• halim'in kızkardeşi ile oturduğu ev, boyacıköy sırtlarında yaşlı ve fakir bir rum çiftin (hrisantos-evangeliya kazoko) iki katlı ahşap eviydi. filmde de çeşitli sahnelerde görülen çift 90 lı yıllarda birkaç yıl ara ile hayatlarını kaybetti.

    (bkz: gereksiz ayrıntı vermek)
  • bu filmdeki tombalacı karakterinin metin akpınardan dayak yedikten sonra avustralyaya kaçması insanın yarılmasına sebep olur.
  • film değil belgeseldir..

    70'li yıllarda hala hayatımızın parçası olan ahşap istanbul evlerini, mahalleliyi ve ilişkilerini, bakkalarını, berberlerini, kahvehanelerini, o dönemki abilerin ve ablaların kıyafetlerini, yaşam biçimlerini, arabalarını, taksilerini, minibüslerini görmek, anlamak ve ağlamak isterseniz açın izlerin derim..
  • m.a: bekar mısın sen?
    z.a: evet abi
    m.a: evlen, bu zamanda bekar yaşanmaz... serseriliğin sonu yok

    not: metin akpınar'ın kendisi de bekardır bu arada.
  • metin akpınar'ın filmdeki minibüsçü ağır abi rolü on numaradır. o kadar iyi oynamıştır ki, ara ara sakız çiğnerken halim abi aklıma geliyor..
    ayrıca kahvede selimin* kafasına masayı fırlatması, sonra hızını alamayıp tombalacıyla beraber ikisini birden camdan dışarı yollaması unutulmazdır.

    --- spoiler ---

    hastane çıkışında...

    muavin: bir haftada iyi toparladın abi kendini .
    selim: evet... her tarafım ağrıyo hala.
    m: ama herifi iyice dövdün be abi.
    s: hadi be kes..
    m: sen de camdan çıktın ama olsun be.
    s: halim bizi caman fırlattı demi?
    m: hatırlamıyo musun abi?
    s: hatırlamaıyorum.. tombalacı noldu?
    m: avustralyaya gitti abi.

    --- spoiler ---
  • bu filmde bir sahne var. ufacık belki 2, 3 saniye. hani şu sırtında su dolu kapları taşıyan eşeğin gösterdildiği sahne. metin akpınar'ın zeki alasya'yı eşek sudan gelinceye kadar dövdüğü sahnenin hemen ardından gösterilir. güzel bir ayrıntıdır yani bu eşeğin sudan gelmesi.
  • ermeni doktor hrant rolündeki nubar terziyan'ı bu filmde selim naşit özcan seslendiriyor.
  • bu filmde cok ilginc insanlar arasi iliskiler vardir. fakat benim deginmek istedigim, kahvehanedeki yasli amca ile metin akpinar (halim) arasindaki iliskidir.
    yasli amca metin akpinari bir takim tutar gibi tutmaktadir. onu desteklemekte sevmektedir. hatta metinin dayak yedigine dair bir dedikodu basgosterdiginde ilk olarak o "oyle sey olmaz, halim bu adamdan dayak yiyecek kisi degildir" gibisinden bir aciklama yapmistir. gizli bir escinsel bunyenin sinyalleri verilirken ote yanda, kasimpasa canavarinin ortaya cikmasiyla bu ikilinin arasi acilir. metin "kedidir kedi" derken, yasli amca sinirlenir "kedi olur mu hic" der, metinle aralari acilir birazcik. cunku kasimpasa canavari yasli amcanin karisina saldirmistir ve yasli amca karisi soz konusu oldugunda bir aslan kesilmektedir. burada filme ismini veren aslan da iste bu yasli amcadir.
    bu filmi bir de zeki ve metin arasindaki iliski cevresinde degil de, metin ve yasli amca arasinda iliski cercevesinde incelemekte fayda vardir.
    ayrica diger bir ilginc iliskiler zinciri filmdeki berberler arasindadir ki tahminimce filmdeki bacanaklar iste bu iki berberdir, malum zeki ve metin bacanak degildirler.
    unutulmamalidir ki bu film yesilcamdan cikan filmler arasinda lynchsel sinematografiye en yakin durandir.

    annem bana kiz bul evlen dedi'ye tesekkurlerimle...
  • insanı gülme krizlerine gark ettiren bir film.

    --- spoiler ---

    filmdeki en güzel bölümlerden biri zeki alasya'nın kahvenin önündeki sandalyelere bodoslama dalmasıyla başlar. ( ha bu arada önce metin akpınar'ın minübüsüne çamur sıçratır)
    sandalyelere daldıktan sonra araban inerler ve zeki alasya'nın muavini "şu hale bak be; yol ortasına sandalye koymuşlar" der.
    kahveye girerler..
    z : ne hıyarlar münibüsçü oldu be, sokağın ortasına bırakmış eşşoleşşek minübüsü, babasının malı sanki sokak !
    metin akpınar, sinirlenmemeye niyetlidir. fakat su kaynamaya başlar .
    z'nin muavini : minibüste minübüs olsa, dökülüyo bee
    m'yi traş eden berber : amman abicim! (m.ye sakin ol telkinleri)
    z: önüne gelen kereste münübüs alıyo..
    (m traş havlusunu fırlatır, hala sakin sayılır. bunu farkeden kahveci m.nin kahvesini gönderir. fakat z. m'nin olan kahveyi "amaaan kısmetimiz ayağımıza geldi" diyerek alır. bunun üzerine m. allaaaah ! diye ayağa kalkar ve etraftakiler aman abi diyerek onu yerine oturtmaya çalışırlar. m. bugün sinirlenmiycem diyerek, sandalyeye oturur ve sandalye kırılır.
    kahveci çırağı : kusura bakma abi sandalye çürükmüş.
    z : (güler) sandalye çürükmüş ama arkadaşta ayı gibi maşallah
    kahveci olayların varacağı yeri bildiğinden, z yi kahveden dışarı çıkarmaya çalışır.
    z: ooo öyle dayılık etmek yok. en kralınız gelsin bee der !

    m. z'nin sırtına sandalye fırlatır ve olaylar gelişir.

    --- spoiler ---
  • üç çocuk meselesinin temellerinin atıldığı filmdir aslında. metin akpınar filmin sonunda kardeşini vermeye razı olur. bir taraftan zeki alasyaya vururken diğer taraftan: "kız kardeşimi sana veriyorum ulan! ona iyi bak! en az üç tane çocuk isterim." der.
hesabın var mı? giriş yap