• gabi ilk üç sezonu izle gel , amk kızı kudurma artık
  • beni adeta çocukluğuma döndürmüş animedir.

    zira bizim mahallede mikasa topu olan eren diye bi çocuk vardı.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    dostum baş karakter demişsin eleman 5. bölümde öldü? ayrıca ölmeden hemen önce 1 adet kolunu ve 1 adet bacağını kaybederek edward elric reyize selam çaktı.
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • insanların kafası bayağı karışmış,
    yardımcı olup 3 ve 4 üncü sezon ile ilgili ufak tefek karışıklıkları gidereyim
    ayrıca özet niteliğinde bir zaman çizelgesi de yazdım,
    4üncü sezon hangi zamanda geçiyor, 3 hangi zamanda geçiyor spoilerlı kısımda anlattım. (mangadan spoiler yok içiniz rahat olsun, yayınlanan son bölümü izlediyseniz, tüm entry'ı okuyabilirsiniz)

    şimdi öncelikle:

    animeyi takip eden bazı arkadaşların haberi olmayabilir: üçüncü sezon, 2 parça olarak yayınlandı. yani:

    * shingeki no kyojin - season 3
    * shingeki no kyojin - season 3 (part 2)
    şeklinde.

    yani ortada 2 tane üçüncü sezon var.
    part 2 anlayacağınız üzere season 3'ün devamı.

    season 3'ün önüne, (part 1) diye yazmadıkları için, bazı izleyiciler, üçüncü sezonun part 2 diye bir devamı olduğunu anlayamamış ve sadece part 1'i izleyip bırakmışlar. normaldir. aşağıya linkleri bırakıyorum:

    shingeki no kyojin season 3

    season 3 part 2

    sanırım salgından ötürü üçüncü sezonu bitiremeyip yarım kalınca,
    devamını sezon 3 part 2 olarak çektiler.
    dolayısı ile 3'üncü sezon yalnızca 12 bölüm değildir, 10 bölümlük part 2'yide ekleyince toplamda 22 bölümdür.

    şimdi gelelim ana mevzuya, 4üncü sezona.

    bazı arkadaşlar, ulan ne oluyor, bu marley, eldian, bu savaş, osmanlı askerine benzeyen fesli askerler, ortadoğu federasyonu diye şeylerde nerden çıktı diye düşünmüş.
    mangadan spoiler vermeden açıklayacağım.
    mangayı okumayanlar gönül rahatlığı ile buradan sonrasını okuyabilir.

    4üncü sezonun ilk bölümünü izlemeyenler için buradan sonrası spoiler.

    --- spoiler ---

    şimdi,
    3'üncü sezonun ikinci, son part'ının, son bölümünde ne olmuştu?

    bizim başrol elemanlar etraftaki tüm devleri temizleyip dim direk at koşturarak devam edip, denizin kıyısına vardıklarını, bir adada yaşadıklarını anlamış,

    ve zırhlı dev, canavar dev gibi ülkelerine saldıran devlerin dış dünyadan geldiklerini, yani dış dünyada da yaşam-insanlık olduğunu anlamışlardı.

    dolayısı ile erwin smith reis (sarı saçlım mavi gözlüm <3), haklı çıkmış,
    asıl düşmanın insana dönüşebilen devler değil,
    deve dönüşebilen insanlar olduğu,
    yani kendileri dışında insan toplumlarıda var olduğu kesinleşmişti.
    yani düşman canavarlar değil
    düşman yabancı insanlar.

    işte ilk bölümde dış dünyada neler olup bitiyor, bunu izliyoruz. fakat aradan 4 yıl geçmiş.

    bölümün bize gösterdiği şey şu:

    *marley denen bir ülke var. bu ülkenin vatandaşları marleyan
    (bazı türkçe çevirilerde marleyliler olarak çevrilmiş, siz anlayın işte).
    bu ülkenin askerlerinin başlıkları, aynı birinci dünya savaşında ingiliz askerlerinin taktıkları geniş tabak benzeri başlıklara benziyor.

    *bu marleyanların hükmü altında, eldian (eldia'lılar) isimli bir azınlık halk var.

    *eldialılar, eldialı oldukları belli olsun diye marley devletinin zoruyla, sol kollarında yıldız desenli bir kolluk taşıyorlar. (aynı naziler döneminde yahudilerin, yahudi olduğu bilinsin diye, zorunlu olarak kolunda davut yıldızı kolluğu taktığı gibi)

    *marleyliler, eldialılardan tiksiniyorlar. bunun sebebi sadece eldialıların titana dönüşebilmesi.
    bundan ötürüde marleyliler, eldialıları canavar, katil, iblisin dölü, olarak adlandırıyorlar.
    onları savaşta ön cephede tehlikeli ölüm riski yüksek görevlerde kullanıyor veya intihar bombacısı olarak düşmanlarının üzerine yolluyor.

    *marley devletinin bu bölümde izlediğimiz düşmanı ise
    esmer, koyu renk sakalları olan, fes takan, ortadoğu federasyonu isimli bir başka ülke/federasyon. (bildiğin osmanlı-mısır varyantı bir ülke.)
    bölümün sonlarında gösterilen kıyıdaki şehirde-kasabada,, dikkatli izlenirse, kubbeli yapıları da görmek mümkün.

    *bölümde gabi isimli küçük kız, düşman siperlerine doğru yürürken,
    düşman ülke olan ortadoğu federasyonunun askeri, yanındaki diğer askere diyor ki:
    "bu kız bir eldialı olabilir, deve dönüşebilir, öldürelim."

    demek ki buradan çıkan sonuç: sadece eldialı halklar/ırklar deve dönüşebiliyor.
    (bakın bu spoiler değil. bu aslında dikkatli bir izleyicinin fark etmesi gereken bir bilgi)

    *marleyli komutanın "bir zamanlar biz marleyliler böyle devler tarafından öldürülüyorduk" dediğine göre demek ki eski zamanlarda eldia ve marley ırkı savaştaymış. savaşı marley kazanmış olsa gerek ki, eldialılar, marley devletinin esareti altında yaşıyorlar.

    *marleyliler, bu eldialılardan tiksindikleri ve onları şeytanın dölü olarak gördükleri için onları kendi ülkelerinde köle gibi kullanıyor, ve onların deve dönüşme özelliğini askeri bir silah olarak kullanıyorlar.
    bölümde izlediğimiz gibi bazılarını ön cephede piyon olarak kullanıyorlar.
    bazılarını zeplinden aşağı atıp havadayken akılsız devlere dönüştürerek dev bombardımanı olarak kullanıyorlar.
    bazılarını ise, zırhlı treni patlatan küçük kız gabi gibi, özel bir eğitim vererek, akıllı devleri miras alması için eğitiyorlar.

    peki ne demek bu devi miras almak?
    önceki sezonlardan hatırladığınız gibi deve dönüşme özelliği kazanan bir insanın ömrü kısalıyor ve deve dönüştükten 13 yıl sonra ölüyorlar. akıllı dev aktarımının gerçekleşmesi için akıllı dev sahibi insan ölmeden önce, normal bir insanın akılsız bir deve dönüşüp akıllı deve sahip insanı yemesi gerekiyor.
    bu bölümde anladığımız üzere:
    bizim zırhlı dev reinar'ın 13 yılı dolmak üzere olduğu için, bir eldialı, zırhlı devi miras almak zorunda. marley devleti, gabi ve silah arkadaşlarından biri bu devi miras alabilsin diye savaş eğitim veriyor, cepheye yolluyor. gabi ve yanındaki diğer küçük çocukların hepsinin kolunda eldia kolluğu var dikkat ederseniz.

    peki bu savaş nereden çıktı?
    marley isimli ülke ile ortadoğu federasyonu isimli fererasyon neden savaşıyor?

    çünkü marley tüm dünyaya hakim olmak istiyor.
    bütün gücü ise sahip olduğu "titan" silahından geliyor.
    bölümde de gördüğünüz üzere adamlar akılsız devleri zeplinden atarak bombardıman için falan kullanıyor ahahahah güzel fikir lan.

    fakat bir sorun var kurucu titan, bütün titanları yönlendirme gücü olan ilk titan, bizim başroldekilerin yaşadığı adada, kral fritz isimli adamın ellerinde. dolayısı ile marley devleti, kral fritz'i tüm dünya açısından bir tehdit olarak görüyor. marley, kurucu devi ele geçirmesi lazım ki rahat etsin.

    (bakın bu da spoiler değil, öyle gibi görünüyor fakat 3'üncü sezonu dikkatli izlemiş biri, 4üncü sezonun ilk bölümünü de izleyince olayları anlıyor zaten)

    bu kurucu titan, kral fritzin eline nasıl geçmiş, nolmuşda geçmiş, bu ada neyin nesi falan animeyi izleyen biri henüz bilmiyor. mangada açıklandı, animede ise 4üncü son sezonda açıklanacak.

    gelelim zaman çizelgesine:

    marley devleti bu kurucu devi ele geçirmek için günümüzden yıllar önce, bizim eren-mikasa-armin'inin yaşadığı adaya operasyon yapıyorlar ve devlerden oluşan bir ekibi adaya yolluyorlar. bu esnada bizim eren mikasa armin falan daha veletler. operasyon günü erenin annesi falan ölüyor bildiğiniz üzere.

    burada 1'inci sezon başlıyor.

    marleyin elinde o zaman ("bildiğimiz kadarıyla") :

    -devasa titan (bertolhd)
    -dişi titan (annie)
    -zırhlı titan (reinar)
    -çene titan (bu veledin adını unuttum ama yoldayken bunu akılsız bir dengesiz titan yiyor bildiğiniz üzere. o kişi de ymir isimli kız.)
    -canavar titan var. (zeke)
    -cart titan (hoşşek titan :d)

    3 sezon boyunca olaylar gelişiyor ve
    üçüncü sezonun finalinde hepimizin izlediği gibi
    canavar dev, zırhlı dev, çene dev başarısız olup kaçıyorlar. yani operasyon başarısız.

    kurucu devi alayım derken,
    ellerindeki dişi titan ve colossal titan'larından oluyorlar. 2 tane silahları gidiyor yani.

    dişi titan yani annie, kendini kristale hapsediyor.
    colossal titanı da armin yiyerek armin ele geçirmiş oluyor.

    mecburen,
    canavar titan (zeke)
    zırhlı titan (reinar)
    çene titan (ymir)

    geri ülkeleri marleye dönüyorlar.
    bu esnada bizim adadaki başrol karakterlerimiz duvarların dışına çıkıp, at sürerek denize ulaşıp bir adada yaşadıklarını anlıyorlar.

    bu bölümden anlıyoruz ki marley 2 tane titanından olup düşmanlarına karşı olan üstünlüğü azaldigi icin ortadoğu federasyonu isimli bir ülke ile aralarında savaş başlamış.
    erenlerin adanin kiyisina ulaşması ve reinar ile canavar dev zekenin adayi terkedip ülkeleri marleye donmelerinin üzerinden 4 yıl geçiyor ve 4üncü sezon başlamis oluyor.

    şuan günümüzde, marleyin ellinde (bildiğimiz kadarıyla) yalnızca 4 dev var.
    canavar dev (zeke)
    zırhlı dev (reinard)
    çene dev (galliard)
    binek dev (pierce)

    peki bu galliard kim?
    hatırlarsanız, çene dev en son ymir isimli küt saçlı çilli bir kızdaydı.
    demek ki bize gösterilmeyen bu 4 yıl içinde o kız ölmüş, 13 yılı dolmuş (veya dolmadan öldürülerek), çene titanı galliard isimli bir marley askerine aktarılmış.
    tabi sadece eldia ırkının titan dönüşme özelliği olduğu için, bu galliard'ın marleyde yaşayan bir eldialı olduğunu anlamış olmanız lazım.

    marleyin elinde başka titanlar var mı? yeni tür titanlar görecek miyiz, bu 4 yıl içerisinde bizim adadakiler n'apmış sahilde rakı balık mı yapmış falan filaan hepisini zaten ilerleyen bölümlerde izleyeceğiz.

    sorusu olan yeşillendirebilir.

    kalın sağlıcakla.

    --- spoiler ---

    edit ; yazida ufak tefek hatalar yapmışım onları yarin düzelteceğim.
    cart titan isimli 4 ayakli tasiyici titani unutmusum mesela.
    eşşegı ahirda unuttuk lan cmxmxmxm

    edit2: hatalar duzeltildi. ayrica bolumu tekrar izledim, ortadoğu federasyonu ile marley arasindaki savas, marleyin elindeki devlerin sayisinin azalmasi yuzunden baslamis. daha dogrusu paradise adasi operasyonunun basarisizligi yüzünden. zeke paraşütle atlarken havada kendine kendine dusunurken diyor. o kismida duzelttim.
  • --- 8. bölüm spoiler ---

    yav o kırılan duvardan bakan biri erkek biri kadın iki devin suratı nedir allasen? tapu kadastro memuru gibi... sırıtıyorlar bi de, korkunç lan!

    --- 8. bölüm spoiler ---
  • yazanların büyük bir felsefi birikime ve derinliğe sahip olduğunu düşündüğüm anime ve manga serisi. izlerken en çok etkileyen bir kaç düşünceden bahsetmek isterim.

    --- spoiler olabilir ---

    serinin bir bölümünde, askeri birlikteki okulda en iyi dereceyi yapanlar surun en güvenli, en risksiz yani en iç tarafında görevlendirilmek istiyorlar ve bu konuda, "insanlar bir işi yapmamak için o işi en iyi şekilde öğreniyorlar" gibi bir mantıksızlıktan bahsediliyor. örneğin doktorlar, göz ya da kbb gibi en temiz ve görece rahat işi yapabilmek için tus'tan en yüksek puanı almaya çalışıyorlar. bu ne demek, ellerini daha az kana bulamak için o işi en iyi şekilde öğreniyorlar. ama en iyi öğrenenlerin ellerini kana bulayarak daha riskli işleri yapmaları daha mantıklı değil mi?

    ikincisi ve zaten attack on titan'ın temel dertlerinden biri olan, dışarıdan, dışarıdakinden, bilinmeyenden korkmak ya da korkutulmak durumunun insanda yarattığı eylemsizlik. aslında güvenli olmadığı bilinen duvarların arkasında rahat yaşamayı bekleyen ve bunun için hiç bir şey yapmayan (buralar tanıdık geldi değil mi?), yapmaya çalışanları da hemen suçlayan insanları görüyoruz. zaten onların hepsini devler bir şekilde yiyor. biz de izlerken alışıyoruz, üzülmüyoruz bile. durduk yere kimse ölmüyor, hepsinin bir sebebi oluyor mutlaka. bazıları tesadüfi görünse de iyice düşününce bir şeyler çıkabilir. eren'in annesine dahi bir sebep bulunabilir.

    --- spoiler olabilir ---
  • final bolumunun yayinlanmasina 24 saatten az kaldi fakat sozlukte hakkinda yaprak kipirdamiyor. su son kismi parcalara bolup uzattikca uzatarak milleti ne kadar bezdirdiklerini buradan anlayabiliyoruz.
  • on edit : elmira'ya selamlar

    sanki çoğu kişi erenin asıl amacını ve ymir muhabbetini kaçırmış, anlayamamış gibi geldi.
    oradaki önemli detayı yazayım:

    önedit: son sayının türkçe çevirisi çıkınca daha bir oturdu, haliyle aşağıda yazdığım final teorisinde ufak bir değişikliğe gitme kararı aldım. onunda ne olduğunu bu entrynin en sonundaki "edit 1:" isimli editte yazdım. iyi okumalar.

    manga finali spoiler
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .

    erenin ilk sezon ilk bölümden beri tek bir hedefi var: o da (bkz: tüm devleri yok etmek)..

    devlerin kaynağı ne?

    2000 yıldır, paths isimli bomboş sonsuz bir çölde (orası bir tür araf gibi) devleri yaratmaya devam eden ymir.

    paths'deki zaman kavramı tamamen farklı. geçmiş, şimdi ve gelecek, tüm her şey paths'de zaten orada aynı anda oluyor.
    olmuş olan, oluşmakta olan ve oluşacak olan her türlü dev, zaman kavramının farklı olduğu paths'deki ymir tarafından kumlar ile oluşturuluyor aslında.

    peki bu ymir neden 2000 yıldır path'de ha bire dev oluşturuyor.
    çünkü kız hala kral fritz'in emirlerine sadık.
    neden sadık,
    çünkü kral fritze aşık olmuş.

    o halde bu kızın devleri yaratmayı bırakması ve böylece (bkz: tüm devlerin yok olması) için ne olması lazım?
    yimirin kral fritze olan aşkının sonlanması lazım.

    eren ymirin, fritze olan aşkını nasıl sonlandırıyor?

    şöyle : eren düşünüyor: öyle bir şey yapmalıyım ki, mikasa bana karşı çıkmalı hatta beni öldürmeli. buna tanık olan ymirde, kendi aşkı olan 2000 yıl önceki kral fritzin emrine karşı gelmeyi akıl edebilmeli ve böylece devleri yaratmayı bırakmayı düşünebilmeli. dev yaratmazsa tüm devler yok olur.

    ne yapıyor peki? planı ne: tüm dünyayı yok etmeye çalışmak.
    mikasa ereni hala sevmesine rağmen erenin tüm dünyayı yok edeceğini düşünerek onu öldürmek zorunda kalıyor,
    buna tanık olan ymir de,
    "aaa, şuan mikasanın yaptığı gibi, bir insan sevdiğine karşı çıkıp onu öldürebilir ama onu hala sevmeye devam edebilir "
    diye düşünüyor ve fritzin 2000 yıl önce vermiş olduğu emre karşı çıkarak dev yaratmayı bırakıyor.

    böylece, eren ana amacına ulaşıyor,
    (bkz: tüm devler yok oluyor.)
    final...

    ha tabi ymirin krala olan aşkı devam ediyor mu, emre karşı çıktığı gibi bir de aşkı da mı sonlandı bilemiyoruz.
    sonuçta kralın isteğine karşı gelerek dev yaratmayı bırakmış oldu.
    tabi çevirim yetmediği için, aşkı sonlandı mı o kısmı anlamamış olabilir. fakat dev yaratmayı bırakıyor. bunu anlıyoruz.

    bunun kanıtı olarak zaten bir önceki bölüm 138'in son karesinde, mikasa erenin kafasını kesip onu öldürdükten sonra erenin kesik kafasını öperken , arkada ymir tüm bu olan olaya gülümseyerek bakıyordu.
    herkes 138'in sonunda,
    lan bu ymir ne arıyor orada,
    mikasa erenin kopuk kafasını öperken neden arkada ymir gülümsüyor,
    ne alaka diye sorup durmuştu reddite ve sözlükte.
    ahanda işte şimdi sebebini anladınız:

    o an anlıyor ki, insan sevdiğine karşı çıkabilir, hatta onu öldürebilir ama hala onu sevebilir.
    yimir bunun farkına varıp yaptığı işi, dev yaratmayı bırakıyor ve haliyle tüm devlerde yok oluyor, olay bundan ibaret.

    zaten o kareden hemen sonra final bölümünde görüyoruz ki hooop devler buharlaşmaya başlamış.
    mikasanın erenin kafasını kesip öptüğü sahne ile devlerin buharlaşmaya başlayarak yok olduğu sahne hemen birbirinin devamı.
    sadece manga da araya arminle erenin konuşmasını eklemiş isayama.

    ayrıca erenin planın yan amaçları da var: kendisini yok etmeye çalışan eldialıların ve marleylerin omuz omuza çarpışması ve böylece dünyaya barış gelmesi,
    eldialıların kahraman olarak görülmesine sebebiylet vererek ve tüm devleri yok ederek böylece eldianın şeytan olarak görülmeye devam edilmemesi,
    yani yaptığı plan bir çok işe yarıyor aslında.
    falan filan...

    ha akılda çeşitli sorular var tabi
    -mesela şu 40 ayaklı devlerin kaynağı olan canlı da mi buharlaştı?
    -buharlaşırken görmedik o şeyi ??
    -insan onu bir gösterir aga ne oldu o canlıya?
    -şuan ymir nerede? hala pathsde mi?
    -yoksa ruhu paths'den çıkıp özgürü mü kaldı?
    -ymirin içine düştüğü içi su dolu ağaç neyin nesiydi?
    -tüm ağaçların atasıymıydı, viking mitolojisindeki gibi ygdrasil agacı gibi bir şey miydi?
    -neden o kadar uzun ince farklı bir ağaçtı o?
    -neden içi su doluydu?
    -o agacın gövdesi neden yukarı doğru kollarını uzatmış ve birbirlerine dayanmış kadın ve erkek gibi görünüyordu?
    neydi onlar adem ve havva mı?
    -insanlar deve dönüşürken gökten düşen yıldırım nereden geliyordu? paths'den mi?
    -deve dönüşürken oluşan yıldırım niyeydi?
    -devlerin kaynağı olan 40 ayaklı canlı nereden geldi o ağaca, ne işi vardı o ağacta, şimdiye kadar hiç bir canlı hayvan o ağacın içine düşmemiş mi yanlışlıkla yani?
    vs vs vs.
    sorular da sorular...
    edit: 4üncü sezonun sonunda falconun sersemken "ben az önce elimde kılıçlar ile uçmuyor muydum ya" demesi mesela hala soru işareti...
    elinde kılıçla uçmak paradise adasındaki 3 boyutlu manevra techizatı kullananlara yönelik bir olay.
    falco neden böyle bir şey gördüğünü sandı veya gördü sersemken?
    serinin bir tür spin-offu yapılsa ne iyi olur.

    ne diyelim, 2012 yılında başladım bu seriye.
    o zaman 22 yaşındaydım, şuan 31.
    9 yılım bu hikaye ile geçti.
    çantası, cüzdanı, kolyesi, t-shirtü... her bir haltı var bende.
    şarkı listemde müzikleri...
    e.m.a isimli şarkısını 9 yıldır hala açar dinlerim mesela.
    insan 9 yıllık sevgilisinden ayrılmış gibi hissediyor.

    cevapsız bıraktığı sorular sebebiyle biraz beklentinin altında bir final gerçekleştirdi.
    özellikle aşırı merak konusu olan, canlıların kaynağı olan 40 ayak nereden geldi, tam olarak neydi sorusu cevaplanmadığı için çok kursağımızda kaldı.
    gerçi zekenin öğretmeni olan beyzbol toplu gözlükle eleman, ismini hatırlayamadım, devlerin kaynağı, tüm organik maddelerin kaynağı olan bir şey olabilir, demişti gözümüze soka soka.
    sanırım isayama, 40 ayaklı canlının tüm organik bileşenlerin atası ve ilk formu olduğunu düşünmemizi istedi.

    kuş teorisi doğru çıktı ya ona çok şaşırdım.
    çeşitli sahnelerde sürekli gözümüze sokularak gösterilen kuş, ciddi ciddi eren veya erenin bir tür avatarı çıktı. vay arkadaş...

    vay be, 2012 yılında seriyi ilk izlediğimde hiç bir serideki kadar merak etmemiştim acaba devler nedir, kaynağı nedir, neden deve dönüşürken yıldırım düşüyor oraya kırmızı şekilde diye. aşırı meraklı heyecanlıydım bir an önce finali gelsin her şeyi öğrenelim istiyordum.
    9 yıl geçti aradan ve bugün geldi...

    elbette sonuçta bu bir hikaye.
    gerçek değil.
    bir yazar oturuyor ve nasıl bir şey üretsem diye düşünüyor.
    ortaya hikaye çıkıyor.
    ben de roman ve hikayeler yazan biriyim, her ne kadar henüz hiç biri bitmemiş ve kitap olarak çıkmamış olsa da, kendimi bir yazar bir hikaye anlatıcısı olarak görüyorum.

    bu kadar üzerine düşmeye ve bir başkasının yarattğı masalı merak etmeye gerek var mı diye sorabilirsiniz?
    ama bizi biz yapan, hayatı heyecanlı ve zevkli yapan, varoluşumuzun bir gün son bulacağı bilgisini bize unutturan hikayeler değil mi?
    herkes kendini bir hikayeye, ülküye veya ideolojiye veya hayale adamıyor mu?
    varolma durumunu çekilir kılan şey hikayeler ve masallar değilde nedir?

    saygılarımla

    edit 1 : entry'nin başında da söylediğim gibi, teoriyi düzeltiyorum evet, şöyle ki:

    eren, en baştan beri mikasanın kendisini öldürmesini,
    ve bunun sonucunda ymirin bu anı görüp 2000 yıldır aşık olduğu kralın emrine karşı çıkmayı akıl edip devleri yaratmayı durdurmasını hiç planlamamış olabilir. hatta muhtemelen planlamadı ve ben yanılıyorum.
    çünkü eren, armin ile gemide yaptığı konuşmada ymir ve mikasadan bahsediyor, konuşma şöyle:

    eren: ymir, 2000 yıl boyunca kendisini çektiği aşkın acısından kurtaracak birini aradı ve o kişiyi buldu, o kişi mikasaydı.
    armin: mikasa mı? neden?
    eren: ben de bilmiyorum, bunu yalnızca ymir bilebilir. ben bile mikasanın ne yapacağını bilmiyorum. kesin olarak bildiğim tek şey mikasanın seçtiği son. her şey bu sona ulaşmak içindi. bu yüzden ilerlemeye devam ettim.
    armin: bu, senin madalya töreni esnasında historanin elini öperken gördüğün gelecekti. o zamandan beri yalnızdın. çok acı çekmiş olmalısın.
    eren: kafam tamamen altüst oldu, kurucu devin güçleri yüzünden benim için ne geçmiş ne gelecek vardı, hepsini aynı anda yaşıyordum.
    bunu yapmak zorundaydım.

    açıkcası bu konuşmadan çıkan sonuç şu.
    eren gelecekte olan her şeyi görmüş ve biliyor. yaptığı her şeyi gelecekte ne gördüyse gerçekleşssin diye yapmış. yaparkende pek kendinde değilmiş, zaman algısını yitirmiş aklı allak bullak olmuş. fakat mikasanın ne yapacağını görememiş, bilmiyorum diyor.

    bu konuşma daha henüz armin, erenin devasa devine ulaşıp kavga etmeye başlamadan önce armin gemideyken gerçekleşiyor.
    dolayısı ile eren, mikasanın kendisini öldüreceğini bilmiyor. belli ki o sonu görememiş. yani adam geleceği görüyor ama parça parça görüyor gibi.
    o halde mikasanın erenin kafasını kesmesi, bu kesme olayına ymir'in şahit olması ve şahit olduğu için 2000 yıldır aşık olduğu kralın emrine karşı gelmeyi akıl edip devleri üretmeyi bırakması ve bunun sonucunda da tüm devlerin yok olması, erenin farkında olmadan spontene gelişen, tesadüfü olarak oluşan bir olay olabilir. kısacası dur mikasayı kendimi öldürteyim de yimir buna şahit olup 2000 yıllık aşkından vazgeçsin diye düşünmemiş olabilir.

    yukarıda yazdığım konuşmadan, erenin "mikasanın ne yapacağını ben bile henüz bilmiyorum" diyişinden çıkan tek sonuç bu bana göre.
    zaman mekan konuları bir hikayeye girince karma karışık oluyor işin açıkcası.
    hikayenin yaratıcısı burada büyük risk almış bana göre.

    aklıma yeni şeyler gelirse bu entry'i editlerim.
  • cok fazla bagiris cagiris barindirmasi da elestirilen anime. gecen yolda giderken denedim, iyi triplere sokuyor adami. bos bir yerlerde girtlagini yirtarcasina ve hafif ince tonda "mikasaaaggghhhhhhhhh" diye bogur bak, arkadan bir hatun cikip sakin tonla "arrr(u)min" diyecekmis gibi oluyor. seiyu abilerimiz ablalarimiz da baya egleniyorlardir bu bogurmeli sahnelerde galiba.
  • 4. sezona doğru olaylar biraz karışıyor. olay zinciri ve dizideki minik ayrıntılar gözden kaçabiliyor. haliyle ben de diziyi izlerken kendimce küçük notlar almıştım. diziyi daha iyi anlamanızı sağlayacağını düşünüyorum.
    --- spoiler ---

    1820 yıl önce; ymir fritz, yeryüzü şeytanı ile anlaşma yapıp devlerin gücünü elde etmiş. ymir, ölümünden sonra ruhunu dokuz dev'e vermiş ve eldia imparatorluğu'nu inşa etmiş; ve marley ülkesini yok edip bu diyarın hükümdarı olmuşlar. böylece karanlık çağ başlamış. ymir halkı, diğer ırkların alt tabaka olduğunu bellemiş ve onları baskı altına almaya çalışmış. toprakları ve servetleri çalmış ve diğer ırkları, sayılarını arttırmaları için çocuklarını doğurmaya zorlamış. bu etnik temizlik 1700 yıl kadar sürmüş. fakat bir gün büyük marley halkı, eldia'yı içeriden yıkmaya çalışmış. üstelik dokuz dev'in yedisinin kontrolünü ele almış. ve 80 sene önceki büyük dev savaşı'nda zafer kazanmış. o zamanlar ki eldia kralı, paradis adasında üç sur örmüş ve halkıyla oraya kaçmış. eldia halkı bu kıtada terk edilmiş.

    eldia halkı, kurucu'nun "savaştan kaçınma" ideolojisinden dolayı surların içerisinde, dış dünyadan habersiz yaşamakta. kurucu dev'in gücü, aynı ideoloji ile nesilden nesle aktarılırken, daha sonrasında eren bu döngüye son verip tüm dünya halklarına karşı savaşı seçiyor.

    ------

    eldia halkı (ymir ırkı): paradis adasında yaşayan, kurucu dev'in kanına sahip, serum enjekte edildiğinde deve dönüşebilen ırk. sadece eldia halkındaki insanlarına omurilik sıvısını enjekte edilirse deve dönüşüyor. o yüzden eldia halkına şeytan ırkı diyolar.

    ------

    eren yeager'in babası grisha yeager, kız kardeşi faye ile marley'de yaşıyorlardı çocukluklarında. grisha'nın kız kardeşini marley halkı öldürüyor. sonra grisha, babası yeager'e anlatıyor kardeşini marley polislerinin öldürdüğünü. yeager pısırık olduğundan bir şey diyemiyor kızının ölümüne. babası marley'de yaşayabilmek için her şeye boyun eğen bir korkak.

    sonra grisha büyüyor marley'de. paradis adasında yaşayan kendi halkı eldia'yı (ymir ırkı) savunan gizli bir tarikata üye oluyor. bu tarikatta, arada bir paradis adasından haber
    getiren baykuş isimli biri var (hatta ismi eren kruger. grisha, baykuşla tanışınca, paradis adasında doğuracağı oğlunun ismini eren koyuyor). bir gün bu tarikata, adadan gelen, ymir soyundan olan bir kadın geliyor (paradis adasında yaşayanlar zaten ymir soyu oluyor). grisha, paradis adasından gelen kadınla samimi olup bir sene sonra bu kadınla (dina fritz) evleniyor. bu kadının önemi, historia gibi soylu kraliyet ailesinin kadını taşıyor olması. ve sonrasında kadın, zeke yeager'i (maymuna benzeyen dev) doğuruyor (yani aslında eren ile zeke kardeş).

    ------

    marley halkı, ymir halkından, yedi devin güçlerini miras alacak kişiler olarak ''marley savaşçıları'' seçeceğini ve seçilen ymir ırkından 7 kişiye ''şanlı marley'liler'' unvanı vereceğini açıklıyor. marley'in böyle bir plan yapmasının sebebi, yeni askeri teknolojik ilerlemeler çağında bir an önce doğal kaynakları güvence altına almak içinmiş. yani marley'i, dünyanın hükümdarı yapan yedi devin gücünün yok olacağı günler yakın, çünkü teknoloji çok hızlı ilerliyor. haliyle de artık dev güçlerine gerek kalmayacak. bu yüzden, devasa fosil yakıtları barındıran paradis adasını fethetmek istiyor artık. ancak paradis adasındaki kral, yani surların kralı, bir mektubu var, şu şekilde:

    'bizi rahatsız etmeye cüret ederseniz surların içerisindeki gizlenen milyonlarca dev ile yeryüzündeki her şeyi ezip geçerim' diyor.

    bu tehdit var olduğu sürece hiç kimse cesaret edip de paradis adasındaki doğal kaynakları sömürmeye cesaret edemiyor. yani şu çıkarımda bulunabiliriz, marley hükümetinin hedefi, marley'de örgütlenmiş ymir halkından olan tarikat üyeleri ile aynı: surlara sızmak ve paradis adasında yaşayan kurucu dev'i geri kazanmak (kurucu dev, tüm devlere hükmedebiliyor, surların içerisindeki devler dahil). bu yüzden grisha, oğlu zeke'yi ''marley savaşçısı'' yapmak istiyor. böylece zeke'yi marley hükümetinin içine sızdırıp eldia'yı kurtaracak, paradis adasındaki kurucu devi alarak.

    ama zeke, babası grisha'nın tüm bu gizli yapılanmasının marley halkı tarafından öğrenileceği korkusuyla kendini, büyükanne ve büyükbabasını korumayı seçip annesi dina fritz ve babası grisha'yı marley'e karşı gizli tarikat üyeleri oldukları için ele veriyor. zaten marley halkı, kendinden olmayan ymir ırkı üyelerinin kollarına kol bandını zorunlu tutuyor. hatta marley halkı, ymir ırkına deve dönüşebilen tek ırk oldukları için ''şeytan ırkı'' diyor. zeke de her ne kadar ymir ırkından biri olsa da marley halkını benimseyip tüm sırları ifşa ediyor, tüm gizli tarikatı da.

    haliyle grisha ve eşi diana yakalanıyor ve cezalandırılmak için iğne vurulup deve dönüştürülmek üzere liberio'ya gönderiliyor. hatta deve dönüştürmekle görevli olanlardan biri de eren kruger (diğer adı baykuş. marley'in içine sızmış bir eldia'nlı). baykuş, grisha'yı tepeden atmıyor. bunu gören (grisha'nın küçükken sırf ymir ırkı olduğu için kardeşini öldüren öldüren polis gross de burada çalışıyor) gross, dina'ya iğne sıkıp deve dönüştürüyor ve uçurumdan atıyor. hatta deve dönüşen dina, grisha'nın paradis adasında evlenip eren'i doğuran carla yeager'i dev saldırıları esnasında yiyen dev**. yani dina, eren'in öz annesi carla'yı yiyen dev oluyor. sonra baykuş, elini kesip deve dönüşüyor. limanı yok edip dev gücünü grisha'ya teslim ediyor. sonra grisha, paradis adasına gidiyor. carla'ya aşık oluyor, eren doğuyor derken hikaye başlıyor.

    bu baykuş'un adı aslen eren kruger. marley halkına gizlice sızmış bir eldian'lı. yani ymir ırkından. dokuz devden birinin gücüne sahip. bu baykuş, bir doktorla anlaşıp kan testinde (marley halkı, ymir ırkından olanları tespit edebilmek için kan testi yapıyor) hile yapıp marley halkına ajan olarak karışıyor ve marley halkının polisi oluyor. baykuş, grisha'dan paradis adasına gizlice sızıp kurucu dev'i geri almasını istiyor (baykuş, savaşçı dev'ini grisha'ya teslim ediyordu. grisha'da savaşçı devi daha sonrasında eren'e veriyor). baykuş 13. senesini doldurmaya yakın olduğu için bu görevi kendisi yapmayıp grisha'ya yapması için ikna ediyor. zaten dizinin ismi de buradan geliyor: baykuş'un devinin ismi savaşçı dev (shingeki no kyojin). baykuş, grisha'ya iğneyi vurmadan önce aklına neden böyle bir düşünce geldiğini bilmeden grisha'ya şunları söylüyor: ''mikasa, armin ve diğer herkesi kurtarmak istiyorsan o adaya git, bir hayat kur, evlen, çocuk yap vs.'' falan diyor. demek ki bu hikaye, geçmişten gelen, kendini sürekli tekrar eden bir döndü.

    ------

    dokuz devin gücünü kullananlar en fazla 13 sene yaşayabiliyor. eğer kendi gücünü 13 sene dolmadan birine teslim etmezse kendi ölüyor, gücü ymir ırkından doğan bir bebeğe geçiyor.

    ------

    diziden bir alıntı:

    ''eldia, suçlarını bir kez daha tekrarlarsa kendi yok oluşumuzu kabul edeceğiz. ben savaştan sakınmak için kurucu dev ile bir anlaşma yaptım''. surların kralı, geçidi kapatmadan önce bu mesajı kıtanın kralına bıraktı. surlardaki devlerle dünyayı dümdüz edeceğini de söyleyen surların kralıydı (herkes bu tehdide inandığı sürece, duvarların huzurlu olmaya devam edeceğine inanılıyor). surların kralı, halkından anılarını çalıp surların dışındaki insanlığın yok olduğuna inandırdı. halkını cahilleştirdi ve orayı 'cennet' belledi. yani halkını korumayan kral kral değildir diyor baykuş grisha'ya; ''o korkak kralı bulup, kurucu dev'i ondan geri almalıyız'' diyor. grisha, görevini tamamladı ve kurucu dev'i oğlu eren'e emanet etti (grisha, buzlu mağarada kral olan kurucu dev'i ve diğer aile üyelerini öldürüyordu, sonra eren'e iğne ile devrediyordu kurucu dev'i). ama kurucu dev'in tam gücünü kullanabilmesinin şartı, kralın soyundan gelen birinin o gücü taşıması olduğundan, o kişi, kurucu dev'i miras alsa bile surların kralının gayeleri tarafından ele geçirilecek ve geriye kalan tek seçenek insanlığın çöküşü olacak. ve bu da muhtemelen savaştan cayma yemininden kaynaklanıyordur (kurucu dev, marley ile savaşmak istemeyip paradis adasına gidiyor ve o üç duvarı yapıyordu). eren kral soyundan değildi ama temas ettiğinde saf devleri kontrol edebiliyordu (bir anlığına annesini yiyen devi kontrol etmişti. historia'nın eline dokunduğunda da hissetmişti) . kraliyet kanından olmayan eren'in bu gücü kullanma ihtimali olabilir.''

    ------

    grisha, reiss ailesinden kurucu dev'i çalıp eren'e teslim etmesiyle eren, devleri kontrol etme yeteneğine sahipti ve devleri seçtiği hedefe acımasızca saldırmalarını sağlayabiliyordu. ancak eren bu yeteneğini yalnızca kraliyet kanından bir dev ile temas halindeyken kullanılabilir (bir anlığına annesini yiyen devi kontrol etmişti. historia'nın eline dokunduğunda da hissetmişti).

    ------

    kral reiss (paradis adasının kralı), devlerin gücünü kullanıp tüm halkı kandırmıştı hatıralarını değiştirerek (surların dışındaki bütün insanlığın yok edildiğinine inandırarak halkını). şimdiki kral da halkı kandırmak istemiyor; tüm hikayeyi, geçmişi, bu adayı. grisha'nın bodrumda sakladığı 3 kitabında yazıyor tüm bu sırlar.

    ------

    marley krallığı: marley, büyük dev savaşı'na son veren kahraman helos'un iktidara ikinci kez yükselişini gören askeri bir krallıktır. diğer ulusları işgal etmek üzere dokuz dev'den yedisini ezici güçleri olarak kullanıyor.

    ------

    tybyr ailesi: büyük dev savaşı'nda eldia'nın karşısında olan asil aile. o zamanlar, eldia imparatorluğu'nu terk edip marley'in kahramanı helos ile el ele verip savaşa son verdiler. tybur'lar, o zamandan beri nesiller boyunca savaş çekici dev'i mülkiyetlerinde bulundurmaya devam ettiler ve gücü sayesinde bir tek bu soylu aile marley'in tüm askeri durumunu kontrol ederek hem yurt içinde hem de uluslararası alanda büyük bir etkiye sahip oldular. şu anda ailenin reisi willy tybur.

    ------

    paradis adası harekatı: 845 senesinde savaşçı birliği komutanı theo magath'ın gözetiminde gerçekleşmiştir. katılımcılar olan marcel galliard(kemikli dev), reiner braun(zırhlı dev), bertolt hoover(muazzam dev) ve annie leonhart(dişi dev) idi. amaçları kurucu dev'i paradis adasından alıp marley'in kontrolüne bırakmaktı. harekat başladıktan 5 sene sonra, savaşçılardan ikisi düşman tarafından yakalandı, biri de öldürüldü. marley'e sağ salim dönen tek savaşçı olan reiner braun, yanında kemikli dev'i devralmış(ymir) bir mahkumu getirmiştir.

    ------

    eren, paradis adasından gizlice marley adasına sızıyordu. sahnede deve dönüşüp her şeyi yakıp yıkmadan önce willy tybur'un anlattığı hikaye:

    ''yaklaşık yüz yıl önce, eldia imparatorluğu, devlerin gücüyle dünyaya hükmediyordu. kurucu ymir'in ortaya çıkması ile bugüne kadar geçen süre zarfında şu anki nüfusun üç katından fazlası kadar insan devler tarafından hayattan koparıldı. sayısız ırk, kültür ve tarih devler tarafından çalındı. bu katliam, insanlığın ve eldia imparatorluğu'nun tarihi haline geldi. düşmanı kalmayan eldia imparatorluğu, kendi ırkını katletmeye başladı. böylece büyük dev savaşı başlamış oldu. sekiz dev'i tutan aileler kendi aralarında kan döktüler. ve böyle bir zamanda, zafer ışığı görmüş bir marley'li bir komutan vardı: kahramanımız helos. ustaca gerçekleştirdiği bilge savaşlarıyla eldia imparatorluğu'nu birbirine düşürüp ölmelerini sağladı. ve o, tybur ailesi ile el ele verip kazanma ihtimali kalmamış kral fritz'i paradis adası'na defetmeyi başardı. ancak, paradis adası'na defedilmiş olsa da kral hala gücü elinde tutuyor. dünyayı dümdüz edebilecek on milyonlarca dev hala o adada uykuda bekliyor (3 surun içerinde gizlenen devler). şu an dünyamızın dümdüz edilmemesinin şans eseri olduğu dev araştırmacılarımızın vardığı açıklamadır. vatanımız marley, bu tehdidi ortadan kaldırmak adına dört devimizi o adaya gönderdi ama plan başarısız oldu ve geriye yalnızca zırhlı dev dönebildi (adaya bertolt hoover yani muazzam dev, reiner braun yani zırhlı dev, annie leonhart yani dişi dev, marcel galliard yani kemikli dev gönderilmişti.

    (bu dördü paradis adasındayken marcel'i, ymir yemişti. ve bu dört kişi de marley tarafından seçilmişti, üst paragraflarda yazmıştım).

    yani tarihinin belası eldia imparatorluğu hala diriliğini koruyor. büyük dev savaşı'nı sona erdiren helos da, tybur ailesi de değildi. o savaşa son verip dünyayı kurtaran kişi karl fritz idi. o, eldia imparatorluğu'nun vahşi tarihine içerlenip kendi insanları arasındaki savaş tarafından tüketilmişti. hepsinden önemlisi, baskı görüp duran marley'lileri kederlendi.
    kurucu dev'i devralmasının akabinde, tybur ailesiyle bir plan yapıp bir marley'liyi savaşın kahramanı olarak gösterdi. o adamın ismi de helos idi. ve olabildiğince eldia'lıyı adaya götürüp surların kapılarını kapattı. bunu yaparken, her kim onun huzurunu bozarsa binlerce devin gazabına uğrayacağını beyan etti (surların içine gizlenmiş devlerle). fakat asıl niyeti bu değildi. karl fritz, ülkülerinin miras alınmasını sağlamak için savaştan cayma sözü verdi. bundan dolayı karl fritz'in ülküleri nesilden nesle aktarıldı ve bu sayede de bugüne kadar adadaki devlerin saldırısına uğramadık.

    diğer bir deyişle, dünyayı koruyan, surların aşağılık kralı olarak bildiğimiz karl fritz'in barışı amaçlayan yüreğidir. amacı barış idi. ''ilerde olur da marley güç kazanıp
    kraliyet ailesinin ve kurucu dev'in gücünü almaya çalışırsa buna razı gelirim'' demiş. ''eldia'lıların günahı o kadar büyük ki ne kadar kefaret ödesek de yetmez. ancak kefaretimizi
    ödeyeceğimiz güne kadar, surların içindeki dünyada savaşın olmadığı bir cennet bahşedin bana. hiç olmazsa bu kadarını maruz görün'' demiş. karl'ın son sözleri bunlardı. tybur ailesi olarak güvenliğimizi garantilemek için karl fritz ile bir olup eldia'yı marley'ye sattık. tybur ailesi, başkasının ürünü olan onura gözlerini dikmiş aşağılık haydutlar güruhundan ötesi değildir. bugün burada durup o şanı kenara atışım, dünyamızın içinde bulunduğu tehlikeli durumu anladığım içindir. karl fritz, kurucu dev'in gücü sayesinde üç eş merkezli sur inşa etti. milyonlarca muazzam dev'den yapılma bu surlar mızrak ve kalkan görevi görüp barışı muhafaza etmekte. ancak birkaç yıl önce, paradis adasında bir devrim yaşandı. karl fritz'in barış ülküsü yıkıldı ve kurucu dev biri tarafından çalındı (grisha çalıyordu, grisha da eren'e teslim ediyordu kurucu dev'i). dünyada tekrardan bir tehlike büyümekte. huzurumuzu bozmaya yeltenen bu isyancının adı eren yeager'dır. paradis adasında teşkil ettiği tehdit ''muazzam devler'' ordusunun saldırısı misali saldırı, izdihamdır. az önce açıkladığım gibi kraliyet soyu, savaştan cayma sözü gereğince kurucu dev'in gücünü kullanamaz. ancak şu anda kurucu dev'e sahip olan eren yeager'in izdihamı kullanma olasılığı mevcuttur. bir kez izdiham başlarsa, ortada yapabileceğimiz hiçbir şey kalmaz. insanlık yalnızca kıyametin ayak sesleriyle korkudan titrer, kaçacak bir yerleri kalamaz hale gelir. çeşitli medeniyetler ve şehirler yok olur, kelimenin tam anlamıyla her şey yerle yeksan olur.

    kanımdan nefret ettim (ymir ırkı olduğu için bunu söylüyor). herkesten daha çok eldia'lıların kökünü kazımak istedim. fakat ölmek istemiyorum. çünkü bu dünyada doğdum ben. hepimiz millet ve köken olarak farklıyız ancak vakit, karşımızdaki devasa düşmana karşı tek yumruk olma vaktidir (eren'e karşı). bu yüzden şu anda ölmek istemeyenlerin, gücünü bana bahşetmesini istiyorum. hep beraber geleceğimizi aydınlatalım istiyorum. güçlerimizi birleştirirsek her türlü zorluğun üstesinden geliriz. lütfen benimle güçlerinizi birleştirip paradis adası'ndaki şeytanlarla savaşalım istiyorum. ben will tybur, marley hükümeti adına şu anda burada ilan ediyorum: paradis adası'na savaş açıyoruz!''

    tam konuşması bittiğinde eren kendini deve dönüştürüp her yeri yakıp yıkmıştı.

    ------

    marley, eldia'lıları tepeden devleştirip paradis adasına salmasının nedeni, adadaki surların içine, surların içindeki eldia'lıları hapsetmekti. ama zamanla tam aksine, eldia'yı saldırılardan koruyan (eldia'nın doğal zenginliklerine ulaşmak isteyen diğer ırklardan) varlıklar haline geldiler devler.

    ------

    edit: bir takım düzeltmeler
    edit2: bir takım düzeltmeler
  • shounen seinen muhabbetine takılmamak lazım bu kadar. hedef kitle tanımıdır, tanrı kelamı değildir. shingeki hikaye ve karakter gelişimi bakımından shounendir ama daha ilk bölümünde kan gövdeyi götürür. neticede %100 shounen olana da shounen deniyor, %51 olana da. belli ki geniş tutmak istemişler biraz hedefi, pergel açık duruyor.
    her popüler seri gibi fanlarının yanında overratedcilerini de yaratmıştır. hoşuma gitmeyen, züppe bir kelime bu. sanki elinde mühür varmış da, neyin beğenilip neyin beğenilmemesi gerektiğini o belirliyormuş gibi. ben o kadar beğenmedim de geç. overrated deyip, üzerine bi de hiç anime izlememişler/manga okumamışlar patlatınca çok itici oluyorsun. beğenenler de bir sürü izlemişlerdir kafanızı yormayın. hem gerçekten izlememiş olsa ne olacak? beğenen birini, kendi overratedını mazur göstermek için aşağılama hakkını nereden alıyor insanlar merak ediyorum. ayrıca, aynı başlıkta hem ilginç bulup hem klişe suçlamasının mantığını da hiç anlamıyorum.
    açılıştan 8. bölüme kadar olan kısım gibi heyecanlı başlayan az anime gördüm. çok sürükleyiciydi gerçekten. içine aldı. müzik kullanımı da çok başarılıydı. ha sonra aynı heyecan sürmedi ama beklemiyordum zaten o kadarını. gene de belirli bir seviyeyi tutturdular. çıtası olan bir seri shingeki no kyojin. ben 31 yaşında bi adam olarak "mehehe, yürü be!" diye diye izledim ilk sezonu. sene sonunu bekliyorum figürler için. seineni de geçtik ebeseinen olduk diye içimizdeki shouneni gömmedik ya
    edit: yazımdan belli ama ne olur ne olmaz söyleyeyim, animesi için konuşuyorum.
hesabın var mı? giriş yap