• hakkinda ara sira soru soruyor insanlar. o yuzden kisisel deneyimimi tek tek gondermektense herkesle buradan paylasmak istedim.

    1) neden basvurdum: akp'yi sevmem ama basvurumun arkasinda siyasi bir sebep yoktu, turkiyede daha iyi bir hayatim vardi. ev araba iyi bir maas vs. ama uzun vadede londra'da calismanin getirisinin daha cok olacagini dusundum. bir de yurtdisinda calisma deneyimini merak ediyordum. meslegim software developer bu arada. alayliyim, aslinda marmara ingilzce siyaset bilimi ve ulus iliskiler mezunuyum. tum alayli developer'lara selam olsun buradan.

    2) nasil basvurdum: bu anlasmaya hem ingiltere'den hem turkiye'den basvurmak mumkun, ben turkiye'den basvurdum, danisman bi firma aracagili ile (firma bilgilerini isteyenler mesaj atabilir, reklamini yapmak istemedim burada simdi). ama isterseniz danisman firma olmadan da basvurabilirsiniz, herhangi bir ucret soz konusu degil ankara anlasmasi'nda. danismanlar biraz fazla para aliyorlar. ben £1300 odemistim. ona dikkat etmek lazim. basvuruyu yaptiktan sonra sizi ingiliz konsoloslugu'ndan mulakata cagiriyorlar, bazi kisileri mulakata cagirmadan da oyanladiklari olmustu. ben cagirilmistim. mulakat yaklasik 1 saat suruyor. tercuman araciligi ile konsoloslukta gorevli bir ingiliz ile konusuyorsunuz. benim mulakatin yarisinda adam konusmayi ingilizce surdurmek istedigini soyledi, sonra birebir adamla devam ettim konusmaya. 1 hafta icinde de vizem gelmisti. ingiltereden basvuruda mulakat yok diye biliyorum ama basvuru suresi 3-6 ay suruyor. bu donemde pasaportunuz olmadigi icin de ingiltereden cikamiyorsunuz.

    3) vize sonrasi, londra'ya gidis ve sonraki surec: 1.5 ay sonra londraya geldim. bi arkadasim ev bulmamda yardimci oldu. daha dogrusu oda bulmamda. burada kiralar cok yuksek £500'dan basliyor oda kiralari. 1 hafta sonra odaya tasindim. sanirim aylik £670 oduyordum, faturalar dahil. aylik ortalama £1500 para ile sorunsuz yasayabilirsiniz ilk geldiginizde. daha sonra ankara anlasmasi geregi sirketimi kurdum. online olarak internetten kurabiliyorsunuz, ben danismana gitmistim, £20 yerine benden £150 almisti. sirketi kurduktan sonra banka hesabi actirmaniz lazim. burada sikinti buyuk. bankalar sizden adiniza fatura istiyorlar, dogal olarak yeni geldiginiz icin boyle bir belgeniz yok. adiniza fatura olmasi icin de banka hesabiniz olmali. kisir dongu yani. benim danismana odedigim paranin karsligini burada aldim galiba, burada turkish bank diye bir banka var. danisman bana bir yazi verdi, o yaziyla gittim hemen actilar kisisel hesabi, hatta business hesap da acalim dediler ben simdilik kalsin dedim. arkasindan danismanin tavsiye ettigi muhasebiye gittim. muhasebeci bana 45 dakika biseyler anlatti, bu bilgiler karsiliginda da £180 parami aldi. neyse yillik £540'a anlastik muhasebeci ile. sonra basladim is aramaya. kendime bi site yaptim, cv'mi guncelledim, linkedin'in elini ayagini duzelttim. 1 2 cv sitesine cv yukledim. ve 1 hafta boyunca onlarca kisi aradi. sonunda bir tanesi gorusmeye cagirdi ve geldigimin 15. gunu is buldum.

    4) is hayati nasil: bir isci degilsiniz. contractor olarak calisiyorsunuz. yani siz 1 ay hizmet veriyorsunuz firmaya fatura kesiyorsunuz onlar da size odeme yapiyor. ben hala o firmada calisiyorum. arada disariya da isler yapiyorum. birden fazla musteriniz olmak zorunda cunku. maaslar fena degil. turkiye standartlarinin cok cok uzerinde. ıt ve banka sektorundekiler, eger kendilerini iyi gelistirmislerse aylik 8-9k para kazanabilirler. diger sektorlerde bu miktar 1-5k arasi degisiyor. su siteden contractor yazarak arastirabilirsiniz.

    5) yemek, gece hayati: dunyanin her turlu mutfagi burada mevcut, ne ararsaniz var. turk mahallesinde hersey mevcut. ben baska mutfagin yemegini yemem diyenler orada resmen turkiye'de yasiyormus gibi hayatlarina devam edebilirler. ben yemekleri evde kendim yapiyorum. hem daha saglikli hem daha ucuz oluyor. her yerde pub var, gece hayati oldukca populer burada. ben camden town'da takilmayi cok seviyorum, herkesin begendigi yerler farkli tabi. her turlu insan var. ozellikle kafalar guzel olunca herkes birbiriyle arkadas oluyor. kimsenin giydiginize ictiginze bi lafi yok. birine caprtiniz mesela sorry diyorsunuz butun problemler cozuluyor. bazen kavgalar filan da oluyor ama ben hic oyle bir durumun icine dusmedim. arkadaslarimdan dusenler oldu ama cok buyutulecek konular degildi.

    6) peki simdi durumum ne: buraya geleli 13 ay oldu. haziran'da vizenin 1. yili doldugu icin +3 yila basvurdum. pasaport ve business gecmisimi gonderdim home office'e. 2.5 aydir bekliyorum sonucu. red alirsam 1 defalik itiraz hakkim var. itirazim reddedilirse ulkeden cikmam gerekiyor. ya da yuksek mahkemeye basvurabiliyorum. bununla ilgili bazi gelismeler olmustu, suradaki entarimden okuyabilrsiniz. eger vizem gelirse 3 sene daha burada is hayatima devam edecegim. 3 yil sonra da suresiz oturum icin basvuracagim. suresiz oturumu aldiktan 1 yil sonra, yani toplamda 5 yil sonra vatandasliga basvurabiliyorum. bi sinava tabi tutuluyorsunuz, sinavi gecerseniz kraliceye baglilik yemini edip vatandas oluyorsunuz. sonra da british pasaportunuz oluyor.

    7) sonuc: iyi ki gelmisim. bizim ulkenin sacma sapan kasoundan uzaklasmis oldugum icin cok mutluyum. havasi biraz boktan buranin ama sorun etmiyorum onu da cok fazla. elimden geldigince saga sola seyahata gidiyorum.

    umarim bu bilgiler isinize yarar. bol sans simdiden.

    edit: 3 ay suren bekleyisin ardindan bugun vizem geldi. 3 yil daha buradayim. sonra oturuma basvuracagim.

    -------------------
    9 mart 2016

    1) brexit editi: haziran'da yapilacak referandumun ankara anlasmasi'ni nasil etkileceyecegi uzerine cesitli soylenceler var. takip edenler bilir brexit icin yapilan anketlerde at basi gidiyor evet ve hayirlar. eger evet cikarsa ben ankara anlasmasiyla ilgili cesitli yeni duzenlemeler yapilacagini dusunuyorum, hatta tamamen iptal bile olabilir. burada hala bu anlasmaya tabi olan benim gibi kisilerin gelecegi ne olur acikcasi bilemem ancak bunun icin de duzenlemeler yapilabilir. biraz tedirgin edici bir gelisme bu, 2 3 ingilize sordum ne olur sizce diye, eu'dan ciksak bile ecaa'dan cikmayiz gibi seyler soylediler. ama tam olarak neler olacak hep birlikte gorecegiz.

    2) is bulma durumlari: developer'lar icin bir edit daha yaziyorum, eskisi gibi kolay is bulunmuyor artik. buraya gelip 6 ay issiz dolasan 1 2 arkadasim oldu, daha sonra buldurlar ama biraz dusuk fiyatlara calisiyorlar. ama tabi cok cok iyi olan developer'larin acikta kalacagini sanmiyorum.

    3) eskiden ingiltere'de vize alinca pasaport bekleme suresi 3-6 aydi. su an bu sure 3-4 hafta civarinda. home office calismalara hiz vermis sanirim. turkiye'den veya buradan basvurmak ayni derecede avantajli gibi duruyor.

    son olarak bir arkadasim red aldi ve turkiye'ye donmek zorunda kaldi. ama genel olarak insanlar vizelerini alip calismaya devam ediyorlar. tekrardan herese bol sanslar. yeni gelismeler oldukca guncellemeye calisacagim burayi.

    ----------------------------------
    brexit sonrası
    26 haziran 2016

    tekrar selam, biliyorsunuz referandumdan ab'den ayrılma çıktı. kimse beklemiyordu açıkcası, sok etkisi yarattı diyebilirim. olayın ankara anlaşmasına olan etkileri hakkında bir iki bilgi vermek istiyorum.

    ilk olarak sağda solda anlaşma tarih oldu diye yazanlar var. bu gerçek değil. anlaşmanın tarih olması icin ingiltere'nin ab'den tamamen çıkması gerekiyor. su an benim gibi bu anlaşma ile bu ülkede kalan insanlarda da kuşkucu bir bekleyiş başladı, zira lizbon anlamasının 50. maddesi uyarınca çıkış sureci 2 yıl olacak, bittigi anda ankara anlaşması uk tarafında bağlayıcı olmayacak ki bu da bizim sahip olduğumuz vizenin sona ereceği manasına geliyor. vize kazanılan bir hak olabilir ama vize suresi dolduğunda verilecek karar, yanı uzatma veya uzatmama kararı o anki yasalara göre belirlenir. bu da su demek, eğer vizeniz bittiginde uk ab'den çıkmış olursa büyük ihtimalle ülkeyi terk etmek zorunda kalacaksınız. o yüzden benim yurt dışında yasamak icin uğrasan insanlara yegane tavsiyem su:

    ingiltere'ye ankara anlaşması ile gelmeyin, diğer vize tiplerini deneyin. hatta ingiltere'den önce diğer ülkeleri deneyin, çünkü ilerde ne olacağını kimse bilmiyor. misal benim vizem 25 haziran 2014'te başladı yanı 25 haziran 2018'de oturuma başvuracağım. teknik olarak o tarihte uk ab'den çıkmış olamaz çünkü lizbon madde henüz 50 başlatılmadı. ama buna rağmen sonuç ne olacak bilgim yok. gelecek çok gri görünüyor.

    ikinci olan şey ise, insanlar irkcilgini size çok göstermiyor ama anladığımız üzere özellikle yaslı kesim buradaki gocmenleri sevmiyor. tıpkı türkiye'deki suriyelilerin sevilmemesi gibi. bu da negatif bir etki tabi. ülkede hayatını devam ettirme kararınızı sorgulamanıza sebep oluyor. düşüncem türkiye'ye geri donmek değil ama baska ülkeleri deneyebilirim, özellikle amsterdam ilk tercihim olabilir.

    henüz bir seyler yazmak icin çok erken, resim ortaya çıktıkça ben de yeni bilgileri buraya ekleyeceğim. gorusmek üzere.

    ----------------------------------
    8 temmuz 2016

    soyle bir haber var, paylasayim dedim.

    ----------------------------------
    9 subat 2017

    ortamlarda brexit sonrasi bitecegi konusuluyor. elinizi cabuk tutun. :)

    ----------------------------------
    13 temmuz 2017

    3. yilimi bitirdim, 1 sene sonra da indefinite leave to remain'e basvuracagim. ancak 8 aydir ankara anlasmasi ile gelen kimse oturum almis degil. 1973 yilinda yapilan bu anlasma, ingiltere'nin bu vizeye tabi kisiler icin iyilestirici maddeler koyabilecegini kabul ederken, onlarin zararina olacak bir ekleme yapilamayacagi yonunde. o yuzden bu vizeye tabi olanlar 4 yilda oturum hakki kazanirken, diger vizelere tabi olanlar 5 yil bekliyor. eskiden diger vizeler de 4 yil sonunda oturum hakki veriyormus sanirim, ingiliz hukumeti bunu 5 yila cikarmis ama ankara anlasmasindaki koruyucu madde yuzunden bunu turk vizesine uygulayamamis. simdi mahkeme, oturum alma hakkinin bu anlasma ile iliskilendirilemeyecegine karar verdi. o yuzden oturum alma kisminin 5 yila cikmasi bekleniyor, hatta kosullar da getirlebilir. bu kosullar arasinda yeterli ingilizce bilme ve belirli miktarda para kazanma sartlari olabilir. bu da kucuk butcelerle gelen ankara anlasmalilarin bu vizeye tabi olamayacagini gosteriyor. ortada kesinlesmis bir durum yok ama soylentiler bu yonde. umarim vizeye basvurmus ve vizeyi almis kisilerin haklari bir sekilde korunur.

    ----------------------------------
    19 agustos 2018

    merhaba tekrar, uzun zamandir buraya yeni gelismeleri eklemedim. artik internette bu konuyla ilgili tonla bilgi mevcut ama gene de bir kac onemli noktaya deginmek istedim.

    oturuma basvurmama 3 ay kalmisken yani gecen mart ayinda, home office aydogdu davasi'ndan cikan sonuclari baz alarak, ankara anlasmalilarin oturuma basvuramayacagini aciklamisti. yaklasik 3 4 ay boyunca herkes bu konuda farkli yorum dile getirdi. tabi ben kulak tikayip home office'in resmi aciklamasini bekledim. temmuz ayinda yeni yonetmelik yayimlandi. bircok seyi degistirmesine ragmen oturum hakkimizi bize yeniden farkli bir sekilde sunmasi buruk bir sevinc getirdi.

    karsilastirma yapmak gerekirse son durum su sekilde

    1) oturum
    eski yonetmelik: 4 yil
    yeni yonetmelik: 5 yil

    2) vatandaslik
    eski yonetmelik: 4 yil + 1 yil
    yeni yonetmelik: 5 yil + 1 yil

    3) oturum ucreti
    eski yonetmelik: bedava
    yeni yonetmelik: kisi basi £2,389.00 (ornek: aileniz 3 kisiyse bu miktari 3le carpmaniz lazim)

    4) es durumu
    eski yonetmelik: 2 yil ve daha fazla ayni evde yasamissaniz esiniz oturum alabiliyordu.
    yeni yonetmelik: siz 5 yili tamamladiginizda esiniz ingilterede sizden daha az kalmissa, onun da 5 yili tamamlasi gerekiyor. siz oturumu aliyorsunuz esiniz 5 yili doldurup ondan sonra aliyor. esiniz icin bu uzatma sureci boyunca her yil £1000 civari bir uzatma ucreti odemeniz gerekiyor.

    5) oturum alma sartlari
    eski yonetmelik: 4 yili tamamladiktan sonra herhangi bir sart yoktu
    yeni yonetmelik: artik ingilizce ve the life in the uk sinavlarini gecmeniz gerekiyor.

    https://www.gov.uk/…rker-business-person-settlement adresinde oturum icin gerekli butun bilgiler mevcut.

    6) ankara anlasmasi isci vizesi: bu vize eskiden 10 yilda oturum veriyodu, su an 5'e dusurduler. bu vizeye basvurmak icin ingiltere'de 1 yil legal olarak calismis olmaniz gerekiyor. o yuzden turkiye'den basvuramiyorsunuz. buraya sponsorship vizesiyle gelip 1 yil calisip sonra basvurabilirsiniz. https://www.gov.uk/turkish-worker

    7) ankara anlasmasinin gelecegi: bu konuda ne soylesem falcilik olur, ama uk eu'dan ciktiginda durumu ingiltere hukumeti netlestirecek diye bekliyoruz.

    8) vize bekleme suresi: turkiye hakkinda bilgim yok ama ingiltere'de su siralar 3 bucuk ay civari vize basvuru bekleme suresi var.

    umarim bu yeni bilgiler isinize yarar, herkese bol sans.
  • nihayet vizesini aldığımız müthiş anlaşma. ilk defa bir türk olarak bir avrupalıdan daha şanslı hissettik kendimizi, zira bu anlaşma sayesinde yapacağınız işin niteliği, büyüklüğü, sermayesinin fazlalığı hatta dil bilginiz bile dikkate alınmadan değerlendirilerek ingilterede iş kurabiliyorsunuz. bu sadece türklerin zamanında kazandığı emsal dava sayesinde gerçekleşebilen şeyler, çünkü normalde ingilterede bir iş kurmak istediğinizde sizden yüzbinlerce pound istiyorlar.

    elbette cebimde hiç param yok dilim de yok ama buralardan gitmek istiyorum diyenlerden bahsetmiyorum.
    işinizde tecrübeliyseniz, burada yeterince yükseldiyseniz, artık yurtdışında daha fazla olanak ve yükselme olacağını hedefliyorsanız ve bunu yapabilecek kadar paranız varsa başvurabilirsiniz.
    sermayeniz yapacağınız işe göre değişiyor elbette, mesela bir muhasebe şirketi açacaksanız illa londranın göbeğinde kocaman bir ofis tutmanıza gerek yok, home office yapabilir ve bekarsanız tek göz bir odayı eviniz olarak gösterebilirsiniz. size "neden bu kadar asgari şartlarda yaşayacaksın" diye sorma hakları yok. evinizin işyeri lisansı varsa zaten orada hem yaşayıp hem çalışabilirsiniz.

    güzel bir iş planı hazırlayın, gereken tüm evrakları sunun ve sabırla bekleyin. biz nihayet bu ülkeyi terkediyoruz, her alahın günü lanet ederek, küfrederek yaşadığımız bu ülkeden malum kişiler yüzünden gidiyoruz, o kişiler defolana kadar da dönmeyi düşünmüyoruz. çünkü artık bir şeyleri değiştrirecek gücümüz yok, artık sadece 1 yaşındaki bebeğimizin istikbalini düşünmek zorundayız...
  • konu ile ilgili gerek sözlük gerekse diğer mecralardan bir sürü insanla çalıştım görüştüm dost oldum ve epey zamandır da londra'dan bu başlığı takip ediyorum. bir kaç kelam etme ihtiyacı hissettim. entrynin giriş kısmı biraz serzeniş olacak hızlıca geçebilirsiniz.

    daha önce belirttiğim gibi bu işten gerçekten çok büyük paralar kazanan firmalar var. ancak işin meblağ kısmını tartışmak istemem çünkü serbest piyasa ekonomisi isteyen istediği fiyattan hizmet vermek isteyebilir sonuçta zorla almıyorlar cebinizden.

    fakat işin mide bulandıran kısmı şurada başlıyor; isim vermeyeyim istanbul beşiktaş'da şubesi bulunan, taksim'de şubesi bulunan en bilinen firmalardan denk geldiğim ve aynı iş kollarından gelen arkadaşların uzatma başvurularında sıklıkla neredeyse birebir kopyalanmış iş planlarına şahit olmuşluğum var. ne yazık ki insanların güvenip geleceklerini emanet ettikleri firmaların umrunda olmayabılıyorsunuz.

    kötü örnekleri bir kenarda tutalım evet varlar ama bu işten para kazanan veya kazanmış olan tüm insanlara da dolandırıcı muamelesi yapmak sizin cehaletinizi gösterir. her işte olduğu gibi burada da çalışacağınız/danışacağınız insanları seçmek sizin sorumluluğunuzdadır. ahlak ve etik malesef herkeste bulunmayabiliyor.

    ve ne yazık ki türk kültüründe know-how'a para vermek hava parası gibi geliyor bir çok insana.

    1- ankara anlaşması bitiyor ne zamana kadar başvurabiliriz?

    evet şu aşamada ankara anlaşması vizesi yani ecaa vizesi 31 aralık 2020 itibari ile son bulacak. bu tarihe kadar teorik olarak başvuru süreniz olsa da başvurunuz 31 aralık itibariyle sonuçlanmaz ve vize memurunun önüne 2 ocak 2021'de gitmiş olursa şu anki durumda olumsuz sonuç alırsınız. yani başvurduğunuz tarih değil değerlendirildiği tarih dikkate alınır.

    2- başvurular ne kadar sürede sonuçlanıyor?

    bunun net bir cevabı olmamakla birlikte 3 haftaya kadar düşen yanıt süreleri pandemi sonrası 8 haftaya çıkmış durumda. yani parmak izinizi verdikten sonra herhangi bir evrak eksiğiniz yoksa 8 hafta civarında cevap alırsınız. dosyanızda ekstra bir inceleme yapılmıyorsa ve evrak eksiğiniz yoksa genellikle cevaplar sıralı ilerler. yani 10 eylül başvurusunun değerlendirilmesinden sonra 11 eylül başvurusuna geçilir. bu şekilde cevabı gelen insanlara göre size aşağı yukarı kaç gün sonra cevap gelebileceğini tahmin edebilirsiniz.

    3- x meslekten arkadaşım var o da ben de aynı iş planı ile ayrı ayrı başvuramaz mıyız? / başkasının iş planını değiştirip başvurabilir miyim?

    başvurabilirsiniz. fark edilirse ret alırsınız (red değil ret gözünüzü seveyim doğru kullanın). 8-9 hafta bekler ret alırsanız ikinci başvuru için muhtemelen süreniz kalmaz. mucize olup yetiştirseniz bile ikinci değerlendirmeyi yapan memur başvurunuzu daha fazla inceleyecektir.

    4- bana iş planı örneği gönderir misiniz?

    göndermem. bu konuda entry içerisinde paylaşım yapanlar ve facebook gruplarında paylaşım yapanlar mevcut. ancak unutmayın bir başkasının iş planından aşırma yapmak hep plan sahibini hem sizin başvurunuzu zor duruma düşürebilir.

    5- photoshopla banka dökümü ve/veya sertifika düzenlesem anlaşılır mı?

    anlaşılırsa muhtemelen uk'ya giriş yapmayı unutabilirsiniz. anlaşıldığı durumlar mevcut.

    6- ben gelsem ne iş yapabilirim?

    bence gelmeyin. zaten bunun cevabını sizden başkası da veremez.

    7- başvurmayı düşünüyorum ama param yok?

    başvurmayın. göç ediyorsunuz arkadaşlarla içmeye çıkmıyorsunuz.

    8- potansiyel müşteri mektubum yok şart mı?

    şart değil. ancak şu koşullarda şart değil ; başvurduğunuz işi sgk dökümü ve önceki çalıştığınız kişilerden antetli kaşeli kağıtlara alınmış referans mektupları ile ispatlayabiliyorsanız ve geldiğinizde de sizi bir kaç ay finansal olarak idare edecek paranız varsa şart değil. para ne alaka derseniz gelir gelmez çalışmanıza yani potansiyel müşterilerinize acil ihtiyacınız olmadığını gösterir.

    9- vizemizi aldık sonra ne olacak?

    londra'ya gelirseniz bi kahve ısmarlarsınız ben de size neyi nasıl yapacağınızı anlatırım. bunun dışında bu konularda artık youtube'da onlarca video mevcut.

    nasıl banka hesabı açarım?

    geliş tarihiniz belli olduktan sonra uk içinde bir adresi -otel de olur- beyan ederek online bankacılık hizmeti veren bir bankaya başvurarak hesabınızı açabilirsiniz.
    monzo, starling gibi...ben starling öneririm.

    nasıl ev tutarım?

    bu biraz zor. en az 6 ay peşin kira istenecektir legal olmasa da. çünkü siz bu ülkede yenisiniz ve kredi notunuz yok. in misiniz cin misiniz belli değil. bu sebeple kredi notunuz oluşana kadar paylaşımlı bir evde kalmanız tavsiyemdir.

    rightmove, gumtree ve spareroom dan bakabilirsiniz.

    nasıl şirket kurarım?

    şirket kurması 12 pound bişey. muhasebeciniz sizden gerekli belgeleri isteyecektir online olarak kuruluyor zaten kendiniz bile yapabilirsiniz ben önermesem de. buyrun bu da link

    nasıl iş bulurum?

    öncelikle kontratlı olarak bir yerde çalışabilirsiniz ancak vize gereği yıl içerisinde birden çok yere fatura kesmeniz gerekli ki tek bir yerde çalışarak oranın tam zamanlı çalışanı gibi gözükmeyin.
    indeed.co.uk ve recruiterların kendi web sitelerine portföy ve cvlerinizi ulaştırabilirsiniz.

    entry çok uzun oldu dilerim sonuç bekleyen veya başvurmayı düşünen herkesin yolu açık olsun.

    edit: arkadaşlar mesaj alımına kapatmak zorunda kaldım ne yazık ki. ankara anlaşması bitmiyor yanlış bilgi verme diyen mi ararsın, potansiyel müşteri mektubu olmadan başvuramazsın diyen mi ararsın, gov.uk linkiyle yanlış bilgisini düzeltince küfür eden mi ararsın
    ps; benim param yok iş planı yazar mısınız gibi saçma isteklerle gelenler harici takıldığınız herhangi bir sorununuz için mesaj atabilirsiniz.
  • bizim de faydalandığımız, en az sermaye limiti olmadan ingiltere'de iş kurmaya olanak sağlayan hede. eğer ne iş yapacağınızdan eminseniz ve mantıklı bir iş planı yazabiliyorsanız almak kolay, ama yok, ben vizeyi alayım orada garsonluk falan hallederiz diye bakıyorsanız rica ederim pis şark kurnazı beyninizi bulunduğunuz ülkeden dışarı çıkarmayın, tertemiz işine gücüne bakacak olanları da zan altında bırakmayın.

    başvuruya hazırlanma süreci çok yıpratıcıydı. bizim yaptığımız işin merkezi ingiltere, 6 yıldır da kendi şirketimiz var. buna rağmen evrak toplama vb. hazırlıklar çok yorucu oldu. mülakatta -belli bir saygı çerçevesinde- çok sıkıştırdılar. orada gerçekten kendi işimizi yapacağımız ve nasıl yapacağımızı bildiğimiz için sorulan her soruya mantıklı bir cevabımız vardı, neticede 7 iş günü sonunda vizemiz hazırdı.

    hala inanamıyorum sözlük, bildiğin pasaportumda çil çil 1 yıllık oturumlu ingiltere vizesi var. hatta şu an pasaportu alnıma yapıştırıp 1 duble rakı ve erkin koray-şaşkın eşliğinde göbek atıyorum. çav.
  • zamaninda, ismi, tarihi cok da lazim degil, bir anlasma ile turk vatandaslarina ıngiltere'de nispeten kolay sartlarla is kurma, is hayatina atilma sansi saglayan vize turune ankara anlasmasi vizesi demisler. kim demis neden oyle demis cesitli kaynaklardan okumak mumkun. aslinda cesitli kaynaklari okuyunca bu baslik altinda kimi yazarlarin iskembeden atmis olduklarini da hemen anlamak mumkun. yani okuyunca hayat guzel. ben de okuduklarimin sayesinde bu vizeyi almis ve bir suredir ıngiltere'de kendi isini yapmakta olan birisi olarak bazi yanlislari, dogrulari yazayim da, hem bizler "garsonluk yapiyor" zanni altinda kalmaktan kurtulalim, hem de garsonluk yapmanin kotu bi sey olmadigini da anlayalim.

    sanilanin aksine, ankara anlasmasi vizesi almak icin baslangic sermayesine ve isinizde basabas noktasina gelene kadar karninizi doyuracak ve kiranizi odeyecek kadar paraya ihtiyaciniz var. ornegin burada bir lokanta acmak istiyorsaniz, bu lokantanin tum kurulus masraflarini, personel maaslarini ve tanitim pazarlama masraflarini karsilayacak kadar paranizin sahsi hesabinizda bir kedinin minderde yattigi gibi yatmasi gerekiyor (bu paranin pound cinsinden oldugunu ve tl'ye cevirince karsiliginin az olmadigini tahmin edersiniz umarim). ya da bilisim sektorunde calisiyorsunuz, diyelim yazilim gelistiriyorsunuz, bu durumda kullanacaginiz bilgisayari alacak kadar parayi "daha sonra babam verecek" diyemiyorsunuz. onu da yaninizda getiriyorsunuz. yani bu vize, "bes kurusum kalmadi, ıngiltere'ye gideyim de poundcuklar kazanayim" diye dusunenler icin pek uygun degil.

    ankara anlasmasi vizesine "ben vizeyi alayim da sonra orada ne is olsa yaparim" gozuyle bakmak, guzelim yillari heba etmenin en guzel yollarindan biri. bunun en onemli nedenlerinden biri ıngiltere'de ozellikle londra'da her turlu isi yapan ve bu konuda uzman olan cok fazla insan olmasi ve rekabetin cok yuksek seviyede olmasi (bir arastirmaya gore dunya'da bilisim sektorunde calisanlarin %40'i londra'ya gelmeyi tercih ediyor, ona gore). ornegin, tr'de universiteye gittiniz ve isletme fakultesinden guzel guzel mezun oldunuz. sonra dediniz ki benim hayalimdeki meslek garsonluk. ben ıngiltere'de bir sirket kuracagim ve garson olarak hizmet verip, hizmet faturasi kesecegim, hatta yanimda garsonlar calistiracagim. buraya kadar her sey guzel ancak buraya geldiginizde goruyorsunuz ki, sizden once burada garsonluk yapan ve bu isi yapmayi cok iyi bilen binlerce insan var. o dusundugunuz garsonluk hizmeti veren sirket de sizden once 76 kisi tarafindan dusunulmus). onlari ekarte edip garson olabilirseniz eger, aldiginiz ucret tr'deki yasam standardinizin yakinina bile gelmenize yardimci olmayacaktir (4 kisilik bir evde bir oda kiralamak icin 500pound'u gozden cikarmaniz lazim diyerek bazi seyleri gozler onune sereyim). sonunda "agbi gittim ama istedigim gibi bi is bulamadim" diyerek aylarinizi harcayip geri donersiniz. ha varsayalim, bir sark kurnazligi yapip caktirmadan birisinin yaninda maasla calismaya basladiniz. bu tamamen bu vizenin dogasina aykiri oldugu icin, eger duyarsam once ben ispiyonlarim. rica edicem pis dusuncelerinizi neredeyseniz orada birakin. hatta birakamiyorsaniz siz de orada kalin.

    gelelim, hakikaten ıngiltere'de is hayatina atilma konusuna. bunu siddetle tavsiye ediyorum. eger gercekten isinizi seviyorsaniz, bu konuda calismaya istekliyseniz ıngiltere bulunmaz ulkelerden birisi. ıs kurmak cok kolay, formaliteler hic can sikici degil (banka hesabi acmak haricinde), kendinizi gelistirmek icin imkanlar neredeyse sinirsiz, dunyanin her kosesindeki pazara cok kolay bi sekilde ulasabilirsiniz, is ahlaki ve ilgili kanunlar pek guzel isliyor ve musteriler daha bilincliler. cok tatli bir rekabet var ve bu kesinlikle isinizi daha iyi yapmanizla sonuclanacak. buradan sonra dunyanin her yerinde calisabilirsiniz. bunlara agzi sulananlarin, ankara anlasmasi vizesi almak icin yapmalari gereken sey, yapacaklari isi guzelce kendilerinin yazmasi, destekleyici dokumanlari ekleyip basvurmasi. yani yazilim gelistirip, yazilim gelistirme hizmeti mi vereceksin kardesim, o zaman diyorsun ki "ben buyum, yazilim gelistirme danismanligi verecegim, gunluk ucretim bu kadar, musterilerimi de bu kanaldan bulacagim, 3 yil sonra bu noktada olmayi planliyorum." sonra ekliyorsun diplomayi, referans mektuplarini, mevcut para kaynaklarini ve banka hesaplarini ve basvuruyorsun. eger is planini kendin yazdiysan zaten anlatmakta sorun yasamayacaksindir sana soru soruldugunda. vizeni de alip geliyorsun. eger iyi bir plan yaptiysan, ıngiltere'yi tanidiysan az cok gelmeden once; tr'de calisma sartlarindan cikmis birisi olarak burada basarili olabiliyorsun. tabi tekrar soylemekte yarar var, sark kurnazliginin sana burada zaman ve para kaybetmekten baska cok yarari olmayacak (valla ispiyonlarim). ohum, ne diyordum; is kuracak kisi tarafindan yazilmis is plani hemen faydasini gosterir. sanilanin aksine, basvuru sirasinda en zorlu kisim evraklari toparlamasi degil, is planini yazmasi olacaktir. bu konuda danismanlik alinabilir ve fakat aslolan is planini kendinizin yazmasidir. her zaman soyledigim gibi, is planini yazamiyorsaniz o isi burada yapma konusuna suphe ile yaklasabilirsiniz. yaziktir. bosa zaman harcamayin, bir sahil kasabasina yerlesip hayalinizdeki kafeyi acin. ayni tadi alirsiniz az cok.

    tum gerekenleri yaptiktan sonra alinabilen bu vize, once 1 yil sonra 3 yillik is yapma sansi sagliyor. bakin tekrar soyluyorum, calisma degil, is yapma... yani is yapma vizesi bu. benim ilk okuldaki yigenim bile anladi bunu, siz de anlayin artik. toplam 4 yil sonrasinda ise suresiz oturma ve is yapma sansi elde ediyorsunuz. tabi yine is yaptiginizi kanitlamaniz lazim.

    sonucta pek guzel, pek hos bir vizedir bu vize. ben bu vizeyi girisimci ruhlu herkese oneriyorum. maas ruhluysaniz uzak durun, sakat. girisecekseniz ise durdugunuz kabahat. hayat is yapana cok guzel burada.

    gelip de is kuranlar bir merhaba desin de kaynasalim.

    gelen sorulara yazdigim yanitlari da buraya ekleyeyim de cogalsin bilgi
    edit 01: bir yazarin sorusuna verdigim yanit:
    "ıngiltere is yapmak isteyenler icin cok fazla firsatlar sunuyor. herhangi bir is yapilabilir ve basarili olunabilir. bu nedenle oncelikle turkiye'de kullandiginiz dusunce kaliplarini bir kenara birakmaniz gerekiyor. sahte sirket dusuncesini de birakin. o kadar universite okumussunuz, dil egitimi almissiniz. sahte sirket acmaktan daha iyisini yaparsiniz, zaten yapmalisiniz da. madem okudunuz bir cok kisiden avantajli durumda olmalisiniz. ıs kurmak sizin uzmanlik alaniniz. gercekten, hakikaten ne is kurmak isterdiniz burada? ne ogrendiniz ıngiltere ile ilgili, ne satar burada? hangi is tutar sizin de bildiginiz? bir zincir restoran fikri mi? yeni bir otomobil alis satis deneyimi sunan bir web platformu mu? yoksa ıngiltere firmalarinin turkiye gibi gelismekte olan ulkelerde pazarlama imkanlarini artiracak danismanlik hizmeti mi? benim onerim butceden vs. seylerden bagimsiz olarak ıngiltere'yi anlayip burada ne isin tutacagina dair fikrinizin olusmasi olabilir. sonra cesitli egitimlerde ogrendiginiz/ogreneceginiz bilgileri derleyip toparlayacaginiz bir ıngilizce is plani yazmaniz. ınternette tonla sablon var. birini secin, onemli olan sizin yazmaniz. baskasindan destek almakta bir sakinca yok ve fakat alacaginiz destek yazdiginiz is planini okutup bu planin eksigi var mi? baska neler dusunmem lazim is kurmadan once? sorularina cevap almak olmali. yoksa vize basvurusu sirasinda nelere dikkat etmeliyim dedgil. onlar zaten cok guzelce ozetlenmis gov.uk adresinde bulacaginiz dokumanlarda."

    edit 02: basvuru sureci ile ilgili bir soruya yanit:
    "once basvuru sureci ile ilgili kisa bir ozet gecip o kisimla ilgili soru isaretlerini yok edeyim simdilik. basvuru sirasinda gov.uk adresinden yola cikarak ncaa vizesi icin yayinlanan dokumanlarda istenen belgeleri topluyorsunuz. bunun icin herkese uyar bir liste yok ama genel olarak:
    1. hangi isi yapacaginza dair belgeler (is plani vs.),
    2. bu isi yapip yapamayacaginiza dair belgeler (diploma, kurs sertifikalari, varsa dil belgesi, onceki tecrubeler, varsa referans mektuplari veya okuldaki hocalardan referans mektubu vs.),
    3. isi yapacak paranizin olduguna dair belgeler (banka dekontlari vs.),
    4. isi kurdugunuzda kime satacaginiza dair belgeler (ingiltere'den bazi kisilerden ben bu kisi ile calisirim yahu turunden referans mektuplari vs.).
    aslinda belgeler bunlar. basvuru yaptiktan sonra mulakata cagirdiklarinda konsoloslukta bir camin arkasinda duran bir kisi elindeki listeden sectigi sorulari soruyor ve sizden makul yanit alip alamadigina bakiyor. makul yanit aldiysa bunu belirtiyor. bu kisi aklinizdaki is fikri burada tutar mi tutmaz mi diye sorgulamiyor. bunu is planinda siz yapiyorsunuz. mulakat sirasinda turkce tercuman da isteyebiliyorsunuz. bu basvuruyu etkilemiyor. ornegin ben istemistim, eglenceli olmustu. arada tercumanin ingilizcesini duzeltmem gerekmisti. yanlis tercume etmisti cunku. neyse, basvuru sureci bu kadar.
    "

    edit 03: is fikrinin is plani hazirlamaya etkisi uzerine gelen bir soruya yanit:
    "freelance is yapacak olmanizin is plani uzerinde fazlaca bir etkisi yok. freelance calismak demek servis/hizmet alaninda calisacak bir firma kurmayi amacliyorsunuz demek. bu durumda, sattiginiz urun sizin hizmetiniz oluyor. geliriniz de hizmet karsiligini bictiginiz gunluk, aylik veya parca basi ucret oluyor. pazar arastirmanizi ve is planinda olmasi gereken diger bilgileri bu dogrultuda dusunup yazmaniz yeterli olabilir."
  • goruyoruz ki bir cok basvuran yuksek meblaglarda parasini sahte danismanlara kaptırmış diyip de en sonunda belli bir miktar karsiliginda is ve finansal planiniz konusunda yardimci olabiliriz demek de iyiymiş.

    ha unutmadan; hemşehri hemşehriyi gurbette sikermiş
  • üç senedir bu işin içinde olan biri olarak başvuru yapacaklara bir kaç tavsiyede bulunmak isterim.
    öncelikle her şeyi bırakıp gelmeden önce iyice düşünüp taşının, türkiye'de olan bitene sinirlenip de ani karar vermeyin. türkiye'de mutsuz olabilirsiniz, ama ingiltere'de aynı yaşam standardını yakalamanız yıllar alabilir. zira buraya gelip iş kurmak ciddi bir birikim gerektiriyor ve türkiye'de yıllardır çalışıp biriktirdiğiniz paranızın bir kaç ayda suyunu çekmesi işten bile değil.
    eğer türkiye'de kurup yürütemeyeceğiniz bir işi ingiltere'de kurmaya kalkıyorsanız bir daha düşünün. biliyorum ingiltere girişimciliğe daha açık bir ülke ve yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma türkiye'deki boyutlarda değil. ancak ingiltere marketine yabancıysanız, işler nasıl yürüyor bilmiyorsanız, insanlar burada neden sizinle iş yapsın? bu nedenle ne kadar kaynak varsa okuyup araştırıp bilgi edinmeniz, kendi sektörünüzdeki diğer firmaları takip etmeniz, onlar burada işlerini nasıl yürütüyor öğrenmeniz lazım.
    eğer imkanınız olursa, işi gücü bırakıp bu vizeyle gelmeden önce başka yollarla gelip, market araştırması yapın. mesela öğrenci vizesi ile gelip kendinize bir network yaratmak, sektörünüzdeki seminerleri takip etmek, burda aynı işi yapan insanlarla görüşmek, ingiliz kültürüne alışmak size büyük bir avantaj sağlayacaktır. gelir gelmez hemen eventbride, meetup gibi platformlarda kendi sektörünüzde networking event arayışına girin, bu eventlerde alanınızda bilgili gördüğünüz kişiyle kesinlikle sonradan iletişim kurun. ingilizler bu konuda gayet yardımseverdir ve networking olayına önem verirler. bu seminerlerden sonra görüştüğünz kişilere email atın ve bir kahve içmeyi teklif edin; eğer işinizde ciddi olduğunuzu görürlerse sorularınızı cevaplamayı, size yardımcı olmayı kabul edeceklerdir; hiç olmazsa sizi yardımcı olabilecek başka bir tanıdıklarına yönlendireceklerdir.

    ankara anlaşması ile sadece sözleşmeli olarak başka şirketlerle çalışabilirsiniz; bu da kendinizden başka hiç bir güvenceniz olmadığı anlamına geliyor. bu yüzden her zaman en kötü senaryoya göre hazırlıklarınızı yapın. buraya gelip, aylarca iş bulamayabilirsiniz veya teknik bir problem sonucu bir 'national insurance' numarası alamadığınız için, iş bulsanız bile aylarca işe giremeyebilirsiniz. bu durumlar için hiç dokunmadığınız bir para ayırın kenara.

    bu yuzden paranızı dikkatli kullanın. ankara anlaşması vize danışmanları sizden astronomik ücretler isteyeceklerdir. eğer ingilizcenize güvenirseniz vize danışmanına hiç ihtiyacınız yoktur; bu parayla buraya geldiğinizde iki aylık kiranızı ödeyebilirsiniz. vize danışmanının yaptığı iş; sizden zaten burada belirtilen belgeleri temin etmek, uygunluğunu kontrol etmek ve iş planınızı bir freelancer'a yazdırmak olacaktır.işte bu hikayedeki işin büyük kısmını yapan ve ücretin sadece onda birini alan freelancer da ben oluyorum*. bu yüzden benim önerim; vize danışmanlarına tonla para dökmek yerine, iş planınızı güvendiğiniz, iş fikrinizin gizliliğine önem veren bir iş planı yazarına hazırlatın ve kalan belgelerinizi yukarıda verdiğim kaynaktan yararlanarak hazırlayın. eğer ingiltere'de iş yapabilecek kapasitedeyseniz, bu belgeleri hazırlayacak kapasiteniz de var demektir.

    son olarak da bunun uzun vadeli bir karar olduğunu, buraya geldikten yıllar sonra kendinizi ne türkiye'ye ne de ingiltere'ye tamamen ait hissedemeyeceğinizi ama çok daha özgür düşünceli, kafası rahat, kimsenin hayatına karışmayan bir insan olacağınızı hatırlatır, türkiye tayip - free bir ülke olana kadar hepinizi avrupaya davet ederim.

    edit: bana ulasmaya calisan cok fazla kisiden mesaj aldim. sorulariniz olursa yardimci olmaya calisirim. su adresten bana yazabilirsiniz:
    tugce@tyconsultancy.co.uk
  • bu başvuruyu yapacaklara nacizane tavsiyem kendin deneyimlemeden başkalarının negatif deneyimleri ve gözlemlerinden etkilenip karar vermeyin. herkes kendi hayatından meshuldur. sen başvurunu yap, gel, deneyimle mutsuzsan dönersin değilsen devam edersin. tr'de it olup belki de burada bulaşıkçılık veya delivery yapmaktan mutlu olacaksın kim bilir.

    vizyon sahibi oluyorsunuz arkadaşlar. türkiye'de iyi bir hayatın varsa, sosyal açıdan gezip tozup tatilini de yapabiliyorsan bu başka bir deneyim ama gelip burada yaşayıp ekstra bunları yapabiliyorsan bu çok daha başka bir deneyim. hatta ve hatta yurtdışında yaşayıp diğer ülkelere gitmek çok daha kolay. gel yerleş, tatilini burada yap. bırak delivery yap, ama özgürlük, insanlık, vatandaşlık, alım gücü yüksekliği, insana değer, yeşil alan, içtiğin kahvenin bile keyfinin tadını hisset, bunlar çok başka bir duygu, türkiye sınırlarından çıkmayan anlayamaz.

    1 tane hayatın var, sıfırdan hayat kurmaya çok zor gözüyle bakmak yerine anın tadını çıkartarak bakın. kolay değil, kolay olduğunu söylemiyorum ancak başkalarının lafına bakarak karar vermeyin. onlara göre zorsa size ona, bize ne, kime ne. belki sana göre kolay. buralara gelip göçmen moduna sokma kendini, yaşam için lokasyon değiştiriyorsun bu kadar basit. herkes kendi hayatından sorumludur. ve buralara gelen türkler herkese gelmeyin diyor ama en ufak güneşte parkların oranın buranın tadını çıkartmayı, özgürlüğü, burda kazandığı parayla tr'de hava atmayı biliyor. inanmayın.

    ve unutmayın siz bir şeye karar vermek üzereyken bile çamur atacak, kötüleyecek, hevesinizi kıracak birileri mutlaka çıkacaktır. direnin, hayallerinizin ve hedefinizden vazgeçmeyin. başkalarının sizi yönetmesine izin vermeyin. insanlar kendilerini bulundukları yere ait hissetmiyorsa o kendilerinin kişisel ve psikolojik sorunudur. ben neden kendimi buralara ait hissediyorum, ben de zorlanıyorum ama çok mutluyum. ben de kendimi tr'ye ait hissetmiyorum. bunlar kişiye göre değişkenlik gösterir.

    dene. denemekten korkma. en kötü denedim olmadı dersin. deneyip oldurduysan da hayatının tadını çıkartırsın. huzur var arkadaşlar buralarda, huzur var. bakmayın siz kötüleyenlere.

    sorusu olanlar yeşillendirebilir. 31 aralık'a kadar başvurunuzu yapın, geç kalmayın.

    bol şans.
  • ilk yılını doldurmak üzere olan biri olarak iyisiyle kötüsüyle kısaca bir özet geçmek istediğim antlaşma.

    herşeyden önce ekşi sözlüğe bakıp "gerizekalı değilseniz kendiniz yazarsınız, yazmazsanız bi bok yapamazsınız" diyen güruhu direk uçurun ve dikkate almayın. çoğunluğunun burada olduğundan bile şüpheliyim. dolayısıyla dikkate almayın ve ister kendiniz ister aracı ile başvuru yapın.

    biz iş planı hazırlayabilirdik ancak pek vaktimiz olmadığından ve biraz da kendimizden emin olmadığımız için garanti olsun diye aracı ile başvurduk ve aldık. evet plan elimize geçtiğinde baktık ve gerçekten hazırlasak kendimiz de hazırlarmışız, çok atla deve bir durum değil yani. şimdi tekrar başvuruyor olsak kendimiz hazırlardık o kesin. bu arada okuma yazmamız ve ingilizcemiz de var, merak edenler için bunu da belirteyim.

    ingiltere'ye gelme sebebimizin başında zaten yukarıdaki gibi her boka kulp takmaya çalışan tiplerden kurtulmak vardı. insanlar buraya bir şeyler öğrenmek için bakıyor ve gördüğü şey "ya kendin hazırlarsın başvuruyu ya da siktir git sefaletten öl" şeklinde yaklaşımlar oluyor. burada bu tiplerden çok fazla yok, ha ararsan var tabi ama yerini yurdunu ve yolunu düzgün seçtiğin sürece çok fazla denk gelmezsin.

    ister kendiniz hazırlayın ister hazırlatarak gelin, özellikle ilk sene biraz zorlayacak onu belirteyim. özellikle (bkz: ir35) denilen nane yüzünden bu antlaşma ile gelenlerin kontratlı işlerde çalışması da imkansız bir hal aldı. daha önce yazılımcılar için tam bir cennet olan burası şu anda büyük sıkıntı halini almış durumda. yazılımcı olarak gelmek isteyenlerin bir şirkete kapak atıp yoluna bakması daha önceden çok kolayken şu an çok zor, dolayısıyla iş bulma ihtimalleri de nisan'da şartları belli olacak olan ir35 ile çok büyük ihtimalle çok zora girecek.

    yazılımcı olmayan ya da kontratlı işe girmeyecek şekilde bir iş kuracaklar için ise şartlar halen çok uygun ve güzel. ben video işleri yapıyorum ve bundan para kazanıyorum. aylık kesmem gereken bir fatura miktarı var ve aylık bu rakamı tutturamayacak gibiysem de sağdan soldan tanıdık birine elden para veriyor ve bu parayı banka hesabıma göndermesini istiyorum. bu şekilde ona "video tanıtım reklam" adı altında fatura keserek hem onun bu meblağı yıl sonu vergiden düşmesini sağlıyor hem de aylık hesabıma girmesi gereken parayı tutturmuş oluyorum. tabi bu durumda kendi cebimdeki parayla yıl sonunda kendime vergi çıkartmış oluyorum ama 3 senelik uzatmayı alabilmek için bunu yapmak zorundayız maalesef.

    mesaj yoluyla bu işi yapsam olur mu şu işi yapsam olur mu diye yazan arkadaşlar oldu daha önce, buradan baştan söyleyeyim abi benim kendi sektörüm dışında pek bir fikrim yok. remayözcülüğün piyasası nedir bilemem yani.

    ingilizce tabi ki çok önemli. eğer varsa iş bulma şansınız neredeyse garanti diyebilirim. iyi ya da kötü bir yerden bir işe başlayabilirsiniz. burada sıkıntı şirket kuracakların iş başvurusu yapamayacak olmaları, dolayısıyla ingilizce bilmeniz müşteri bulma konusunda çok yardımcı olacak ve hayati bir önem arz ediyor. eğer iki kişi geliyorsanız da dependent olacak kişiyi stratejik olarak seçmek gerekiyor. mesela bir kişi satış işi yapıyor ancak ingilizcesi kötü, diğeri de yazılımcı ve ingilizcesi iyi ise mutlaka her şekilde iş bulabilecek olan yazılımcının dependant olarak gelmesi ve satış işi yapacak olan kişi üzerinden başvurulması gerek. unutmayın, burada para getirmesi en muhtemel kişiyi dependant yapmak direk hayat kurtaracak bir hamle olacaktır. diğer kişi hiç çalışmasa bile dependant'ın getirdiği para ile bir şekilde sağa sola fatura kesilip problem çözülür. başvuru sahibi üstüne bir de üç beş iş yaparsa da zaten ballı kaymak ve hatta düzenli bir iş oturtursa zaten geçmiş olsun artık bu ülkede önünüzü tıkayacak pek birşey kalmadı demektir.

    ırkçılık konusu karışık. ben şahsen 1 kere bile yaşamadım. insanlara insan gibi davrandığın sürece ve geldiğin ülkenin kurallarına ve kültürüne elinden geldiğince samimi bir şekilde uyum sağladığın sürece bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. türk olduğu için sinemada çevresindeki tüm koltukları boşaltanlar, süpermarketten kovulanlar, alışveriş merkezine alınmayanlar gibi çok komedi hikayeler duyuyorum sürekli. uzun yıllar yurtdışında yaşamış ve son neredeyse 1 yıldır da londra'da yaşayan biri olarak sinemada leş gibi osurmadığınız sürece kimse yanınızda olmaktan rahatsızlık duymayacaktır. kaldı ki londra'da yaşayan göçmenin haddi hesabı yok ve bu şehir buna alışmış durumda. istanbul'da suriyeli görmekten rahatsız olanlar gibi bir durum pek yok, olanlar da 70 yaş üzeri aşırı sağcı malcıklar. neyse ki sayıları görülmeyecek kadar da az. siz nasıl olursanız çevreniz de öyle olur.

    hep bir ağızdan sürekli söylenen aabi çok pahalı yeaaa, bi elma 45tl, 2 portakal 4çeyrek altın fiyatında falan gibi şeylere de takılmayın. şöyle ki, eğer türkiye'den gelen bir para ile yaşayacak ve burada para kazanmayacaksanız evet burası çok pahalı. hindistan'ın köyünde yaşayan bir adamın evini 100tl'ye kiraya verip istanbul'a gelmesi gibi bir durum. ancak burada aylık 1500 pound (asgari ücret) kazanıyorsanız tek kişi gayet normal bir yaşam sürebilirsiniz.

    biz banyosu tuvaleti içinde olan bir oda kiraladık eşimle, island gardens tarafında ve merkeze olağanüstü yakın. tek tramvayla 20dk da merkezdeyiz. çevre desen efsane güzel, greenwich'e 10dk yürüme mesafesindeyiz.

    verdiğimiz kira 850 pound. (faturalar dahil)

    aylık mutfak masrafımız aşağı yukarı 200 pound

    ücretsiz bir çok etkinliğe katılıyoruz elimizden geldiğince
    haftada 1-2 kere arkadaşlar ile dışarı çıkıyoruz ve orada da harcadığımız rakam 50-60 toplam pound.

    yol masrafları ne kadar sağa sola gittiğiniz ile alakalı. her gün merkeze gitme gibi bir durum olmayacak emin olun. haftada bir belki arkadaşlarınız ordaysa gidersiniz.

    telefon faturası iki kişi için 20 pound, her şeyi sınırsız. (aslında 5gb internet sınırı var vodafone'da 1 yıldır sınır falan gözükmüyor ve istediğiniz kadar kullanabiliyorsunuz)

    ıvır zıvır, eğlencelik şeyler de alıyoruz arada bir keyfe keder. onlar da ayda 50 pound'u bulmaz.

    kaba bir hesapla iki kişi, paylaşımsız bir odada kalmanın maliyeti 1200 pound
    1+1 bir eve çıkayım derseniz de bunun maliyeti evin nerede olduğuyla da alakalı olarak ortalama aylık 2000 pound civarında olacaktır.

    kısaca merkeze yakın ve güzel bir yerde yaşamanın bedeli 2 kişiden birinin garson olarak çalışmasına bakıyor. iki kişi de garson olarak çalışırsa hesabını oturun siz yapın hayat kalitesi ne kadar yükseliyor.

    şimdi her boku kıyaslamaya bayılan arkadaşlar oturup bunu kıyaslasınlar. türkiye'de garson olarak çalışıp, kadıköyde merkeze yakın bir yerde ev tutup (iki kişiden sadece biri çalışacak şekilde) kirasını ve mutfak masraflarını ödeyip, sosyal bir hayat yaşamak ne kadar mümkündür?

    eyyorlamam bukadar.
  • bundan iki ay kadar önce aldığım, aslında daha doğru bir tabirle bana verilmiş olan vize. entrynin devamında kendi başvuru sürecim ile ilgili yaptıklarım, başımdan geçenler ve duyduklarım ile beraber buraya geldiğim ilk zamanlarda doğru yapıp ya da yüzüme gözüme bulaştırdığım konular hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

    entry çılgın uzun olduğundan başlıklara numara falan verdim ve elimden geldiğince sarih olması için uğraştım ama sonuç nasıl onu bilemiyorum. yanlış olduğum noktaları düzeltmek isteyen ya da bilgi eklemek isteyenlerin mesajlarını daha sonra editleyerek güncellemeye de çalışırım.

    1-) öncelikle sanırım bu vizenin geleceği hakkında konuşmak lazım. ekim ayındaki brexit oylamasının çok büyük ihtimalle no-deal şeklinde gerçekleşeceği yönünde güçlü sinyaller var (adam resmen parlementonun kapısına tadilat nedeniyle kapalıyız astı sırf oylamayla, tartışmayla süreci mundar etmesinler diye).

    no-deal brexit'in ankara antlaşmasının sonu olacağına dair konuşmalar buradaki türk komünitesinde çok sık dönmeye (özellikle vize danışmanlığı ve avukatlık firmalarında çalışanlardan gelen bilgilerle desteklenip).

    şunu bir dip not olarak belirtmek istiyorum, ben başvurumu mart 2019'da apar topar yaptım (oylamadan 1 gün önce vize temsilciliğine sundum, o derece) ama bir gün sonra erteleme kararı çıktı o yüzden yarın bir gün tekrar erteleme ya da geçiş süreçli (transition period) bir durum ortaya çıkabilir.

    2-) ankara antlaşması başvurusu süreci kişiden kişiye değişmekle beraber, ekim ayındaki oylamaya yetişmeyecek bir durum yok ama ciddi anlamda disiplin gerektirecek bir çalışma olabilir. kimisi "çok kolay abi yea iki günlük iş" diyecektir, kimisi "hiç uğraşma", danışmanlar "abi sen bi 2000 pound ateşle hallederiz" şeklinde avuç sıvazlayacaktır.

    karar, her hayat hamlesinde olduğu gibi, aslında sizin. ben türkiyede haftada 6 gün, minimum 60 saat çalıştığım için ve öz disiplinim çok olmadığından bir danışmanla çalışmaya karar vermiştim ama bu dediğim 2017 yılıydı ve pound daha 5.2 lira civarındaydı.

    içinizdeki şahin gözlüler "amk dombilisi 2 yıl mı sürdü lan başvurun?" şeklinde bir yorumda bulunmaktadırlar şu anda ki doğru. araya giren bazı kişisel ve sosyal nedenlerden dolayı 1 sene kadar başvuru ile ilgili hiçbir çalışma yapmadım ve ancak 2018 yazında brexit oylaması kesinlenince ufaktan ufaktan işe el attım.

    çok gizem yapmaya gerek yok, danışmana verdiğim ücret 1250 pound (o zamanın parası ile 6800 lira civarı bir şey ediyor) ancak bu günlerde hem talebin yoğunluğu hem kur konularından dolayı 2000-2500 pound gibi rakamların ortada dolaştığını duyuyorum. bence çok sürreal ücretler bunlar ama ciddi anlamda zamana sıkışıksanız ve maddi olarak imkanınız varsa o yoldan gidebilirsiniz.

    fakat şu son durumda kimsenin çıkıp çıkmayacağı kesin olmayan bir başvuru için neredeyse bir ev peşinatı kadar para vereceğini sanmıyorum. ama yukarıda saydığım nedenlerden dolayı (ya da ingilizceniz ile ilgili şüpheleriniz varsa) danışmanlık hizmeti almak istiyorsanız benim kullandığım firmanın bilgilerini özel mesaj ile isteyebilirsiniz. proses sırasında bana ellerinden geldiğince yardımcı oldular, iki yıl boyunca başvuruyu sündürmeme rağmen "abi sen bunu aldığında bu kadardı şimdi bu kadar" çekmediler ve hatta benden uzun süre ses çıkmayınca arada mail ve telefon yoluyla ulaşıp hatırlatma yaptılar.

    bunu reklam olarak ya da bir çıkarım olduğu için değil, eğer gerçekten buraya gelmek isteyip de profesyonel desteğe ihtiyacı olacak insanları öyle ya da böyle iyi bir müşteri deneyimi yaşadığım firmaya aktarmak için yazdım.

    2-) business plan ile ilgili tavsiye kesinlikle veremeyeceğim zira soru-cevap şeklinde ilerleyen bir prosedürden sonra dosya oluştu o yüzden bunu kendisi hazırlayacak kişiler yanlış yönlendirmede bulunmak istemem.

    yaptığınız işin serbest olarak yapılabileceğini önceden araştırmakta fayda var. it sektörü bu konuda oldukça avantajlı, benim geldiğim sektör farklı olduğundan biraz uğraşmam gerekti.

    3-) destekleyici dokümanlar konusunda özellikle avukatımın da bana belirttiği konu gösterdiğim para miktarının uzun bir dönem boyunca düzenli olarak girdi-çıktı şeklinde gözükmesiydi.

    diğer entrylerde de bahsedildiği gibi hesabınızda bir anda gizemli bir şekilde belirlen yüksek miktarda paralar ya da kredi çektim/miras kaldı gibi açıklamalar red nedenlerinin başında geliyor.

    ben bu başvuru planının çok öncesinde, türk lirasının dengesizliği nedeniyle her ay başında aldığım maaşı önce dolara çevirip sonra ihtiyaç oldukça bu hesaptan bozdurarak birikim yaptım (işim nedeniyle ev kirası, araba vs karşılanıyordu o yüzden dolar bazında komik paralar da olsa bir birikim vardı). daha sonra bu hesap hareketleri kolaylıkla açıklanabilecek şekilde sunuldu.

    zaten borç/emanet para ile ingiltereye ve özellikle londraya geliyorsanız çok ama çok sağlam iş potansiyeliniz olduğunu umuyorum zira türk lirası ile kazanıp pound harcamak özellikle iş arama süreciniz uzarsa gözünüzden yaş getirecek bir durum.

    işyerinden alınacak referans mektuplar, çalışma belgeleri, sgk dökümleri vs konusunda çok girmiyorum. az önce dediğim gibi danışmanın göndermiş olduğu bir listeye ve ilave istenenlere göre çalıştım ama dileyen olursa fikir vermesi amacıyla bana gönderilen belge listesini paylaşabilirim zaten açık bilgiler bunlar.

    4-) sermaye konusunda ortada dönen rakamlar yapacağınız işe göre değişiyor. ben kendi durumumda 6-8 ay arası normal bir yaşam sürdürecek kadar bir miktar üzerine artık allah ne verdiyse şeklinde bir para gösterdim.

    üzerime olan gayrimenkul, taşınmaz vs. yoktu o yüzden bildiğin tarlayı satıp istanbula gelen kemal sunal gibi bir başvuruydu benimki.

    şu anda bu başlığı okuyanların öncelikli derdi kabul almak olduğu için buraya gelince yapılacak harcamalar konusunda çok kafalarına takmadıklarını biliyorum ama kalacak yer, yiyecek ve temel ihtiyaçların üzerine bir sürü ek masraf da çıkıyor (muhasebeci ücretleri, ilgili kurum ve kuruluşlara kayıt ücretleri, belge güncellemeler, şehirleri arası seyahat vs.)

    başvuru sırasında yaşamayı planladığınız şehire göre harcama potansiyeliniz değişmekte. eğer aile olarak başvuruyorsanız işler iyice başka boyuta gidiyor.

    temel olarak ingiltereyi londra ve diğer şehirler olarak ikiye ayırmak lazım. londrada zone 2'de kutu gibi bir odaya istenen para ile kuzeyde bir şehirde neredeyse iki katlı ev kiralayabiliyorsunuz.

    5-) yaşam masrafları bu konuyu hem başvuruda hem de buraya geldiğinizde nasıl bir harcama serisi bekliyor diye merak edenler için yazdım ve tamamen kendi görüşlerim/isteklerim doğrultusundadir.

    insanlara referans olması amacıyla şu andaki harcamalarımı aşağıda kısaca yazdım ama kişiden kişiye değişmekte bu konular. açıklamaları ile beraber buyrunuz:

    -`kira:` londranın merkezi bir yerinde, her duyanın "çok güzel yerde yaşıyorsun" dediği bir yerindeyim. double room, her türlü fatura (su, elektirik, internet, council tax) dahil 800 pound ödüyorum. türk lirası ile hesapladığınızda soğuk soğuk terlediğinizi hissediyorum ama dediğim gibi londra için "oldukça iyi" bir kira yaşadığım yer göz önüne alınırsa.

    başvuru sırasında kira deklare edip akraba arkadaş vs. de kalabilmek en azından ilk bir iki ay için en güzeli olacaktır. benim gibi buralarda kimi kimsesi olmayan birisiyseniz yapacak bir şey pek yok. bazı insanlar uzun dönem airbnb ya da kısa dönem kiralık oda yoluna gidiyorlar, ben hostelde kaldım bir süre ve daha sonra bir arkadaşın sonsuz kıyağı sayesinde 2 hafta kadar normal bir evde kalabildim.

    -`yiyecek:` londraya ilk geldiğinizde eğer otel/hostel gibi bir yerde kalıyorsanız bu masraflarınız yüksek olacaktır ama kendi mutfak ve buzdolabınız bu dengeyi çok değiştiriyor. dışarıda yemek ciddi açıdan çok pahalıya gelebiliyor ya da sağlıksız hazır yemekler kötü etkilere yol açabiliyor. şu anda sanırım haftalık market alışverişim 18-20 pound arası ama aylık 100 pounda falan ulaşıyordur.

    londra ile ilgili okuduğum bir makaledeki çok beğendiğim bir cümleyi paylaşmak istiyorum: "eating in london is finding your favorite sandwich and eating it 2000 times" (meali: londrada yemek yemek, favori sandviçini bulup 2000 defa onu yemektir").

    tesco "3 pound meal deal" sonrası içinizde chicken club sandwich ve grape&strawberyy pack ağacı çıkabilir ama koskoca bankacıların bile bank station çevresinde bir beton üzerine oturup bunları dişlediğini görünce çok yadırgamayacaksınız.

    -ulaşım: yine londra ve diğer şehirler arasında çok büyük fark gösteren bir konu. londra için konuşmak gerekirse, benim gibi sosyal hayata düşkün sürekli kop kop eller havaya ya da gezme görme meraklısı iseniz ayda 80-100 pound arası tube/otobüs/rail masrafı çıkıyor. londra ve ingiliteredeki çoğu şehir yürünebilir hatta yürümesi zevkli şehirler o yüzden hiç yürümediğim kadar da yürüyorum şu anda ama henüz nereye nasıl gidilir aşamasında bir miktar metroya ve otobüse odaklanıyorsunuz.

    londrada şehir dışına çıktıkça ulaşım fiyatları da artıyor hatta daha ucuz olsun diye şehir merkezinden uzakta tuttuğunuz odanın farkını sadık khan amcaya bayılmaya başlayabiliyorsunuz.

    pisiklet ulaşımı da yaygın ama öyle amsterdam gibi dedicated bir alt yapı beklemeyin bildiğiniz millet otobüslerin ardında falan ana yoldan gidiyor. ara sıra bisikletçi kamyonun altına girdi gibi haberler de bu nedenle görülüyor.

    gözü kesen varsa ulaşım masraflarını bayağı düşürdüğü söyleniyor ama bizim gibi carbon footprint falan zerre skinde olmayan bir millet için gereksiz efor gibi geliyor açıkcası.

    -benim kişisel olarak yaptğım eğlence harcamaları coğu zaman yüksek miktarlara ulaşabiliyor o yüzden çok yazmak istemiyorum (evde kamp kurup iş bulana kadar harcamaya yapmayanlar da var) ama biraz bakınırsanız etrafa o kadar çok ücretsiz ya da düşük ücretli eğlence var ki çoğu zaman en yanarlı dönerli partilere bile ücretsiz girdiğim hatta welcome drinks ya da birşeyleri kutlayan zengin bankacıların ısmarladığı şampanyalardan çarpmışlığım var ((bkz: donanım haber ölücülüğü)).

    yine de referans olsun diye diyebilirim bir pint bira 4 pounddan başlayıp 7 pounda kadar çıkabiliyor. 6 poundun altında gin and tonic bulabilirsem genelde iyiymiş diyorum. henüz bir mekana 5 pounddan yüksek giriş ücreti bir kere kendi mallığıma verdim ama benim gibi çok az içki içiyorsanız cidden otobüs ücreti harici tek kuruş vermeden dünyanın en iyi eğlence hayatını yaşamanız mümkün.

    spor salonuna 22 pound veriyorum aylık, bulunduğunuz yere göre değişiyor ama puregym ya da energie fitness varsa ayda 20-25'e kurtarırsınız.

    -iş ile ilgili masraflar: ankara anlaşması ile geldiyseniz şirket kurulumu, profesyonel iş sigortaları (indemnity vs.), muhasebe ücreti (yıllık 700-800 pounddan başlayıp 1200'e kadar çıkabiliyor ilk aşamada), internet sitesi, kart bastırma, kırtasiye falan bunlar yine işten işe göre değişiyor. ilk sene için bir 1000 pound civarı ayırmakta fayda var bunlar için diye düşünüyorum. çoğu muhasebeciye gidecektir zaten ve vergiden düşebiliyorsunuz.

    6-) vizeyi aldık, peki şimdi ne olacak?

    yine kendi deneyimim üzerinden devam edeyim. ben yaşayacağım şehir olarak londrayı seçtim ve vizenin çıkış gününden sonra yaklaşık 2 hafta içinde ilk bulduğum uçuşla geldim.

    şimdi düşünüyorum da daha erken gelebilirmişim ama elbette ha diyince bavulu kapıp gelemiyor insan. tavsiyem, eğer başvurunuzu verdiyseniz her an buraya gelecekmiş gibi hazırlığınızı yapıp işte aile maile işlerini halletmeniz.

    zira buraya geldiğiniz anda sene sonunda uzatmanın nefesini ensenizde hissetmeye başlayacaksınız o yüzden ailenizi ve tanıdıklarınızı görmek vs. işlerini halledip hazır olmayı geçmişteki kendime tavsiye ederdim.

    internette konuyla ilgili güzel bloglar var ben de onlarda birisinin tavsiyelerini dinledim ve buraya geldiğimde yeni gelmiş ve aynı yollardan geçen insanlardan aldığım tavsiyelerle bazı şeyleri yaptım.

    ülkeye adım attığınız gün overseas office ve polis kaydını yaptırın demek çocukça geliyor ama bunu atlamayın cidden. zaten resident permit kartınız olmadan çoğu şey yapamazsınız bile.

    bunu atlatınca ilk olarak bir ingiltere numarasına geçiş yapmanızı tavsiye ederim. ben bu işi biraz savsakladığım için sorunlar yaşadım. tabi burada telefon numarası almak öyle kolay olmuyor o yüzden şimdilik prepaid ile idare edin, daha sonra numarayı taşıyabilirsiniz. türkiye telefonunuzu kontorlü hatta geçirmek mantıklı olabilir zira turkcell sağolsun günde 49 liradan dünya kadar para alıyor.

    ingilteredeki ilk bürokrasi döngünüz büyük ihtimalle banka hesabı üzerinden olacak. internetten okuduğunuzda biraz gözünüzde büyüse de proses benim için şu şekilde oldukça kolay oldu:

    -online bankacılık hizmetlerinden birisini seçip hemen uygulamayı kurup hesap açın. monese ya da monzo ikisi de olur.

    -işin uğraştırıcı kısmı burada, ilk aşamada eğer bir arkadaş ya da akrabanız varsa onların adreslerini kullanmanız gerekecek çünkü açılan hesaptan kullanımınız için bir de debit card gönderecekler. bazı kişiler bunu kendilerine özel bir drop-off posta kutusu alarak hallediyorlar ama ben yine bir arkadaşımın güzelliği ile o konuyu hallettim.

    -online bankadan çıktı alacağınız hesap dökümü artık her türlü yerde kullanacaksınız o yüzden elinizde hazırdan birkaç kopyası bulunsun.

    -online banka statement'ını kaptığınız gibi normal bir bankaya başvuruya koşun. bu aşamada red yemeniz ya da bugün git yarın gel döngüsüne girebilirsiniz. kullandığım bankayı öğrenmek isterseniz slide into dms.

    kişisel hesabınız için başvurunuzu yaparken zaten bu statement, pasaport ve brp'niz gerekecek. online bank statement'ın amacı her taşınanı canınca bazdirmiş olan "proof of residence" konusu. adınıza fatura falan olana kadar o online statementı sağa sola dağıtacaksınız.

    banka işleri burada hala 18. yüzyılda gibi yürüdüğünden kart şifreniz falan ayrı ayrı mektuplarla vs gelince ürkmeyin. hersey sabırla çözülür.

    banka hesabınız açılınca hemen bir miktar (az olur çok olur farketmez diyorlar) pound transfer edip harcamaya başlayın zira kredi skoru oluşması için çok kritik (nefes bile alırken "size bir credit check yapalım" lafını duyacaksınız)

    -bu sırada ilk yapacağınız işlerden birisi de bir muhasebeci ile anlaşmak ve şirket banka hesabı oluşturmak olacak.

    muhasebeci konusu cidden önemli ve tanıdığım bazı insanların "kebapçı muhasebecisi" denilen tayfadan çok çekmişliği var. ben çok güvendiğim bir arkadaşımın referansı ile bir muhasebeci ile çalışıyorum ve gayet memnunum. siz de farklı muhasebecilere gidip görüşün (randevu alıp tabi) ve fiyatlarını karşılaştırın.

    şirket kurulumu için eğer ücret almıyorsa o bir avantaj, limited şirket kurulumunda ücret alan muhasebeciler de var o tamamen sizin seçiminiz (kendiniz de kolaylıkla yapabilirsiniz). her şekilde bu harcamaları vergiden düşeceksiniz zaten o yüzden ilk aşamada dert etmeyin.

    -muhasebeci ile anlaşıp şirketinizi kurduğunuzda (kendi başına şirket kurma işlemi oldukça kolay bu arada) sizi ikinci maceranız olan national insurance number (nin ya da ni diyorlar) almak ki en önemli adımlardan birisi bu. bu numarayı aldığınızda işleriniz bayağı düzene girecek.

    nin almak için telefonda jobcentre'dan randevu alıyorsunuz ve size bir tarih veriyorlar. telefondaki adamın aksanı falan derken bazı bilgileri atlayabilirsiniz ama randevu numaranız ve yerini teyit etmeye çalışın. ben randevu yerini duyamamıştım o yüzden numaram ile tekrar aradığımda söylediler.

    nin görüşmesine gittiğinizde yanımda dağlar kadar belge götürdüm ama verdiğim sadece pasaport, brp, şirket kayıt belgesi ve online banka kaydı (kurban olduğumun) oldu.

    görüşmede işinizi kısaca tarif etmenizi istiyorlar, ben çok gerilerek gittim ama oldukça neşeli geçti. ankara antlaşması ile ilgili bazı özel durumlar var ve konuştuğunuz kişi bunu bilmiyor olabiliyor, benim ile olduğu gibi. bu tür durumlarda efendi gibi güler yüzle dinleyip cevap vermek atar gider yapmaktan iyi demek istemezdim ama yan masada türkçe sövüp sonra gerilim yaratan bir çifti görünce hatırlatayım dedim.

    bazıları bu görüşmeye gitmeden iş sigortlarını (public liability, indemnity vs) yaptırıyor ki ben de tavsiye ederim. ben barzo gibi yaptırmadan gittim ama açıklamam mevcuttu (bu tür sigortaların kapsamı yapacağınız işe göre değişebiliyor o yüzden ilk kontratıma göre beklemek istedim).

    nin numarasının gelmesi duruma göre 6-8 hafta sürüyor diyorlar ama benimki 3 haftada ulaştı elime. red alırsanız nedeninin belirtiyorlar o yüzden panik yok, eksikleri tamamlayıp tekrar başvurun.

    -şimdi bir bakıyoruz: kişisel hesabımız var, proof of adress de var (ki umuyorum ki bu aşamada evinizi tuttunuz), şirketimiz var, nin de var.

    voltranın kafasını oluşturmaya geldi sıra: iş hesabı.

    bunun kolay yolu online başvuru kabul eden bankalardan birisi ile çalışmak (natwest). ben inat edip kişisel hesabım olan bankayla yaptım tam 1 ay sürdü randevudur şudur budur. online bankaların da artık business banking uygulamaları var ama kesinlikle brick and mortar bir bankada hesabınız bulunmalı.

    bu aşamadan sonra (ya da paralelinde) iş aramaya dalacaksınız ki o konuda ne konuşmaya yetkim/bilgim var ne de mecalim (çünkü ben de hala arayıştayım).

    aklıma gelenler az çok bu kadar, bilgilendirici olduğunu umuyorum ama her kişinin deneyimi farklı olabiliyor. benim için çok zor bir prosedürü başkası bir günde halledebiliyor ya da tam tersi olabiliyor.

    buraya geldiğinizde özellikle ankara antlaşması ile eskiden gelmiş insanların bilgileri eski ve deneyimleri çok negatif olabiliyor o yüzden herkesin dediğini dinlerken biraz temkinli olun ve çoğu zaman kendi iç güdülerinize güvenin.

    aklında soruları olan userler ya da çaylaklar kutuyu yeşillendirmekten çekinmesin, elimden geldiğince sorulara cevap vermeye ya da bir yerlere yönlendirmeye gayret ederim.

    şimdi müsadenizle haftasonu kopkoplarda harcadığım paraların dökümüne bakıp göz yaşları dökeyim biraz.
hesabın var mı? giriş yap