• ben hayatımda daha underrated bir adam daha tanımadım. gerek sesi gerek soloları olsun sikertir. ağamdır, paşamdır.
  • sanırım daha ötesi yok. çok farklı bir insan. müzik tarihinin tesla'sı.
  • sol frame'de görmek istemediğim adam.
    zaten camel çok kişi tarafından dinlenmiyor, hadi eyvallah, abiye de 30 entry layık görülmüş ona da eyvallah da, yüreğime iniyor şu adamın adını solda gördükçe..
  • meet and greet etkinliğinde tanıştığım ve hayatımın en unutulmaz dakikalarını yaşadığım müzik dahisi.

    öncelikle beklediğimden çok daha sıcakkanlı, güler yüzlü ve eğlenceli bir adam olduğunu söyleyebilirim. camel gibi duyguların en derinine inen bir grubun yaratıcısı olunca insan daha melankolik ve mesafeli bir adam bekliyor haliyle. aynı durumu 7 ekim 2006 my dying bride istanbul konseri'nden önce aaron stainthorpe ile tanıştığımda yaşamıştım. düşünün adamın grubunun ismi "ölü gelinim" ama aaron gayet sıcakkanlı davranmıştı. tabi bunda tarzan ingilizcemle "i love you!" dememin etkisi olmuş olabilir ayrı mesele.

    andrew latimer'e gelirsek tüm grup elemanlarıyla el sıkıştım ancak andrew'e elimi uzattığımda dirseğini uzattı ve bir hayranıyla tokalaşırken elini sakatlaması aklıma geldi. ardından dirsekle selamlaştık ve plakları imzalatmak istediğimi söyledim ki aslında yanımda 5 plak getirmiştim fakat bodyguard içeri almadan önce tek bir plak imzalatabileceğimi söyledi. kısa sürede en sevdiğim plağı seçmeye çalıştım ve stationary traveller ile camel plakları arasında kaldım. sonunda ayrım yapamayıp bir şekilde ikisini sokup imzalattım.

    önce stationary traveller plağını imzalattım ve en iyi albümlerinin bu olduğunu söyledim. ancak andrew en iyi albüm lafıma biraz şaşırdı. şakayla karışık yüzünü buruşturdu ve bana katılmadığını söyledi. sonra bir baktım plağa "best!" yazıp imza atmış. o an fark etmedim sonradan gördüğümde kahkaha attım. şuradan görülebilir: https://i.hizliresim.com/vpy81o.jpg
    bu da camel plağı: https://i.hizliresim.com/5ypmzm.jpg

    o arada andrew latimer dün akşamki konsere gelip gelmediğimi sordu. geldiğimi ve mükemmel bir performans sergilediklerini söyledim. olağanca mütevazılığıyla çok da iyi olmadıklarını söyledi.

    imzaları aldıktan sonra bir önceki akşam çaldığı penayı istedim ancak yanında olmadığını ve sahnede bıraktığını söyledi. sonra masum kedi bakışı atarak ısrar ettim ve "tamam ulen!" dercesine ayrıldı. bir kaç dakika sonra geldiğinde ise penayı uzattı ve kendisi için çok önemli bir pena olduğundan bahsetti. hatta şakayla karışık başka penasının olmadığını ve bu akşam konsere çıkamayabileceğini söyledi. bu sözleri üzerine "i will keep it forever!" dedim ve o an 2 saniyelik bir bakışı vardı ki halen gözümün önünden ayrılmıyor. sanırım o cümleyle kendisine verdiğim değeri bir şekilde anladı ve çok duygulandı. ardından "dün akşamki konserde kullandığınız pena değil mi?" diye sordum ve onay verdi.

    fırsat varken colin bass'tan da pena istedim ve cebinden çıkarıp verdi. ardından andrew "başka penan var mı?" diye sordu ve colin yedekte olduğundan bahsetti. tam bu esnada pete jones tüm sempatikliğiyle "i have just fingers!" ya da o anlama gelen bir şey söyledi ki kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. pete jones demişken görme engelli olduğu için tokalaşırken ve imza atarken diğer grup elemanlarından yardım aldı. öyle görünce üzüldüm açıkçası. yüreğinin güzelliği yüzüne o kadar güzel yansımış ve o kadar pozitif bir adam ki üzüntüm kısa bir süre sonra yerini sempatiye ve saygıya bıraktı.

    bu arada bahsettiğim penalar: https://i.hizliresim.com/1ejmgg.jpg
    beyaz olan andrew latimer'in gri olan colin bass'ın 22 mayıs 2018 camel istanbul konseri'nde kullandığı penalar.

    açıkçası tanışmadan önce kalabalık bir grup olmasından ve grup elemanlarıyla yeterince vakit geçirememekten korkuyordum ama topu topu 8 kişiydik. haliyle herkesi teker teker içeri alıp bolca vakit geçirdiler. tabi benim dizlerimin bağı çözüldüğünden ve heyecandan pek fazla konuşamadım.

    8 kişi olmamızın nedeninin 500 tl'lik meet and greet bileti olduğunu düşünüyordum ki dışarıda bir kaç kişiyle konuştuğumda pek çok kimsenin etkinlikten haberi olmadığını öğrendim. hatta tanıştığım iki adam 500 tl'yi komik bile buldular ve "bilseydik mutlaka gelirdik." dediler. söylediğim bir kaç kişi de benzer tepkiler verdi.

    yanlarından ayrılmadan önce o akşam stationary traveller'ı çalmalarını rica etsem de maalesef çalmadılar.

    son olarak logolu bez çanta verdiler ve çantanın içinden imzalı fotoğraf ve vip yaka kartı çıktı.

    bu da grupla çektirdiğim hatıra fotoğrafı: https://i.hizliresim.com/moq114.jpg

    sonuç olarak hayranlık beslediğim ve inanılmaz saygı duyduğum andrew latimer'le muhabbet etmek, karşılıklı şakalaşmak, fotoğraf esnasında elini omzuma atması ve sıcak tavırları paha biçilemezdi. bir gece önce canlı izlemiş olmak ve sahnede devleştiği anlara tanıklık etmiş olmak da tanışma esnasındaki heyecanımı katlayan unsurlardı. bu adamları canlı izlemiş ve büyülenmiştim şimdi ise hepsi karşımdaydı. aynı akşam bir kez daha izleyerek büyülenmeye devam ettim ve andrew latimer'e olan sevgim ve saygım katlanarak arttı.
  • bugün benim tam 111. yaşgünüm. dostlarım 111 yıl bile böylesi mükemmel ve takdire şayan müzisyenleri dinlemek için çok kısa bir süre. andrew latimer'i arzuladığımın yarısı kadar tanımıyorum, yine latimer'i hakettiğinin yarısı kadar sevebiliyorum.

    bu tabii benim ayıbım. 111. kez söylenmiş olacak ama tutamıyorum ve diyorum ki kendisi underrated tanımının varoluş sebebidir.
  • hayatimda rastgeldigim en yaratici en progresif şarkı yazarı olmasının yanı sıra en hisli gitar calan * gitarist.... camel'in herseyi...
  • dahidir. hak ettiği değeri görmemektedir.
  • progresif müziğin allahı. böylesine müthiş bir deha için bu kadar az entry girilmesi şaşırtıyor.
  • hayranları olarak ömrümüzden üçer beşer bir şeyler vererek ölmemesini sağlamalıyız. bizler ki sıradan fanileriz, andrew latimer tüm canlıların şahit olması gereken doğa olayı, müzik tanrısı.
hesabın var mı? giriş yap