• acemi birliğindeyken, bir gün bölük çavuşu çağırmıştı. sadece onların kullandığı televizyonlu dinlenme odasına bir müddet göz kulak olmamı istemişti. odada 20-30 kitaptan müteşekkil bir de kitaplık vardı. o çıkıp gittikten sonra kitapları incelerken bu kitap dikkatimi çekmişti.

    kendimi kitaba öyle bir kaptırmıştım ki, odaya biri girdiğinde gözlerimi kitaptan ayırmadan ayağa kalkıyor, tam parmağımı kaldığım yere basıp kafamı çevirecekken giren kişi odadan çıkıyor, ben de yerime oturup okumaya devam ediyordum. odaya kimin girdiği, niye girdiği, odada ne bok yediği belli değil. gireni çıkanı görmüyordum bile. kafamı bir an çevirmek için dahi boşluk bulamıyordum. birbirini kovalayan cümlelerden hiçbiri soluk verilecek kadar cansız veya zayıf değil çünkü.

    zweig, kitapla özdeşleşmesi açısından bu üslubu oturtmak için özellikle uğraşmış mıdır bilmiyorum. zira, gerçek anlamda koşturarak okuyup bitirilebilen bir kitap olması ile aklımda kalmış.
  • amok hastaligina yakalanan kisi. onune geleni yok etme arzusu tasima ve kisa surede olme.
    stefan zweiga ayni baslikla kitap yazdiran konu.
  • (bkz: berserk)
    (bkz: kill frenzy)
  • " (...) durun bakayım, belki size daha açıkça anlatabilirim, amok'un ne olduğunu biliyor musunuz?"

    "amok mu?... galiba hatırlıyorum.... malezyalılarda görülen bir tür sarhoşluk.."

    "sarhoşluktan öte bu.. çılgınlık, insanın öfkeden gözünün dönmesi... insanın korkunç, delice bir saplantıya kapılması, öyle ki hiçbir biçimde alkol zehirlenmesiyle kıyaslanamaz... ben oradayken bunun gibi birkaç vaka incelemiştim- başkaları söz konusu olunca insan her zaman mantıklı ve nesnel davranabiliyor- ancak bu vakaların kaynağının korkunç gizini çözememiştim... iklime bir bağlantısı var bunun, sinirlerin üzerinde fırtına gibi baskı yapan ve sonunda patlama noktasına getiren o boğucu, yoğun havayla... işte amok... evet amok, şöyle oluyor:bir malezyalı, herhangi bir siradan, kendi halinde adam içkisini içiyor... ruhsuz, ilgisiz, donuk bir biçimde oturuyor oracıkta... tıpkı benim odamda oturduğum gibi... sonra ansızın ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor, sokağa fırlıyor... dosdoğru koşuyor, dosdoğru... nereye gittiğini bilmeden... yoluna ne çıkarsa, insan olsun havtan olsun hançerini saplıyor, akan kan onu daha da çıldırtıyor... ağzı köpürüyor, kudurmuş gibi uluyor... ama koşuyor, koşuyor, koşuyor, ne sağa bakıyor ne sola, acı acı haykırarak, elinde kanlı hançeriyle korkunç koşusunu sürdürüyor... köylerdeki insanlar bu amok koşucusunu hiçbir gücün durduramayacağını bilirler...o gelirken uyarmak için 'amok! amok!' diye haykırırlar ve herkes kaçışır... ama o bunları hiç duymadan koşar, hiç duymadan koşar, görmeden koşar, önüne çıkanı devirir.. sonunda kuduz bir köpeği vururcasına vurup öldürürler onu ya da ağzından köpükler çıkararak yere yığılıp kalır...
    (...)"

    stefen zweig- amok koşucusu
    çeviri : ilknur özdemir

    çok gereksiz bilgi *: kağıdına, hamuruna dokunmadan ve içini koklamadan kitap mı okunur diye düşünen hallerime rağmen e-kitap olarak okuduğum ve bitirebildiğim ilk kitaptır.
  • saldırgan, düşüncesiz, ezici, yıkıcı ve acıma duygusundan arınmış insanları tanımlamada kullanılabilir tabirdir.
  • stefan zweig'ın nefesimi tutarak okuduğum öyküsü. nasıl bir anlatım yeteneği, nasıl bir betimlemeyse artık, okurken tıpkı bir amok koşucusu gibi hissedebilirsiniz. ayrıca kitapta 7 ayrı öykü var. hepsi bir çıkış yolu bulamayan karakterler, bir şekilde son vermek, kaçmak isteyen kişiler. kaçmalarının sebebi ise korktukları bir şey olması değil, aksine kaybedecek hiçbir şey olmadığı için cesurca delirmişcesine hayatlarına son vermek istemeleri.
  • kimi amok koşucusu için o mesafe birkaç yüz metredir.
    kimisinin hayatı amok koşusundan oluşur.

    kitapta bunu fark ettiğiniz an, beyninizden vurulmuşa dönüyorsunuz. evet bizler, hayatı amok koşularından oluşan bireyleriz. ve hepimiz kendi koşumuzu gerçekleştiriyoruz, ta ki biri arkamızdan atlayıp bizi yere serene kadar.

    ah zweig, bu kadar iyi metafor kullanmayı kimden öğrendi acaba...*
  • hasip kaplan tarafindan recep tayyip erdoğan'a yakistirilmistir.
  • yaşamını intihar ederek sonlandıran yahudi kökenli yazarın (stefan zweig), ortak temaları intihar olan öykülerinin yer aldığı, can yayınlarından çıkan öykü kitabı.
hesabın var mı? giriş yap