• arthur miller, marilyn monroe'dan sonra fotoğrafçı ınge morat'la evlenmiş ve bir oğlu olmuş. doğan çocukta down sendromu varmış, arthur miller bunu gizlemiş ve oğlunu bir bakımevine yerleştirmiş. anılarında bile ondan bahsetmemiş, karısının ısrarlarına rağmen çocuğu görmek dahi istememiş. buna rağmen baba-oğul şans eseri karşılaşmışlar...
    arthur miller, zorunlu itirafı ardından ölüme mahkum edilmiş zihinsel özürlü birinin savunmasıyla ilgili bir konferans veriyormuş. down sendromlu oğlu da dinleyiciler arasındaymış. konferans bitiminde, oğlan kürsüye çıkıp coşkuyla babasına sarılmış.
    oğlunu tanımayan arthur miller kendisine sarılan bu kişiyi başından nasıl savacağını düşünürken oğlu ona şöyle demiş:
    - oğlun daniel'im ben. bizi savunduğun için seninle gurur duyuyorum baba...
  • ''bir zamanlar insanlar hayatlarından memnun değillerse; devrim yaparlardı.. şimdi alışverişe çıkıyorlar, tamamen bir hafıza kaybı donemi yasiyoruz ''diyerek zamani ozetleyen adam.
  • amerika'nın vicdanı…

    çağdaş dünya tiyatrosunun en önemli yazarlarından, pulitzer ödülü sahibi arthur miller 11 şubat 2005 tarihinde hayata gözlerini yumdu. öldüğünde 89 yaşında olan miller, bir süredir zatürre, kanser ve kalp rahatsızlıklarıyla mücadele ediyordu.

    miller, 17 ekim 1915'te new york'ta doğdu. yahudi asıllı polonyalı anne-babanın oğluydu, new york'ta büyüdü, büyük iktisadi bunalım'ı yaşadı. oyun yazmaya, gazetecilik okumak üzere 1934'te girdiği michigan üniversitesi'ndeki öğrencilik yıllarında başladı. unutulmaz karakterlerle amerikan tiyatrosuna adını yazdıran miller, yakın geçmişe kadar da yazmayı sürdürdü.

    eserlerinde çağının önemli siyasi, toplumsal ve ahlaki sorunlarını işleyen miller hem broadway hem de dünya sahnelerinde oyunu en çok oynanan yazarlar arasında yer alıyordu. amerikan ulusunun vicdanı olarak nitelendirilen miller'ın oyunları genellikle çağının önemli toplumsal, siyasi ve ahlaksal sorunlarını irdeliyordu. miller ilk yapıtlarında, abd'nin refah toplumu olma idealini ve ‘amerikan rüyası'na ulaşmak uğruna bireylerin verdikleri ödünleri işledi. yazarın yaşadığı topluma yönelttiği eleştirel bakış açısı, diğer oyunlarında da kendisini gösteriyordu. eserlerinde amerika'nın ahlaki zayıflığını ele aldı ve bunun ardındaki psikolojik nedenleri bulmaya çalıştı. amerika'nın değişen yüzünü sol bir görüşle ele alıyordu.

    mccarthy döneminde "abd aleyhtarı faaliyetler komitesi" tarafından sorgulandı. elia kazan'ın itirafları sonucunda "komünist liste"de yer alan miller, sorgulamalar sırasında işbirliği yapmayı ve arkadaşlarının isimlerini vermeyi reddetti. bu tavrı onu yüceltirken, elia kazan o tarihten sonra bir ispiyoncu olarak anılacaktı.

    1953'te yazdığı ve en popüler oyunlarından tony ödüllü "the crucible" (cadı kazanı) 17. yüzyılda massachusetts'in salem kasabasında yaşanmış olan cadı avlarını konu alıyordu. miller aslında bu oyunuyla o dönemde abd'de yaşanan amerikan aleyhtarı faaliyetler komitesi'nin komünizm soruşturmalarını eleştirmişti. arthur miller'in en önemli yapıtı olarak kabul edebileceğimiz "cadı kazanı" amerika'daki komünist, sosyalist ve hatta demokrat bütün aydınların ve sanatçıların, düşüncelerinden dolayı vatan hainliğiyle suçlandığı, işsiz bırakıldığı, her türlü baskıya maruz kaldığı bir dönemi dile getiriyordu. bu yapıt, yalnızca amerika birleşik devletleri için değil, özgürlük düşüncesinin kısıtlamaya uğradığı ya da uğratıldığı her ülkede aynı uyarıcı etkiyi yaratmayı başarmıştı. oyunun amerika'da gösterimi yasaklanmış, miller'e de pasaport verilmeyerek yurtdışı yasağı konulmuştu.

    yine aynı dönem yazdığı "a view from the bridge" (köprüden görünüş) amerika'da uygulanan göçmen yasasının eksiklikleriyle ilgiliydi.

    miller, yine çok bilinen oyunlarından 'all my sons''ta (bütün oğullarım) ikinci paylaşım savaşı sırasında defolu savaş uçağı malzemelerini bilerek cepheye gönderdiği için onlarca askerin ölümünden sorumlu tutulan bir uçak motoru satıcısının dramını anlatmıştı. miller, oyunda başarıyı en önemli değer sayan, gerektiğinde, insani tüm değerleri hiçe saymaya zorlayan bir kapitalist sistemde kazanılan parayı, temiz kalmanın mümkün olup olmadığını, bireyciliğe dayalı kutsal aile kavramı sorguluyordu.

    "death of a salesman" (satıcının ölümü), amerikan kapitalizminin küçük insanlara yansımasını en iyi irdeleyen yapıttı. "satıcının ölümü" ile 1949'da pulitzer ödülü'nü kazanan miller, çağdaş tiyatroda da trajedi sayılabilecek oyunlar yazılabileceğini de ileri sürmüştü. miller bu konuda "trajedi, ancak insanın iç dünyası varsa olabilir. benim amacım toplumu yıkmak değil, onu ahlak yoluyla yeniden kurmaktır. ben, insanın düşünen ve duyan bir varlık olduğunu hesaba katarak iki şey arasında denge kurmaya çalıştım. burada, kurulu düzen ile özgürlük arasında bir savaşım söz konusu" diyordu.

    miller film yıldızı marilyn monroe ile kısa süreli evliliğine ilişkin yazdığı "after the fall" (düşüşten sonra) oyununda doğrudan mccarthy dönemini eleştirmişti.

    yazarın "cadı kazanı", "bütün oğullarım", "bedel" ve "satıcının ölümü" isimli oyunları türkiye'de de sahnelenmişti.

    miller, gelecekte nasıl hatırlanmak istersiniz sorusuna "ne hissettiyse onu yazan adam olarak hatırlanmak isterim" cevabını vermişti. karşı çıkmaktan, eleştirmekten hiç vazgeçmedi. edebi başarısı için kendisine verilen kudüs ödülü'ne layık görüldüğünde, israil'i filistin politikası yüzünden eleştirmişti. miller'ın gücü de, yazarlığından olduğu kadar, ahlak anlayışından doğuyordu. ülkemizde de "düşünceye özgürlük" kitabına yayıncı olarak imzasını da koymuş ve harold pinter gibi pek çok arkadaşıyla birlikte dgm'de yargılanmıştı. 12 eylül'ün ardından 1985 yılında ankara'da amerikan konsolosluğu'nda yine harold pinter ile birlikte katıldıkları bir resepsiyonda işkence konusuna değindiği için salondan kovulmuştu.

    miller, özellikle cadı kazanı'nda insana olan inancını belirtirken diğer taraftan kişinin vicdan hesaplaşması ve kendine biçtiği değer üzerinde duruyordu. toplumda suçluluk duygusunun yaratılması, insanların içine korku salınarak sağlıklı düşünmelerinin engellenmesini de ele almıştı. yazara göre böyle suçlama dönemlerinde insanlar kolayca güdülebilmekteydi. miller'ın salem olaylarında da, mccarthy döneminde de toplumda gözlemlediği bu olgudur. miller, mccarthy döneminde tanık olduklarını şöyle anlatıyordu: "tüm ülke daha dün doğmuş gibiydi. birkaç yıl önce kimsenin değil unutmak, değiştirilebileceğine bile inanmadığı en asal nezaket kuralları unutulmuştu. yıllardır tanıdığım insanlar selam bile vermeden yanımdan geçtiler. şaşırmıştım. çünkü bu insanlardaki büyük korku bilerek planlanmış, bilinçle yürürlüğe konmuştu. fakat insanlar yalnızca korkuyu biliyorlardı. bu kadar içsel ve öznel bir duygunun bu kadar dıştan yaratılmış olması bir mucize gibi geliyordu. cadı kazanı'nın her satırının altında bu yatar."

    toplumcu ve gerçekçi miller "ben düşüncelerle alışverişi olmayan, ne yaptığını bilmeyen, bilmek de istemeyen bir toplumda yazıyorum" derken, amerikan toplumunun içinde bulunduğu durumu gözler önüne seriyordu.

    bu bağımsız ve berrak aydının önünde saygıyla eğiliyoruz.

    (kültür sanatta tavır dergisi)
  • insan yanlis yasamanin zehirini atmak için yazar, demis olan yazar.
  • söz agzinizdan cikana dek size aittir, agzinizdan cikmissa artik siz ona aitsiniz diyen abimiz.
  • eserlerinde amerika'nın ahlaki zayıflığını ele alan ve bunun ardındaki psikolojik nedenleri bulmaya çalışan amerikalı oyun yazarı. amerikanın değişen yüzünü solcu bir görüşle ele alır. mccarthy döneminde "the house of un-american activities committee" tarafından sorgulanmıştır ve bunun sonucunda "the crucible" adlı, mccarthy döneminin önemli sembolik bir kritiği olarak sayılan oyununu ortaya çıkarmıştır. oyunlarını saheneye koymada gerçeküstü teknikler kullanmıştır. "the death of a salesman" adlı oyununda ise ülke problemlerini bir amerikan ailesi dolayısıyla gözler önüne sermiştir.
  • marilyn monroe ile olan birlikteliğinde kadıncağızı sürekli aşağılamış olan entellektüel kişilik.evlenmeye gelince ok ama hep eksik bulmuştur kendisini.halbuki elia kazan "çok iyi kızdı" der kendisi için.
  • dokuz eylül üniversitesi konservatuvar öğrencilerinin sahneye koyduğu cadı avı'nı seyretmeden 5 dakika evvel, ölüm haberini aldığımız yazar.
  • olmeden iki hafta once marilyn monroe'nun evine, birlikte yasadiklari eve gitmek istemis... yuzyilin en buyuk asklarindan birinin erkek tarafiydi...
  • 1915 dogumlu, cagimizin enbuyuk 3 amerikan oyun yazarindan biri kabul edilen unlu yazar..the crucible, death of a salesman, the misfits, playing for time en bilinen oyunlaridir..insan ruhunun derinliklerine inebilme yetenegi essiz..tony, emmy ve pulitzer odulu de dahil olmak uzere bircok odulu vardir..
hesabın var mı? giriş yap