• denetlediği her şirketin yaptığı işi (finans sektöründe olsun, üretim sektöründe olsun diğer hizmet sektörlerinde olsun), o işi yapan şirket elemanları kadar bilmesi gerekmeyen, işinin tanımı bu olmayan, zaten böyle bir durum gerçek olsa adı auditor değil allamei cihan olması gerekecek meslektir.

    eleştirirken basitçe audit'in ne olup ne olmadığının sınırını çizip, auditor'den beklentileri de buna göre belirlemek, bu beklentileri yerine getirip getiremediğine göre kendisini eleştirmek gerekir.

    giriş seviyesinde bir tanım yapmak gerekirse, bağımsız denetçilik hizmeti, bir şirketin mali tablolarından bilgi edinmeyi amaçlayan herkesin menfaati için yapılan bir meslektir ve özetle, mali tabloların, şirketin üst yönetimi tarafından, şirketin içerisinde gerçekten olup biteni (satışları, stokları, masrafları, giderleri gibi) doğru yansıttığına dair güvence vermektir. böylece o şirkete yatırım yapacak kişiler, o şirketten vergi alacak devlet, şirketin sahipleri ve/veya hissedarları, şirketin başka ülkede bulunan bağlı olduğu merkez ya da şirkete borsada yatırım yapacak küçük yatırımcı, şirket operasyonlarınıı yürüten kişilerin, herhangi bir menfaat sağlamak amacı ile finansal verileri gerçek olmayan bir şekilde hazırlamaları riskinden korunmaya çalışılır.

    bir de iç denetçi vardır. bir de flamingolar vardır.

    auditor'ların yaptıkları işin içeriğinin hakketmediği kadar bir kibire ve havaya sahip olmalarının bazı kimseleri rahatsız etmesi mümkündür. iddia çok yanlış da değildir.

    hizmet sektöründe olan tüm firmalar gibi, satış ve imaj önemlidir. dolayısı ile giyim kuşama, yabancı diili ve anlaşılmaz bir terminolojiye ve artistiğe önem verilir. hemen her hizmet satan ve müşteri ile direkt temasta olan firma personelinde olduğu gibi...

    auditor'lerin yaptıkları işleri küçümserken, anlamadıkları şeylere örnek olarak diğer finansal enstrümanları vermek pek mantıklı değildir. zira auditor'lüğün avcı-toplayıcı toplumda gereksizliği, ya da auditor'lerin gerçekten üreten kesimi sömüren bir çarkın parçası olduklarını iddia etmek mümkün olsa da, onları en az kendileri kadar sanal olan "forward, hedge, finansal piyasalar" gibi kavramlara hakimlikleri ile değerlendirmektense, örneğin patates üreten bir çiftçiye göre topluma faydaları sorgulanırsa zannımca daha mantıklı olur.

    audit'in büyük yaratıcılık gerektiren bir meslek olmadığı tamamen doğrudur. ancak bu da işin doğasındandır. yani denetim müdürlerinin denetim ekibine denetimi yapacakları çerçeveyi ve adımları dikte etmeleri gayet doğaldır. hatta daha da ileri gitmek gerekirse, dünya çapındaki 4 büyük denetim firmasının* neredeyse tüm dünyada değişik muhasebe sistemlerine göre geçerli bir metdolojisi vardır ve sektöre göre de değişen bu metodoloji o denetimin dünya çapında standart bir şekilde yapılmasını sağlar. dünyanın 50 ülkesinde varlık gösteren bir şirketin de audit şirketinden beklentisi budur.

    bazen içeriğine fazla dikkat etmeden basit hesapların dibini tutturmaya çalışırlar. bazen o hesapların içeriğini bile bilmezler. ilginçtir ki, o hesaba son derecek hakim şirketin kendi personeli, çoğu zaman bir hesabın detaylı dökümü ile mizanda görünen rakamının tutmadığını auditor gelene kadar farketmemiştir. zaten o hesap tutturma çabası da bu yüzdendir.

    oturup ifrs çalışırlar, mümkün olursa, ama genelde işi yaparken öğrenmek ve denetim ekiplerindeki "usta-çırak" sistemi temeldir. kitap okuyaraktan ifrs de zaten öğrenmek, uygulaması ile beraber olmazsa, her gece yatmadan ve tuvalette bile okusanız anlamsızdır. evde tıp öğrenilmeyeceği gibi...

    bu şirketler en iyi üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler bölümünden, örneğin türkiye'de ortalama senede 350-400 (sadece audit'e...buna vergi ve diğer danışmanlıklar da eklenirse rakam 1000'i bulabilir) yeni mezun işe aldığından, bunların büyük miktarının zaman içerisinde (çoğunlukla 3.seneden itibaren) audit şirketinden ayrılıp, genelde en az iki katı bir maaşla ve daha uygun çalışma saatlerine sahip bir şirkete geçmeleri doğaldır. bu şirketler bu sefil meslekte 2-3 senesini dezenforme olarak geçirmiş elemanlara oldukça düşkündür ve finans bölümüne mümkün olduğu kadar buralardan eleman almak isterler.

    auditor'ler finansçı kadar finans bilmezler. maliyet muhasebeci kadar maliyet muhasebesi de bilmezler. sigortacı kadar sigorta da bilmezler. ama bunların hemen hepsinde işe girebilme şansları olur ve girdiklerinde de kısa zamanda sektörel nüanslara adapte olabilecek kadar sağlam bir altyapıları ve deneyimleri olur.

    işinizi yapınış şeklinize ve hırsınıza göre 7 gün 15 saat de çalışabilirsiniz, sabah 9 akşam 18 de. genelde mevsimsel yoğunluğa ve denetlenen firmaya göre bu şartlar da değişir.

    auditor yüksek saygı duyulması gereken bir insan mıdır? bence hayır. ama gene bence, hiç bir kişiye mesleği dolayısı ile saygı duymak gerekmez. eğer duymak gerekecekse de, auditor'e de duymakta bir sakınca yoktur zira.
  • bu mesleği "sadece finansal tablolara bakıp, bilanço tutuyor mu tutmuyor mu işte ona bakıyosun hacı, üstün körü bak işte gerisini siktir et" şeklinde algılayan çalışanları için yaratıcılıktan bir hayli uzaktır.

    ama işin aslı böyle değil. bu meslek bu şekilde icra edilecekse lisans eğitiminde muhasebe görmüş hatta herhangi bir ticaret lisesi mezununa 2-3 saat "şöyle,böyle yap işte " tarzı bir eğitim vererek onu denetçi yapabilirsiniz.

    adam mesela "ortaklara borçlar hesabında ortaklara neden faizsiz borç veriyorsunuz? ya da koltuk kanepe almışsınız hani nerede bunlar? ya da 3 tane arabanın yıllık bakım masrafı bu kadar olur mu" diye sorgulamıyorsa yaptığı iş denetim değildir, başka bir şeydir. işin özü onaylamak değil denetlemektir çünkü...

    tam anlamıyla bu işi yapabilmek için çok fazla bilgi ve deneyim sahibi olmanız gerekmektedir. yılların godoman baş denetçileri bile hala sınavlara hazırlanıyor, hala boş vakitlerinde ders çalışıyorsa buradan bu sonuç çıkıyor.
  • şu ana kadar rastladığım auditor kelimesinin türkçe mealleri şöyledir: denetçi, denetimci, denetleyici, denetmen, müfettiş.

    edit: boilteau söyledi tetkikçi de deniliyormuş.
  • yaptığı işin sonuç kısmına "no exception is noted" yazmayı alışkanlık edinmiş insandır. bu cümle öyle alışkanlık yaparki, yaptığı denetimin sonucunda bu hesap patlak, yaptığımız testlerin yüzde bilmem kaçında hatayla karşılaştık diye dökümantasyonuna yazsa bile kapanışta istem dışı o kutsal cümleyi de çakabilir, çünkü bu cümle bir nevi denetçinin amin'idir.
  • denetlenen şirketlerin muhasebe departmanlarında çalışan muhasebe elemanlarının nefret ettiği insanlardır aynı zamanda bunlar. çünkü istekleri hiç bitmez, her birşeyler isterler, bazen flash diskle alırlar, bazen mail e göndertirler ama hep isterler. fakat muhasebe elemanları bilmezler ki vermeleri gereken bilgiyi vermediklerinde finans müdürü de onların tepesine binecek raporlar yetişmiyor diye.
  • auditing olayini gerceklestiren psikolog duzeyinde asmis scientology insanlari. insanin karsisinda oturup butun engramlerini analiz ederler. burada psikologla karsilastirdim zira temelde oyle. kendileri bir psikologdan cok farklari olduklarini dusunurler.*. hatta psikologlara karsi bir kin beslerler.
  • sertifikalı versiyonu için.. (bkz: certified internal auditor)
  • türkçesi için (bkz: denetçi)
  • audit sirketi calısanı.
  • kendisiyle iştigal edenleri bambaşka bir insana dönüştüren meslek. bu mesleğe başlamadan önce canlı, sağlıklı, sakin, güzel, sevecen, anlayışlı * olan insanlar en az bir yıl çalıştıktan sonra asabi, tahammülsüz, sıkılgan, uyku ve yemek düzeni bozulmuş, göz altları morarmış, umutsuz tiplere dönüşürler. yolculuk, uçak, stok sayımı, client, audit bag, staff, expense, case, ekip gibi terimlere karşı alerjileri olur. ben üç günde toplam 6 saat uykuyla * çalışanını bizzat kendim gördüm ki sabah taksiye bindiğinde günaydın dedim cevaben günay, gün, gü dedi hatta diyemedi ağlamaya başladı. bunlar da yeni başlayacak gençlere ders olsun, hadi bakalım durmak yok yola devam *
hesabın var mı? giriş yap