• mimar olmaya karar vermeden önce etrafındaki binalara bakmış ve "why so serious" demiş..
  • 1926 senesinde nasıl becerip de trafik kazasında öldüğünü anlayamadığım über mimardır. gerçekten çağının ötesinde, ileri görüş sahibi bir insanmış. allah taksiratını affetsin, ne diyelim.
  • kendi yaptigi esere bakmak icin dibinden baslayip geri geri yururken tramvay (olmasi lazim) tarafindan ezilmek sureti ile olmustur.
  • barcelona denince akla gelen aşmış insan.
    bu dünyaya ait olmayan* bi mimari anlayışıyla köşesiz, insanda yalama isteği uyandıran, çikolata tadında binalar yaratmıştır. (bkz: hansel ile gretel)
  • eserleri ünlü olasına rağmen popülerlikten nefret ettiği için cesedi sokakta bulunduğu zaman uzun süre teşhis edilemeyen ispanyol mimar.
  • cok sey katmis barcelonaya.. balık pulu tipinde dam kiremiti yapmıs, ilk cag tapınagı gibi park yapmis.
  • mimarliginin yani sira cok basarili bir muhendistir. (bkz: mimar muhendis sinan konsepti) la sagrada familiada kullandigi agac dali sekilli kolonlari, casa mila ya da diger bir deyisle la pedrera da kullandigi birbiriyle baglantili ve tavanda birlesen bagli arklari, iplere astigi agirliklarla bina modellemesi ile bana bunu yapan insan olamaz dusuncesini asilamis bir kisidir. bir diger onemli eseri park guellin her kosesi surprizler ve hayal gucunun sinirlarini zorlayan yapilarla doselidir. yaptigi binalarin cephelerinin hansel ve gretel masalindaki cadinin cikolata ve sekerden yapilmis evini andirmasina da ayrica hasta oldugumu belirtmek isterim buracikta.
  • salvador dali tarafından gerçeküstücülüğün babası olarak tanımlanan müthiş adam.. yalnızca doğada var olan formların mimarı.. barselona'nın sembolü.. katalanların gururu..

    la sagrada familia'yı hayatının eseri olarak görür, kafası sürekli onunla meşgul olduğundan hayatının son yıllarında bir hayalet gibi dolaşmaya başlar ve onu yaratma tutkusu ölümüne sebep olur sonunda.. inşaatın devam edebilmesi için kaynak aramakla meşgul olduğu birgün, ki kapı kapı dolaşmaktadır; o denli dalgındır ki, bir tramvayın altında kalarak veda eder yaşama.. çoğuna göre çirkindir la sagrada familia.. zamanında çok fazla eleştiri alır..öğretilenlerin dışına çıkmak insanların geneli için zor olduğundan, hemen karalama yoluna gidebilirler her konuda.. bu da öyle birşey sanırım.. başka hangi yapının tek bir kolonu, tek bir duvarı bile düz değildir? bonbon şekerleri gibi karman çorman rengarenk figürler vardır? peki karmançormanlar mıdır aslında? gaudi'ye göre değil.. matematiği olan birşey ancak görünürde karmançorman olabilir..
    gaudi alışılanın dışına çıkar. düz, net çizgiler kullanmaz yapılarında.. ne iç, ne dışlarında.. ne de kendi evinde, mobilyalarında. tekdüzeliği reddeder, doğadır insanın ''doğası'', doğayı taklit eder.. evler yaratır insanlara, duvar çizgileri olmayan..

    la sagrada familia,casa mila ve casa batllo'yu tasarlayabilen bir beyne hayran olmamak zor.. eserleri kişinin beğenisine hitap etmese de zor.. bana hitap etmek bir yana, nefesimi kestiğini, barselona'yı görme saplantımın sebebi olduğunu söyleyebilirim.. benim gibi mimariyle ve mimari merakıyla alakası bile olmayan birini nasıl kendine doğru çektiğini bilemedim hiçbir zaman.. çocukluktan beri yıllardır görmek için beklediğim, birgün 18 adet olacak kulelerin ilk dördünden birinde, tepesinde tek başıma yere oturdum.. dakikalar geçti.. yazdım.. o an orada olduğumun farkındalığını dibine kadar yaşamak için kalkamadım.. gelen giden... kalkamadım... tekrar gidersem barselona'ya, gaudi yüzündendir.. ne adamsın be dedim kaç kere ona..
    bir de şöyle dediğimi hatırlıyorum: bu kadar çirkin birşey, nasıl bu kadar güzel olabilir?...
  • tasarımcı tanımı: "god is the greatest designer"
    muhendis tanımı: "god is the greatest engineer"
    gaudi eseri gormuş insan tanımı: "god is gaudi"

    viva la sagrada familia!
  • antoni gaudi 1852’de tarragona bölgesinde doğmuştur. mimarlık eğitimini 1873-1877’de barselona’daki mimarlık yüksekokulu’nda eğitim aldıktan sonra, bir yıl içinde mimar ünvanını almıştır.

    stil olarak ilk yıllarındaki gotik mimarisine eğilimini saymazsak tamamen özgündür. gaudi bir doğa hayranı, dindar bir adam, milliyetçi bir katalan ve usta bir gözlemcidir. bu özellikleri onun tarzının oluşmasındaki temellerdir. kullandığı ve gaudi’yi “tanrı’nın mimarı” yapan formlar sadece doğada bulunmaktadır ve taklit edilememişlerdir. yine de ondan ilham alan mimarlardan bahsetmek gerekirse en ünlüleri olarak 1928-2000 yıllarında yaşayan avusturyalı mimar friendrich hundertwasser ve 1951 doğumlu ispanyol mimar calatrava örnek verilebilir. bir akıma dahil edilmesi gerektiği düşünülürse gaudi ispanya’da art nouveau’nun mimari öncüsü olarak söylenir, ama herkes kabul eder ki gaudi’nin tarzı birçok yönden art nouveau’dan farklıdır.

    gaudi’nin eserlerinin sekiz tanesi unesco dünya mirası listesi’nde yer alır. park güell, palau güell ve casa milà 1984’te, sagrada familia’nın “isa’nın doğuşu” cephesi ile yeraltı türbesi, casa vicens, casa battlo ve colonia güell türbesi 2005’de unesco dünya mirası listesi’ne girmiştir.

    sanatçının ölümü ise trajikomiktir. son yıllarında kendini tamamen son ve boyut olarak en büyük işi sagrada familia kilisesinin yapımına adayan gaudi bir gün eserini tam olarak görebilmek için geri geri yürümeye başlar ve bir tramvay tarafından ezilir. sürekli olarak işi ile uğraştığından tamamen paspal bir görünümde olduğu için kimse onu tanımaz ve bir sokak serserisi sanılarak yolun ortasında uzun bir süre kalır. iki gün sonra 10 haziran 1926’da da kaldırıldığı hastanede ölür.

    sanatçının eserleri;

    •casa vicens (1878-1880)
    •palau güell (1885-1889)
    •teresano koleji (1888-1890)
    •colònia güell kilisesi’nin mezarı (1898-1916)
    •casa calvet (1899-1904)
    •casa batlló (1905-1907)
    •casa milà (la pedrera) (1905-1907)
    •park güell (1900-1914)
    •sagrada família (1884-1926)

    gaudi kendisi gibi katalan olan zengin işadamları tarafından desteklenmekteydi ve işlerinin çoğunu bu aileler için yapmıştır. işlerinin çoğunun isimlerinde o ailelerin isimleri bulunmaktadır. bu işadamlarının içinde ise en sadık müşterisi ve arkadaşı eusebio güell’dir ve en şahane eserlerini onun için çıkarmıştır.

    casa vicens

    casa vicens gaudi’nin ilk gerçek eseridir. 1878-1880 yılları arasında manuel vicens için bir yazlık ev olarak inşa edilmiştir. bina taş yapı üzerine kırmızı tuğlalar ve dama ve çiçek formunda seramikler ile bezenmiştir. casa vicens’in karakteristiği asimetrik olması, üçgen çatılı çıkma balkonları, payandaları ve bacalarıdır.

    palau güell

    gaudi’nin eusebi güell için 1885-1889 yılları arasında tasarladığı malikanedir. binanın merkezinde ana salon bulunmaktadır. misafirler malikaneye at arabalarıyla parabolik kemerlerin altından geçerek girerler ve içeride atlarını ahıra götürmeleri için seyislere bırakarak merdivenlerden ana salona çıkarlar. ana salon dikine çok geniş bir boşluk oluşturup, bu boşluk tepede parabolik bir kubbe ile son bulur. kubbede yıldız şeklinde pencereler vardır. bütün diğer odalar ana salonun çevresine yayılmışlardır.

    iç tasarımı ise dönemin zevkine son derece uygun ve lüks bir biçimde döşenmiştir. mermer sütunlar, değerli ahşaplardan oluşan tavanlar, renkli camlardan oluşan pencereler, ince demir işçiliği, tablolar ve mobilyaların hepsi sanat eseridir. çatıda ise 18 baca farklı formlarda ve kırık seramik parçaları ile bezenmiştir.

    casa battlo

    1905-1907 yılları arasında inşa edilmiş bir apartmandır. bir diğer adı da casa dels ossos yani kemikler evidir, o gözle bakılınca hakikaten çağrıştırmaktadır.

    mimaride düz çizgilerden arındırılmaya çalışılmış gibi görünmektedir. ön cephe mozaiklerle bezenmiştir ve bu mozaikler altın renginden yeşilimsi bir maviye renklerden oluşmaktadır. birinci katın tasarımı özellikle çarpıcıdır. dalgalı bir loca, ortasına doğru incelen sütunlar ve vitraylarla süslenmiştir. birinci katın iç dekorasyonunu da gaudi yapmıştır ve iç dekorasyondaki en güzel örneklerini burada görebilirsiniz.

    üst katlarda venedik maskelerine benzeyen demir balkonlar bulunmaktadır. binanın en fantastik kısmı ise kemerli görünüşü ve pullu yapısıyla bir ejderhaya benzeyen çatısıdır. hatta rivayet odur ki binanın tepesindeki haç ile biten baca ejderhanın sırtına saplanmış aziz george’un kılıcıdır.

    casa mila (diğer adıyla la pedrera)

    1905-1907 yılları arasında inşa edilmiştir. diğer adı la pedrera, yani taş ocağıdır. aslında bir apartmandır.

    binada düz çizgiler bulunmamaktadır, bütün cephe ve çatı kavislerden oluşmaktadır. pencereler ve kapılar içeri oyulmuş izlenimi yaratmaktadır. cephesi dalgalı bir görünüme sahiptir ve çarpıcı bir görünüm sunar. zamanının çok ötesinde bir yapıdır, zaten binadan çok heykele benzer.

    en can alıcı kısmı ise casa battlo’da olduğu gibi çatısıdır. dalgalı yapısı ve görünümü ile mükemmeldir ve üzerinde yürünebilir. devasa bacaları akla zırhlı ve miğferli şövalyeleri getirir.

    organik görünümlü yapısı pek çok başka binaya ilham kaynağı olmuştur;

    erich mendelsohn’un potsdam’daki einstein kulesi
    frank lloyd wright’ın new york’taki guggenheim müzesi
    friedenreich hundertwasser’in avusturya’daki hundertwassserhaus
    ve frank gehry’nin los angeles’daki disney konser salonu örnektir.

    park güell

    devasa bir park olan park güell 1900-1924 yılları arasında yaratılmıştır. park aslında eusebi güell’in bir fikri olarak site olarak planlanmış ama başarısız olmuştur, park güell’de sadece iki ev bulunmaktadır.

    park tam anlamıyla bir güzellik abidesidir. her köşesinde farklı muhteşem yapılar yer almaktadır. parkın girişinde iki gaudi klasiği ev vardır. oradan bir kertenkele (veya ejderha)nın durduğu merdivenlerden yukarı çıkarak büyük bir açıklığa ulaşırsınız. bu açıklık 84 tane sütun ile desteklenmektedir. ayrıca açıklık oturma yeri özelliği de gösteren açıklığın çevresini dalgalanarak dolaşan alçak bir duvar tarafından sınırlanır. bu duvar pek çok mozaik ve şekil ile bezenmiştir. ayrıca şehir manzarası da çok güzeldir.

    gaudi parkın içine pek çok katalan milliyetçiliği, dini mistisizm ve eski şiirlerle ilgili motifler koymuştur. her şekil özgündür ve sadece doğada bulunabilen formlara sahiptir. aynı anda hem yapay hem de doğaldır. park güell gaudi’ye “tanrı’nın mimarı” lakabını hak ettiren bir yerdir.

    sagrada familia

    yapımına 1884’te başlanan ve halen devam eden gaudi’nin devasa kilisesi sagrada familia aynı zamanda gaudi’nin mezarının da bulunduğu yerdir. gaudi ömrünün 40 yılını ve o 40 yılın 15 yılının neredeyse her anını bu projeye adamıştır.

    el periodoco de catalunya gazetesine göre 2004 yılında bazilikayı 2.26 milyon kişi ziyaret etmiş. sagrada familia prado müzesi ve elhamra sarayı ile birlikte ispanya’nın en çok turist çeken yerlerinden biridir.

    sagrada familia’nın her tarafı hristiyanlık sembolleriyle doludur, hatta sagrada familia için hristiyanlğın son büyük mabedi denir. en çarpıcı kısmı ise kuleleridir. bitimiyle beraber 18 kule olarak tasarlanmıştır; 12 kule havarileri, 4 kule incil yazarlarını, 1 kule bakire meryem’i, 1 kule de hz. isa’yı temsil eder. hz. isa kulesi yakınlardaki montjuic tepesinden bir metre kısadır, çünkü gaudi eserinin tanrıyı aşmaması gerektiğine inanmıştır.

    kilise üç cepheden oluşmaktadır; doğuş cephesi, zafer cephesi ve acı cephesi. hepsi de hz. isa’nın hayatından semboller taşır. acı cephesi hz. isa’nın çarmıha gerilmesini sembolize eder.

    1900yılların başlarındaki imkanlar yüzünden kilisenin yapımının yüzlerce yıl süreceği düşünülse de bitiş tarihi modern imkanlar sayesinde 2026’ya yani gaudi’nin ölümünün 100. yılına denk getirilmeye çalışılmaktadır.

    yararlanılan kaynaklar;*

    *wikipedia
    *vikipedi
    *http://www.gaudidesigner.com/uk/index.html
hesabın var mı? giriş yap