• fenerbahce'nin, yardimcisi olarak da john benjamin toshack'i getirip zico toshackina denk bir teknik ekip yaratmasini diledigimiz adam.
  • zamanında oynattırdığı futbolla fenerbahçeye futbol oynamayı hatırlatan ve maalesef kezman'ın ankaraspor maçında kaçırdığı bir penaltı yüzünden bizi şu an da aykut kocaman'a katlanmaya mecbur kılan teknik direktör.

    zico'nun olduğu dönemdeki fenerbahçe ile şimdiki fenerbahçeyi kıyaslarsak eğer, kağıt üzerinde günümüz fenerbahçesinin o takımdan daha iyi bir hücum hattına sahip olduğunu söyleyebiliriz.

    defans olarak o dönemin defans hattı şu anki defans hattı ile hemen hemen aynı kalibrede. o dönem lugano gibi yırtıcı bir stoperin yanında edu dracena gibi bir el bombası oyuyordu. ki edu'nun kendi kalesine kaç tane golü olduğunu hatırlatmakta fayda var. şimdiki defans hattında ise yobo gibi bir tamamlayacı stoper ( bakın tamamlayacı diyorum oyun kurmasını beklemeyin bu adamdan) ve yanında egemen korkmaz gibi yüreğiyle oynamasına rağmen, her an bir hata yaparak tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir başka stoper mevcut.

    sol bek olarak o dönem sakatlanana kadar carlos, sakatlandıktan sonra ise asıl mevkii sol açık olan wederson oynuyordu.yine sağ bekte önder turacı ile sezona başlayıp yaşadığı talihsiz sakatlıktan sonra gökhan gönülle devamını getirdik.yani 4 üzerinden 2.5 not verebileceğimiz bir defans hattımız mevcuttu.

    orta sahanın ortasına aurelio ve maldonado ikilisine sahiptik. aurelio hem alex'i tamamlıyordu hem defansı rahatlatıyordu hemde top dağılımını yaparken çok soğukkanlıydı. yanındaki maldonado ise son dakikalarda geri pas yapan bir arkadaştı. onun hakkında çok fazla yorum yapmaya bile gerek yok. sol kanatta uğur boral'a katlanmak zorundaydık. kendisini sadece sevilla maçlarında efsane oynadı diye savunan arkadaşlar sayesinde uzun süre bu takımın ekmeğini yedi. sağ kanada gelecek olrusak, forvetten bozma bir deivid de souza ve sürpriz yumrutadan çıkmış olan kazım kazım vardı elde.

    son olarak forvette kariyerinin en kötü dönemlerinden birini geçiren ve sezon başlarında sık sık sakatlanan kezman ile tam tersine kariyerinin en iyi performansını gösteren semih şentürk mevcuttu.evet semih kötü forvet değil. ancak kendisi sadece türkiye liginin ağırlığını kaldırabilecek düzeydedir.

    yedekler ise evlere şenlikti. ali bilgin-yasin çakmak-gürhan gürsoy-selçuk şahin-deniz barış-ilhan parlak-can arat-serdar kulbilge-volkan babacan.

    bu kadroyla fenerbahçe tarihinin en başarılı avrupa serüvenini yaşadı. anderlecht-cska-inter-psv-sevilla-chelsea gibi o dönemin üst düzey takımlarına kadıköyü dar etmişti. deplasmanda kaybettiğimiz inter maçı hariç ezildiğimiz başka bir tek maç bile yoktu.

    şimdiki kadroya bakıyoruz: krasiç-stoch-yobo-egemen-gökhan gönül-kuyt-sow-alex-mehmet topal-mehmet topuz gibi her an herşeyi yapabilecek bir takım olmamıza rağmen, ziconun döneminde yapılan o efsanevi pas trafiğini bir türlü uygulayamıyoruz. her top şişirme olarak kullanılıyor.

    aykut kocamanın fenerbahçesi, önce gol yemeyelim sonra bir çaresine bakarız gol atmak için mantalitesiyle oynayan bir fenerbahçe. ve ben böyle bir fenerbahçe istemiyorum. varsın başarısız olsun. ziconun takımı gibi bir takım istiyorum. ezilmesin çabalasın, kadro dar bile olsa elimizden gelen budur diyebilsin. yüreğiyle oynasın.

    not: düzeltme yapamadım alelacele yazıp yolladım. imla hatası falan olmuş olabilir. mazur görün.
  • 80.dakikada, skor 3-2 olduğunda, sevilla'nın hocası stresten saga sola bagırıp dururken iki eli cebinde etrafa bakınıp "hanım akşama kıyma istediydi aman unutmayayım" sakinliği sergileyen sempatik hacı...
  • görev yaptığı iki sezonluk dönemde bir lig şampiyonluğu, bir adet kıl payı kaybedilmiş lig şampiyonluğu var (volkan'la edu çarpışmasa muhtemelen 2 şampiyonluk olacaktı).
    bu başarısız(!) sezonda, şampiyonlar liginde fenerbahçe kendi sahasında oynadığı bütün maçları kazandı. çeyrek finalde chelsea karşısında londra’da 85 dakika rakip taraftarın tırnağını yemesine neden olacak kadar da turun içindeydi. bu maç öncesinde mehmet demirkol, bütün fener’liler 75.dakikada 2-0 geride olsa bile zico’nun fenerbahçe’sinin tur şansından hala umutlu olacaklar bu maçta demişti, zico’nun fenerbahçe’sinin sevilen tarafı buydu işte. kendisini eleştirirken iki senede tutturulan bir çizgiyi göremeyenlerin, süreklilikten bahsetmeleri ilginç.
  • once japonlara futbolu ogretti, simdi de ozbeklere ogretmeye gidiyor...

    tam bize de ogretecekti ki, biz ona ogretmeye yeltendik, güldü, gitti...
  • bilgin gökberk yazmış. bana yapıştırmak düşer.

    şu zico...
    adama neler dediler neler...
    ***
    adam orta sahada doğmuş orta sahada büyümüş...
    orta sahada evlenmiş.
    orada çocukları olmuş.
    orada yemiş içmiş...
    allah uzun ömür versin orta sahada ölecek.
    ona bile orta sahayı anlattılar.
    ***
    yuh...
    ***
    hayatı sadece sağda ve sadece bekte geçen gerets' de sağ bekten anlamıyordu onlara göre.
    ***
    ha ha ha...
    ***
    her hafta avrupa'nın bir şehrinde teknik adamlara, kademeyi anlatan popescu da kademeye giremiyordu onlara göre.
    ***
    ha ha ha ha ha ha...
    ***
    şu futbol da her şey değişti .
    değişmeyen, değişemeyen bir onlar bir de yorum tarzları.
    valla billa...
    ***
    "kariyeri yok zico'nun" demişti birisi mesela.
    "senin kariyerin nedir?" diye sormuştum.
    kaç yıldır 'bu işlerin' içindeyim demişti.
    ***
    zico dışında, o içinde işin...
    işe bak.
    ***
    aklı başında bir ülkede, herhangi bir televizyon kanalında; zico'ya orta sahayı anlatanı, reklam sırasında beyaz gömleği tersten giydirip götürürler.
    nereye mi?
    attaaaa...
    ***
    sanki hiddink'in kariyeri vardı da, ne oldu.
    kovuldu...
    şimdi o nerelerde ?
    bizimkiler maşallah bıraktığı yerde...
    ***
    mesela joachim löw'ün de kariyeri yoktu?
    "fenerbahçe'yi yorumlayanların futbola yakınlığı, türkiye'nin avustralya'ya yakınlığı kadar"' demişti joachim...
    hatırlarsınız...
    her gazete kendi yorumcusunun ismini pas geçip öyle vermişti haberi..
    * * *
    joachim löw de şimdi nerede?
    bizimkiler hala aynı yerde.
    bıraktığı yerde...
    ***
    attaaaa....

    zico, fenerbahçe, bizimkiler ii

    fenerbahçe kötü sundu zico'yu sezon başında.
    bence...
    "capello, lippi filan pahalı, zaten gelmeye niyetleri yok" dendi.
    sonra o olmadı bu olmadı...
    sonra zico oldu.
    "altı üstü 2 milyon euro, sudan ucuz" gibi sunuldu...
    ***
    malını fenerbahçe mundar etti.
    ***
    zico'yu medyanın önüne kendisi attı.
    ***
    "biz zico'yu istiyorduk, çağırdık, anlaştık" denseydi...
    farklı olurdu.
    ***
    sezon başında şöyle yazmışım;
    ...temiz biri o.
    sevimli, ahlaklı, centilmen, sportmen.
    fenerbahçe onu sevecektir, fenerbahçeli de...
    futbolcuları da.
    sıkıştığında, alex'in bazı maçlardaki temposuyla bir 45 dakika oynar da...
    daha ne olsun?....
    ...sıkıcı, sistematik, oynamaktan çok oynatmayan cuper ya da zaccheroni olacağına....
    bin kere zico olsun...
    ...ne kadar teknik direktördür, ne kadar değildir şimdilik boş verin.
    en azından sezon başlayana kadar.
    hem...
    fenerbahçe'nin başında 10 yıldır bir teknik direktör var.
    "yardımcı" arıyor onlar.
    ***
    devam edelim mi?
    bence edelim.
    ***

    zico'ya futbolun en temel kurallarını bile anlattı bazı arkadaşlarımız.
    günlerce, haftalarca, aylarca.
    en basit kurallarını...
    ***
    brezilya'daki ilkokul çocuklarının bile bildiği defans, orta saha, forvet arasındaki boşlukları...
    ***
    "stajyer" dediler.
    ***
    kendileri; cruziero, flamengo, botofago'dan geliyorlar ya...
    ***
    zico'nun kulübesinde brezilya'lı yardımcıları var.
    sahada brezilya'lı futbolcuları...
    üstelik kulübedekilerden biri zico.
    üstelik sahadakilerden biri carlos.
    hiç biri farkında değil, bizimkiler farkında.
    ***
    "bu brezilya'lılar biraz tuhaf" diyelim...
    biraz "höt" hepsi.
    diyelim ki öyleler.
    ***
    bunların evlerinde kadınları yok mu?
    kaynanaları, kayınbabaları...
    anneananeleri, babaanneleri, dedeleri yok mu?
    onlar da mı uyandırmadı zico'yu?
    ***
    çoluğu çocuğu da mı telefon açıp, "baba edu ve kezman arasında çok boşluk bırakma" demedi?
    ***
    istanbul'daki konsolosları da mı aramadı?
    ankara'daki brezilya büyükelçisi de mi?
    ***
    richardino da mı çaktırmadan uyandırmadı zico'yu?
    ***
    pes...
    ***
    ya bu brezilyalılar "guinness"lik...
    ya da bizimkiler.
    ***
    bence bizimkiler...
    ***
    zico'lu fenerbahçe şampiyonlar liginin en fantastik takımlarında birini daha yendi.
    dün köşelerde zico yoktu.
    pardon bazılarında vardı.
    semih'i daha önce almalıydı oyuna.
    ***
    tedavileri yok.
    birileri şunları attaaaa'ya götürse...
  • ulan cok geyik olacak ama yazayim:

    fenerbahce'de gecirdigi 2 sezonda bir sampiyonluk yasamis, son sezonunda ise ligi 2. bitirmistir. yine son sezonunda avrupa kupalarinda o tarihe kadar henuz tur bile atlayamamis olan fenerbahce'ye sampiyonlar ligi ceyrek finali yasatmistir.

    tum bunlar olurken ise, elindeki kadroyu kullanmayi bilmedigi icin basin ve taraftar tarafindan teknik direktorlugu sorgulanmis, sonrasinda ise basarisiz bulunarak gorevine son verilmistir (kendisi gitmedi, gonderildi)...

    cunku bizim uc buyuklerde basari kriteri; her yil sampiyon olmak ve her sene avrupa'da final oynamaktir... hatta hasbelkader sampiyonlar ligi finalinde yenilirseniz, hatalariniz yuzunuze vurulur ve teknik direktor olup olmadiginiz sorgulanir. ihtimalle de yerinize bir baskasi getirilir...
  • şahsıma tükürdüğümü yalatmış, laflarımı yedirmiş büyük insan. kendisi geldiğinde "zico diye isim olmaz", "yılmaz vural daha iyiydi" gibi şeyler söylemiştim medyanın da gazına gelerek. fanatik'in "riziko" başlığı dün gibi aklımda.

    az alkmaar'a elendiğimiz akşam "nasıl teknik direktör olurum?" diye düşünerek internette gezinmeme sebep vermişti. daha neler neler.. eğer şu an imkanım olsa karşısına geçip yalvar yakar özür dilerdim herhalde. kendisi gelmeden önce eski maçlardaki oyununu bilirdim sadece. ne kadar büyük bir "adam" olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. o ise gerektiği her an bunu göstermeyi başardı.

    sevilla'yı eledikten sonra fenerbahçe camiasına teşekkür etti. hata yapan futbolcusunu korudu, kolladı. daum gibi "kalemi volkan koruyor, ne yapabilirim?" demedi. hakemlere hatırladığım kadarıyla iki kez tepki gösterdi. sezonun en önemli maçlarından birinde rakibin yıldız oyuncusuna gidip *"dizine dikkat et. ben çok sakatlık yaşadım." dedi. futbolun en önemli unsurunun insan olduğunu bizlere hatırlattı.

    rakibine her zaman saygı duydu. hataları kendinde aradı. başka bir antrenör olsa küsüp kadroya giremeyecek oyuncuları takıma ısındırdı. gelişmelerine ön ayak oldu. futbolcularının problemleriyle ilgilendi. deniz barış'ı en zor döneminde futbolla ayakta tuttu.

    şimdi düşündüğüm bir sürü şey var aslında. hepsini yazmam mümkün değil ancak yapılabilecek tek şey zico'ya teşekkür etmek sanırım. bize unuttuğumuz değerleri hatırlattığı için..
  • muhteşem bir tercümana sahip kimse. hatta o kadar iyi ki zico konusmadan onun ne diyeceğini bilerek yorumlar yapıp sorulara cevap veriyor. ulan adam bi "si lopez rekarte ronaldinho fernando gol fenerbahce" diyor, bu tüm maçın yorumunu yapıyor ilk devre defansif basladı rakibimiz orada ileride çoğalamadık 30.dakikadan sonra appiah ileri geçince (zico appiah falan demiyo tabi) daha etkili olduk, ikinci devre taktik olarak çok güzel değişiklikler yaptığım düşünüyorum 4-4-2 den 4-3-1-2 ye döndük sonrasında oyuna giren deivid ....

    bu açıklamalar sırasında en ilginç ve komik olay şey zico nun yüzü. "ulan iki laf ettik ne biçim dilmiş kardeşim konuş konuş bitmedi" etkisiyle bakıyor tercümana...
  • zamanında az yerin dibine sokulmadı. kimse kimseye hikaye anlatmasın. zico takımı motive edemiyordu. brezilyalı hegemonyası vardı. oyuncular istedikleri zaman oynuyorlardı. takım çok large'dı.

    ne çabuk unuttunuz? "fenerbahçe'den başka hiçbir teknik direktörlük başarısı yoktu" zico'nun? bırakın başarıyı, japon milli takımından başka kariyeri bile yoktu. korkak futbol oynatıyordu. daum'un mirasını yiyordu. takıma hiçbir şey katmıyordu.

    biz avazımız çıktığı kadar "zico" diye bağırırken, yüzünü ekşitip "teknik direktörlüğün ne demek olduğunu bilmiyor" diye zico'ya sallayanlar tabi ki bugün aykut kocaman'a da sallıyor. tabi ki zamanında daum'a da salladılar.

    ne oldu peki şimdi? ne oldu da zamanında "efendilikle bu iş yürümüyor" diye diye dövdüğümüz zico'yu geri çağırıyoruz? zico gelsin, değil mi? iki deplasmanda puan kaybetsin, bir - iki de derbi kaybetsin, görürüm "zico gelsin" laflarını ben. sorun zico, daum, kocaman değil. sorun hepimizin her şeyi herkesten iyi bilmesi. sorun, gelen her teknik direktörün bazı şeyleri bilmediğine ve ne hikmetse o bazı şeyleri bizim bildiğimize olan anlamsız, ukala, cahil inancımız.

    kim biliyor arkadaş bu teknik direktörlüğü? kim ideal teknik direktör? hep bizim olmayan mı?

    şimdi aykut kocaman'a yapılan, 2008'de zico'ya yapıldı. şimdi geri dönmesi istenen zico'ya...
hesabın var mı? giriş yap