle yazacagim, ve bundan sonra iyi dusunun, bir turk olarak bir musluman olarak , avrupa denen bok cukurunun gobegindeki bu ulkenin halen nasil olur da demokrasi ve insan haklarindan bahsettigini anlayin. memurun bana cumlesi suydu;

    "sizin calisma belgeniz su an elimde fakat, siz su an calismadiginiz icin, maddi olarak ailenizi gecindirecek parayi kazanamiyorsunuz, maddi durumunuzu daha iyi hale getirdiginiz an size bu belgeyi verecegim"

    calisma izni olmayan birisine, calisma izninizi size veremem cunku calismadiginiz icin maddi olarak hazir degilsiniz, diyen insanlarin ulkesi. butun kalbimle bu insanlarin birgun turkiye'ye tatile gelmesini bekliyorum. allah beni ve de o memuru birgun mutlaka karsilastiracak.

    -alıntıdır-

    http://www.eksiduyuru.com/index.php?m=d&id=107389

    kendisine ulaşmak isteyenler benimle bağlantı kurabilir.
  • "avusturya'nın tarihteki en büyük başarısı, tüm dünyayı, hitler'in alman, beethoven'in de avusturyalı olduğuna inandırmalarıdır" gibi bir laf vardı zamanında..

    bir de (bkz: anschluss/#8114743)
  • avusturya'da bir yabancı işçi olup "bu ülkenin 0 adet ukraynalı mülteci alması gerekir" diye fikir yürütme hakkını kendisinde gören haddini bilmez yabancılara sahiptir.

    bir de avusturya için "çünkü ne savaşın çıkmasında ne de büyümesinde katkısı var" demiş, sanki diğer mülteci alanların bir katkıları varmış gibi.

    sadece savaşın çıkmasında ve büyümesinde katkısı olanlar mülteci alacaksa, durup dururken o sivilleri öldürmeye başlayan rusya'dan başka hiç bir ülke mülteci alamaz demektir. sen git durup dururken komşunu işgal et, sivilleri kurşuna diz, kadınlara çocuklara tecavüz et, insanları diri diri toprağa göm, diri diri yak, sonra o komşuya yardım eden devletler suçlu olsun.

    bugün nehammer putin'in yüzüne iyi konuşmuş:

    ''ı addressed the serious war crimes in bucha and other places and emphasized that all those responsible for them must be held accountable, ı also told president putin in no uncertain terms that sanctions against russia will remain in place and will continue to be tightened as long as people are dying in ukraine."

    bugünlerde avusturya'ya bakışım pozitif olarak değişti.
  • turist olarak bulunduğum 1 haftada türkiyeyi özleten ülke. büyük büyük tespitler yapmayacağım zira yaşamıyorum. ancak avrupada yaşama tecrübesi olan biri olarak yaşama tecrübesini bu ülkede tatmadığım için mutlu oldum açıkçası.

    bir defa türkçe duymaya tahammülü olmayan bir kitle var. yaşlıların yanında türkçe konuşulduğu anda direk yadırgayıcı bakışlar üzerinizde oluyor, hissediyorsunuz. bunun üstüne markette karşılaştığım türk kasiyerin türk olduğunu bilmeden ingilizce konuşmama ses çıkarmayıp türkçe konuşmaya başladığımda ise arkamızdaki moruk teyzenin kasiyere bağırmaya başlaması tadımızı bir hayli kaçırdı doğrusu. yani gizli ırkçılığı, açık ırkçılığın her türlüsünü pasif agresif, direkt agresif şekilde bir haftada yaşadım diyebilirim. bu da tabi size soğuk insanlara sizin de soğumanıza sebep oluyor haliyle.

    insanla muhattap olduğum her durumda neredeyse garip durumlar yaşadım diyebilirim. bunu da onların salt disiplin ve sosyal zekalarıyla açıklayamıyor insan. çünkü bu genellemeye giriyor ve tesadüftür herhalde diye düşünüyor insan. ama bir insanın başına 10-15 olay gelince her diyaloğun garip bir hal aldığını, uyum sağlamaya çalıştıkça, boşver sen uyum sağlayamazsın zaten bakış açısını tecrübe etmek, bu pasif agresifliği çok garip bir şekilde sindiriyor insan. bu yüzden ne yapmak isteseniz bir tereddütle ve endişeyle yapıyorsunuz ve bu da size turist de olsanız belli bir süre sonra yılgınlık veriyor.

    hizmet sektöründe türkler çok ağırlıkta çalışıyor. avusturyalılar gayet götlerini yabancı ve türklere dayamış garip bir alt üst ilişkisiyle hayatlarına devam ediyorlar. konuştuğum türkler avusturyalıların türklerin yaptığı işleri yapmadığını, yapmayı da tercih etmeyeceklerini söylüyorlar. düzen kurulmuş, hayat devam ediyor ancak yeni gelen ya da buraya uyum sağlayamamış türkler ile gayet işlerini iyi yapan ve düzeni düzgün götüren türklerin aynı muammeleyi gördüğünü hem gözlemliyorsunuz hem de görüyor ve duyuyorsunuz zaten. bu da çok büyük ikiyüzlülük ve bencillik olarak sizin bakış açınızı bu insanlara karşı negatife döndürüyor.

    bir de insiyatif meselesi var. her yerde sanki sonsuza kadar sürse de olur bir sıraya girme düzeni kurulmuş, ama işler o kadar yavaş ilerliyor ki düzgün ilerlesin diye bu da insanı yoruyor. türkiyede sıradan bir mavi veya beyaz yakalının aldığı insiyatifle, elini hızlı tutarak 5-10 dakikada yapacağı işi burada 1-2 saatte yapıyorlar gibi bir izlenimi oluyor insanın.

    kurdukları düzen, disiplin, kuralcılıkları, insiyatif almama yaklaşımları gerçekten bu kadar kısa sürede beni yıldırdı açıkçası ve onca olumlu şeye rağmen olumsuz hissiyatım tatilimin sonunda baskın çıktı. tuhaf bir deneyimdi bu ülkeyi gezmek...
  • yolsuzluk iddiaları yüzünden şansölyesi istifa etmek zorunda kalan orta avrupa ülkesi. peki neden istifa etmek zorunda kaldı?

    iddia şu şekilde:
    sebastian kurz ve etrafında küçük bir ekip 2016 yıldında ekonomi bakanlığının paralarıyla anketler yapılıyor ve fellner grubuna ait medyada (özellikle österreich isimli bedava dağıtılan bir bulvar gazetesinde) paylaşılıyor bunlar. paylaşılması için de ekonomi bakanlığı tarafından 1 milyon euro miktarında reklam da veriliyor bu gazeteye (vergi hariç)
    bu şekilde sebastian kurz önce parti başkanlığını ve 2017’de de yeni seçimleri kazanıyor.

    bu bilglere wksta* nasıl ulaştı derseniz: 2019’un kasım ayında thomas schmid’in telefonuna casinos olayı yüzünden el konuluyor (thomas schmid ekonomi bakanlığında genel sekreterlik yaptıktan sonra öbag`türkiye varklı fonu’nun avusturya versiyonu gibi düşünün`’ın başına getiriliyor)

    bu bilgiler özellikle thomas schmid’in diğer övp yetkilileri ile yazışmalarından ortaya çıkıyor. şansölyelik, ekonomi bakanlığı, övp parti merkezinde ve österreich gazetesinde aramalar yapılıyor. tabi övp’nin bu aramalardan haberi vardı, bu yüzden aramalardan pek bir şey çıkmayabilir.

    aramalar sonrasında koalisyon yaptıkları yeşiller partisi’nin baskıları yüzünden sebastian kurz istifa etmek zorunda kaldı.

    yeşiller neden hükümeti sonlandırmıyor derseniz, bunun sonucun (bence) üç sonucu olabilir:
    - 4 parti (neos, yeşiller, spö, fpö) tekrar seçim yapmadan övp karşıtı koalisyon kurar. burada sorun fpö: zaten aşırı sağcı ilginç bir parti ama şu anda partinin başında baya değişik fikirleri olan herbert kickl var. daha ılımlı bir isim partinin başında olsa belki düşünülebilirdi ()
    - erken seçim: bu senryoda övp mağdur rolüne girip bir şekilde hükümet kurmayı başarabilir

    şu anda iyi olan ise: adalet bakanı yeşiller partisinden alma zadic. işini iyi yapabilirse övp süren davalara etki edemez / çok düşük etki edebilir

    peki sebastian kurz’un “istifasıyla” pek bir şey değişti mi? şimdi parti başkanlığı ve mecliste partisinin grup başkanlığını yapıyor. yani hala güçlü bir pozisyonda. yerine dışişleri bakanı olan alexander schallenberg’i önerdi. bu adam zaten kurz’a çok yakın bir isim ve parti içinde çok büyük bir etkisi yok. kısaca ipler kurz ve ekibinin elinde olmaya devam edecek

    eğer yeterince delil bulunamadığı için büyük cezalar almazsa sebastian kurz’un uzun süre avusturya siyasetinden çekileceğini düşünmüyorum. 2022 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup avustura tarihinin en genç cumhurbaşkanı olmayı deneyebilir mesela* (avusturya’da cumhurbaşkanı olmak için en az 35 yaşında olmak gerekiyor ve sebastian kurz 35 yaşında)
hesabın var mı? giriş yap