• varolduğu süreç boyunca gaddarlıklarıyla nam salmış uygarlık. zenginliğin en büyük kaynağı savaşın getirdiği ganimetlerdi. öyle ki kralın sarayında fildişi, bazalt, mermer ve sandal ağacı süslemeleri yer alırdı. uyguladıkları tek savaş politikası yok etme üzerine dayalı olan bu devletin esir düşen erkeklerin onurlarını kırmak için toplu tecavüz uyguladıkları, uzuvlarını kestikleri ya da derilerini yüzdükleri biliniyor.

    çöküşü de yine uyguladıkları savaş politikasının bir sonucuydu aslında. yenilgiye uğrayan diğer devletleri ağır vergilere bağlayan onların kralını onursuzca öldürenlere karşı halk kin ve öfke doluydu. özgürlük fitilini ilk ateşleyen med'ler oldu. dejones bir yandan vergisini öderken diğer yandan halkını örgütlemeye başladı. kendisinden sonra bunu general keyaksar devam etti.

    asurların askeri okulundan mezun olan bu mert komutan asurluların asker ve savaş yapısını bildiğinden halkı da bu yönde eğitmiş ve isyan ederek asurluları her savaşta birer birer yenmeye başlamıştı. savaşın diğer tarafındaki bu barbar uygarlık ise med'ler karşısında iskitler'den yardım ister. olumlu cevap alan asurlular keyaksar'a karşı yeni bir ordu kurar bunun üzerine med'ler çekilir. fakat kısa bir süre sonra asur kralı assurbanipal ölür ve iç isyan başlar. bu durumu lehine gören general keyaksar diğer uygarlıkların -babil yani yeni sümer- desteğini alarak asur'a karşı yeni bir orduyla yola çıkar ve ninova'yı kuşatır. yeni kral alevler içinde sarayına sığınsa da artık çok geçtir. ninova mö.612 yılında yıkılır tahrip edilen kalıntılar hiç kimse tarafından onarılmaz. asur halkı ise özkültüre sahip olmadıkları için yeni bir lider çıkaramaz ve asimile olarak diğer uygarlıklarla kaynaşır.

    kıssadan hisse: adamın g.tünden kan alırlar kamil kan.
  • güçlü ordu sistematiği ve bunu bir tür avantaja dönüştüren bol şiddet soslu propaganda rölyefleriyle tarihteki ilk emperyal imparatorluklardan biridir.

    ufak tefek birkaç çatışma dışında, meydan savaşlarında yenilmemiş bir savaş makinesinden bahsediyorsak; sözü edilen kanlı ritüeller pek de şaşırtıcı gelmiyor. askeri en ufak geri çekilmenin idam olduğu ve imparatora danışmadan bunu yapan en üst rütbeli subayların dahi, sorgusu yapılmadan kafasının kesildiği bir yapı söz konusuydu.

    gözü pek ve profesyonelleşmiş askeri yapıları dışında bir diğer artısı, romalılar hariç kendilerinden sonra neredeyse orta çağ'da görülen savaş mekanizmalarıydı. tekerlekli koçbaşları, tabakalanmış deriden yapılmış zırhlı araçlar, kuleler, kalelere tırmanmaya yarayan rampalar ve daha niceleri...

    askeri konulardaki ileri düzeylerinden, şiddet konusundaki radikal eylemlerine geçelim biraz da.

    boğaza dikey kılıç sokmak suretiyle öldürmek, asurlar'ın kolay ölüm diye tabir ettikleri ve aşırı düşmanlık beslemedikleri kavimlere uyguladıkları bir yöntemdi.

    peki ya isyan edenlerin sonu ne oluyordu?

    işte bu kısım gerçekten korkunç ve abartı içermiyor. el bileklerinden kesip kurbanın önüne atıp ölmesini beklemek, hadım etmek, deriyi yüzüp günlerce öldürmeden bekletmek, kafaya topuzla vurmak ve kurbanın sakat kalmasını sağlamak, kölelerin kaçmasını engellemek için bir gözünü kör etmek ve diğer elini/cinsel organını kesmek, kafası kesilenlerin kafataslarının üst üste yığılması ve kafatası kulesi yapılması.

    kazığa oturtmak;

    yehuda krallığının bir şehri olan lachish, asurlar'a vergi ödemeyi reddetmek gibi büyük bir hataya düşer ve isyan ederler. şehir ivedilikle kuşatıldı ve dışarıda yakalananlar kalenin karşısında kazığa oturtularak öldürüldüler. bu baskıya dayanamayan halkın bir kısmı, kendilerini sur duvarlarından atarak öldürmeyi seçerler.

    peki ya esir düşenler?

    dehşeti yaşadılar. erkekler önce tecavüze uğrayıp, sonra hadım edildiler. bazılarının derisi yüzülüp öylece bırakıldı ya da kazığa oturtuldular. isyan liderinin kafası bir kazıkta şehirde dolaştırıldı ve ibret olsun diye bir süre sergilendi.

    işte o günleri anlatan bir asur propaganda rölyefi.

    ilginç bir tarafı da bu şiddet gösterileri şehirlilerin üzerinde fazlasıyla korku salarken, dağ kavimleri özellikle üniformalı assur subaylarını benzer şekilde öldürmüşler ve şiddete şiddetle karşılık vermişlerdi.

    biraz da ünlü rölyeflerden örneklerle sonlandıralım;

    - vurulduğu ok yüzünden kan kusan bir aslanı,

    - kafaları kesilen yahudi esirler,

    - lachish şehri kuşatması sırasında kafası kesilen askerler,

    - til tuba savaşında öldürülen elam askerleri,

    - oklarla delik deşik edilen bir dişi aslan,

    - derisi yüzülen yehuda halkı,

    - kafatası kulesi,

    - öldürülmüş bir erkek aslan,

    ve daha pek çok benzer şey.

    pek çok imparatorluk ve kavim şiddeti bir gövde gösterisi unsuru olarak kullansa da, asurlar bunu propaganda yöntemleriyle sistematikleştiren ilk imparatorluktur.

    bazı şeyler şekil değiştiriyor ama özü aynı kalıyor maalesef, suçu sadece asurlar'da değil insanlığın tamamında aramak gerekli sanırım.

    edit: aslanın bir iktidar sembolü olduğunu düşünürsek, av sahnelerinde erkek kimliğinin pekiştirilmesi ve insanın doğa üzerindeki otoritesinin sembolizasyonu olarak değerlendirilebilir.
  • işkenceleriyle ünlü bi medeniyet olup, esirlerinin derilerini yüzüp kale duvarlarına, ibret olsun elalemin yüreği korku dolsun diye asmalarıyla aklımda kalmışlıkları vardır*.
  • kanunlarından birinde evli ve dul kadınların başörtüsü* takmaları gerektiği belirtiliyormuş, ki aynı kanunda *sokak fahişelerinin ve bekar** kızların bu kuralın dışında olduğu belirtilmekteymiş. ne diyeyim ilginç geldi.

    ve muhakkak (bkz: genel kadın) ve (bkz: turban)
  • m.ö. 1000 yıllarında diş ağrısı için tılsımlı dizeler ile tedavi yöntemi sunan halk. bunu yaparken evrenin başlangıcını bile gözardı etmemişler.

    evren, anu tarafından
    yeryüzü, evren tarafından
    akarsular, yeryüzü tarafından
    dereler, akarsular tarafından
    bataklıklar, dereler tarafından
    ve küçük kurt, bataklıklar tarafından
    yaratıldıktan sonra,
    küçük kurt ağlaya sızlaya
    tanrı şamaş'ın huzuruna vardı
    yaşlı gözlerle dedi ki:
    "bana vereceğin besin ne ola?"
    "incirle kayısı senin ola."
    "bunlar ne ki benim için?
    incirle kayısı hâ!
    bırak da hiç olmazsa
    dişle diş eti arasına sokulayım
    azı dişlerinin içine yerleşeyim."
    "mademki böyle dedin, ey küçük kurt,
    katretsin seni toprak ana
    o kudretli eliyle..."

    uygulaması ise şöyle: mayalanmış arpa suyunu yağı ile birlikte karıştırıp ağrıyan dişin üzerine süreceksin ve yukarıdaki tılsımlı dizeleri üç defa okuyacaksın.
  • astığı astık kestiği kestik, sadizmin kitabını yazan bir imparatorluk. adını duyunca bile ürperiyor insan. ancak kadın erkek eşitliği ve bunun kamusal uygulamaları konusunda bizden daha ilerideler. işte bunlar hep anaerkilliğin izleri.

    öncelikle çok eşlilik yok, kanunla da yasaklanmış. cariye de mi yok? yok anacım. ahan da tablet orada:

    “(erkek) başka bir zevce alamaz, eğer iki yıl içinde karısı ona çocuk vermezse o kadın kocası için bir esir kadın satın alacak, fakat bir erkek çocuk elde eder etmez bu esir kadını, istediği yere satacak”

    tabi tıb o kadar ileri değil. taşıyıcı annelik bu kadar oluyor.

    adam evi terkeder, hanımı boşarsa çatır çatır tazminat da vermek zorunda nafaka da. al bi mahkeme kaydı:

    “wahšušana karumu'nun yetkililerinin mührü. karumun yetkilileri karar verdi ve pilah-ištar'ın karısı agija'nın kızı (olan) tatana burada alıkonulmuştur. anadolu'yu terk etmeyecektir. pilah-ištar, kaniš'e gidinceye kadar onun babasının ailesi, onun mobilyalarını göndermemişlerdir. her ay 8'er minalık kırık bakırı onun yiyeceği, yağı ve yakacak odunu alarak, pilah- ištar'ın karısı tatana'ya verecek, ayrıca her sene kumaş verecek. karum'un kararı ile ilgili zarflı tabletin nüshası olan bu notu zarflı tablet ile wahšušana'da bıraktım.”

    ayrıca evliyken sahip oldukları her şeyde eşit paya sahipler. mirastan da kadın eşit pay alıyor. hangi dayı hacılayacakmış o hakkı. kazığa oturturlar kamil.

    ay unuttum çocukların velayetini de anneye veriyorlar. masraflar babadan.
  • tarih boyunca pek çok başkente sahip olan ve mezopotamya'nın ilk çağ boyunca gördüğü en sert ve acımasız ordulara sahip halk. babillilerin ezeli rakibi olan asurlular onların tersine egemenliğini kanunlardan çok ordusuna dayamıştır. en ünlü başkentleri ninova olmasına kaşın başa geçen nerdeyse hemen her kral yeni bir başkent inşa ettirmiş veya mevcut başkenti başka bir şehire taşımıştır. en bilinen kralları asurbanipal ve 2. sargon'dur. en önemli kentleri olan kalah, ninova ve asur m.ö. 610'larda ihtişamlı med ve babil orduları tarafından yerle bir edilirken imparatorluk da tarihe gömülmüştür .
  • bahsedildiği gibi yukarı mezopotamya'da (güneydoğu anadolu) kurulmuşlar, toroslar ve kapadokya'ya kadar yayılmışlardır. anadolu'da ticaret kolonileri kurdular. çivi yazısını anadolu'ya öğreterek, anadolu'da tarih devirlerini başlattılar. tüm çivi yazılı eserleri, başkentleri ninova'da toplayarak, ilk kütüphanecilik ve arşivcilik faaliyetini başlattılar.
    (bkz: mezopotamya medeniyeti)
  • yaşadıkları dönemde (milattan evvel üçüncü bin yıl) tabletlere, "artık ana babaya itaat kalmadı, kıyametin yaklaştığı aşikâr" nev'inden şeyler yazmışlar.

    aradan beş bin yıl geçti. siz bir de bu günleri göreydiniz...
  • mö. 612'de babil ve medlerin birleşmesi ve ortak hareketleri sonucu çöken devlet.
hesabın var mı? giriş yap