• harika bir rammstein şarkısı olmuş. şarkının kaygıları üst düzey. sembolik bir öcü üzerinden dünyanın yaşadığı panik ve korkuyu belki ilerdeki anarşizmi anlatmaya çalışmışlar. klibini çok merak ediyorum.

    satır aralarında biraz derin düşünürseniz; savaş, pandemi, ekonomi ve mülteci krizlerini görebilirsiniz. belki uslu bir çocuk olursanız till'i bile görebiliriz.

    wenn die kinder unerzogen // çocuklar yaramazlık yaptığında
    schon der vater hat gedroht // babaları tehdit etmişti * *
    der schwarze mann, er wird dich holen // öcü (canavar), senin için gelecek
    wenn du nicht folgst, meinem gebot // eğer emirlerimi takip etmezsen

    und das glauben wir bis heute // ve bugüne kadar, biz inanıyoruz ki
    so in angst sind land und leute // ülke ve halk korku içerisinde
    etwas schlimmes wird geschehen // kötü bir şeyler olacak
    das böse kommt, wird nicht mehr gehen // kötülük geldiğinde abir daha gitmeyecek *** *

    und die furcht wächst in die nacht // ve büyük bir korku geceleri büyür
    tür und tore sind bewacht // kapılar ve geçitler gözleniyor *
    die rücken nass, die hände klamm // sırtlar ıslak, eller nemli ve soğuk *
    alle haben angst, vorm schwarzen mann // herkes öcüden (canavardan) korkar

    in dunkelheit, schleicht er heran // karanlıkta, sessizce sokulur *
    bist du nicht brav, fasst er dich an // uslu durmazsan seni alır götürür *
    traue keinem fremden, dann // yabancılara güvenme, eğer güvenirsen *
    so viel alptraum, so viel wahn // çok fazla kabus ve sanrı görürsün

    und so glauben wir bis heute // ve bugüne kadar, biz inanıyoruz ki
    schwer bewaffnet ist die meute // ayaktakımı ağır silahlarla donatılmış ve zırhlanmış * * * * *
    ach sie können es nicht lassen // vah vah gitmesine * izin veremeyecekler
    schreien feuer in die gassen // ara sokaklarda ateşler haykırılıyor

    und die furcht wächst in die nacht // ve büyük bir korku geceleri büyür
    gar kein auge zugemacht // gözler uykuya dalamaz
    der rücken nass, die hände klamm // sırtlar ıslak, eller nemli ve soğuk
    alle haben angst, vorm schwarzen mann // herkes öcüden (canavardan) korkar

    wer hat angst vorm schwarzen mann? // öcüden kim korkar?
    wer hat angst vorm schwarzen mann? // öcüden kim korkar?
    wer hat angst vorm schwarzen mann?// öcüden kim korkar?
    wer hat angst? // kim korkar? *

    und die furcht wächst in die nacht // ve büyük bir korku geceleri büyür
    gar kein auge zugemacht // gözler uykuya dalamaz
    der rücken nass, die hände klamm // sırtlar ıslak, eller nemli ve soğuk
    alle haben angst // herkes öcüden (canavardan) korkar

    (bkz: copy paste değil alın teri)
  • almancada korku, gayet.
  • günlük hayatımızda yaşadığımız sıkıntılardan ziyade, ontolojik bir durumu imler 'angst' sözcüğü: ezelden ebede insanın üzerinde taşıdığı varoluşsal sıkıntıdır. angst, insanın üzerine sinen ve her zaman yanımızda taşıdığımız bir şey olmasına rağmen, genelde farkına varılmak istenmez, uzak durulur; lâkin, heidegger'e göre, insanoğlunun tam bir özgürlüğe kavuşabilmesi, bunun farkına varmasıyla, daha da ötesi korkusuzca yüzleşebilmesiyle olacak bir şeydir.

    şöyle der heidegger: "korku 'hiç'i açığa çıkarır"...haklıdır da bu konuda; sorun o 'hiç'le yüzleşip yüzleşemeyeceğimizdir.
  • “uçuruma düşmekten değil kendimi uçuruma atmaktan korkuyorum” derken sartre'ın hissettiği
  • utanarak söylüyorum ki stefan zweig'in okuduğum ilk kitabıdır.
    kitabı türkiye iş bankası kültür yayınları'nın modern klasikler dizisi'nin 70 sayfalık 8. baskısından okudum.

    kitap zweig'in kocasını aldatan bir kadın ve kadının yakalanması ile kendisinin, sahip olduklarının ve kaybettiklerinin arasında çalkantılarla dolu birkaç haftasını anlatıyor. akıcı, sıkmayan ve merak uyandıran kısa bir roman. bana daha bir çok zweig eseri okutturacak olan romandır ayrıca.

    altı çizilen sözcükler ise;
    "korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiç bir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir." (syf. 45)

    "belki de insan... en büyük utancı... kendine en yakın hissettiklerine karşı duyar" (syf. 47)
  • 1983 yapımı gerald kargl'ın yönettiği bir film. gaspar noe’nin birden fazla röportajında esin kaynakları arasında andığı angst, hapishaneden yeni çıkan bir adamın üç kişilik bir ailenin evine girerek öldürme saplantısını tatmin etme çabasını anlatıyor. bu filmi benzer ‘seri katilin günlüğü’ filmlerinden ayıran ise ultra stilize çekimleri ve bu çekimlere eşlik eden iç ses oluyor.

    geceyarısı filmleri kapsamında türkiyedeki tek gösterimi 18 mart cuma günü kargart'ta yapılacaktır.
    http://www.otekisinema.com/…-1-davetsiz-misafirler/
  • frei-sein (özgürlük) için angst potensiyel olarak kaçınılmazdır heidegger için das freisein für den tod insanın kendi ölümüyle tanışması için gereken hazırlıktır. angst anında bütün kimlikler birden batar ve hiçbir yerde hiçbir kimse olursunuz.. un-heimlichkeit der buna heidegger ya da un-zu-hause...averajla gündelikle karşılaşır. bu yüzden heidegger'in varoluşçuluğunu tercih ederiz.
  • dün akşam okumaya başlayıp bitirmeden uyuyamadığım kısacık bir zweig romanı.
    eşine ihanet eden kadının, bir şantajcının eline düşmesi sürecini korku duygusu üzerinden çok güzel anlatıyor zweig.
    ihanet edip de yakalanan ve bedelini ödemek zorunda kalan her insanın tekrar ettiği bir replik vardır: "kaybedene kadar elimdekilerin değerini bilmiyormuşum"
    bana göre meali "değerini zaten hiç bilmemektir" o yüzden aptalca olsa da ana karaktere biraz kuruldum.*

    özünde, işlenen suç sonucunda alınacak ceza mı yoksa cezanın ne olacağının korkusu mu daha acı vericidir diye sorgulatıyor kitap.
    şahsen yanıtım belli: huzur netlikte!
  • serbest bir psycho uyarlaması da denebilir gerald kargl'ın bu filmi için. psikopat (erwin leder) ise norman bates'in ardıllarından sayılabilir. bununla birlikte esas etki dr. jekyll ve mr. hyde'dır ki bu romanın korku janrında çalışan birçok yönetmeni derinden etkilediği ileri sürülebilir.

    --- spoiler ---

    filmin en ilginç yönü belki de şudur: öldürme saplantısını çiğ ve doğal ortamlarda, şaşılabilecek bir sadelikle, bakış açısı-çekimler ve yanıltıcı dış-ses kullanımıyla betimlerken, kamera hareketlerinin o ölçüde gösterişli olmasıdır. açılış sahnesinden başlayarak, duvarların arasından tur atarak psikopatın hücresine doğru devinen kamera (ki hitch'in psycho'su da benzer bir açılış sahnesine sahiptir. burada bir otel odası, angst'ta ise hapishane söz konusudur) seyirci üzerinde baş döndürücü bir etki yaratacak denli manipülatiftir ve bu kesinlikle psikopatın karanlık zihninin gelgitleriyle örtüşmektedir.

    diğer yandan, hapishanenin suçluları ıslah etmedeki yetersizliği kubrick'in otomatik portakal'ı ile yan yana okunabilir. hapishane bir başka izolasyon alanıdır ve kötüleri daha kötü yapar sadece, onları iyileştirmez ya da ıslah etmez. bu örnekte alex, angst'ta ise psikopat her defasında başa saran sadistiklerdir.

    --- spoiler ---
  • 1983 yapımı, yönetmenin ilk ve tek uzun metraj filmi. werner kniesek adında bir seri katilin yaşamında esinlenerek çekilmiş.

    --- spoiler ---

    yönetmen devamlı alttan ve tepeden çekimler kullanmış. bu görüşümüzü kısıtlasa da bizi o an ekranda kim varsa ona odaklıyor ve bu sayede biz de geriliyor, korkuyor, heyecanlanıyoruz. bol bol eşleme yöntemi de kullanmış kargl. anlatıcımız konuşurken gördüklerimizle bir şekilde biz de bağ kuruyor, karakterimizin geçmişi ve sebepleri hakkında bir fikir edinebiliyoruz. tabi bu yöntem sadece anlatıcı için geçerli değil. hapishane ile sonradan kahramanımızın sahiplerini esir aldığı ev, belirgin biçimde denk. öyle ki o kocaman evde pek az eşya var, duvarlar boş, renkler soğuk. aynı bir hapishane gibi. kafe sahnesinde de örneğine rastlamak mümkün, ilk girişte gazete okuyan adamın elindeki gazetenin manşeti "war" (savaş) olarak atılmışken, finaldeki sahnede ise "pax" (barış) olarak atılmış. bu eşleme yöntemi ilk başta farkedilmese bile sonradan o kadar bariz biçimde kullanılıyor ki, kaçırmak imkansız.

    .....

    döngüsel anlatım seçen yönetmenimiz sayesinde film bir kez daha o pek güzel açılış sahnesine -benzerine- dönüyor. sonunda kendi içinde bir suçlu bulsa da, final monoloğuyla sizi de jüri koltuğuna koyuyor.

    --- spoiler ---

    daha uzunca bir yazı için, şuradan
hesabın var mı? giriş yap