• kantaron yağı, hindistancevizi yağı, elma sirkesi, himalaya tuzu, çörekotu özü gibi doğa ana marketing ürünlerinden hiçbiri bende şu kadar bile işe yaramadığı için aloe vera almaya hiç yeltenmemiştim. venusteki limon agaci babasının aloe vera tarlasına gizlice dalıp bana "al maske yaparsın" diye kargoyla gönderdiğinde de bir bekletim yoktu açıkçası, fakat tam aloe vera kargomun geldiği gün sol omzumdan aşağı 1 kupa kaynar kahve dökmeyi başardım.
    kötü haber: omzumdan aşağı kahve döktüm
    daha da kötü haber: tatile gidiyorum.
    elimde son kullanma tarihi 4 yıl öncesi olan silverdin'le, kumsalda kolu sarılı bir amele gibi oturan halimi gözümde tüm ayrıntılarıyla canlandırırken aklıma buzdolabına koyduğum aloe veralar geldi, şöyle iki parmak kalınlığında kesip içindeki sümüklü jöleyi sol koluma komple sıvadım. size yemin ediyorum 2 dakika sonra ne acı, ne kızarıklık, ne başka bir şey kaldı. omzum yakılmadan önceki halinden bile sağlam, parıl parıl parlıyor. peeling yapıyorum diye hırpaladığım yüzüme de sıvadım, sonuç bebeksi.
    şimdi bunun içindeki sümüğü küçük küçük parçalayıp 1 şişe maden sodasıyla karıştırıp sprey şişeme koydum, güneşin alnında baya hayrını göreceğim bence.

    edit: güneşe çıkmadan sürülmesi önerilmiyormuş, leke yapabiliyormuş ciltte, sevgili badim charmofsmyrna uyardı ^ ^
  • 3gün önce laptopuna slayt gösterisi yüklemiş bi ablanın(50yaşındaymış ama çok genç görünüyordu) kendisini 13 hastalıktan kurtardığını ve bu yüzden satışlara başladığını, iyilik meleği olduğunu ve bu işten para kazanmadığını apartman komşularıyla birlikte dinledik. kendisi aloe vera'lı ürünler satan forever living products adlı sağlık saadet zincirinden geliyordu.
    50lik abla çok asabiydi ve bizi her derdimizden kurtaracak bir huri, şifa kaynağı, bir profesör gibi davranıyordu.
    slayt gösterisinden öyle etkilenmiştik ki, içimden ürünlerin tamamını alma hevesine kapıldım. ben renkli hayallerdeyken bir an anneme baktım, kafasını olumsuz anlamında salladı, ben hiç takmadım. 50 yaşındaki ablamızın tanıttığı bazı aloe vera'lı ürünlerin cinsel gücü arttırdığını duyan kimi apartman komşularımız çok heyecanlandı.
    slayt gösterisi bittikten sonra apartman komşuları olarak rüyamızdan uyandık, 50 yaşındaki ablamız kağıt kalem çıkardı ve sağ baştan başladı; "makbule hanım diş etleriniz çekilmiş, rahimle ilgili sorununuz olduğunu söylemiştiniz ve renginiz solmuş." 2. kat komşumuz makbule teyze hızını alamadı asabi ve sinirli olduğundan, uyuyamadığından bahsetti. 50lik ablanın gözleri parladı, reçetesine birkaç bir şey daha yazdı. hesap makinasını çıkardı, 3 dakika sonra "284 milyona sıfır gibisiniz" dedi, dayanamadım güldüm. sonuç olarak makbule teyze göt oldu, "cem okula gidicek ben bir aşağı ineyim" deyip kaçtı.
    ardından anneme geldi. "semra hanım sizin şu göbeğiniz olmasa çok güzel bir hanımsınız" dedi. annemin gevşememesi dikkatimi çekti. bakiye teyze hemen atladı, çocuk gibi "aayy onun migreni var, ona da bir şeyler yazın, hihihi" dedi, o an ağzını sikmek istedim. kocaman kadının kızından daha aptal görünmesine tahammül edemedim. neyse 50lik ablamız devam etti reçetesini yazmaya. anneme çıkardığı reçete kendi deyimiyle çok ucuzdu; 120ytl. bu fiyatı öyle bayağılıkla söylemişti ki, fakir olduğumuzu düşündüm. bu beni çok üzdü.
    sıra bana geldiğinde işi zordu. ben ürünlerin büyüsüne inandığımdan bütün dertlerimden ve tasalarımdan uzaklaşma ihtiyacı duydum. 50lik ablanın konuşmasına izin vermeden, öncelikle diş macunu, duş jeli, lipstick ve çay istediğimi söyledim. ardından 50lik abla sözü aldı ve cilt bakım kremlerinin hemen hemen tamamına ihtiyacım olduğunu söyledi. ardından regl düzensizliklerimi öğrenince bu sefer başka ürünler de ekledi reçetesine. sonra ben sözü aldım tekrar, çok agresif olduğumu, ayrıca sakinleştirici etkili bir şeyler istediğimi söyledim. sürekli olarak passiflora kullandığımı duyunca, ilaca bok attı, bunu da görmezlikten geldim. reçetesini hesapladığında 372 ytl fiyat çıktı. anneme baktım, hala aynı tavırlar içerisindeydi. 50lik ayşe abla fiyatı yüksek bulduğumuzu görünce, "bu ilk seferlik ama, ikinci kullanışınızda(kullanım teminatı vermezsek ürünü vermiyormuş) bizi fabrikaya bağlayacağını ve bu fiyattan yaklaşık 100ytl daha ucuza geleceğini söyledi. annem oralı bile olmadı.
    sonuç olarak sadece kartını alabildim, anneme çok kırılmıştım. bakiye teyze, kızı naime ve hamile komşumuz selda abla'nın reçetelerini dinlemeden kalktım. kapıdan çıkarken naime'nin güzel yüzünün 40 yaşında da bozulmaması için bir takım ürünler ekliyordu listesine ve naime'nin güzel köpeği gizmo için de bir şeyleri olduğunu duyunca, yanlış duyduğumu düşünüp bunu önemsemedim.
    eve geldiğimizde hemen sözlüğü açıp aloe vera başlığına baktım, kleopatra'nın güzellik banyosunda bu kaktüsten kullandığını öğrenince çok sinirlendim, annemin yaptığı yemeği yemeyi reddettim, tantuni yedim, iyi de oldu.
    annem bu ürünlerin deli saçması olduğundan, arkadaşlarının sattığından ve pişman olduklarından bahsetti, tabii ki inanmadım.
    trenle okula giderken 2 gün aloe veralı ürünleri düşünüp durdum, her seferinde parayı nasıl denkleştireceğimi düşündüm. ipek gibi saçlarım, narin tenim olmasını istiyordum. artık arkadaşlarımı kırmamak, sakin yaşamak istiyordum. cildimin tertemiz olmasını istiyordum. regl düzensizliğim pek umrumda değildi. bütün bunlar için 372 milyona ihtiyacım vardı, çok üzülüyordum.
    üzüntüm henüz dinmemişti ki, annem geldi. dün gece star tv'de amerikalı bir profösörün aloe vera bitkisiyle üretilen ürünlerin deli saçması olduğunu, hiçbir boka yaramadığını söylediğini anlattı. içimi rahatlatmak için, bakiye teyze'nin kızı naime'nin 200ytl'lik ürün aldığını, haberleri izledikten sonra ağladığını söyledi. naime'nin ağlamasını önemsemedim. ardından naime'nin 50lik ayşe abla'yı arayıp ürünleri iade etmek istediğini ve naime'nin, 50lik ayşe ablanın "almasaydın" cevabıyla karşı karşıya kaldığını öğrendim. gariptir ki hayalimde naime'nin yüz hali aklıma geldi, gülmekten öldüm. bakiye teyze'nin götüne giren 200ytlnin acısıyla vereceği tepkiler geldi aklıma: "ay inanmuyoaraaaam", "orhaaaan ayakların için ilaç almıştım, kandırıldık böhühüaae"... tabi sonra bakiye teyze'nin kocası orhan amca'nın bakiye teyze'ye salak muamelesi yaptığı replikler geldi aklıma: "salak", "ulan akılsız karı..."
    neyse, velhasılkelam biz bu işten karlı çıktık. komşularımız da laptopuna slayt gösterisi yükleyip gelen genç görünümlü yaşlı ablaları eve almamayı öğrendi. sonuç olarak artık annemin yaptığı yemekleri yiyorum. narin bir tenimin olduğuna karar verdim ve ipek saçlarım için bakkaldan ipek şampuan aldım, umarım kazıklanmamışımdır.
  • dunyanin en guzel bitkisi. tenimde ne olursa olsun hemen yetistirdigim saksidan bir dal alip orama burama suruyorum. sigilden sivilceye, yaniktan kesiklere kadar her boka iyi geliyor. benim ki artik psikolojik mi bilmiyorum ama gece surup yatinca kesin sabaha gecer diye kendimi mutlu ediyorum o sekilde yatiyorum. utanmasam kopartip kopartip yicem. sevgilinize ot bok cicek falan alacaginiza saksi saksi bundan alin daha makbule gecer.
  • jojoba yaginin kankasi.
    (bkz: amina koduklarim)
  • urla'daki bir pazarda gördüm adam getirmiş birsürü aloevera kesip kesip satıyor elim büyüklüğündeki 10tl falandı içi bal gibi yoğun kendi sıvısıyla dolu. bizzat denedim yüzümdeki cam kırıgı izlerini geçirdi. yok aloe veralı losyon yok aloeveralı krem, bunlara para yatırana kadar alıp evin güneş gören bir köşesinde yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. güneş ve biraz sudan başka bişey istemediği gibi her derde de deva oluyo.
  • yanıklara iyi geldiği söylenen bir bitki. ben bu bitkiyi yaklaşık üç senedir büyütüyorum. bu üç senede belki elliden fazla yavru verdi. o yavru verdikçe ben kesmeye kıyamadım, aramızda bir bağ oluştu neredeyse. yani ben orama burama süreyim diye aldığım aloe veraya aman birşey olmasın diye bebek gibi bakıyorum şimdi.
  • kendisi yarayı içten dışa doğru iyileştiren bir bitki imiş. normalde yaralar önce kabuk bağlayıp cilt yüzeyinden içlere doğru iyileşirmiş. cilde sürüldüğünde cildin 7 kat dibine gidip alttan iyileştirmeye başlarmış ve sonuç..yara izi yok efendim. denenmiştir ve onaylanmıştır tarafımdan.
  • deride oluşan basit yanıklar, sıyrıklar, tahrişler için inanılmaz bir şifa kaynağı olan kaktüs.
    bitkinin en olgun en toprağa yakın ve en iri yaprağını kesip, içinden akan sıvıyı ihtiyaç duyulan bölgeye sürmek yeterli. yarada iyileşme görülene kadar tekrarlanır.

    bitkinin suyla pek arası yok. güneş görmeyince hemen dipten dipten çürümeye başlıyor. kışın herhangi bir ısı kaynağının yanında, yakınında rahat edemiyor. ucundan ucundan kurumaya başlıyor.

    ayrıca kesilen parçanın kullanılabilirliği içindeki sıvıya bağlı olduğu için parçayı, buzdolabında ve kesik kısmı filmlenmiş olarak saklamak en doğrusudur. orta büyüklükteki bir yaprak bir hafta kadar dayabilimektedir.
  • aşk yarasından başka ne varsa iyi geldiği iddia edilen bitki
  • evde bakıp dal dal kolaylıkla buyutebileceginiz bir bitki. güneş görsün, susuz bırakmayın yeter.

    ben birkaç dalını en dibine getirecek şekilde kesiyorum. sonra ters şekilde buzdolabında bir saat bekletiyorum ki her dalın içinden sarı sarı renkli bir sıvı çıkıyor bitki dalım temizleniyor böylece.

    sonra yıkayıp ince dikenlerini ayirip içini bosaltiyorum. kabuğunu bıçak ile ezip suyunu alıyorum jele karıştırıp öyle kullanıyorum. banyodan önce saç diplerine sürüp bekletin yarım saat, saç dökülmesine de iyi geliyor. düzenli kullanım ile ciddi azaltıyor saç dökülmesini elma sirkesi ile birlikte. vaktiniz azsa çok pratik bir tarif oluyor saç için.

    gerektiğinde yaraya ize sürmek de cabasi. alın koyun evin güneş alan bir köşesine. mutlaka işe yarayacagi gün gelir.
hesabın var mı? giriş yap