american pie
-
oncelikle,
(bkz: don mclean)
(bkz: american pie)
$arkinin tamami buddy holly'ye bir tribute . ve ayni zamanda onun olumunden beri rock and roll'un nasil degi$tigi hakkindaki yorumlari icerior . mclean ayni zamanda "dansedilebilir" rock muzigin yoklugundan da yakinior .
*
a long, long time ago
buddy holly'nin olum tarihi 1959 . american pie ise 1971 yilinda muzik piyasasina sunulmu$tu .
-
i can still remember how
that music used to make me smile.
and i knew if i had my chance,
that i could make those people dance,
and maybe they'd be happy for a while.
o zamanlar rock and roll'un ana olayi partiler, hedeler vs icin dans muzigi saglamakti . ayrica mclean o zamanlar icindeki bu tur muzik yapan biri olma istegini hatirliyor ..
-
but february made me shiver,
buddy holly 3 $ubat 1959'daki bir ucak kazasinda (iowa'da bir kar firtinasi nedeniyle) ya$amini kaybetti .
-
with every paper i'd deliver,
mclean'in $arkicilik/soz yazarligi di$indaki tek i$i paperboy'luktu .
-
bad news on the doorstep...
i couldn't take one more step.
i can't remember if i cried
when i read about his widowed bride
kaza oldugunda holly'nin karisi hamileydi . kazadan kisa bir sure sonra bebegini du$urdu .
-
but something touched me deep inside,
the day the music died.
buddy holly'nin olumune neden olan ucakta richie 'la bamba' valens ve the big popper 'chantilly lace' vardi . o zamanlar ucu de muzik dunyasinda cok taninir olduklarindan, 3 $ubat 1959 amerika'da muzigin oldugu gun (the day the music died) olarak bilindi .
-
bye bye miss american pie
mclean'in o siralarda bir miss america yari$ma adayiyla takildigi soylentisi vardi
-
drove my chevy to the levee but the levee was dry
them good ol' boys were drinkin whiskey and rye
singing "this'll be the day that i die,
this'll be the day that i die."
chevy klasik amerikan ruhunu temsil edior . rye da ana icerigi yuzunden kendi adini alan bir icki ve yine bir amerikan icadi . levee ise bir nehrin ta$masini engellemek icin yapilan bent . mclean burada but the levee was dry' diyerek, amerikan folk muziginde bir patlama bekledigini fakat bunun sonucsuz kaldigini soylemek istemi$ olabilir . holly'nin hit parcalarindan biri "that'll be the day" idi .
-
did you write the book of love,
monotones grubunun 1958 tarihli hiti "the book of love" . ayrica, mclean katolik bir evde buyutuldu ve katolikler cogunlukla incil'leri icin "the book of love" $eklinde soz ederler . yani mclean'in tanri inancina da degindigini anlayabilioruz efendim .
-
and do you have faith in god above,
if the bible tells you so?
1955'te don cornell "the bible tells me so" adinda bir $arki yapti . ayni zamanda "jesus love me this i know, for the bible tells me so" $eklinde eski bir pazar okul $arkisi da vardir ..
-
now do you believe in rock 'n roll?
the lovin' spoonful 1965'te john sebastian'in "do you believe in magic"ini hit yapti . $arkida $u sozler var : "do you believe in magic? it's like trying to tell a stranger 'bout rock and roll"
-
can music save your mortal soul?
and can you teach me how to dance real slow?
yava$ dansetmek zamaninin rock and roll dans olaylarinda onemli bir yer tutuyordu ancak 60'lara geldikce i$ler degi$ti ..
-
well i know you're in love with him
'cause i saw you dancing in the gym
o zamanlar dans etmek sevgiyi ifade etmenin bir yoluydu ve bir "adama" olayini da ta$iyordu . dans partnerleri daha sonralari olacagi gibi o kadar kolay dei$miyordu ..
-
you both kicked off your shoes
onceden bu tur dans olaylari spor salonlarinda yapilirdi . sokak ayakkabilari bu salonlarin zeminine zarar verdigi icin de ayakkabilar cikartilirdi dans esnasinda .
-
man, i dig those rhythm 'n' blues
rock and roll'un populer olmasindan once muzik kitlelere hitap etmiordu . siyah muzisyenlerin yine siyahlar icin yaptigi muzik onceleri "race music"ti, daha sonra yumu$ayarak "rhythm and blues" oldu . 1954'ten itibaren bazi r&b parcalari da chart'larda gorulmeye ba$ladi fakat bunlar cogunlukla beyaz $arkicilar tarafindan cover'laniyordu . 55 ve 56'da fats domino ve little richard gibi unlu r&b insanlari da chartlarda yukarilara tirmanabildiler .
-
i was a lonely teenage broncin' buck
with a pink carnation and a pickup truck
"broncin' buck" guclu kuvvetli sihhatli genc adam anlamina gelmekle beraber, tutkulu ve inatci bir $ekilde direnmek anlamina da gelmekte . mclean burada modern rock and roll'a kar$i tavrini sergilior bir bakima .
"a white sportcoat (and a pink carnation)" marty robbins'in 1957'de cikarttigi bir hitti . "pickup truck", teksas gibi bir yerde cogunlukla cinsel bagimsizligin sembolu olmu$tur .
-
but i knew that i was out of luck ...
bir yandan dansettigi kizla arasinin iyi gitmedigini anlatirken, bir yandan da holly'nin ardindan folk muziginin kaybolu$una deginior .
-
now for ten years we've been on our own
mclean $arkiyi 60'larin sonunda, kazadan hemen hemen 10 yil sonra yazdi .
-
and moss grows fat on a rolling stone
burada buyuk ihtimalle bob dylan anlatilmak isteniyor . zira "like a rolling stone" kendisin ilk hitiydi . dylan onceleri sosyal icerikli muzik yaparken, bir ara evine kapandi (66-74) ve muzik tarzini dei$tirdi .
-
but that's not how it used to be
when the jester sang for the king and queen
jester (soytari) bob dylan'i temsil ediyor . king ise elvis presley . queen gercekten de ingiltere kralicesi olabilir, cunku dylan $a$kin bir $ekilde giyinip kendisi onunde $arki soylemi$ti . queen'in ayni zamanda joan baez'i simgeledigine dair iddialar da var ..
-
in a coat he borrowed from james dean
"rebel without a cause" adli filmde james dean kirmizi bir mont giymektedir . dylan hemen hemen ayni montu "the freewheelin' bob dylan" adli albumunun kapaginda kullanmi$tir
-
and a voice that came from you and me
dylan'in kokleri pete seeger ve woody guthrie gibi amerikan folk muziginden gelmektedir . folk muzigi tanim olarak kitlelerin muzigi oldugundan ".. came from you and me" denilmi$ olabilir ..
-
oh, and while the king was looking down
the jester stole his thorny crown
burada dylan'in giderek elvis'in yerini ali$i ve rock and roll'un lideri olu$u anlatilior . crown'a thorny (dikenli) denmesi ise $ohretin bedelini simgelemek istediginden olsa gerek mclean'in .
-
the courtroom was adjourned,
no verdict was returned.
60'li yillarda the kingsmen adli grubun uyeleri "louie louie" adindaki $arkilari yuzunden goz altina alindilar . supreme court (abd'nin en yuksek mahkemelerinden biri)'a kadar gitti olay fakat sonucsuz kaldi .
-
and while lennon read a book on marx,
john lennon ve the beatles'in muzige politikayi kari$tirmaya ba$lamalari giriyor burada olaya .
-
the quartet practiced in the park
mclean burada da mccarthy zamaninda komunist damgasi yiyen the weavers grubunu anmi$ ..
-
and we sang dirges in the dark
dirge cenaze $arkisi veya bir tur agit anlamina gelior .
-
helter skelter in a summer swelter
mclean modern muzigin amerika uzerindeki negatif etkileri uzerine gelior . charles manson tate-la bianca cinayetlerini beatles'in 1968 tarihli helter skelter adli $arkisindan etkilenerek i$ledigini iddia etmi$ti . summer swelter ise mclean'in yaz mevsimine olan sevgisini simgelior .
-
the birds flew off with the fallout shelter
eight miles high and falling fast
the byrds'in 66 tarihli $arkisi "eight miles high" uyu$turucu maddeye yonlendirici lirikleri yuzunden yasaklanan ilk $arkilardan biri olmu$tu .
-
it landed foul on the grass
the byrds'in bir uyesi uzerinde marijuana bulundurdugu icin yakalanmi$ti .
-
the players tried for a forward pass
buyuk ihtimalle tekrar bir atilim yapmaya cali$an amerikan $arkicilari simgeleniyor .
-
with the jester on the sidelines in a cast
66 yilinda dylan motorsikletiyle 9 ay muzik ya$amindan uzak kalmasina neden olacak bir kaza yapti .
-
now the halftime air was sweet perfume
eh, uyu$turucu .
-
while sergeants played a marching tune
sergeants'la kasit beatles (67 yilinda sgt. pepper's lonely hearts club band adli bir $arki yapmi$lardi) . ayrica, muzikleri cogu ki$i tarafindan dansedilemez olarak gorulurdu .
-
we all got up to dance
oh, but we never got the chance
beatles'in 66'daki bir konseri sadece 35 dakika surmu$tu . bir onceki yoruma gore, ortada dansecek bir muzik de yoktu, denilebilir .
-
'cause the players tried to take the field,
the marching band refused to yield.
beatles muzik piyasasinin hala krali ve amerikan muzisyenlerinin bu hakimiyeti surdurmek icin yaptigi cogu atak sonucsuz kaliyor .
-
and there we were all in one place
a generation lost in space
woodstock . "lost in space" derken ise rolling stones'un 68'deki bir konserinden soz edior . konseri izleyenlerin cogu o kadar cok uyu$turucu almi$ti ki, hepsi ucmu$tu .
-
with no time left to start again
artik geriye donu$un imkansiz oldugu vs vs .
-
so come on jack be nimble jack be quick
mclean mick jagger'i rolling stones'un "jumpin' jack flash" adindaki $arkisi nedeniyle jack flash olarak karakterize edior .
-
jack flash sat on a candlestick
stones'un uyu$turucu olayinin patlak verdigi candlestick'te verilen konser olabilir ..
-
'cause fire is the devil's only friend
buyuk ihtimalle stones'un "sympathy for the devil" adli $arkisina gonderme yapiliyor .
-
and as i watched him on the stage
my hands were clenched in fists of rage
no angel born in hell
could break that satan's spell
68'deki bir konserde stones, hell's angels uyelerinin bir kismini guvenlik olarak aldi . sahneye yakin bir yerde meredith hunter adinda biri angels tarafindandan dovuldu, bicaklandi ve sonucta oldu .
-
and as the flames climbed high into the night
to light the sacrificial rite
i saw satan laughing with delight
the day the music died
bu olum sonucunda konser kesilmedi ve tersine mick jagger bunu $ov icin kullandi .
-
i met a girl who sang the blues
and i asked her for some happy news
but she just smiled and turned away
janis joplin . kendisi 1970'te a$iri uyu$turucudan hayatini kaybetti .
-
i went down to the sacred store
where i'd heard the music years before
but the man there said the music wouldn't play
onceleri muzik magazalarinda mu$terinin fikri olsun diye albumlerin dinlenmesine izin verildi, artik bunun olmamasina deginilior .
-
and in the streets the children screamed
vietnam sava$ina kar$i bairan cicek cocuklar'a atif .
-
the lovers cried and the poets dreamed
but not a word was spoken
the church bells all were broken
artik yeni $arkilarin yazilmamasi vb . church bells (kilise canlari) olmu$ muzisyenler ya da tanri'yi reddeden amerika icin bir simge olabilir ..
-
and the three men i admire most
the father son and holy ghost
holly, the big popper ve valens olabilir . katolik kilisesiyle ilgili kutsal simgeler de olabilir .
-
they caught the last train for the coast
olumu simgeleyebilir (western kulturunde cogunlukla "doguya gitti" denilir olumu belirtmek icin) .
-
the day the music died
son olarak, uclunun olumu (holly, the big popper ve valens) bir kere daha yineleniyor ..
*
ve boylece bitior .
(bkz: kasmak)
(bkz: eh be guzelim) -
american pie
bye, bye miss american pie
drove my chevy to the levee but the levee was dry
and good ol' boys were drinking whisky and rye
singing this will be the day that i die
this will be the day that i die
did you write the book of love
and do you have faith in god above
if the bible tells you so
do you believe in rock n roll
can music save your mortal soul
then you can teach me to dance real slow
well i know that you're in love with him
'cause i saw you dancing in the gym
you both kicked off your shoes
then i dig those rhythm and blues
i was a lonely teenage broncing buck
with a pink carnation and a pickup truck
but i knew that i was out of luck
the day the music died
i started singin'
bye, bye miss american pie
drove my chevy to the levee but the levee was dry
and good ol' boys were drinking whisky and rye
singing this will be the day that i die
this will be the day that i die
now for 10 years we've been on our own
and moss grows fat on a rolling stone
but that's not how it used to be
when the jester sang for the king and queen
in a coat he borrowed from james dean
in a voice that came from you and me
and while the king was looking down
the jester stole his thorny crown
the courtroom was adjourned
no verdict was returned
while lennon read the book of marx
the quartet kept practice in the park
and we sang dirges in the dark
the day the music died
we were singin'
bye, bye miss american pie
drove my chevy to the levee but the levee was dry
and good ol' boys were drinking whisky and rye
singing this will be the day that i die
this will be the day that i die
i say
bye, bye miss american pie
drove my chevy to the levee but the levee was dry
bye, bye miss american pie
we were singin'
bye, bye miss american pie
drove my chevy to the levee but the levee was dry
and good ol' boys were drinking whisky and rye
singing this will be the day that i die
this will be the day that i die
there we were all in one place
a generation lost in space
with no time left to start again
so come on jack be nimble, jack be quick
jack flash sat on a candle stick
'cause fire is the devil's only friend.
as i watched him on the stage
my hands were clenched in fists of rage
no angel born in hell
could break that satan's spell
and as flames climbed high into the night
to light the sacrificial rite
i saw satan laughing with delight
the day the music died.
they were singin'
bye, bye miss american pie
drove my chevy to the levee but the levee was dry
and good ol' boys were drinking whisky and rye
singing this will be the day that i die
this will be the day that i die -
osuruktan haberlerde bile 100'lerce entry girilen bu sözlükte, gençliğimizin en önemli komedi filmlerinden birine bu kadar az ilgi olması cidden ilginç olan film.
-
senarist adam herz senaryosunu studyolara gonderirken filmin adi "untitled teenage sex comedy that can be made for under $10 million that most readers will probably hate but i think you will love." idi . daha sonra bu isim 3 kere degiserek ilk once "east great falls high " , daha sonra "great falls", en son da "american pie" oldu.
-
kız arkadaşlarıyla gelmiş üç tip vardı. kızlara yaranmak için aman nebiçim filim bu iğrenç filan dediler yarısında da kalkıp gittiler. arkadan yalnız gelip izlemişlerdir mutlaka.
-
şarkının lirikleri yazılmış ama başı unutulmuş yazayım istedim
long long time ago
i can still remember
how that music used to make me smile
and if i have my chance
i could make those people dance
and maybe they'll be happy for a while
but february made me shiver
with every paper i deliver
bad news on the doorstep
i couldnt take on more step
i cant remember if i cried
when i read about his widowed bride
something toucjed me deep inside
the day
the music died... -
eskiden insanlar bu şarkıyı dinlediklerinde buddy holly'nin ölümünü hatırlayıp gözleri yaşarırken, artık sadece turta siken bir ergen imgesi canlandırabiliyorlar.
madonna'nın da ağzını dövmek istiyorum, o da ayrı. -
bi ilk olarak düşünülürse(ki benim bu tarzda izlediğim ilk filmdi.) gayet eğlencelidir. ek olarak, sinemaya gidilecek arkadaş ve gidilmeyecek arkadaş diye kendi içimde bi ayrım yapmama sebep olmuş filmdir.
17 yaşımın en bi keyifli zamanları. üniversitedeyim, özgürüm, mutluyum, gerçi hala bankam beni ciddiye almamış ve elimde dinozorlu bi junior kart var ama olsun gene de mutluyum. yurtta kalıyorum, gayet de eğlenceli bi arkadaş grubum var. benden 2 yaş büyük, hem ablam, hem arkadaşım, hem sırdaşım olan biri var; adı özlem. benim için özlem in kabul etmediği şey yanlış. özlem ne derse öyle hareket ediyorum. öyle de yapmalıyım, zira küçücük bi ilçeden gelmişim, büyük şehirle ilgili fikirlerim daha çok nuri alço filmlerine benzer şekilde cereyan ediyor.
haftasonu özlemin oda arkadaşlarıyla sinemeye gitme kararı alıyoruz. havalar yeni yeni soğumaya başlamış. yeni yeni dediğim ankara için, yoksa benim gibi deniz kenarı insanı için gayet de soğuk. özlem de izmirli zaten, o benden beter. neyse, giyinip süslenip, makyajım konusunda bizzat özlem yardım eder, çıktık. adını şimdi hatırlayamadığım beğendik in üst tarafında bi sinema, hah büyülüfener. girilecek filmi bilmiyorum, umrumda da değil zaten. benim yaşadığım ilçede gayet prestijli bi yerde, kültür sarayının(ki aynı zamanda sinema) yanında oturuyoruz, bizim banyodan film gayet net duyuluyor. haftada bir, cuma geceleri de sinemaya gitme hakkım var, gidiyorum zaten. ama on tane seçme şansım yok, sadece bi film oynuyo, tabi vizyondan gayet geride. yani, benim filmle alakam sıfır noktasında. kriterim özlem, o seçecek filmi, ona giricez.
özlem hatun, ki sağolsun cidden ablam olmuştur - selam ederim, muzip bi sırıtşla buna girelim dedi. tamam dedim. gerçi bana sanskritçe bi film varmış ona giriyoruz dese de tamam dicem, özlem bilir çünkü.
oturduk. tam önümüzdeki sırada da bi yaşlı amcayla bi teyze var. ikisi de giyinik mont falan var, hatta amcada kasket var(hagaten soğukmuş galiba...). özlem onları görünce beni dürttü, bak bi diye. bakıyorum, görüyorum da zaten, ama benim fikrime göre, gayet sıradan iki vatandaş, yani normal benim için. özlem yine hain bi sırıtşla: sen onları da takip et arada, dedi. özlem dedi ya, tamam.
film başladı, ben şaşkınlıklar içindeyim. o vakte kadar ettiği en ağır küfür "gerizekalı" olan biri, takdir edersiniz ki, kültür şoku yaşar; ki nitekim ben yaşadım. özleme bakıyorum, benden bilgili ve görgülü ya, o sadece gülüyor. ıkınıp sıkınıyorum, ama aynı zamanda kızlara da malzeme olmamaya çalışıyorum. o arada gözüm ön taraftaki amcayla teyzeye takılıyor. yani en azından sadece kafalarına. filmin başında ensesini gördüğüm amcanın kasketinin tepesini görmekteyim. teyze kaybolmuş durumda. sanırım çıkmak istiyorlar ama hıncahınç dolu sinema.
galiba arada da çıkmayı başaramıyor amcayla teyze, biz döndüğümüzde hala orada. ben de ikinci yarıda olaya alışmışım, gülüyorum, ama teyzeyle amca, artık tamamen görünmez haldeler. muhtemelen koltukla bütünleşmişler. nihayetinde film bitiyor, çıkıyoruz, özlem amcayla teyzeyi takip ediyor, çok da ciddi bi sesle:
"- nasıl amca beğendiniz mi?" diyor, "gençliğinizi mi hatırladınız? siz de böyle miydiniz?"
ben ne diyeceğimi bilemez halde özleme bakıyorum, millet bize bakıyor, amca paltosunun yakasını iyice kaldırıp kamufle olmaya çalışıyor, teyze zaten atkıyı yüzüne dolamış...
bereket amca cevap vermiyor. olası bi kavga önlenmiş oluyor. ve ben bir daha özlemle sinemaya gitmeme kararı alıyorum.
ama onun dışında, özlem en süper arkadaşım! -
baştan sona keyifle izlenen film. film erkekler arasında dönen muhabbetleri yansıtıyor. partileri gördükçe ne kadar abartı olsa da insanın aklı amerikada kalıyor. akılda kalan bir çok komik espiri var. spermi içme, elmalı turtayla masturbasyon, nadia ile olan interaktif muhabbet ve tabii stifler's mom espirisi.
-
bu arada benim bulunduğum bölgelerden olacak sanırım amerikan filmlerinde görmeye alıştığımız liseli, ve hayat biçimleri realitede pek gözlenemiyor.
filmde gözlenen "ahlaki çöküntü"(ki bu tabiri daha çok fp li milletimin vekillerine yakıştırıyorum) de bizi sıyırdı geçti sanırım.bulunuduğum üniversitede değil parti yaparken birbirini hobadatanlar, birbiriyle el ele tutuşan sevgililer bile yok.fatih üniversitesindeyim sanki.
amerikalılar genelde epey muhafazakardır, bu sene ki başkanlık seçimleri de bunu onaylar gibidir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap