• "alice: sonsuzluk nedir?
    beyaz tavşan: bazen yalnızca bir saniyedir.”
  • murathan mungan'ın üç aynalı kırk oda’sının ilk hikayesidir. “bu hikayede bahsi geçen şahıs ve hadiselerin hakikatle hiçbir alakası yoktur. benzerliklerse sadece bir tesadüften ibarettir. ve bütün tesadüfler gibi kaçınılmazdır.” diye başlar. romantik bilimkurgu denebilir sanırım.

    --- spoiler ---
    “on sekizlik alice’in yüreğiyse on üçüne takılı kalmıştı.”

    “alice, sonunda annesinin neler hissettiğini kendi de bilmeyen tuhaf bir yaratık olduğuna karar verdi. bu, onu çok rahatlatmıştı. annesinin yalnız onunla değil, hiç kimseyle köprüsü yoktu. anlaşılmaz bir kadındı. anlaşılmak gibi bir derdi de yoktu. belki bu yüzden bu kadar rahattı. başta kendi olmak üzere, dünyadaki her şeyden sonsuza dek vazgeçmişti sanki.”

    “dünyanın adaletine inanmadığı gibi, uzayın adaletine de inanmıyordu artık.”

    “sadece iyi niyetli değilim, aynı zamanda aşığım.”

    “mizahınızı hiç yitirmemeniz çok iyi, diyor. en büyük sağlık belirtisi budur. tam düşündüğüm gibi çıktınız.! lirik ve şakacı.”

    “seni, kendimi sana sevdirmek için kaçırdım. en azından bu kadar çok sevdikten sonra bunu denemeye hakkım olduğunu düşündüm.” (bu arada kız kaçırmayı türkiyede harran bölgesinden öğrenmiş olduğunu ifade etmesi komiktir.)
    --- spoiler ---
  • "bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade, sevenin belleğinde sonsuzlaşır, insan o ifadeyi herşeyden çok daha fazla özler. o yüzün sahibiyle günün birinde darıldıktan, ayrıldıktan, hatta ondan nefret ettikten sonra bile, o ifadeyi özler. bir andır o ama bütün zamanlara siner."
  • masala ilham kaynağı olan kişi alice liddell'dır. 1858 yılında çekilen fotoğrafı.
  • okunabilecek en iyi kişisel gelişim kitabıdır, hiçbir zaman yol göstermez tercih sunar... insanlık yok olana kadar yok olmaması gereken bir yapıttır.
  • - ama ben delilerin arasına girmek istemiyorum, dedi alice.
    -e, bu konuda elimden birşey gelmez, dedi kedi. burada kim deli değil ki! ben deliyim. sen delisin.
    -nerden biliyorsun deli olduğumu, dedi alice.
    - öyle olmalısın, dedi kedi. yoksa buralara gelmezdin.

    lewis carroll'ın viktorya dönemi eleştirisi olarak niteleyebileceğimiz güzel kitabı.
  • bugün çocuk nöroloji dersinde hocamızın alice'in aslında harikalar diyarında olmadığı oksipital lob epilepsisi geçirdiğini söylemesi üzerine aklıma gelmiş hede. hocam çocukluğumuzu böyle bitirmeyin dileklerimi kendilerine buradan iletiyorum.
  • çocukluğumun efsaneleri arasındaki (bkz: raksotek) firmasının vhs kasetlerinden aklımıza adeta kazınmış anime/çizgi film geliyor hep hatrıma ve pek tabii ki unutulmaz introsu.

    https://www.youtube.com/watch?v=bsz-gma3ptc

    alice in wonderland 1983
  • "kendini başkalarına gördüğünden ya da görünebileceğinden farklı biri olarak görme ki, başkaları da seni başkalarının gözünde başka biri olmaya çalışan başka biri olarak görmesin."

    alice harikalar diyarında, lewis carroll
  • “nereye gittiğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.”

    bugün başlayıp bir solukta okuyup bitirdiğim kitap. her yaştan insanın okuyabileceği, okuması gereken yer yer tebessüm ettiren zaman zaman da düşündüren kitaptır. bu kitabı bir çocuk okuduğunda eminim kendine birçok şey katar. bir yetişkin okuduğunda ise bambaşka mesajlar alabilir. bu yüzden her yaşa hitap edebilen bir kitaptır. çok sevdim, severek de okudum.
hesabın var mı? giriş yap