• lucy maud montgomery'nin kizil sacli bir evlatlik kiz cocugunun 19 y.y. kanadasinda yasamini anlatan roman serisinin ilki. digerleri:
    anne of avonlea
    anne of the island
    anne of ingleside
    anne's house of dreams
    zamaninda tv dizisi de yapilmistir, hos olmustur.
  • kitap boyunca anne kızıl saçlarından nefret eder, pembeyi çok sevdiği halde saçlarına uymadığı için giyemez, hatta yoldan geçen bir satıcıdan siyah bir saç boyası satın alır ama sonuç ne yazık ki yemyeşil bir kafa olur. neyse ki kitabın sonlarına doğru birisi anne'e kızıl saçlı bir tanıdığının saçlarının çok tatlı bir kızıl kestaneye döndüğünü söyler de anne yatışır.
    bi de en iyi arkadaşı diana ile ev yapımı şarapla yanlışlıkla sarhoş oldukları bi bölüm vardır, çok tatlıdır.
  • şeker portakalı ve akıllı pireler adlarına sahip iki mükemmel kitaptan sonra küçüklüğüme dair hatırladığım en naif üçüncü kavram anne of green gables...

    kelimelerle ifade edemeyeceğim bir yere sahiptir bende, yıllar yılı ismini hatırlayamadığım ve bugün elmali kurabiye sayesinde adını hatırlama keyfine eriştiğim bu anime niyeyse pek fazla insan tarafından bilmiyor, en azından benim çevremdekilerden pek bilen çıkmadı bugüne dek.

    öncelikle bu eserin iki farklı versiyonu varmış sanırım. benim bahsettiğim bu çirkin anne değil, benim bahsettiğim şu güzeller güzeli can anne...

    o kadar etkileyici bir animeydi ki yayınlanan bölümünden sonra tüm gün gelecek bölümde ne olacağını düşünürdüm. anne için üzülürdüm küçücük halimle. matthew karakterinin öldüğü sahne halen gözümün önünden gitmez. şeker portakalı'nın kalbimde açtığı yara nasıl derinse bu çizgi filmin açtığı yara da öyle derindir işte. kitabı da varmış meğer, bunu bilmiyordum. ilk işim bu kitabı almak, okumak ve gelecekteki muhtemel yeğenlerime hazırladığım şeker portakalı ve akıllı pireler'den oluşan sete bu kitabı da eklemek olacak tabi bir de bulabilirsem bu güzel kitabın eşsiz animesini.

    edit : turkanime'ye yüklenmiş bile, aşırı mutluyum be sözlük.*
  • kanal d'de gösterildiği vakitler izlemeyi sevdiğim nadide güzelliklerdendi bu çizgi film. çiftliğe gelirken at arabasının üzerindeki naif duruşu hep üzerindedir anne 'in.

    --- spoiler ---

    bir de hiç unutmam, saçının turuncu oluşundan o kadar üzüntü duyuyordu ki, saçını siyah boyayla boyamaya kalkışıyordu. sonuç yeşil renkli bir saç oluyordu. ne kadar acıklı, şuan gülüyor olsam da bir çocuk için oldukça acıklı. en azından küçükken de empati yapma yeteneğim oldukça yüksek olduğundan bu beni oldukça üzmüştü. yeşil saç ne yahu?

    --- spoiler ---

    edit: imla
  • bi ara kanal d'de cizgi dizisi olan, hiçbir bölümünü kaçırmadan seyrettiğim, insanı hayata karş inanılmaz derecede motive eden küçük naif bir kızın hikayesi. l. m. montgomery tarafından yazılmış "anne of green gables" romanının kahramanı. genel olarak basit bir hikayedir, hatta cocuklara goredir yinede icinizdeki birseyleri, mesela romantizmi harekete gecirmesiyle insanı mutlu kılan bir yapısı vardır..
  • anne, çalıştırmak için bir erkek çocuk isteyen heidi'deki bayan rottenmeier formatındaki bir kadın ve matthew yanına getirilir. önce istemezler tabii anne'i ama sonra anne'in gözyaşlarına dayanamayapıp kabul ederler. çizgi film de onun green gables'taki maceralarını, hatta büyüyüp üniversiteye gitmesini anlatır. bu tip çizgi filmlerden çok hoşlandığım için kardeşimle çaktırmadan hiç kaçırmadan izlerdim. matthew'un öldüğü bölüm çok acıklıdır mesela. duygularını hiç saklamayan anne, o bölümde nedense bir türlü ağlayamaz.
  • yeşilin kızı anne ismiyle domingo yayınevi tarafından sonunda türkçe baskısı çıktı. çevirmenliğini esra damla ıpekçi yaptı.
  • yeniden dizi haline getirilen hikaye. hangi yil cekildigini bilmiyorum ama 90'li yillarda trt'nin yayinladigi versiyonuyla tanimistim anne shirley'yi. yeni diziyi de merak ediyorum.
  • duyguları sürekli değişen en ufak bir şeyle mutlu olan yada dibe vuran bir kız çocuğu olan anne'nin sevimli maceraları.öyle ki prens edward adasını merak ediyorsunuz.film izlemenin bile çok zor geldiği bugünlerde çizgi filmini tavsiye ederim bir an olsun zaman akıyor.
  • anne with an eizlemiştim. nasıl hoşuma gitmişti. geçen hafta da kitapçı gezerken kitabını gördüm, bekledim önünde. alsam mı almasam mı diye. nedense bu kıza karşı içimde tuhaf bir sevgi vardı. neyse almadım kitabı.

    ınstagram’da gezinirken gördüm. meğersem ben yıllar evvel, anaokulu çıkışı koşa koşa eve gelme sebebimmiş kendisi.

    çok severdim.
    bayılırdım.

    bir heidivardı benim için bir de bu kız.
    kendimden ne bulduysam bu ikisinde...

    şu sıralar tam da içime dönmüşken, kendi kendimle felsefe yaparken şu sözün doğruluğunu teyit etmiş oldum, kendimce.

    insan 7’sinde neyse 70’inde de o’dur.

    çocukluğumu hatırlamakta çok zorlanırım. hiç yaşamamış, olmamış gibi.
    beynim beni korumak için yapıyor sanırım.
    ama neyden diye soruyorum kendime.

    şu güzel kız hatırlattı.
    çocukluğumu hatırlatan her şey çok özel.

    iyi ki iyi ki iyi ki var bu öykü.

    öyle özel ki, sarılıp uyumak geliyor içimden.
hesabın var mı? giriş yap