• "o kürkü giymeyecektik hacı" - frank lucas
  • --- spoiler ---

    vo vo vooo!.. tiyatroda bir kural vardır; eğer sahnede silah varsa, oyunun bir yerinde mutlaka kullanılır...

    demem o ki frank silahı çektiğinde (... o kadar kolay çekti ki) "olum madem ateş etmeyeceksin neden çekiyorsun o zaman silahı; hem mahallelinin hem silah çektiğin herifin karşısında hem de aile bireylerinin karşısında itibarını yitireceksin." dedim.

    dedim ve göt oldum.

    meğer herif işe dahil ettiği akrabalarına kendisine yamuk yapana ne yapana ne yapacağını göstermek istemiş... tüm o akrabalar kiminle çalıştıklarını daha en başından anlamış oldular. çok fena oğlummm...

    respect bro!
    --- spoiler ---
  • içinde "american" geçen bir diğer toplumsal eleştiri filmi.american beauty , american psyco , american history x , american gun , american splendor ve hatta american pie serisi gibi içinde american kelimesi geçen tüm amerikan filmlerinin fikrimce ortak noktası amerikan yaşam tarzı üzerine bir eleştiri içermesidir.bu da öyle.ancak anlattığı hikaye gerçek bir hikayeye dayansa da italyan mafya oluşumuna çok benzeyen bir örgüt yapısıyla amerikaya özgü bir gangster bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir.o yüzden içinde geçen american kelimesi daha çok "şahane toplumsal eleştiri yaptık , buyrun hepberaber allah ne verdiyse"demektir kanımca.amerikan gangsterlerinden çok amerikan devlet örgütlerinin yozlaşma sürecinin bir kısmını anlatır film. bu yönden eleştiridir bence. ki bu yönde meydana gelmiş çok daha iyi bağımlı-bağımsız bir çok film vardır.bu filmin dikkat çekici tarafı ise yönetmen ve başrol oyuncularıdır.seyredenlerin büyük çoğunluğu (ben dahil) ridley scott , denzel washington , russel crowe üçlüsü için seyretmiştir diye düşünüyorum.filme bakalım biraz da

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    yıllarca bumpy lakaplı gangsterin şoförlüğünü yapan frank lucas bumpy ölünce meydanı boş bulan diğer gangsterlere gıcık gider.bumpy nin ölmeden önce son fikrini kendine düstur edinip aracıları aradan çıkartarak uyuşturucuyu kaynağından almayı akıl eder.üstlendiği risk çok büyük olduğundan örgütünü sadece aile fertlerinden oluşan bir ekipten kurar.piyasaya mevcutlardan daha iyi kalite uyuşturucu sokarak paranın allahını bulur.sessiz ve derinden ilerlemeyi fazla göze batmamayı yaşam tarzından kıyafetlerine kadar hayatının her aşamasında prensip edinmiştir.bu arada dürüst davranıp haram lokma yemeyim diye gayret eden ama göründüğünden daha puşt polis ritchie roberts a uyuşturucu trafiğinin kaynağını bulması ve yoketmesi için bir ekip ve yetki verilir.ritchie uğraşır didinir herkesi tespit eder ama frank i bir türlü keşfedemez.bu çalışmaları sırasında içnde bulunduğu örgüt gibi daha bir çok devlet örgütünün ne kadar yozlaşmış olduğunu görür.ekibinden başka güvenebileceği pek kimse yoktur.tamamen şans eseri frank bir gece karısını kıramayıp onun aldığı son derece pahalı bir kürk giyerek boks maçına gider ve ritchie franki farkeder.biraz kurcalayınca yedi ceddini açığa çıkartıp kardeşine şantaj yapıp falan frank i son teslimatında kündeye getirir.filmin sonlarında frank ile ritchie başbaşa muhabbet ederler. ritchie uyuşturucu trafiğinin önüne geçemeyeceğini anlamıştır zaten. oyüzden en güzeli ben bari içimdeki pisliği biraz temizleyim deyip yozlaşmış polis ve adalet adamlarını frank ten bir bir öğrenip alayının ağzına eder ve film biter.vay bee ne orjinal
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    alıştığımız yakın plan ridley scott heyecanlı sahnelerine pek rastlayamayız bu filmde.filmin dramatik yapısı gereği o kadar da aksiyonu bol bir film değil. aksiyon sahneleri ise klişelerden uzak bir biçimde kurgulanmış.hatta filmin en heyecanlı sahnesi frank in yakalandıktan sonra ritchie ile yaptığı başbaşa sohbettir.yani "lan bu ridli skat gıladyatörü de çekmişti süper filmdir bu " deyip öle fazla aksiyon beklemeyin.yok bööle bişi pek.ama amerikan yozlaşmasını göreyim bakalım nasılmış diyorsanız kaçırmayın.denzel washington ve russel crow dan da öyle süper oyunculuk falan da beklemeyim.filmin durağan yapısı aktörlere de yansımış.ya üşendiklerinden ya da ridley scott ın deneysel bir saatine denk geldiğinden herhalde yeteneklerinden pek fazla şey katmamışlar rollerine.belki de özden uzaklaşmamak içindir bilemiyorum.ama anladığım kadarıyla yönetmen frank lucas karakterinin ne sevilmesini ne de nefret edilmesini istemiş filmde.washington da bunu başarmış.crow da puştun allahı dürüst polis rolünün hakkını vermiş.fazlasını değil. müzikleri , mekanları , rahatsızlık vermeyen çok ayrıntılı olmayan planları , kafa karıştırmayan kamera hareketleri , sıkmayan kurgusuyla iyi bir film. bir ridley scott klasiği değil ama iyi film.seyredilebilir.ama dvd veya divx falan yani sinemada seyredilmese de olur.neyse işte böyle.hadi öptüm.
  • --- spoiler ---

    film italyan mafyasına övgü niteliğinde olmuş biraz hatta filmin bir yerinde bizimkinin organizasyonunu italyan zannediyolar. başka türlü olmasına ihtimal vermiyolardı.

    ama örgüt, aile üyelerinden birinin karısını sokak ortasında döverken yakanlandığı polislere konuşması ile yıkılıyor. eh gerçek italyan oluşumu olsaydı. o adam konuşmayı aklının ucundan bile geçiremezdi.

    --- spoiler ---
  • uzun olmasına rağmen sıkmayan film. uyuşturucu konusunda çarpıcı sahneler içeriyor (uyuşturucu taşıyan askeri uçaklar, polis teşkilatı içindeki yolsuzluklar vs.), ayrıca frank lucas'ın her şeye rağmen ailesine olan düşkünlüğü, onları bir arada tutma çabası ve titizliği de dikkat çekiyor. denzel washington ve russell crowe çok iyi, başarılı oynamışlar. finale kadar oyunculuk döktürüyorlar karşılıklı. zaten ikilinin birlikte rol aldıkları ilk film de değil bu; iki oyuncu yıllar evvel "virtuosity" filminde de karşılıklı rol almışlardı. ama tabii o film kalite açısından bu filmin yanından bile geçemez.

    filmde geçen anlamlı repliklerden biri:

    "odada en çok sesi çıkan kişi, odadaki en zayıf kişidir."

    filmin marc streitenfeld imzalı müzikleri de ayrı bir güzellikte.
  • doğru düzgün yazalım filmi izleyenler için de, credits'inden sonra ufak bir sahne daha bulunduran filmdir.

    --- spoiler ---

    uzun süren credits bölümünün ardından, ışıklandırılmamış, oyuncunun arkasında büyük camları bulunan bir odayı görürüz. fötr şapka ve pardesü giymiş bir adam kameraya doğru yaklaşmaktadır. ama camlardan gelen yoğun ışık yüzünden adamın kim olduğunu seçememekteyizdir. adam kameraya yavaş yavaş yaklaşır. sonra bir silah çıkarıp kameraya doğru yakın mesafeden ateş eder. silahın patlamasıyla bir an aydınlanır silüet, bakarız ki adam frank lucas. tabii yaşlanmış hali. sonra da film tamamen biter. peki nedir bu? efendim bildiğiniz üzere hikaye gerçek hayattan alınmış. aslında frank lucas 76'da içeri alınır ve kendisine 70 yıl ceza itelenir. ancak kendisi uyuşturucuyla ilgili yüzden fazla vakayla ilgili kanıt/bilgi sunar. bu sayede 81'de şartlı tahliyeyle içeriden çıkar. ancak frank lucas zencidir ve rahat durmamaktadır *. 84'te uyuşturucuyla ilgili bi'şeyler yaptığı için yeniden cezaevine konulur. 91'e kadar yatar ve 91'de çıkar. halbuki filmde frank'i 91e kadar yatmış gibi gösteriyorlardı, şartlı tahliyeden bahsetmiyolardı bize. sanırsam adamlar kronolojik sırayı bozmak pahasına frank lucas'ın eski işlerine geri döndüğünü göstermek istemişler.

    --- spoiler ---
  • filmde halemde geçen bir kilise sahnesinde, kilise önündeki kalabalık içerisinde rol aldığım dizi. yardımcı erkek oyuncusuyum filmin öyle de diyebiliriz.
  • gangster epikleri goodfellastan yarim saat, scarfaceten de 10 dakika uzun bir film olmasina ragmen ertesi sene hatirlanir mi bilmem. 3 saat boyunca izledim, denzel ve crowe'unkiler disinda hicbir karakteri tanimadim, onlarinkini de umursamadim. ne adamin yukselisinin oykusu duzgun, ne karakteri bir degisiklige ugruyor, ne dedektifin arastirmalari ilgi cekici, ne onun ailevi sorunlari kimsenin umrunda, ne ortadaki ahlaki meseleler duzgun ele alinmis, ne zamanin harleminin atmosferi yaratilmis, ne asil kotu adam karakteri hirsiz polisin kim oldugu belli, ne ne ne.

    esas oglanin kadinini sus diye koymuslar, nerede bu nerede michelle pfeiffer. yaz kisim, cuba gooding junior'in 30 dakikanin altinda sahne zamani olmamasi lazim. denzelin sokak ortasinda kafasina siktigi adam the wire'daki stringer bell karakteriydi; abim gibi sevdigim bu muhteremi her seferinde abuk subuk sekillerde olduruyorlar, bi oldurmeyin be.

    cok sey olmaya calismis, pek bir sey olamamis bir film; denzel hatrina izlenebilir
  • siyah cetelerle ilgili iyi film. siyah godfather tadi yakalanmaya calisilmis. ama zaten gercek bir hikayeden esinlendigi icin godfather'in epik havasini yakalama ihtiyaci icine girmemis. denzel washington'in oyunculugu zirve yapmis. russell crowe the insider'daki performansine yakin bir performans gostermis. gayet gercekci bir polis portresi cizdigi kanisindayim. film atifta bulundugu zamanin havasini cok iyi veriyor. hic mi bir seyle olmasa bile kostumler icin birkac odul toplamali. amerikan arabasi hayranlarini da gayet mutlu edecek bir film. ozellikle shelby sevenler fazladan duygusal dalgalanmalar yasayabilirler. filmin en begendigim tarafi, hikayeyi acele etmeden, zaman kisiti olmadan rahatca kurgulamasi. o yuzden yetmislerde cekilen filmlerin tadini verdigini iddia etmek fazla olmaz. frank lucas'in bulundugu yere nasil geldigini ta ilk sahneden iibaren nakis gibi orerek seyirciye anlatiyor film. filmin son on dakikasinda gerceklesen ve nasil gerceklestigini gormedigimiz olaylar daha detayli anlatilabilse cok daha ilginc bir film olurdu. yine de hem ordudaki, hem polis teskilatindaki yolsuzluklari ajite etmeden gostermesiyle hollywood'dan cikan cesur filmler kategorisine ekleyebilecegimiz bir film olmus american gangster.
  • --- spoiler ---

    we can be successful and have enemies or be unsuccessful too and have friends. that's the choice we make

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap