• platon'un devlet'ine göre en iyi ikinci yönetim şekli.

    birincisi filozof kraldır. bu üstün insan, karşılık beklemeden, kendini şehrin kalkınmasına adamıştır. en iyilerin en iyisidir.

    not: devlet'te bahsi geçen aristokrasi, bildiğimiz avrupa soylu sınıfı değildir bir de. filozof kral'ın yetişmesinin neredeyse imkansız olduğunu gören platon, tek bir kusursuz bulamıyorsak bir grup kusursuza yakın insan da olabilir der. yani mesele "bilmem kimin oğlu olmak" değil, filozof olmaktır. şehrin duvarlarını koruyan hevesli ve güçlü sınıfı da bu düşünce insanları yönetecektir tabii ki.
  • yunancada en iyi anlamına gelen aristo ve güç anlamına gelen kratos sözcüklerinden oluşmuş, en iyilerin yani bi bakıma soyluların güce hakim oldukları rejime verilen ad.
    (bkz: demokrasi)
    (bkz: teknokrasi) vs..
  • "en iyisi tarafindan yonetilme" anlamina gelir. platon'a gore en iyi yonetim seklidir.
  • schopenhauer 3 tür aristokrasi vardır der. ve ayrıca;
    1-doğuştan ve rütbeden gelen aristokrasi
    2-para aristokrasisi
    3-zihinsel aristokrasi

    sonuncusu en seçkin olandır, kendisine zaman tanındığında böyle olduğu açıkça görülecektir, der.
  • sermaye dediğiniz şey kabaca üç çeşittir:

    - bilgi
    - nüfuz *
    - para

    bunlardan bir tanesi çoğu zaman tek başına bir şey ifade etmez. ama ikisi bir araya geldi mi üçüncüsü de kendiliğinden gelir. (istisnai durumlar hariç)

    işte bu üç çeşit sermaye zaman içinde dar bir sınıfın avuçlarında yoğunlaşırsa, işbu sınıf aristokrat olur.

    kurulması zor, yıkılması pek zordur.
  • seckin bir sinifin yonettigi hukumet sekli..
    bi de (bkz: aristokrat)
  • roma imparatorlugunu yeniden yaratma harekati olarak gordugum yonetim bicimidir. evet efenim bu hareket/hukumet, aydinlik pesinde kosan bir soy icin birebirdir, katilmak caizdir.

    buyruuuuan, oligarsiye gelin abiler, buyruaan!
  • halkın anal yoldan aldığı bir ilaçtır.
  • gerçek, oturmuş ve sağlam bir noblesse oblige sahibi bir aristokrasi demokrasiye her zaman tercih edilebilir.

    ve hayır, bu referandum kuyruk acısıyla yazılmış bir entry değildir. en azından ülkemde, az buçuk dünyanın ayırdında olan tiplerin benim yarım aklımla seneler önce aydığım bir mevzuya yeni ama çok geç uyanmalarının verdiği garip bir schadenfreude içinde yazılmıştır. bu mevzu şudur ki, demokrasi gibi compromise rejimlerinden (burada türkçe uzlaşma yerine compromise kullanmamın bir nedeni var, onu da anlayan çözsün) bir bok olmaz olmayacaktır, olması beklenemez.
  • soyluluğun özellikle siyasi olarak vücut bulmuş şeklidir. soyluluk da iki şekilde belirir ve siyasi olarak etkinlik gösterir:

    1.değiştirilmesi olanaksız soyluluk biçimi: eski yunan'da çok sayıda tanrı vardır. rivayet odur ki tanrılar insan ırkından olan ve beğendikleri bir kimseyle bir gece birlikte olurlar. bu birliktelikten sonra yeni bir ırk ortaya çıkar, akhilleus gibi. işte bu kişiler doğal biçimde soylu kabul edilirler. bu soyluluk biçimi daha sonra farklı dinlerde de görüldü (inançsal soyluluk). hıristiyanlıkta havariler, yahudilikte leviler gibi.

    2.zamanla değiştirilebilir soyluluk biçimi: değiştirilmesi mümkündür fakat zordur. ilkel komünal toplumdan köleci topluma geçiş aşamasında zenginliğin biriktiği kişilerdir, artı değerin sahipleridir; ramazanoğulları gibi. bu soyluluk zor değişir ama değişmez değildir.

    dine ya da zenginliğe ya da her ikisine birden dayanan soyluluk, günümüz demokrasilerinde toplumsal düzenin merkezinde olmasa da etkisini sosyal yönden doğrudan, ekonomik ve siyasal yönden ise dolaylı olarak gösterebilmektedir. bugün bazı devletlerde soyluluk unvanları kullanımını sürdürülmektedir. bazı ülkelerde din adamları ve dinen önemli kişilerin soyundan gelenler hala etki gösterebilmektedirler.
hesabın var mı? giriş yap