• http://saglik.ansiklopedisi.net/…ategory/apandisit/ ten bir alinti:

    -apandisit ameliyatından kurtuluş ihtimâli nedir?
    -hayır.

    ahaha hayir ne lan? "kurtulus ihtimali nedir doktor bey? hayir!"
  • kolay bir ameliyat gibi görünse de eğer gecenin 2'sinde evden çağırılmış, 10 yaşındaki bünyeden 12 santimetre apandis çıkartılmış, anestezinin fazla verilmesi sonucunda hastanın solunumu durmuş, bu arada duran kalp tekrar çalıştırılmış ve yine de hastanın narkozdan çıkması için küçücük çocuğa bir sürü tokat atılmışsa, ertesi sabah cerrah beyin istifasını vermesine sebep olabilecek bir ameliyata sahip hastalıktır.
    (bkz: zavallı ben)
    (bkz: ölümden dönmek)
  • hastalığın semptomlarından biri ekşi sözlükte bu başlığı okumaktır. doktora gidin.
  • uzman doktorların bile teşhisinde zorlandığı söyleniyor ya, yalan efendim. hastayı ultrasona göndermeyi akıl eden doktor bal gibi teşhis ediyor, bu kadar net.
    mutlu'nun ruhsal ya da fiziksel hiçbir sıkıntısını dile getirmeyen, bırakın mide ağrısını bugüne kadar başım ağrıyor bile demeyen abisi, karnım ağrıyor diye kıvranarak* tek başına acile gider. acil serviste, -özellikle ramazan ayından dolayı hazımsızlık şikayetlerine alışık olan doktorlar tarafından- hastaya serum takılır, rennie verilir. hastanın aklına apandisit gelir ama doktorlara göre problem kesinlikle midededir, çünkü karnı sadece sağ taraftan değil yaygın olarak ağrımaktadır. ayrıca hasta acile arabayla ve tek başına gelmiştir. apandisit olmasına imkan yoktur, o öyle kolay bir ağrı değildir. öyle olsa araba kullanması mümkün değildir. abi, serum bitince mecburen eve döner. sabaha kadar yatakta kıvranır. sabah hastaneye, gastroenteroloji bölümüne gider. doktor kan tahlili ister. abi tahlil sonuçlarını göstermeye tekrar hastaneye gittiğinde, doktor iki gün sonrasına endoskopiye gün verir. "hocam ben bu ağrıya iki gün nasıl dayanacağım? bari bir ilaç yazsanız" sözüne, spazm giderici ilaç yazarken doktorun tepkisi "yakışıyor mı senin gibi delikanlıya, yirmi dört yaşındasın, dayanırsın, birşey olmaz" olur. abi tekrar eve döner ve mutlu'ya "mideyi mahvetmişiz. şöyle rahatlatacak bebek maması gibi birşeyler yapar mısın" der. mutlu yapar ancak abisi bırakın bir şeyler yemeyi, su bile içemez, sadece yatakta kıvranır. daha fazla dayanamayınca ikinci kez acile gider, yine serum takılır. endoskopiye kadar yapılacak bir şey olmadığı söylenir. ikinci serumun ardından abi eve geldiğinde kusmaya ve terlemeye başlar. iyice ateşlenmiştir. mutlu ve annesi mikrop kaptığını hatta üstüne üşüttüğünü düşünür.* hangi akla hizmetse karnına sıcak su koyarlar, zorla ıhlamur içirmeye, sıcak mama vs yedirmeye çalışırlar.* ancak abi her defasında daha fena kusmaktadır. üçüncü kez acile gittiğinde yine serum takılır ve nihayet ultrason çekilir. mutlu'nun ve annesinin mükemmel katkılarıyla apandisitin patlamış olduğu görülür. acil ameliyata alırlar abiyi. küçük bir operasyon olduğu, bir buçuk saate çıkacağı söylenir.
    kulaklarına yer etmiş 'apandisitin patlamadan alınması lazım, patlarsa -allah korusun- ölür' sözü, mutlu ve ailesi için beklemeyi daha da zorlaştırır. bir buçuk saat denen süre üç saat olur. geçen sürede, mutlu, annesi, babası, abisinin kız arkadaşı ağlamaktan helak olur. ama çok şükür abi tüm neşesiyle odaya alınır.
    ameliyat olduğu günün akşamı, doktor yaranın sargısını açar. (bu arada herkeste ortalama 7 cm civarında olan yara, abimde 16 cm) ya enfeksiyon kaparsa diye telaşlanan aileye de "yeni uygulama bu. yara daha çabuk iyileşiyor. pansumana da gerek yok bu yarada" der. dördüncü günün sonunda, abi hastaneden taburcu olurken yarasının üstünde minik iltihaplar vardır. doktor önemli bir şey olmadığını söyler. eve gelir gelmez doktor olan komşuya da yara gösterilir, o da yaranın temiz olduğunu, korkulacak bir şey olmadığını söyler. çok şükür atlattı, artık toparlanır diye umut ederken, antibiyotik kullanmasına rağmen yaradan ciddi ciddi iltihap akmaya başlar ve abi ateşlenir. mutlu ve ailesi yine acil servisin yolunu tutar. şimdi genel cerrahide pansumana gerek yok diyen doktor, her gün yarayı sıkarak iltihap akıtmakta ve içine ilaç enjekte etmektedir. ancak enfeksiyonun içte değil, dıştaki yarada olduğuna çok emindir. açıklamasıysa oldukça(!) rahatlatıcı: içte olsa dayanamaz.
    bu sürede sağ omzu düşük, hafif öne eğik, bıçkın delikanlı yürüyüşü olan abisi, "ben sana bir ıhlamur yapayım. ıhlamur-bal-tarçın her derde deva, zorla iç, bir şeyin kalmaz" diye mutlu'nun sözlerini kullanarak her gün mutlu'yla dalga geçmektedir.
  • bir gün önce hoplayıp zıplarken ertesi gün kendinizi ameliyat masasında bulmanıza sebep olabilen hastalık.
  • yaşayanlara geçmiş olsun, acil şifalar.

    benim hikaye 2-3 yıl önce daha bir skandal oldu, bi akşam 7-8 gibi korkunç bir ağrı başladı, sabah 5'te acile gittim, sadece röntgen çektiler, geri yolladılar. serum vermişlerdi sanırım bir de, zehirlenme falan olabilir, diye. karna bastırıp çekiyorlar çekince asıl yoğun (rebound ağrısı diyordu doktor sanırım) ağrı varsa o zaman apandisitmiş değilse değilmiş. (ankara gazi uni. acil).

    eve dönüyoruz arkadaşla, ben arka koltukta iniliyorum cenin pozisyonunda, bu böyle olmaz dedik, hemen yakındaki fatih ün. acile gittik, özel hastane, onlar da apandisitten şüpheleniyor aynı testleri tekrarladılar, üstüne ultrasonla da baktılar göremedediler, ağrı kesicilerle duruyorum, akşam 5 oldu, onlar da yollayacaklar en son, "yahu tomografi yok mu iyi bakın" diye ben ısrar ettim, "pahalı, masrafı hastaya yansıtıyoruz, kızıyorlar diye önermiyoruz veya uygulamıyoruz" dedi bi kadın asistan doktor.

    başlatmayın parasından dedim, indik aşağı sıvıyı içtim, 40 dk. bekleyip girdim bilgisayarlı tomografi dedikleri naneye, hemen çıkardılar dakikasında, "tamam apandisitmiş, garip bir yere dönmüş, oysa sucuk gibi de olmuş kocaman alla alla" falan diye de şaşırarak. nerdeyse ağrıların başlamasının 26 saat sonrasında operasyona girmiş oldum. ameliyat sonrası birkaç gün zordu ama 3. gün apartmanda tamirat var durulmuyor diye işe gittim. 1 ay sonra normal 6 km koşumu yaptım : )
  • açılın "10dk geç gelseydi mazallah hastayı kaybedecektik" klişesini yıkmaya geldim. ameliyatı daha dün oldum dikişlerimin selamı var hepinize. ama apandisim yaklaşık 2 ay önce patlamış muhtemelen.
    ölüyorum galiba diye acile gitmemle başladı herşey. baktılar ettiler serum verip yolladılar ama çok pis bi acıydı o. apandisit gibi görünmüyor üşütmüş olabilirsin ya da zehirlenmiş olabilirsin, geçmezse gastroya görün dediler.. bir ay kadar ağrım sızım olmadı spora gittim koştum eğlendim derken hafif bi ağrı sardı sağ yanımı yürürken kendini hissettiriyordu.. bir gün oldu iki gün oldu geçmedi bu ağrı. dedim artık gideyim doktora. gastrolog bütün hikayeyi dinledi kan tahlili idrar gayta istedi. yaptık tabi kaba mecburen. neyse sonuçlarda kandaki enfeksiyon oranı 6 sınırında olması gerekirken 120 gibi bişey çıkınca, yaklaşık 2 aydır da gezip dolaştığımı göz önünde bulundurarak fmf teşhisi koydu doktor. koymasına koydu da benim de ebeme koyuldu. 10 gün kadar kolşisin denen o kırmızı haplardan yutup evde yuvarlanmaya taklalar atmaya devam ettim. ağrı zaman zaman şiddetlenip gün içerisinde hafif seyrediyordu ama hiç geçmedi. bu süreç içerisinde doktorumu telefonla darlamak suretiyle bunun fmf olmadığı başka bi halt olabileceğine dair yaptığım ısrarlar pek fayda etmedi. sonunda tekrar gittik gastroentrolojiye. dedi madem gel bir de tomografiyle bakalım. baktılar sonra bi şenlik havası esti acil koridorlarında, beni apar topar yukarı odaya yatırdılar. genel cerrahinin de olaya müdahil olmasıyla anlaşıldı ki benim apandisit patlamış, iltihap bağırsakları orayı burayı sarmış. ama bu vesileyle şunu öğrendim ki bazı durumlarda apandis iltihaplanıp patladığında, (ki o da iğne deliği gibi bir delik şeklinde olabiliyormuş. patlama diyince insan pötöff diye havaya uçan bişey hayal ediyor), vücut patlayan bölgeyi bir çeşit zarla sarabiliyor, bağırsak da üstüne kapanarak deliği kapatmaya çalışıyormuş. bu durum gebermenizi önlüyor tabii ama öte yandan o iltihabın kuruması ve ameliyatla apandisin alınması için 1buçuk ay kadar antibiyotik tedavisi görüp, hastanede aç susuz günlerce yatıp, 8 kilo zayıflamanız gerekiyor.
    sonuç olarak apandisit patlaması ölümle sonuçlanmak durumunda olan bir halt değilmiş kendi üstümde itinayla denedim ama siz yine de patlamadan müdahelede bulunun bence.
    esenlikler, tadılmamış sevgiler dilerim.
  • 1 yıl ara ile nüksedebilen garip bir organımsı. evet evet bildiğin nüksetmişti. sene 1999 küsür bir ağrı bir ağrı ki... apandisit sağ tarafta olur benim sol tarafım(mide) ağrıyo. bacağını çekemezsin kendine derler ben pentatlon koşacak kadar sağlıklıyım. kusma, ateş,ishal... sonra 2 gün hastanede yattım bi bok anlayamadı doktorlar derken geçti. 1 yıl sonra yine aynı şikayet. tekrar gittim. bağırsakda birşeyler var sanıyorlar ama apandisit demiyorlar. makattan muayeneler mi dersin hemşirelerle orgyler mi... yok yok yok ! mesaneyi şişirttiler. içtik suları bol bol doğru ultrasona adam elledikçe karnımı resmen böğürüyorum. bişey görünmüyor dedi.
    sonra mesaneyi boşalt gel dediler. işedik geldik. tekrar ultrason. 2. saniyede doktorun tarzan misali çığlığı "sedye getirinnnnn apandisit patlamak üzereeeeaaaaaaaaaağğğğ!!!" anam noliii demeden bir koşuşturma bir telaş. doğru odaya tartıya sonra ameliyat elbisesi giydirmeler veeee veeee ben güzel bir hemşire gelir diye beklerken bir zübeytullah'ın elinde jiletle tepemde bitmesi. susuz sabunsuz malum bölgeyi tek jiletli permatik ile traşlaması. kendi acım yetmiyormuş gibi ona bağırmam. sonra ameliyata girmem.ameliyatın 3.5 saat sürmesi. ameliyat bitiminde odada heyecanla bekleyen anneme doktorun ilk cümlesinin "apandisit patlamış..." olması. annemin bayılması. doktorun "ama hepsini temizledik merak edilecek bişey yok" cümlesini annemin ayıldıktan sonra duyması. tam 12 santim boyunda patlamış bir apandisiti şişe içinde elime tutuşturup fotoğraf çektirmeleri...

    bu da böyle bir anımdır. sizin anlayacağınız yarım saat daha geç kalınsaymış eşşeğin ziki olacakmış.
  • ağrı genellikle göbek çevresinde başlar ve bu durumda apandisit akla gelecek en son ihtimaldir. daha önceden bir belirti olmaması da gecikme sebeplerindendir.
    alınan ağrı kesici patlama ihtimalini yükseltir.

    sabah 06.30 sularında hafif bir mide ağrısıyla uyandım ve bir süre geçmesini bekledim. sonra işte çıktım evden geçecek diye yürüdüm işe gittim vs. geçmiyor üstüne artıyor ağrı. ama kesinlikle apandisitle ilgisi yok gibi. hatta sandım ki diafram iltihaplanması. aradan 3 4 saat geçtikten sonra nato yolu üzerindeki özel bir hastanenin aciline gittim ki aynı acil zatürree olan annemi antibiotik ve grip teşhisiyle 5 dk içinde yollamıştı. neyse röntgen çektiler kan tahlili yapıldı.lokosit in 13 olmasına rağmen idrar yolu enfeksiyonu olduğu söylendi. idrar yoluyla alakası olmadığını söylediğimdeyse neden geldiğimi sordular. bana bir ağrı kesici verdiler bir de serum. evine git ağrı kesicinin tesiri geçince geri gel, 1 hafta sonra da gel muayene ol dahiliye bölümüne dediler.
    after than eve geldim ve idrar yolları enfeksiyonu olduğundan dolayı sıcak su torbalarıyla ufolarla falan bir süre geçirdim tabi bu arada ağrı sürekli daha da arttı ve göbek deliği çevresininin artık benim olmadığını, kesildiğini yandığını falan düşünmeye başladım. aynı sıcak su torbaları ve battaniyeyle yola çıktım ve süpersonik bir fikirle farklı bir hastaneye gitmeye karar verdik tecrübelerine güvendiğim ebeveynimle.
    tabi hala midem midem dediim için uzun süre endoskopi hortumu yutmak için bekledim ki bu süre içinde lokosit değeri 18e çıkmıştı. arada geçirdiğim 3 saati anlatmak istemiyorum. midemi yoklayacak doktorla karşılaştıktan 1 dk sonra apandist şüphesiyle yatışım verildi ve kısa bir bekleme süresinin daha sonunda patlayalı birkaç saat olan apandistimle sat 19:00 de ameliyata girdim.
    yaklaşık 2 saat sonra laparoskopi yöntemiyle yapılan ameliyattan çıkıp, narkozun etkisiyle babamı tanımayıp hemşirenin bi yerlerine koyup çouklarla tansiyonu sktr ettikten sonra ameliyattan öncekilerden daha güçsüz sancılarla ayıldım ve allahın bana verdiği bünye, güç ve dirayetle narkoz dışındaki süreçleri ağlamadan ve hatta neredeyse bağırmadan atlattım. az önce de evime geldim ki ohhhh... 3 gün çıkmam artık.
  • onca yıl hiç bir işe yaramayan bir organımsı'nın sıkıntıdan patlamsıdır. ben böyle yüzsüz bir zevat görmedim birader. hayır, bir işe yaradığın yok. bir de sıkıntı çıkartıyorsun, ev kirasını ödemeyen kiracı gibi sesiz sedasız oturmak varken, bir liseli ergen tripleri.. otobüsün arkasında yüksek sesle konuşup şakalaşan, boru sesli, şişman liseli ergen gibi huzursuzluk veriyorsun insana.

    velhasıl kelam; ben de aldırıp kendisinden kurtulmuş bulunuyorum. çok sevdiğim fitness müessesine ara vermem gerektiği için üzüntülü, mütemadiyen yardırmak vaziyetinde olduğum işime bir süre ara vermek durumunda kaldığım için sevinçli sayılırım.

    uzun süren karın ağrılarında ilk başvurulması gereken departmanın genel cerrahi olması gerektiğini, bir çok yere yönlendirildikten (siktiredildikten) sonra da öğrenmiş bulunduk bu vesileyle.
hesabın var mı? giriş yap